> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hayatını Anlatan Eserler > İslam Peygamberi > Habeşlilerle olan ilişkiler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Habeşlilerle olan ilişkiler  (Okunma Sayısı 931 defa)
14 Ocak 2011, 16:30:47
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 14 Ocak 2011, 16:30:47 »



Habeşlilerle Olan İlişkiler


478. Arapçada Habeş sözcüğü Etiyopyalı, Habeşe de Etiyopya anlamında kullanılır. Bu kavramların Mekke’yle ilk ilişkisi Yemen aracılığıyla olmuştur:

479. Muhammed (AS)’ın doğumundan yaklaşık bir asır kadar önce, Hıristiyanlık Yemen’de çok sayıda taraftar kazanmış, bu da ülkenin Yahudi hükümdarı Zû Nuvâs’ı kaygılandırmıştı. Necrân bu Hıristiyanlaştırma hareketinin merkezi durumunda idi. Taberî’de anlatılan iki olay, Yahudilerin Hıristiyanlar üzerinde uyguladığı işkence ve zulmü bize açıklayacak niteliktedir. Bunlardan birincisine göre,512 bu tutumun tek nedeni fanatizmdi: Hükümdar Hıristiyanlardan Yahudiliği kabul etmelerini istemiş, onların bu isteği reddetmesi üzerine, kılıçtan geçirilmelerini emretmişti. Diğer olaya göre,513 iki Yahudi çocuğu Necrân’da öldürülünce, babaları hükümdara şikayette bulunmuş, o da, Hıristiyanların affedilmeleri için tek çıkar yolun din değiştirmek olduğunu söylemişti. Necranlılar dinlerini değiştirmeyi reddettikleri için, Zû Nuvas büyük bir ordu ile bölgeyi istila etti. Karşı koymaya kalkışanlar ise ya derhal öldürüldü, ya da tutsak edildi. Daha sonra büyük çukurlar (uhdûd) kazılarak içlerinde ateş yakıldı. Onlara son bir kez din değiştirmeleri için fırsat tanındı ve Yahudiliğe geçmeyi reddedenlerin hepsi diri diri ateşe atıldılar. Kur’an bu olaydan dokunaklı ifadelerle bahseder ve bu cinayetin yol açtığı dehşeti dile getirir.514 Süryanice kaynakların bildirdiğine göre515 Zû Nuvâs’ın bu vahşetle yetinmeyip, Hîre (Güney Irak) hükümdarı nezdinde temsilciler göndererek, ülkesindeki Hıristiyanların yok edilmelerini istemiştir.

480. Birkaç Necranlı kaçıp kurtulabildi; bir kısmı ise din değiştirmiş gibi göründüler. Bu olay Yemen için çok ciddi sonuçlara yol açmıştır:

481. O sırada Mekke’nin iktidarını elinde tutan ve kuşkusuz bazı sığınmacılara emân hakkı tanımış olan Curhumlu başkan El-Hâris ibn Mudâd, suçluları cezalandırmak amacıyla bir sempati toplama seferine girişti. Nitekim daha sonra İran’ın Isfahan kentinde ele geçen bir mezar kitabesinde şöyle bir kayda rastlarız:

        “Ben hendek (uhdûd) kazdıran insanları cezalandıran El-Hâris ibn Mudâd’ım.”516

482. Bizans’ın göstermiş olduğu tepki daha açık ve nettir. İşkenceye uğrayanların temsilcisi imparatorun huzuruna çıkarak, kendisinden Yemen hükümdarına karşı yardım istemiş, imparator da şu cevabı vermiştir:

        “Benim ülkem sizinkine çok uzaktır; tek yapabileceğim şey, komşunuz ve aynı zamanda bir Hıristiyan olan Necâşi’ye sizin lehinizde bir mektup yazmaktır.”517

        Başka bir anlatıma göre, işkenceye uğrayanlar doğruca Nacâşî’nin huzuruna çıkmış ve kendisine kutsal kitaplarının yanmış sayfalarını göstermişlerdir. Bunun üzerine Habeşistan kıralı, Bizans İmparatoruna bu yanık İncilleri göndermiş ve ondan kendisine asker sevkiyatı için gemi sağlaması isteğinde bulunmuştur. Sonunda Necâşî kendi imkanlarıyla 700 gemi inşa ettirmiş, o sırada kendi limanlarında demir atmış olan İran ve diğer ülkelere ait ticaret gemilerine el koymuş ve bu arada Bizans’tan istediği yardımı da almıştır. Arapça kaynaklara göre 70.000, Yunan kaynaklarına göre ise 120.000 Habeşli, Babu’l-Mendeb boğazını geçmek üzere gemilere binmiş, ancak gemilerden çoğu daha son durak olan Yemen’e varmadan batıp gitmiştir. İbn el-Kelbî’ye göre burada iki istila hareketi söz konusu idi: Bunlardan birincisi, tek başına Zû Nuvâs’ı dehşete düşürecek kadar etkili olmuş, öyle ki Zû Nuvâs büyük bir meblağ karşılığında barışı sağlayabilmiş; ancak, Habeşistanlı subaylar bu parayı almak üzere kendisinin huzuruna çıktıklarında, onları haince kılıçtan geçirtmiş, daha sonra vakit yitirmeden, şaşkın ve komutansız kalan Habeş ordusunun üzerine çullanmıştır.518 Yukarıda belirtilen 70.000 rakamı, İbn el-Kelbî’ye göre, ikinci kez düzenlenen misilleme harekâtındaki asker sayısını göstermektedir. Bizanslı vak’anüvisler ise, 15.000 kişilik bir öncü kuvvetin susuzluk ve bitkinlikten telef olduğunu söylerler. Durum ne olursa olsun, savaş Zû Nuvâs’ın yenilgisi ile sonuçlanınca o da kendisini denize atarak intihar etmiş ve ülke Necâşî’nin orduları tarafından işgal edilmiştir.

483. Birkaç yıl geçtikten sonra, aynı Habeş ordusu –ilerde de değineceğimiz gibi- Mekke’yi istila etmek üzere Yemen’den yola çıkmış, ancak ağır kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kalmışlardı. Bu olaydan üç ay sonra Resulullah (AS) dünyaya geldi. Peki Habeşliler böyle bir sefere neden girişmişlerdi? Bu sıradan bir istila hareketi miydi? Bazı doğubilimcilerin bizi inandırmaya çalıştığı gibi, istedikleri sadece, o sırada İranlıların yoğun tehditlerine maruz kalan Bizanslılara yardım etmek üzere Suriye’ye ulaşmak için Mekke arazisinden geçmek miydi? Yoksa, bazı klasik Arap tarihçilerinin naklettiği gibi, Yemen’deki San’a şehrinde bulunan büyük kiliseye putperest bir Arap tarafından yapılan saldırının intikamını almak mı söz konusu idi? Bir başka ihtimal de şu idi: Daha önce de gördüğümüz gibi, el-Hâris ibn Mudâd da Yemenlileri cezalandırmak için gidenler arasında idi. Belki de bu Mekkeli başkan kendisi için Yemen tahtına göz dikmiş ve bu rekabet, peşinden istilalara yol açacak bir takım sürtüşmelere neden olmuştu. Bununla birlikte, el-Hâris’in Habeş istilasından çok önce Mekke’den sürüldüğünü belirtmek gerekir; Bu kişinin, Necranlıların imdadına yetişme bahanesiyle düzenlediği askerî sefer hakkında fazla bir bilgiye sahip değiliz. Mezarının Isfahan’da bulunması acaba kendisinin daha sonra İran’a mülteci olarak gittiğini mi, yoksa oraya istilacı bir komutan olarak gidip savaş alanında öldüğünü mü göstermektedir?

484. Her ne olursa olsun, Necâşî, istiladan sonra kendi ülkesinde kalmış ve Yemen’in yönetimi için bir kıral nâibini görevlendirmiştir. Daha sonra, Habeşli komutanlardan biri olan Ebrehe, kıral naibi Aryât’ı öldürerek iktidarı ele geçirmiştir. Necâşî, bir iç savaş çıkmasını önlemek için ve bu oldu-bittiyi meşrulaştırmak amacıyla Ebrehe’yi Yemen’in kıral nâipliğine atamıştır.519

485. Anlaşıldığı kadarıyla Necâşî dinine düşkün bir Hıristiyandı. Ülkesini Hıristiyanlaştırmak için çok gayret etti. Yaptırdığı birçok anıtın yanı sıra, San’a’da büyük bir katedral inşa ettirmiş, bu tapınağın şöhreti Arap edebiyatında Kâlis (kilise sözcüğünün Arapça karşılığı) adıyla günümüze dek sürekli tekrarlanmıştır. Bizans imparatoru, binanın dekorasyonunda kullanılmak üzere mermer ve mozayik gibi malzemelerin yanı sıra, işinin erbabı ustalar göndermiştir. Ayrıca, Yemen’deki dinî hayatı belli bir düzene sokmak amacıyla İskenderiye’deki İtalyan asıllı rahip Gregentius’u da buraya göndermiştir. Bu zat, Grekce asıl metni hala Viyana’daki elyazmaları arasında muhafaza edilmekte olan, Arabistan’a uyarlanmış 23 maddelik bir kanunu yürürlüğe koymuştur.520 Arapça kaynaklara göre,521 Ebrehe Arapları vergiye bağlamış, ayrıca Saba melikesi Belkıs’ın antik sarayını yıkarak, buradan çıkan taş ve sütun gibi malzemeleri bu kilisenin inşasında kullanmıştır. Kâlis denen bu tapınak artık mevcut değildir; 1947’de bölgeye yaptığım bir gezi sırasında, bu tapınağın San’a’da basit bir duvarla çevrilmiş olan temelini görmüştüm. Hendeklere doldurularak yakılan Hıristiyanların hatırası, daha sonra Necran’da inşa edilen bir kilise ve şehitler mezarlığı ile yaşatılmaya çalışılmıştır. Necran şimdilerde Suudî Arabistan sınırları içinde bulunmaktadır ve 1946 yılında yayınlanan resmî bir kaynaktan öğrendiğime göre, burada taştan yapılmış bir aslan heykeli bulunmuştur. Bana etkileyici bir olay daha anlattılar: Hendek içinde yakılan Hıristiyanların bulunduğu çukurlardaki küllü topraklar köylüler tarafından gübre olarak kullanılıyormuş. Kıral İbn Suûd durumu haber alır almaz bu saygısızlığa bir son vermiştir. Zira burada şehit edilenlerin (Ashab-ı Uhdûd) hatırası bizzat Kur’an’la kutsanmaktadır.522

486. Öyle anlaşılıyor ki Ebrehe güçlü ve iyi niyetli bir yönetici olarak ortaya çıkmıştır ve günümüzde ortaya çıkan bazı kitabelerden, onun birçok su bendi ve arklarının inşa ya da onarımıyla bizzat ilgilendiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Mârib su bendi üzerinde 136 satır halinde yazılı bulunan M. 543 tarihli büyük Himyerî kitabesi Glaser tarafından yayınlanmıştır. Bu kitabenin metni, taştan yapılmış büyük bir dikdörtgen prizmanın dört yüzüne kazınmıştır. Glaser’in Almanca çevirisine göre bu kitabeden bazı kesitler aşağıda sunulmuştur:523

        Kutsal Ruh, İsa Mesih ve Rahman olanın kudret, bağışlama ve rahmetiyle başlarım: Bu kitabe, Aksum kıralı Ramhîş Zubeyman’ın, Sabâ, Zû Raydân, Hadramut, Yemenât kıralları ile Tihâme ve Necd Araplarının kıralının temsilcisi Ebrehe tarafından (taşa) kazdırılmıştır. O, bu kitabeyi Kinde ve Dî… valisi Yezîd ibn Kebşe’nin isyanı sırasında yazdırdı. O, Cerrah Zû Zinbur’u gönderdi… Fakat Yezîd onu öldürdü. Haberi öğrenen kıral, sayısı binleri bulan Habeş ve Himyerli askerî birliklerini 657 yılının Zu’-Kıyât ayında bir araya toplayıp yürüyüşe geçerek, Saba ovalarına yayıldı… Bu sırada Yezîd, Nabat’ta onun huzuruna çıktı ve ordunun ileri gelenleri önünde başı kesildi. .. Tam o sırada, Saba bölgesinden, 657 yılının Zu’l-Mezrah ayında, su bendinin ve aynı zamanda duvarın, su haznelerinin ve Afan göletinin çatlayıp yıkıldığını bildiren korkunç haber geldi. Ve kıral, kabilelere su seddini, duvarları yeniden inşa edip Mârib’de ortaya çıkan zarar ziyanı telafi etmek amacıyla inşaatın toprağını, temel taşlarını, kırmızı inşaat taşlarını, inşaatın diğer malzemesini, Hafac ağacı yapraklarını, beyaz taşları ve dökme kurşunu524 toplayıp bir araya getirmelerini emretti. Bu malzeme toplama işi 657 yılının Zu’s-Surâb ayında tamamlandı… Kıral, kilisesini kutsamak için Mârib’e geldi… Daha sonra su bendine giderek, temel seviyesine kadar toprağı kazdırdı ve temel duvarını örmek üzere kayalı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Habeşlilerle olan ilişkiler
« Posted on: 19 Nisan 2024, 09:16:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Habeşlilerle olan ilişkiler rüya tabiri,Habeşlilerle olan ilişkiler mekke canlı, Habeşlilerle olan ilişkiler kabe canlı yayın, Habeşlilerle olan ilişkiler Üç boyutlu kuran oku Habeşlilerle olan ilişkiler kuran ı kerim, Habeşlilerle olan ilişkiler peygamber kıssaları,Habeşlilerle olan ilişkiler ilitam ders soruları, Habeşlilerle olan ilişkilerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes