> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hayatını Anlatan Eserler > İslam Peygamberi > Bayrak ve Sancak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bayrak ve Sancak  (Okunma Sayısı 941 defa)
11 Ocak 2011, 10:35:40
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 11 Ocak 2011, 10:35:40 »



Bayrak ve Sancak


1717. İslâm edebiyatında kendisinden en çok bahsedilen ve İranlıların elindeyken düşman tarafından asla ele geçirilemediği için oldukça değerli kabul edilen bayrak, kuşkusuz H. 14 yılında Ömer’in Halifeliği sırasında cereyan eden Kadisiye savaşı sırasında Müslümanların eline geçen Direfş-i Kâveyânî adlı İran bayrağıdır. Aslında pek bir değeri olmayan bu bayrağı, İranlılar Müslümanların eline geçtiği sırada iki milyon altın dinar değerinde çok değerli taşlarla süslemişlerdi. el-Kâdî er-Reşîd’in Kitâbu’z-Zehâir ve’t-Tuhaf (s. 17) adlı eserinde ve Taberî ve Mes’ûdî’nin eserlerinin ilgili bölümlerinde bu konuya yer verilmektedir. Çünkü burada söz konusu edilen sancak, ülkeyi bir zâlim hükümdarın idaresinden kurtarmayı başaran asî bir kahramana ait idi.

İslâmiyet’ten Önceki Arap Yarımadası

1718. Yukarıda anayasa ile ilgili bölümde İslâm-öncesi Mekke’sinden bahsederken, bu Şehir-Devleti oligarşisinde bayraktarlık ve sancaktarlık (sırasıyla liva’ ve râye muhafızlığı) görevlerinin bulunduğunu görmüştük. Kaynaklar bu iki eşanlamlı kelime arasında bir fark olup olmadığını belirtmekle birlikte, bu konuya ilerde değinilecektir. Bununla birlikte, kaynağımız İbn ‘Abd Rabbih, İslâm’dan önceki dönemde Benû Umeyye’nin tevarüs yoluyla üstlendiği râye’nin, el-Ukâb (kelime anlamı: kartal) şeklinde özel bir ad olduğunu, aksine livâ’nın ise Benû ‘Abd ed-Dâr’lara verildiğini eklemektedir.

1719. Bu kitabın baş tarafında Bedir savaşından bahsederken, İslâm Peygamberi’nin, kendisinin Mekke’de bulunan “sürgündeki hukukî (de jure) devletin temsilcisi olduğunu ve de facto (fiilî) olan müşrik otoriteleri gayrı meşru görerek tanımadığını açıklamıştık. Bu nedenle, Mekke oligarşisi içinde çeşitli belediye hizmetlerini üstlenmiş kabile mensuplarından İslâm’ı kabul etmiş olan kimseleri, aynı görevleri bu kez Medine’deki İslâm Devletinde yerine getirmek üzere yeniden tâyin etti. Bu vesile ile, Abd ed-Dâr kabilesinden Mus’ab ibn ‘Umeyr’i İslâm Ordusunun bayraktarlığına getirdi. Gerçekten de Mus’ab, Bedir ve Uhud savaşları sırasında İslâm’ın sancaktarlığını yapmış, hatta Uhud’da şehit düşmüştür. Öte yandan, Resulullah’ın bayrağına (râye), biraz sonra göreceğimiz gibi, el-Ukâb da denilmekteydi.

1720. Öte yandan, Mekkeli müşrikler, âdetleri olduğu üzere kendi livâ’larını, hem Bedir ve hem de Uhud savaşları sırasında, Abdu’d-Dâr’lardan birine teslim etmişlerdi. Bir anlatımda, İbn Hişâm (s. 562), ordunun başkomutanı ve râye görevini tevarüs yoluyla üstlenmiş olan Ebû Sufyan’ın, ‘Abd ed-Dâr’ları daha da cesaret gerektiren bir davranışa teşvik amacıyla şöyle dediğini nakletmektedir:

           “Ey Abdu’d-Dâr mensupları! Siz Bedir savaşında bizim livamızı taşımakla görevli idiniz ve başımıza neler geldiğini gördünüz. İnsanların kaderini belirleyecek olan râye’leridir: Eğer o elden gidecek olursa, insanlar da onunla birlikte yok olup giderler. Öyle ise, ya bizim livâ’mızı gerektiği gibi koruyunuz, ya da onu bize bırakınız, biz bu konuda size yeteriz.”

           Tabii ki onlar bu suçlamayı reddederek şöyle dediler:

           “Yarın onlarla karşılaştığımızda nasıl davranacağımızı göreceksin.”

           Gerçekten de, çevresi kendi kabile mensuplarıyla çevrili olan sancaktar sözünde yalancı çıkmayacak, ancak kendisini savunma gayreti onları cidden acıklı bir duruma düşürecektir. Balâzurî, Ensâbu’l-Eşraf (I, § 112) adlı eserinde, bu kabileye mensup onbir başkanın birbiri arkasına bayrağı nasıl taşıdıklarını ve onu savunmak için ölünceye kadar nasıl çarpıştıklarını tasvir eder. Bayrağı koruyan onikinci kişi bir kadındı ve savaş sona erinceye kadar onu taşıyıp müdafaa etti (bk. İbn Sa’d, II/1, s. 28-29).

1721. Burada söz konusu edilen, Abdu’d-Dâr’ların sorumlu olduğu livâ’dır. Aşağıdaki anlatımda ise, Benû Umeyye’ye teslim edilmiş olan Râye-Ukâb’ın söz konusu olduğunu düşünüyoruz: Ali ve Muâviye arasında çıkan iç savaşlar sırasında, Ammâr ibn Yâsir, Ali’nin yanında Sıffîn savaşına katılmış ve “râye’yi karşı taraftaki Amr ibnu’l-As’ın elinde görünce şöyle haykırmıştır

           “Gerçekten, Resulullah’la birlikte bu râye’ye karşı üç kez savaştım; bu ise dördüncüsü... Yemin ederim ki, ben Resulullah’la birlikte bu râye’ye karşı üç kez savaştım, ve artık o benim gözümde zühd ve takvaya bir vesile teşkil etmiyor... O gün, râye, Hişam ibn ‘Utbe’nin elindeydi.” (Belâzuri, Ensâbu’l-Eşrâf, I, § 412).

           Burada Ammâr’ın sözünü ettiği ve Benû Umeyye’nin Resulullah’a karşı giriştiği üç savaş, Bedir, Uhud ve Hendek savaşları idi. Ancak, az önce de gördüğümüz gibi, bu savaşlarda söz konusu edilen bayrak Abdu’d-Dâr’ların livâ’sıdır. Bu konu oldum olası belirsizliğini korumuştur.

1722. Bu sorunun üstesinden gelmek için, livâ’nın müşrik Mekke’de genellikle düşmana karşı hücum ve çarpışma sırasında ordunun en kahraman askeri tarafından taşınan askerî sancak olduğunu düşünüyoruz. Oysa râye, ordu komutanını simgeleyen bir bayraktır (flama). Bu iki kelime bazen eşanlamlı olarak kullanılmıştır. İslâm’da ise bunun tersi olmuştur.

1723. Resulullah’ın uygulamasına geçmeden önce, İslâm’la çatışma halinde bulunan ve bir bayrağı olduğu söylenen bir başka topluluğa işaret etmek istiyoruz. Tâ’if bölgesinde iki ayrı halk unsuru bulunduğunu daha önce belirtme fırsatı bulmuştuk: Benû Mâlikler ve (farklı kökenlere mensup, ancak oldukça kalabalık ve güçlü durumdaki) Ahlâflar. Evtâs’da Hevâzinlilerle girişilen savaş sırasında, İbn Hişâm’ın (s. 845-850) ifadesine göre, Hevâzinlilerin râye’si siyah renkli olup, uzun bir mızrağa takılmış ve kızıl bir devenin üzerindeki biri tarafından taşınmaktaydı. Bu kişinin öldürülmesi üzerine, bayrağı bir başkası devralmıştır. Ahlâfların râye’sini ise Kârif adında biri taşımaktaydı. Ancak ordunun bozguna uğradığını görünce bayrağı bir ağaca asmış ve kendisi kaçıp gitmiştir.

Resulullah (AS)’ın Uygulaması

1724. Bayrak uygulaması, Resulullah’ın hayatının daha ilk dönemlerinden itibaren ortaya çıkmıştır ve bu kimseyi şaşırtmamalıdır. Zira Mekke’li hemşehrileri de, İslâm’dan önce bunu kullanıyorlardı.

1725. Hicret yolculuğunu tasvir ederken, Resulullah Mekke-Medine yolu üzerinde Eslemlerin arazisinden geçtiği sırada, yolda bunların başkanları Bureyde’nin İslâm’ı kabul ettiğini ve iki arkadaşıyla birlikte “bayraklarını açarak” Resulullah’a öncülük yaptığını belirtmiştik. Kettânî’nin et-Terâtîbu’l-İdâriyye adlı eserinde (I, 317) İbn Hibbân’dan naklen verdiği bilgilere göre, Bureyde, İslâm’a olan bağlılığını göstermek üzere, kendisine bayrak olması için sarığını kesmekle yetinmişti.

1726. Medine’ye gelişinin üzerinden bir ay bile geçmeden, Resulullah Mekkelilere ait kervanların yolunu kesmek amacıyla, daha önce de belirtildiği gibi, bazı askerî birlikler göndermeye başladı. Bu seferlerde kullanılan bayraklarla ilgili bazı ayrıntılar aşağıda verilmiştir.

1727. (1) Ubeyde ibn el-Hâris’in seferi: Resulullah ona bir râye (İbn İshâk, İbn Hişâm’dan naklen, s. 418), bayraktarı Mistah ibn Usâse’ye de beyaz bir livâ vermişti (İbn Sa’d, Vâkıdî’den naklen, II/l, s. 2) Taberî, her iki kaynaktan, İbn İshâk ve Vâkıdî’den yararlandığı için, iki terimi de kullanmıştır.

1728. (2) Hamza’nın seferi: İbn Hişâm’a göre (s. 419) râye; İbn Sa’d’e göre (II/l, s.2) ise bayraktarlığını Ebû Mirsad Kennâz el-Ganevî’nin yaptığı beyaz bir liva’ vermiştir. Taberî, 1 no’lu örnekte olduğu gibi iki ayrı bayraktan söz eder.

1729. (3) Sa’d ibn Ebî Vakkas’ın seferi: İbn Sa’d’e göre (II/l, s.3) bayraktarlığını el-Mikdâd ibn ‘Amr el-Bahrânî’nin yaptığı beyaz bir liva’ verilmiştir.

1730. (4) Resulullah (AS)’ın el-Ebvâ’ya karşı yapmış olduğu sefer: Bayraktarlığını Hamza’nın yaptığı beyaz bir liva’ verilmiştir (İbn Sa’d, II/1, s. 3). Aynı bilgi Taberî’de de yer alır.

1731. (5) Resulullah (AS)’ın Buvât’a karşı yapmış olduğu sefer: Bayraktarı Sa’d ibn Ebî Vakkâs olan beyaz liva’ (İbn Sa’d, II/l, s. 4).

1732. (6) Kurz el-Fihri’yi takip için Resulullah’ın çıktığı sefer: Ali ibn Ebî Tâlib’in bayraktarlığını yaptığı beyaz livâ (İbn Sa’d, II/l, s. 4).

1733. (7) Resulullah’ın Zu’1-Uşeyre seferi: Hamza’nın taşıdığı beyaz liva’ (İbn Sa’d, II/l, s.4).

1734. ( 8 ) Resulullah’ın da katıldığı Bedir savaşında, bayraktarlığını Mus’ab’ın yaptığı beyaz liva’. Ayrıca el-Ukâb denilen ve Ali’nin taşıdığı, ayrıca Sa’d ibn Mu’âz el-Ensârî’nin bayraktarlığını yaptığı iki siyah râye, Resulullah’ın huzurunda tutulmuştur (bk. İbn Hişâm, s. 432-433). İbn Sa’d’e göre (II/1, s. 8 ) ise üç tane liva’ olup, Muhacirlere ait ve daha büyük olanı Mus’ab’ın elinde, Ensâr’dan Hazreçlilere ait olan el-Hubâb el-Munzir’in elinde, yine Ensâr’dan Evslilere ait olan livâ ise Sa’d ibn Mu’âz’ın elinde bulunuyordu. Mekkeli düşmanların da üç adet livâ’ları vardı: Bunlardan birini Ebû ‘Azîz ibn Umeyr, birini en-Nadr ibn il-Hâris ve üçüncüsünü de Talha ibn Ebî Talha taşımaktaydı. Bu bayraktarların her üçü de Abdu’d-Dâr’ların kabilesine mensup idiler (İbn Sa’d, II/l, s.  8 ).

1735. (9) Resulullah’ın Benû Kaynukâ’ya karşı çıktığı seferde Hamza beyaz bir livâ taşımış ve râye’ye yer verilmemiştir (İbn Sa’d, II/l, s. 19).

1736. (10) Karkaratu’l-Küdr’e karşı Resulullah’ın çıktığı sefer: Bayraktarlığını Ali’nin yaptığı ve rengi konusunda elimizde net bir bilgi bulunmayan bir livâ taşınmıştır (İbn Sa’d, II/l, s. 21).

1737. (11) Resulullah (AS)’ın Uhud seferinde üç adet mızrak getirilerek, bunlara üç ayrı liva’ bağlanmıştır; Evslilerin...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bayrak ve Sancak
« Posted on: 20 Nisan 2024, 06:54:03 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bayrak ve Sancak rüya tabiri,Bayrak ve Sancak mekke canlı, Bayrak ve Sancak kabe canlı yayın, Bayrak ve Sancak Üç boyutlu kuran oku Bayrak ve Sancak kuran ı kerim, Bayrak ve Sancak peygamber kıssaları,Bayrak ve Sancak ilitam ders soruları, Bayrak ve Sancakönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes