> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İmam-ı Şafi > Şafii nin fıkhı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şafii nin fıkhı  (Okunma Sayısı 1445 defa)
14 Eylül 2010, 16:13:03
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 14 Eylül 2010, 16:13:03 »



ŞAFİİ´NİN FIKHI


98- Şafiî Mezhebinin Kuruluş Safhaları:



Şafiî, 184 senesinde Bağdad´a yaptığı ilk seyâhattan dönünceye ka­dar, müstakil bir mezheb kurmağı veya imam Mâlik´in görüşlerinden ay­rı fıkıh görüşleri ortaya atmağı düşünmüş değildi. Bu zamana kadar o Mâlik´in talebesinden sayılırdı. Onun görüşlerini müdafaa eder, Medine ehlinin fıkhım savunarak ehl-i re´y fukahâsiyle münakaşa yapardı. Hattâ kendisine Nâsırü´l-Hadîs = Hadîs fıkhı yardımcısı nâmı verilmişti. Bu hususta son noktaya ulaşmıştı. Yukarıda beyan ettiğimiz gibi, muhad-disleri onların delilleriyle konuşturup dile getirdi.

Şafiî bu seyahati esnasında Bağdad´da pek kısa olmıyan bir müddet ikamet edince, orada İmam Muhammed b. Hasan´ın kitaplarım inceledi, ehl~i re´y ulemâsiyle münazaralarda bulundu, mücâdele etti. Neticede: Ehl-i re´y fıkhı ile ehl-i Hadîs fıkhını birleştirerek insanlara her ikisinden de bir şeyler vermek lüzumunu hissetti. Bu defa, bir taraftan ve müdâ-faacısı gibi değil, araştırıcı ve tenkîd edici gözüyle İmam Mâlik´in görüş­lerini incelemeğe koyuldu. Belki de Mâlik´in görüşleri hakkında müca­dele yaparken, talebelik gayretiyle onu müdafaa etse de, onun bâzı ku­surlarım görmüştür. Nasıl ki, Irak fukahâsiyle. yaptığı mücâdeleler, on­ların fıkıhlarını ve görüşlerini incelemesi de, onların iyi ve kusurlu ta­raflarım görmesine vesile olmuştur. Öyleyse yeni bir düşünce ve yem bir yöneliş behemahal lâzımdı. Sonra fer´î meseleler üzerindeki münakaşalar onu bu meselelerin asıllarım tanımağa, köklerim araştırıp ana kaideler ve ölçüler kurmağa sevk etti. Bağdad´dan çıkarken, bunları tasarlıyor, yeni plânlar kuruyordu. [1]



99- Şafiî Görüşlerini Üç Devrede Hazırladı: Mekke Devri, Bağdad Devri, Mısır Devri:


Mekke-i Mükerreme´ye gitti. Mescid-i Harâm´da ders halkası kurdu. Böylelikle mezhebinin temelini atmağa başladı. Biz onun görüşlerini işle­yip ortaya atma işini üç devreye ayırıyoruz: 1- Mekke devri, 2- Bağdad devri (ikinci gelişinde), 3- Mısır devri. Bu devirlerin her birinde o birçok talebe yetiştirdi. Bunlar ondan ders aldılar, müzakerelerde bu­lundular, onun her devirde verdiği fikir mahsûllerini yaydılar.

Onun bu üç devrede yaptıklarını tamâmiyle gösterir, hududunu belli eder bir şey elimizde yok. Biz kesin olarak değil de, tahmin yoluyla bu hususta takribi olarak diyebiliriz ki, bu üç devirden her devrin kendisin­den Önceki veya sonraki devreden az çok farklı meyveler verdiği görülür. İlk Bağdad seyahatinden dönüşünde Mekke´de 9 sene kadar kaldı. Bu devir onun ilmî hayatının en verimli devridir. Çünkü o zaman ömrü­nün en olgun çağında idi, yağı 40 dolayında idi. Çağındaki muhtelif ule­mânın görüşlerine muttali´ olmuş, onları incelemiş, onlarda bulunanları almış, kendine mal etmişti. Yaptığı seyahatler esnasında her memlekette bulunan ulemânın bildikleri Hadîslerin çoğunu toplamıştı. Böylece, elinde, daha önce bulunmayan büyük bir Hadîs hazînesi toplanmıştır Sonra bu Hadîslere baktı, bâzan aralarında taaruz buldu, ya sened bakımından ve­yahut da birbirlerini nesh bakımından, bunlardan bâzısını diğer bâzısına tercih etmeğe başladı. Bundan sonra istinbatını sabit ve muhkem esaslar üzerine kurdu. Sonra nezdinde toplanan Sünnetten olan delillerle birlikte Kur´ân´dan olan delilleri incelemeğe başladı. Böylelikle Kur´ân´a nazaran Sünnetin yerini belli etti.

Bu devirde onun çalışmaları, fer´î meselelerden ziyâde küllî esaslar üzerinde olduğunu söyleyebiliriz. Derslerinde ekseriya bu istikameti ta­kip eder, derslerinde talebesiyle istinbat yollarını, hüküm çıkarma vasıta­larını inceler, fıkıh kaynakları arasında mukayeseler yapar, fer´î mese­lelere, nazariyyelerini açıklayacak derecede yer verir.

Belki de bu küllî esasları incelemesi sebebiyledir ki, îmam Ahmed b. Hanbel, Şafiî´yi Mekke´de ders halkasının başında görünce hemen ona koştu, Zührî´den Hadîs rivayet etmekte olan îbn-i Uyeyne´nin ders hal­kasını bırakarak Şafiî´nin dersine gitti. Bu yaptığından dolayı kendisi­ne takazada bulunan kimseye:

 Sus, dedi, âlî bir senedle rivayet olunan bir Hadisi kaçınrsan, onu nazil bir senedle bulursun; bunda bîr zarar yoktur. Fakat bu yiğidin aklından faydalanamayıp onu kaçırırsan, korkarım, ki, onu kıyamete ka­dar bulamazsın. Ben, Allah´ın Kitabını bu Kureyşli^ genç kadar derin anlayan bir kimse görmedim.

Sonra, belki de bu küllî esasları bulup ortaya çıkarması Ahmed b. Hanbel´i şöyle demeğe sevk etmiştir: "Fıkıh, erbabına küidli bulunuyor­du, AUâhu Teâlâ onu Şafiî ile açü."

Şafiî´nin ilmi hayatının en bereketli olduğu bu devrin ilk meyveleri Abdurrahman b. Mehdi´ye, onun istemesi üzerine, yazdığı meşhur risâîe-sidir. Yukarıda bir münasebetle kaydetmiştik ki, Abdurrahman îbn-i Mehdî, genç iken İmam Şafiî´ye bir mektup yazarak, kendisine kolaylık olmak üzere: "Kur´ân-ı Kerîm´in mânalarını tefsir eden, türlü haberleri toplayan, icmâ´ın hüccet olduğunu gösteren, Kur*ân ve Sünnetin nâaih ve mensûh olanlarım beyân eden bir risale yazmasını istedi

Yukarıda beyân ettiğimiz gibi, o zaman genç olduğunun zikrolun-ması, bizi, Şafiî´nin bu risaleyi Mekke´de iken yazdığı kanaatına götür­mektedir. Fakat bâzı rivayetler bunu Bağdad´da iken yazdığını söyle­mektedir. Herhalde bu olsa olsa Bağdad´a ikinci gelişinde olabilir. Her ne hal olursa olsun, bu eser onun Beytü´l-Harâm´daki etüdlerinin mey-vesidir. [2]



100- Şafiî´nin, Re´y Yatağı Olan Bağdad´da Yaptıkları:


İmam Şafiî, Mekke´de elde ettiği etüdleriyle Bağdad´a geldi. Bunla­rı "oradaki derslerinde yaydı. Bunlar onlarca yepyeni şeylerdi. Hattâ Ke-râbîsî şöyle dedi: "Biz, Kitab nedir, Sünnet nedir, icmâ´ nedir bilmiş de­ğildik. Tâki Şafiî´yi: Kitap, Sünnet, icmâ´ hakkında konuşurken dinle­dik, o zaman öğrendik."[3]

Şafiî´nin Bağdad´a bu gelişi 195 senesinde idi. Orada ikâmeti 3 sene sürdü, bu müddet onun ictihad hayâtının ikinci devresidir. Bu devrede çağdaş olan ve ona uyan fukahânın görüşlerini, hattâ Tabiîn ve Asha­bın görüşlerini inceleyip gözden geçirmeğe başladı. Onları kendisinin bulduğu küllî asıllara arzediyor, bu asılların iktizasına göre aralarında tercih yapıyordu. Sonra da kendi usûlüne uygun olan görüşlerini ortaya atıyordu. O bâzı Sahabe arasındaki ihtilâfları gözden geçiriyor, meselâ Hz. Ali, îbn-i Mes´ûd, îbn-i Abbas ve Zeyd b. Sabit gibi Ashabın ihtilâf etmeleri sebeplerini araştırıyordu. Ebû Yûsuf´un rivayeti üzerine Ebû Hanîfe ile îbn-i Ebî Leylâ arasındaki ihtilâfı inceliyor, buna Iraklıların ihtilâfı nâmını veriyor. Sonra Vâkıdî´nin Sîyer´i ile Evzâî´nin Sîyer´ini karşılaştırıyor. Böylece muhtelif görüşleri birbiriyle karşılaştırıp muka­yese yapıyor, onları kendi usûlüne tatbik ediyor, bunların içinden kendi usûlüne daha yakın gördüklerini seçiyor, veyâhud da bunların içinden hiçbirini kendi usûlüne uygun bulmaz ve onların hepsini reddetmeğe ce­vaz yolu varsa, onları bir yana bırakarak yeni bir görüşü ortaya atardı (Bu devrin en mühim eseri El-Hücce´dir).

Bu devrede diğer talebelerle karşılaşırdı. Onlar, fukahânın görüş­lerini derinden derine inceleyen, sonra onların özünden en hayırlısını çı­karan veyâhud da yeni bir görüş ortaya atan bu fakîhten fıkıh alarak yetiştiler. [4]



101- Şafiî Mısır´da Mezheb-i Cedîdini Kurdu:


Şafiî Mısır´a 199 yılında geldi. Orada dört sene kadar ömür sürdük­ten sonra Mısır toprağında Hakk´ın rahmetine kavuştu. Şafiî orada son derece gelişip üerledi, görüşleri olgunlaştı. Amelî cihetten birçok şeyle­ri tecrübe etti. Bu yüzden yeni fikirler doğdu. Bundan başka Mısır´da, daha önce başka yerde görmediği şeyler gördü: Oranın örf ve âdetleri­ni, medeniyetini gördü, Tâbifnin eserlerini tanıdı. Tecrübenin, yaşın, ya­şadığı ülkenin kazandırdığı görüşlerin ışığı altında eski görüşlerini etüd etmeğe başladı. Bu hava içinde usûl hakkındaki risalesini yeniden yaz­dı, ondan bâzı kısımları attı, yeni ilâveler yaptı; fakat eskinin özüne do­kunmadı. Pürûa âit görüşlerini yeniden inceledi, bâzılarından vazgeçti, yenilerini ileri sürdü. Böylece onun rücû ettiği eski görüşleri ve yeni bulduğu yeni görüşleri oldu. Bâzan eski ile yeni arasında mütereddit ka­lır, birinciden dönmeksizin her iki görüşü de zikreder. İstersen bu devir, Şafiî´nin gerçeği inceleme devridir deyiver. Bu devrede görüşlerinin hep­sini gözden geçirip inceledi. Usûlünü tekrar tenkîde tabi1 tutarak araştır­malarını derinleştirdi. O her şeyin üstüne çıkarak tenkîd etmedik ve in­celemedik bir söz, iyi ve kötü taraflarım açıklamadık, Sünnete olan ya­kınlığını ve uzaklığını beyân etmedik bir hüküm bırakmadı. Kendi gö­rüşlerini de aynı tenkîdci göz ve araştırıcı bakışla inceleyip tedMkten geçirdi.

Bundan sonra o, araştırmalarının neticelerini tedvin etmeğe başladı. Er-Risâle´sini yazdı. Birçok meseleleri tesbit etti, diğer bir kısmım yaz­dırdı. Bu devirde, talebeleri onun görüşlerinin bîr kısmım rivayet ettiler, diğer fukahâ ile olan ihtilâflarını nakleylediler. Böylece, imam Şafiî öl­dü; fakat geriye çok zengin bir fıkıh ve istinbât usûlü mîrâsı bıraktı (Allah kendisinden razı olsun). [5]



Şâfii Fıkhının Nakil Ve Rivayeti


102- Şafii´nin Fıkhını Nakledenler:


Şafiî fıkhı iki yolla nakil olundu. Birisi talebeleri yoluyla, diğeri ken­disinin yazdığı veya bâzı talebelerine imlâ ettiği kitapları yoluyladır.

Şafiî´nin fıkıh görüşlerini incelemeğe başlamadan önce bu iki kay­maktan kısaca bahsedelim. [6]



Şafiî´nin Talebeler...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şafii nin fıkhı
« Posted on: 28 Mart 2024, 11:41:33 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şafii nin fıkhı rüya tabiri,Şafii nin fıkhı mekke canlı, Şafii nin fıkhı kabe canlı yayın, Şafii nin fıkhı Üç boyutlu kuran oku Şafii nin fıkhı kuran ı kerim, Şafii nin fıkhı peygamber kıssaları,Şafii nin fıkhı ilitam ders soruları, Şafii nin fıkhıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes