> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hayatını Anlatan Eserler > İslam Peygamberi > Siyâsî temsilcilik diplomasi ve faaliyetleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Siyâsî temsilcilik diplomasi ve faaliyetleri  (Okunma Sayısı 810 defa)
10 Ocak 2011, 16:35:00
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 10 Ocak 2011, 16:35:00 »



Siyâsî Temsilcilik (Diplomasi) ve Büyükelçilik Faaliyetleri


1767. Daha önceki bölümlerde, Muhammed (AS)’in göndermiş ya da kabul etmiş olduğu elçilerle ilgili ayrıntılı bilgiler vermiştik. Şimdi bu bilgiler içinden bazı genel kurallar çıkartmaya çalışarak, o dönemdeki merkezî büyükelçilik faaliyetleri ve diplomatik ilişkiler hakkında edindiğimiz bazı gözlemlerimizi ilave edelim. Daha önce ise, İslâm’dan evvelki döneme ait geleneklerle ilgili olarak birkaç kelime söylemek yerinde olacaktır.

İslâm’dan Önceki Dönemde Arap Diplomasîsi


1768. İslâm’ın beşiği durumundaki Mekke, göründüğü kadarıyla diplomasi ve yabancılarla ilişkiler konusunda çok eskilere dayanan teamül ve geleneklere sahipti. Hatırlanacağı üzere, Miladi 467 yılına doğru, Haşim ve üç erkek kardeşi, Bizanslılardan, Sasanilerden, Habeşlilerden ve Himyerîler’den (Yemenliler), ticaret kervanlarını gönderebilmek için izin ve yetki almak üzere bu ülkelere gitmişlerdi. Bu ülke hükümdarları ile ticarî mübadele koşullarını belirleyerek gerekli anlaşmaları imzaladıktan sonra, Muhammed (AS)’in büyük dedeleri olan bu kimseler, insanların ve ticarî emtianın hiçbir zarara ve yağmaya uğramaksızın serbestçe geçişini sağlamak amacıyla, kervan yolları üzerinde oturan kabilelerle de özel anlaşmalar yaptılar.

1769. Bir süre sonra Mekke’de, yetkileri tevarüs yoluyla gelen bir başkanın idaresinde çalışan, gerçek anlamda daimî bir “dışişleri bakanlığı”nın nüvesini görürüz: Mekke, “On’lar Meclisi” ile yönetilirdi ve bu meclisin çalışmalarına (müstakbel halife Ömer’in ailesi) Benû ‘Adî sopu da katılırdı. Bu sop, savaş ve barış dönemlerinde dışişleri bakanı ve tam yetkili elçi görevlerini üstlenecek olan sefîr-münâfir’leri kendi mensupları arasından çıkarırdı.

1770. Olayların nasıl geliştiği hakkında bir fikir edinebilmek için, M. 467 yılında Mekke ile Yemen arasında yapılan anlaşmadan sonra, Yemen bölgesinde birçok değişikliğin meydana gelmiş olduğunu hatırlatalım; eski Putperest Himyerî Hanedanı’nın yerine, Yahudiliği benimsemiş olan Zû Nuvâs adında bir maceraperest geçmişti. Onun Hıristiyanlara karşı uyguladığı zulüm ve işkence karşısında, Hıristiyan Habeşistan duruma müdahale ederek, bu Yahudi hanedanlığına son verdiler. Böylece Yemen, Aksûmlu Necâşî’nin özerk bir eyâleti haline geldi. Yemen’deki Habeşli başkanın, restore edilen Mârib barajının M. 543 yılında yeniden açılışı sırasında, yukarıda metni verilen kitabeden öğrendiğimize göre, Necâşî’nin, Bizans ve İran İmparatorlarının, Hîre ve Gassân krallarının ve “diğer kralların” elçilerini kabul etmesi, Yemen’in özerk bir ülke olmasıyla açıklanabilir. Ancak, Yemen’deki eski kraliyet ailesi de bıkıp usanmadan ülkesini kurtarıp yeniden özgürlüğüne kavuşturmak için çalışmaktaydı; nihayet 575 senesinde Yemenli başkan Seyf ibn Zû Yazan, Ctésiphon (Medâyin)’dan askerî bir yardım sağlayarak Habeşlileri ülkesinden uzaklaştırmayı başardı. Bu arada hatırlatalım ki, bu olaydan altı yıl önce, Yemen kralının Habeşli naibi Ebrehe, meşhur fili ile Mekke bölgesini istilâ etmiş, ancak çıkan bir salgın hastalık nedeniyle birçok kayıp vererek geri çekilmek zorunda kalmıştır. Mekkeliler, bu istilacıların yeniden bozguna uğramalarına çok sevinmişlerdir. Bu nedenle, Mekke Şehir-Devleti’nin, muzaffer başkan Seyf ibn Zû Yazan’ı kutlamak üzere Yemen’e bir elçi heyeti göndermesi bizi hiç şaşırtmamalıdır. Heyet, San’â’da Arabistan’ın dört bir köşesinden tebrik için gelmiş olan diğer Arap elçileri ve birçok şairle karşılaştı. Mekke heyetinde, (Resulullah’ın dedesi) Abdu’l-Muttalib, Umeyye ibn ‘Abd Şems, ‘Abdullah ibn Cüd’ân ve Ömer’in üçüncü göbekten dedesi Riyâh bulunmaktaydı. Huzurda söz alıp konuşan Abdu’l-Muttalib olduğuna göre, başkan da o olsa gerektir. Kral Seyf, elçilik heyetinde bulunanlara ihsan ve lütuflarda bulunmuştur. Bir ayı aşkın süre ile kralın misafiri olduktan sonra, heyet, elleri kralın hediyeleriyle dopdolu bir halde Mekke’ye dönmüştür.630

1771. Burada, gerek ticarî işleri gerekse politik amaçlarla bireysel olarak yabancı ülkelere gitmiş ve hatta bazen bu ülkelerin hükümdarları tarafından kabul edilmiş olan Mekkelilerden söz edecek değiliz. Yine de, ikinci gruba girenler arasından, Bizans İmparatoru Justinien’in Mekke kralı olarak atadığı, ancak Mekkelilerin kendisini tanımayı reddettiği Osman ibn el-Huveyris’i zikretmeden geçemeyeceğiz.

1772. Muhammed (AS), Allah’ın elçisi olarak göreve başladığında, hükümet edeceği bir Devletin başında bulunmuyordu; O, sadece Mekkeli hemşehrilerinin zulüm ve işkencelerine maruz kalan ve kendisine inanan küçük bir topluluğun başkanı durumundaydı. Resulullah’ın, o dönemde Mekkelilerin başlattığı boykotu kaldırmak, Mekke’de bir hâmî aramak vb. için siyasî ve dinî görüşmelerde bulunmak üzere, bir takım elçiler gönderdiği ya da kabul ettiği kaynaklarda belirtilmektedir. Ancak bu karşılıklı haberleşme sürecine diplomatik bir nitelik yakıştırmamız söz konusu olamaz. Aynı şekilde, Habeşistan’a sığınmak üzere Mekke’den ayrılan Müslümanlara Resulullah’ın verdiği ve Necâşî nezdinde onları takdim ve tavsiye eden mektubuna da burada büyük bir önem vermemekteyiz (bk. yukarıda “Habeşlilerle Olan İlişkiler” bölümü, § 478 vd.).

1773. Ancak Medine’ye vardıktan sonra, H. 1. yıldan itibaren Muhammed (AS)’in başkanlık ettiği ve bir Şehir-Devlet şeklinde örgütlenmiş, Müslüman bir toplumun bağrından çıkan gerçek anlamda diplomatik faaliyetler göze çarpmaya başlar. Medine’ye gelişinin daha ilk haftalarında, önce bölgede oturmakta olan Arap ve Yahudi kabileleriyle, (bunları bir Şehir-Devlet halinde bir araya getirebilmek için), daha sonra da Medine ile Kızıl Deniz arasında oturan kabilelerle (askerî ittifak anlaşmaları yapabilmek için) bizzat girişimde bulunarak müzakereleri başlatmıştır. Öte yandan Mekkeliler, Medine’li putperest bir başkana ultimatom niteliğinde bir haber göndererek, kendisinden, Mekke kökenli Müslüman mültecileri (Muhacirleri), ve özellikle Muhammed (AS)’i sınır dışı etmesini istemişlerdir.

1774. Resulullah, zaman zaman, kendisine Müslüman olduklarını bildirmek, düşman kabilelere karşı kendisinden yardım talep etmek ya da başka konularda kendisiyle görüşmek için Arabistan’ın çeşitli yörelerinden gelen kabileleri kabul etmek durumunda kalıyordu. Gerçek anlamda diplomatik denilebilecek ilk hareket, kuşkusuz Bedir savaşından (H. 2) kısa bir süre sonra Habeşistan’a bir elçinin gönderilmesi olmuştur. Gerçekten de Mekkeliler, Necâşî’ye bir heyet göndererek, “suçluların iadesi” kapsamında, Habeşistan’a sığınmış olan Müslümanların kendilerine teslim edilmesini talep etmişlerdir. Siyer yazarı Şe’mî’den öğrendiğimize göre, bu kaygı verici haberi alan Resulullah, Mekkelilerin bu hilesini boşa çıkarmak ve kral nezdinde Müslümanların lehine şefaatta bulunmak üzere ‘Amr ibn Ummeyye ed-Damrî’yi Habeşistan’a gönderdi; Resulullah’ın bu elçisi henüz İslâm’ı kabul etmemişti (bk. yukarıda § 508).

1775. H. 6. yılın sonlarında, Resulullah, Bizans, Sasanî, Habeş vb. gibi komşu hükümdarlara, kendilerini İslâm dinine davet etmek için birçok mektup gönderdi. Bu mektuplar, özel elçiler aracılığıyla gönderilmişti. Siyasal olaylar nedeniyle, Resulullah Bizans’la olan çok sıkı diplomatik ilişkiler içerisinde idi. Bu ilk elçinin gönderilmesinden bir süre sonra, Resulullah’ın bir başka elçisi, Bizans topraklarında yolculuk yaptığı sırada, Gassanlı bir başkan tarafından öldürüldü. Bu olay üzerine girişilen karşılıklı misillemeler dışında, Resulullah, H. 9 yılında Heraklius’a, İslâm’ı kabul etmesini ya da en azından “Bizans tebaası içinde kendi isteğiyle İslâm’ı kabul edecek olanların vicdan özgürlüğüne karşı çıkmamasını” istemek üzere bir elçi gönderdi. Bu kez imparator, Bizans tebaası arasından seçtiği, Tanuh kabilesinden Hıristiyan bir Arab’ı özel elçi olarak görevlendirerek cevabını gönderdi. Resulullah (AS), bu elçiyi Tebûk seferinde iken kabul etmiştir.

1776. Burada bütün elçileri tek tek sıralamaya ya da onların amaçlarının ne olduğunu açıklamayı gerekli bulmuyoruz: Bunları daha önce ilgili bölümlerde belirtmiştik. Burada yapmak istediğimiz şey, sadece bu dönemin diplomasisi ile ilgili özellik arz eden durumları ortaya koymaktır. Bunun için de, önce Resulullah tarafından gönderilen, daha sonra ise onun kabul etmiş olduğu elçileri ele alıp inceleyeceğiz.

Müslüman Elçiler


1777. Tarihî kaynaklarda rastladığımız ve konumuzu ilgilendiren sınırlı malzeme arasından, aşağıdaki olayları belirtmeyi uygun bulduk:

1778. a) Elçi seçimi: Yetişmiş ve deneyimli diplomatlar söz konusu olmamaktaydı. Resulullah, ortaya çıkan durum ve şartlara göre en yetenekli ve ehil kimseleri seçiyordu. Daha önce de gördüğümüz gibi, Gayrimüslimleri bile elçi olarak seçmekte tereddüt etmiyordu. Kureyşlilerin çevirdiği entrikaları engellemek için, zekî ve kurnaz birine ihtiyaç vardı. Böyle bir özelliğe sahip olan elçi ‘Amr ibn Umeyye, Mekke şehrinde çarmıha gerilmiş bir Müslümanın cesedini bulunduğu yerden çıkarmak için Resulullah tarafından gönderildiğinde, bu cesur ve gözü pek Bedevî, çok ünlü olmasına ve Mekkeliler bu “şeytan’ın muhakkak tehlikeli ve kötü bir iş için gelmiş olduğunu” düşünerek onu izlettirmelerine rağmen, görevini başarıyla yerine getirmiştir. Bütün Müslüman elçilerin en kıdemlisi olan bu sahabe, Resulullah tarafından hassas ve değişik konularla ilgili olarak on defadan fazla görevlendirilmişti. Ancak Muha...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Siyâsî temsilcilik diplomasi ve faaliyetleri
« Posted on: 29 Mart 2024, 03:40:54 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Siyâsî temsilcilik diplomasi ve faaliyetleri rüya tabiri,Siyâsî temsilcilik diplomasi ve faaliyetleri mekke canlı, Siyâsî temsilcilik diplomasi ve faaliyetleri kabe canlı yayın, Siyâsî temsilcilik diplomasi ve faaliyetleri Üç boyutlu kuran oku Siyâsî temsilcilik diplomasi ve faaliyetleri kuran ı kerim, Siyâsî temsilcilik diplomasi ve faaliyetleri peygamber kıssaları,Siyâsî temsilcilik diplomasi ve faaliyetleri ilitam ders soruları, Siyâsî temsilcilik diplomasi ve faaliyetleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes