> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Kültürü > İslam Kültürü A-İ > Huşu Tevazu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Huşu Tevazu  (Okunma Sayısı 895 defa)
27 Mart 2010, 14:30:19
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 27 Mart 2010, 14:30:19 »



Huşu Tevazu


ÇOK MÜTEVÂZİ İDİ



Evliyânın büyüğü, "Abdülazîz Dîrînî",

Yayıp kuvvetlendirdi, Allah´ın dînini.



Bin iki yüz on altı, yılında doğan bu zât

Yetmiş dokuz yaşında, Mısır´da etti vefât.



Güler yüz, tatlı dille, mümtaz idi bilhassa,

Hiç kimsenin kalbini, incitmezdi o aslâ.



O, hâlini herkese, etmezdi fazla izhâr,

Bir gün onu dışarda, gördü bâzı insanlar.



Gayr-i müslim bir kimse, zannedip kendisini,

İstediler onun da îmâna gelmesini.



Dediler ki: "Ey kişi, kelime-i şehâdet,

Söyle ki, senin olsun, ebedî bir saâdet."



O dahi "Peki" deyip, şehâdet söyleyince,

Büründü oradakiler, bir sürûr ve sevince.



"Müslüman yaptık." diye gayr-i müslim birini,

Kâdıya götürdüler, bu İslâm âlimini.



Dediler: "Şehâdeti, oku ki burada da,

Müslüman olduğunu, öğrensin bu kâdı da."



Kâdı ise bu zâtı, tanırdı gâyet iyi,

Ayakta karşıladı, gelince bu velîyi.



Büyük hürmet gösterip, dedi: "Safâ geldiniz,

Hemen îfâ edelim, var ise bir emriniz."



Sonra o insanları, sorup bu evliyâya,

Dedi ki: "Bu insanlar, niçin geldi buraya?"



Buyurdu: "Bilmiyorum, bunlar beni görünce,

Kelime-i şehâdet, okuttular ilk önce.



Sonra da beni alıp, buraya getirdiler,

Bilmem ki onlar beni, acep ne zannettiler?"



Onlar da hakîkati, anlayınca nihâyet,

Onun tevâzusuna, eylediler çok hayret.



Bu velînin sevdiği, bir kimse vardı yine,

Sık sık onu görmeye, gidiyordu evine.



O dahi yedirmeden, göndermezdi onu hiç,

Bir gün de gittiğinde, ikrâm etti bir piliç.



Abdülazîz Dîrînî, onun bu ikrâmına,

Gâyetle memnûn olup, çok duâ etti ona.



Bir daha geldiğinde, ona bu zât-ı kirâm,

O yine, piliç kesip, eyledi ona ikrâm.



Ve lâkin zevcesinin, burkuldu biraz içi,

Ona fazla bulmuştu, kesilen o pilici.



Onun büyüklüğünü, iyi bilmediğinden,

O gün ister istemez, öyle geçti kalbinden.



Dedi ki: "Bu nasıl iş, anlamadım bunu hiç,

O kim ki, her gelişte, kesiyor ona piliç.



Hâlbuki bana kalsa, kâfi gelir bir çorba,

Niçin ona çok rağbet, gösteriyor acaba?"



Ve lâkin o esnâda, Abdülazîz Dîrînî,

Bildi onun kalbinden, böyle geçirdiğini.



O pilici yemeyip, duâ etti kalbinden,

O an piliç canlanıp, odadan çıktı hemen.



Buyurdu ki: "Hanımın, dert etmesin bunu hiç,

Bize çorba kâfidir, onun olsun bu piliç.



Hanım dahi görünce, pilicin geldiğini,

Anladı o velînin, büyük kerâmetini.



Öyle düşündüğüne, pişman oldu pek fazla,

Bu Allah adamına, tâbi oldu ihlâsla.



Anladı ki Allah´ın, dostudur bu velîler,

Kalpten geçenleri de, gâyet iyi bilirler.

Peygamber efendimiz zamânında yaşamış büyük velî Veysel Karânî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine ?Namazda huşû nedir?? dediklerinde; ?Böğrüne iğne batırılsa, namazda duymamaktır.? dedi. Kendisine nasılsın? dediler: ?Sabahleyin kalkıp, akşama sağ çıkacağını bilmeyenin hâli nasıl olur?? dedi. İş nasıldır? dediler. ?Ah, yolun uzaklığından azıksızlıktan, ah!? dedi.

Âlim ve evliyânın büyüklerinden Hakîm-i Tirmizî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine huşû sâhibi olanların kimler olduğu sorulduğu zaman: "Huşû sâhibi olanlar; arzu ateşi sönen, kalbindeki arzu ve maksaddan tad alma dumanı sükûnet bulan, kalbi İslâmiyete hürmet ve tâzim nurları saçan, böylece nefsin arzuları ve şehvetleri ölen, fakat kalbi ve rûhu dirilen; bunun için de âzâları ve bedeni, huşû´ ve sükûnet içinde bulunanlardır." cevâbını verdi.

Hakîm-i Tirmizî hazretleri, tefsîr, hadîs, fıkıh, kelâm ve tasavvuf ilimlerinde kıymetli pekçok eser telif etmiştir. Bu hususta kendisi şöyle anlatır: "Yazdığım kitapları, bana isnâd edilsin, bunun kitapları denilsin diye telif etmedim. Fakat haller beni kaplayıp, kendimden geçtiğim zamanlar, telif ile teselli bulurdum." Böylece yazdığı eserleri, Allahü teâlânın yardımı ile telif ettiğini beyân buyurdular.

Evliyânın büyüklerinden, hadîs, kelâm ve Şâfiî mezhebi fıkıh âlimi Fahr-ül-Fârisî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki "Huşû; zâhiren ve bâtınen Hakk´a boyun eğmek. Tevâzu da; Hakk´a teslim olmak, boyun eğmek, Hakk´ın hükmüne îtirâzı terketmektir."

Evliyânın büyüklerinden Cüneyd-i Bağdâdî (rahmetullahi teâlâ a- leyh) hazretlerine; "Tevâzu nedir?" diye sordular. Cevâbında; "Şefkat ve merhamet kanatlarını (ana kuşun yavrularını koruyabilmek için üzerlerine germesi gibi) mahlûklar üzerine germen ve herkese karşı yumuşak davranmandır." buyurdular.

Büyük İslâm âlimi Şeyh Edebâlî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerinin vefâtlarına yakın talebelerine vasiyet mâhiyetinde söylediği sözlerden bâzıları şunlardır: "Tevâzu; zenginlere karşı kibirli, yoksullara karşı alçak gönüllü olmaktır."

Evliyânın büyüklerinden İbn-i Atâ (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Tevâzu, kim söylerse söylesin hakkı kabûl etmektir."

Evliyânın büyüklerinden Hâce Mevdûd Çeştî rahmetullahi teâlâ a- leyh) herkese tevâzu ve hürmet gösterirdi. Büyük küçük herkes istifâde etmek için onu ziyâret ederdi. O da gelenlerle, büyük, küçük, hizmetçi demeden ilgilenir, dertlerini dinlerdi. Huzûruna gelenlere önce selâm verir, ayağa kalkardı. Kendisine: "Yâ Hâce! Büyük ve küçükten ilk defâ selâm verecek kimdir?" diye suâl edildi. Buyurdu ki: "Büyük, küçüğe selâm verir. Allahü teâlâ da, Peygamber efendimize mîrâcda önce selâm verdi ve "Es-selâmü aleyke eyyühennebiyyü" buyurdu. Peygamber efendimiz de, karşılaştığı kimseye önce kendisi selâm verirdi. Peygamber efendimiz böyle yaparken, biz, nasıl olur da O´na muhâlefet ederiz. Sonra Re- sûlullah´a uymak, bize farz-ı ayndır."

Velîlerin önde gelenlerinden Mevlânâ Şâh Kubâd Şirvânî (rahme- tullahi teâlâ aleyh) hazretleri zamânında bir gün Molla İvaz, ahırdaki hay- vanların yanına gidip, bir buzağının ipini çözüp kendi boynuna taktı. Ora- da bulunan hayvanların arasına katıldı. Bu hâli görenler, durumu Mevlâ- nâ Şâh Kubâd hazretlerine bildirdiler. O da; ?Kendi eli ile böyle yaptı ise ne kadar güzel; ?Allahü teâlâ için tevâzu edeni, Allahü teâlâ yükseltir.? buyurmuşlardır? dedi.

Yine bir gün Molla İvaz, mânevî perdeler açılınca aşka gelip, kendi nefsine; ?Ey kâbiliyetsiz İvaz! Senin yerin hayvanlar ahırıdır. Hâlâ insan olmadın? dedikten sonra, ikinci defâ bir hayvanın yularını başına geçirdi. Onun bu hâlini tekrar Mevlânâ Şâh Kubâd?a bildirdiler. O da hemen gelip, onun boynundaki yuları çıkardı. Ona sarılıp; ?Ey Molla İvaz! Bizi yaktın, yeter artık.? dedi. O anda Molla İvaz, Allahü teâlânın birçok lütuf ve ihsânlarına kavuştu. Sonra Mevlânâ Şâh Kubâd ona hilâfet vererek, talebe yetiştirmesi için tekrar dergâhına gönderdi.

Şems-i Tebrîzî (rahmetullahi teâlâ aleyh) Konya´ya gelen büyük velîlerdendir. Mevlânâ hazretleri bir gün talebelerine, Şems-i Tebrîzî hazretlerinin üstünlüklerinden, bâzı kerâmetlerinden ve onun üstün vasıflarından bahsetti. Bunları işiten Sultan Veled şöyle anlatır; "Babam Mevlâ- nâ, Şems-i Tebrîzî´yi o kadar çok medhetti ki, hemen Şems´in huzûruna koştum. Geldiğimi görünce; "Ey Behâeddîn! Baban Mevlânâ´nın hakkım- da söyledikleri doğrudur. Fakat, Mevlânâ´nın yanında bin tâne Şems, o- nun yanında zerreler gibi kalır. Bunun için onu bırakıp da benim hizme- time gelmek münâsib olmaz." buyurdu."

Büyük velîlerden Yahyâ bin Muâz-ı Râzî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: ?Her kimde bulunursa bulunsun, tevâzu güzeldir, ama zen- ginlerde bulunursa çok daha güzel olur. Her kimde bulunursa bulunsun, kibir çirkindir. Ama, fakirlerde bulunursa çok daha çirkin olur.?

Tebe-i tâbiînin büyüklerinden, hadîs, fıkıh ve kırâat âlimi, velî Yûsuf bin Esbât (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine ?Tevâzuun gâyesi nedir?? diye sordular. ?Evinden çıktığın zaman karşılaştığın herkesi kendinden üstün bilmendir? buyurdular.

Yine buyurdular ki: ?Alçak gönüllü olmanın alâmetleri şunlardır: Söyleyen kim olursa olsun, hak sözü kabûl etmek. Fakir, garib kimselere de yumuşaklıkla muâmele etmek. Rütbe itibâriyle küçük olanlara şefkatli ol- mak. Kendisine karşı yapılan hatâ ve kusurlara tahammül edip, öfkelenince sabretmek, her an Allahü teâlâyı hatırlamak. Zenginlere karşı ve- karlı olmak. Cenâb-ı Hak?tan gelen her şeye rızâ göstermektir.?

Mısır?ın büyük velîlerinden, Mâlikî mezhebi fıkıh âlimi Ziyâeddîn Halîl Cündî (rahmetullahi teâlâ aleyh) lüzumsuz işlerle uğraşmaz, ibâdet ve ilimden başka şeyle meşgûl olmazdı. Yirmi sene Kâhire?de kaldı. Çok meşhûr olan Nil Nehri ve kıyısını görmek için gittiği görülmedi. Müderrislik yaptığı sıralarda, bir gün hocası Abdullah Menûfî?nin ziyâretine gitti. Evinde bulamadı. Evin helâsında bir ârıza olduğunu, tâmir için işçi aramaya gittiğini söylediler. O da tereddüd etmeden; ?Ona en münâsip işçi benim.? deyip, helâyı temizlemeye başladı. Çevredeki insanlar başına toplanıp, böyle namlı ve şanlı bir kimsenin helâ temizliği yapmasını hayretle seyrediyorlardı. Bu sırada Abdullah Menûfî hazretleri geldi. Onu gördü. Çevredekilere; ?Bu kim?? diye sordu. Onlar da; ?Halîl!? diye cevap verdiler. O zaman, Mısır?ın en büyük beş evliyâsından beşincisi olduğu bildirilen Abdullah Menûfî hazretleri, öyle bir duâ etti ki, Halîl Cündî, bu duânın bereket...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Huşu Tevazu
« Posted on: 20 Nisan 2024, 16:59:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Huşu Tevazu rüya tabiri,Huşu Tevazu mekke canlı, Huşu Tevazu kabe canlı yayın, Huşu Tevazu Üç boyutlu kuran oku Huşu Tevazu kuran ı kerim, Huşu Tevazu peygamber kıssaları,Huşu Tevazu ilitam ders soruları, Huşu Tevazuönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes