> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İmam-ı Şafi > Mu'tezile
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mu'tezile  (Okunma Sayısı 946 defa)
14 Eylül 2010, 16:21:04
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 14 Eylül 2010, 16:21:04 »



Mu'tezile

81- Mu´tezile´nîn Meydana Çıkışı:


Mu´tezile fırkası, Emevîler devrinde ortaya çıktı. Fakat asıl Abba­sîler devrinde uzun zaman îslâm efkârını meşgul etti.

Hulefâ-yi Râgidîn zamanında ve Emevîler devrinde Irak´ta muhtelif dinlere mensup birçok milletler sakin idi. Bunlann içinde Irak´ın eski se­kenesi olan Keldânîler, iranlılar, Hıristiyanlar, Yahudiler ve Araplar var­dı. Bunların çoğu Müslüman olmuştu. Bâzıları Müslümanlığı, kafasında yerleşmiş olan eski malûmatın ışığında anladı, ona içine sinmiş olan ren­ge göre yeni bir renk verdi. Kendi anlayışına göre bir inanç kurdu. Bâ­zıları İslâm´ı, sâf kaynağından, temiz nıenbaından aldı. Gönlüne sâfiyet-i asliyesiyle yerleştirdi. Fakat şuuru ve arzulan hâlis îslâmî değildi. Far­kına varmadan eskiye meyil arzulan uyanırdı. Psikoloji bilginlerinin de­dikleri gibi, şuuraltı yoluyla eski sezgiler sızıyordu. Onun için Emîrü´l-Mü´minîn Hz. Ali zamanında îslâm ülkelerinde fitneler coşup kaynaşma­ya başlayınca, Irak´ta uyumakta olan o eski arzular yer yer yeniden uyan­dı, îçlerinde gömülü olan fikirler açığa vurdu. Irak´ta ve etrafında Ha­ricîler ve Şîa meydana çıktı, işte bu re´y ve görüş kaynaşması içinde Mu´tezile fırkası da türedi. [1]



82- Mu´tezîle Ne Zaman Çıktı?:


Ulemâ bu fırkanın ne zaman çıktığında ihtilâf etmişlerdir. Bâzıları onun ilk meydana çıkışını şu hâdiseye bağlar: Hz. Ali´nin oğlu Hz. Ha­san, Müslümanlar arasında boş yere kan dökülmesin diye Hilâfeti Muâvi-ye´ye bıraktığı zaman, Hz. Ali taraftarlarından bir kısmı siyasetten çeki­lerek kendilerini ibâdet ve i´tikad işlerine.verdiler. Ebû Hüseyin Terâifî: (Ehl-i Ehvâ ve Bida´) adlı kitabında bunlar hakkında diyor ki:

"Bunlar kendilerine Mu´tezile nâmını verdiler. Zirâ Hz, Ali´nin oğ­lu Hz. Hasan, Muâviye´ye bîat edip bütün umuru ona teslim edince bun­lar Hasan´dan da; Muâviye´den de, hattâ bütün insanlardan el çektiler, ev­lerine çekildiler. Mescitlere kapandılar. Dim ve ibâdetle meşgul oluruz, dediler."

dediler."

Ekseriyete göre Mutezilenin başı, Vâsıl tbn-i Atâ´dır. Hasan Basrî´-nin ilim meclisinde bulunurdu. O çağlarda bütün zihinleri kurcalayan bü­yük günah irtikâbı nıes´elesi ortaya atıldı. Hasan Basri, görüşünü söyle­di. Vâsıl, üstadı Hasan Basrî´ye muhalefet etti. Büyük günah işleyen aiel-ıtlâk nıü´min değildir, o küfür ile îman arasında bir mertebededir, dedi ve üstadının meclisinden ayrılarak mescid´de başka bir ders halkası kurdu. Bunun için onlara, ayrılan mânasına, Mu´tezile denildi.

Müsteşriklerden bâzıları ise, onlara Mu´tezile denilmesinin sebebini başka buluyorlar: Onlar dünyadan yüz çevirmiş, kendilerini ibâdete ver­miş, zâhid kimseler, dünyadan ayrılmışlar, dünyadan yüz çevirip uzlete çekilmişler mânasına gelen bir vasıf imiş! Fakat bu fırkaya mensup olan­ların hepsi böyle değildir ki. İçlerinde mâsiyet işlemiş kimseler de var, müttakîler de var. Bâzıları ebrârdan ise, bâzıları fâcirlerden. [2]



83- Mu´tezile Mezhebi Nedir?:


Ebû´Hasan Hayyât (intişar) kitabında diyor ki: Bir kimse Mu´tezi­lenin esası olan beş aslı kabul etmedikçe, Mu´tezile ismini almağa hak kazanamaz. Onlar da: 1- Tevhîd, 2- Adalet, 3- Va´d ve vaîd, 4- iki mertebe arası, 5- Mârufla emir, kötülükten nehiydir. Bir in­sanda bu beş haslet tam olarak bulunursa o Mu´tezilî olur. Mu´tezile Mez­hebinin esası bu beş şeydir. Bu yoldan ayrılan onlardan olamaz. Bu beş asıldan her birinden kısaca bahsedelim:

1- Tevhîd: Mu´tezile Mezhebinin özü ve esası budur. Ebû Hasan Eş´ârî´nin Makâlâtü´l-tslâmiyyîn kitabında dediği gibi, tevhîd demek: "Allah Dirdir, Onun misli yoktur, O işitir, görür; fakat cisim değildir. Göl­ge, cüsse, suret değildir. Et, kan, şahıs, cevher, araz da değildir. Renk, koku, tat, hararet, bürûdet, rutubet, yubûset, tûl, arz gibi şeylerden uzak­tır, bunlar cevher ve arazın vasıflarıdır... O, her şeyi ihata eder, içine alır, mahlûklardan hiçbirinin vasıflariyle O vasfolunamaz. O, akla gelen her tasavvurun üstündedir... Alîm, kaâdir, hayy olarak devam eder. Göz­ler Onu göremez, vehimler Onu ihata edemez.... Tek kadîm olan O´dur. Ondan başka Tanrı yoktur. Onun ortağı ve dengi yoktur. Yarattıklarım yaratmakta Onun yardımcısı yoktur. Yarattıklarını eski bir örnekten ala­rak yaratmış değildir..."[3]

Mu´tezile tevhîd hususunda gayet titiz davranır. Allah eşyadan hiç­birine benzemez. Cisim ve cihetten münezzeh olduğundan âhirette Al­lah´ın gözle görülmiyeceğine kaanidirler. Onlarca Sıfat, Zâttan başka değildir[4]. Yoksa Kadîmlerin çok olması icabeder. Müteaddit kudemâ ise bâtıldır. Onlara göre Kur´ân mahlûktur. (Bu bahis biraz kısaltılmıştır.)

2- İkinci esasları adalettir. Mes´udî Murûcu´z-Zeheb´de bunu şöyle açıklıyor: "Allâhu Teâlâ fesadı sevmez; kulların ef´alini halketmez, Al­lah´ın verdiği kudretle kullar Allah´ın emrettiklerini işlerler. O ancak murad ettiğini emreder. Kerih gördüğü şeyi nehyeder. Emrettiği iyilik­leri sever[5]. Nehyettiği kötü şeylerden uzaktır. Tâkatları olmayan şey-Jeri kullara emretmez. Güçleri yetmeyen şeyi onlardan istemez. Bir kimse ancak Allah´ın verdiği kuvvetle elini yumup açar. Onlara bu kudreti ve­ren Allah´dir. İsterse alır, yok eder, dilerse halkı itaate mecbur eder, mâ-siyetten zorla meneyler. Buna kaâdirdir. Bunu yapmıyor, çünkü o zaman kullan imtihana çekmenin mânası kalmaz."

Bu esasla, kul fiilinde muhtar değildir, diyen Cehmiyye´ye cevap ver­miş oluyorlar. Bunu zulüm sayarlar. Çünkü bir şahsa bir geyi hem emir etsin, hem de ona muhalefete zorlasın, böyle emirde mâna yoktur. Bir şeyden nehyedip sonra da onu yapmağa mecbur tutmak olmaz. Cebriyye ise buna kail. Bu asla dayanarak kul kendi fi´lini yaratır, dediler. Fakat Allah´ı acz´den tenzih etmek mânasını da düşünerek bu, Allah´ın kulda yarattığı ve ona verdiği kuvvetle olur, hakîkî Hâlık O´dur, dediler. Bu kuvveti kula veren Allah´dır. Allah bu verdiği kuvveti geri almağa, kal­dırmağa kaâdirdir. Teklif umuru tam olsun diye bu kuvveti kula vermiş­tir.

3- Va´d ve vaîd: Yâni iyilik yapanlara sevap va´detmek, kötülük işleyenlere azap vermek demektir. Tevbe etmedikçe, büyük günah işle­yenleri affetmez.

4- îmanla küfür arasında bir mertebe tâyini (Menziletü´n beyne nıenzileteyn) meselesi ise şudur: Şehristânî bunu şöyle anlatıyor: "Vâsıl İbn´-i Atâ demiş ki, îman birtakım iyi hasletlerin mecmuundan ibarettir. Bunlar kimde varsa sahibine mü´min denir. Mü´min, medih ismidir. Fâ-sıkta bu hayır vasıflar toplanmaz. O medih ismine lâyık değildir. Ona mü´min denilmez. Fakat fâsık, kâfir de değildir. Çünkü Kelime-i Şehâdeti söylüyor, diğer hayırlı işleri de yapıyor. Fakat o büyük günah işlemiş ol­duğu nalda tevbe etmeden bu dünyadan giderse Cehennem ehlinden olur. Çünkü âhirette iki zümre vardır: Bir zümre Cennet´te, diğer zümre Ce-hennem´de. Fakat fâsıkın azabı biraz hafif olur. Kâfirlerin üstünde bir yerde bulunur[6].

5- İyilikle emir, kötülükten nehy esasına gelince, İslâm dâvasını neşretmek için bunu yapmak mü´minlere vaciptir. Sapmışlara doğru yo­lu göstermek, azgınları irşâd etmek lâzımdır. Herkes bunu gücünün yet­tiği kadar yapar. Söz ve kalem sahipleri, sözle ve kalemle; kılıç sahipleri kılıçla yaparlar. [7]



84- Bu Esaslara Getirdikleri Deliller:


Mu´tezile akidelerini izahta, nakli delillere değil, aklî delillere daya­nırlar. Akla itimatları o kadar çok fazla idi ki, bunu ancak şeriatın emir­lerine olan hürmetleri tahdit edebilirdi. Her mes´eleyi akla vururlar, akim kabul ettiğini alırlar, kabul etmediğini bırakırlardı. Onlara bu tarzda akılla araştırma usûlü şu yollardan gelmiştir:

a) Irak´ta ve îrarfda bulunmaları; buralarda eski medeniyetlerin ve kültürlerin izleri kalmıştı.

b) Arabm gayri soylardan olmaları, ekserisi Mevâlidendi.

c) Muhaliflerine cevap verme zorunda kaldıklarından akla müra­caatları.

d) Eskilerden Arapçaya terceme yapan Yahudilerle, Hıristiyanlar-la temasları olduğundan eski felsefe görüşlerinin çoğu onlara geçmişti.

Akla itimat etmeleri neticesi olarak onlar eşyanın hüsnü ve Kubhu mes´eîesinde: Güzel ve çirkin olmaları hususunda akıl ile hüküm verir, aklı hâkim yaparlardı: Maarifin iyi olduğunu akıl bilir. Maarif akıl na­zarında vâcibdir. Nimeti verene şükretmek, bunu başkasından duymadan önce de, insana lâzımdır. Güzellik ve çirkinlik güzel ve çirkin olanın bi­rer zâtı sıfatıdır[8].

Cübbâî diyor ki: MHer mâsiyet ki, Allâhu Teâlâ onu emir etmesi ca­izdi, onu nehyettiği için çirkin oldu. Allah´ın mubah kılması caiz olmayan mâsiyet ise lizâtihi kabihtir, cehalet gibi. Allâhu Teâlâ´nm emretmesi de caiz olan her şey Allah emrettiğinden dolayı güzel olmuştur. Ancak em-t´edümesi caiz olan şeyler ise lizâtihi güzeldir[9].

Buna göre Allah´a sâlih ve aslah = yararlı ve en yararlı olanı ya­ratmak lâzımdır, dediler. Cumhur ise şuna kaildir: Allâhu Teâlâ´dan an­cak sâlih ve faydalı şeyler sâdır olur ve lâzım olan da budur. Allâhu Teâlâ´nın yaptığı her şey sâlihtir, faydalıdır. Sâlih olmayan bir geyi yap­mak Allah hakkında mümkün değildir. [10]



85- İslâm´ı Müdafaaları:


Mecûsî, Sâbiî, Yahûdî, Hıristiyan ve sair çeşitli milletler islâm´a girdiler. Kafalarına eskiden o dinlerin talimatı dolmuştu. Bunlar onların iliğine, kemiğine işlemişti. İslâm´ı da onların ışığı altında anladılar, içle­rin...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mu'tezile
« Posted on: 26 Nisan 2024, 01:17:29 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mu'tezile rüya tabiri,Mu'tezile mekke canlı, Mu'tezile kabe canlı yayın, Mu'tezile Üç boyutlu kuran oku Mu'tezile kuran ı kerim, Mu'tezile peygamber kıssaları,Mu'tezile ilitam ders soruları, Mu'tezileönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes