> Forum > ๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ > ilimdunyasi.com Haberleri > Hayatımı Sana (cc) adadım
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hayatımı Sana (cc) adadım  (Okunma Sayısı 1323 defa)
29 Eylül 2011, 14:19:54
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 29 Eylül 2011, 14:19:54 »



Hayatımı Sana (cc) adadım


"Hayatın zekâtı nedir?" diye sorsak, cevabınız ne olurdu? Peki, "Adanmışlıktır." desek... Abdullah Aymaz, adanmış ruhları, tek başına kalsalar bile "İş başa düştü." diyerek atlarını mahmuzlamasını bilen kişiler olarak tarif ediyor. Ona göre adanmışlık; insanın, hizmet, dava, misyon uğruna kendisini vakfedip sırf Allah rızasına kilitlenmesidir.

Pencereden içeri dolan loş ışığın altında depoda hummalı bir çalışma vardı. Dernekteki herkes seferber olmuştu adeta. Yaklaşık üç aydır yetimler için yapılacak kermese hazırlanıyorlardı. Kimi paket yapıyor, kimi kolileri boşaltıyordu. Gönüllülerden en genç olanıydı Güzin Coşkun. Toza karşı alerjisi olmasına rağmen her koli açışında tozu ciğerlerinde hissediyordu. Son olarak ağzına maske takmayı denedi. Bu biraz işe yaramıştı sanki. Ve kermes günü gelip çattı. Kimi zaman stant başında, kimi zaman kasada durdu genç gönüllü. Satışlar çok iyi gidiyordu. Güzin, üniversite son sınıftaydı ve dersleri de oldukça ağırdı. Aklı biraz da bitirmesi gereken projelerdeydi. Bocalar gibi olunca nefsini uyardı kaşlarını çatıp: "Dersler bir şekilde halledilir. Yetimlerin bize ihtiyacı var. Fedakarlık yâ hû!" Türkiye'nin herhangi bir şehrindeki sivil toplum kuruluşunda ya da dernekte çalışan gönüllülerin koşuşturmasına tanıklık eden bir kareydi bu anlattığımız. 25 yaşındaki Güzin de bu yardım gönüllülerinden sadece biri. Bilgisayar mühendisliğinden yeni mezun olan genç kız, Kimse Yok mu Derneği'nde haftada üç gün gönüllü olarak çalışıyor. Doktorasını yapmak için yurtdışına gidecek olan Güzin, dernekte işler ve sorumluluk artınca eğitimini bir sene ertelemiş: "İhtiyaç sahiplerine ulaştığımız zaman onların 'Allah razı olsun' cümlesi her şeye yetiyor. Onların gözlerindeki ışıltıyı hiçbir şeyle değişmem. Kelimelerle tanımlanamaz bambaşka bir haz, mutluluk bu yaşadığımız."

"Haftalar ellerimde ufalanıyor" diyor şair, insan ömrünün hızlıca akışına atıfta bulunarak... Zira hayatın durup dinlenmeden hatta soluklanmadan süratle geçtiği de bir gerçek. Her yaş ve her devrin ayrı bir tadı vardır hiç şüphesiz. Hey gidi günler dedirten 'gençlik' ise ayrı bir yere sahiptir. Zira gençlik, nefsanî arzuların âdeta seferber olduğu, şaha kalktığı bir mevsim. Ama bununla birlikte hayata yön vermek için de en müsait dönem. Özellikle okul, meslek hatta ilerleyen dönemde yapılan evlilik hayatında kilit rol oynar. Attığımız her adım, yaptığımız her tercih bir şekilde ileriki yaşlarda karşımıza çıkar. Ya 'keşkeler' birikir dağ gibi önümüzde ya da "Şükürler olsun aldığım doğru kararlar için!" deriz.

Anne evladı için geceler boyu uykusuz kalır fedakârlığın zirvelerinde dolanır adeta. Ya da anneliğin getirdiği o kutsal duyguyla gittiği her yerde tüm ana kuzularına yardım etmek için seferber eder çevresini. O isimlerden biri de iki çocuk annesi 54 yaşındaki Hamiyet Türkan. Urfa'dan Muş'a, Antep'ten Elazığ'a kadar birçok farklı şehirde öğretmenlik yapar Türkan. Gittiği her şehirde öğretmen arkadaşlarını organize edip insanları hayra yönlendirir. Ya bayramlıkla sevindirir çocukları ya da kışın ayazında montsuz olanlar için seferber eder çevresindekileri. 13 yıldır emekli olan Türkan, ayaklarını uzatıp dinlenmek yerine başladığı yolda hiç durmadan yürüyor. Birçok sivil toplum kuruluşunda gönüllü olarak çalışan Hamiyet Hanım, dört yıldır da Kimse Yok mu Derneği'nde aktif gönüllü olarak çalışıyor. Çay partilerinde vakit öldüreceğine bu şekilde zamanını bereketlendirdiğini anlatıyor: "Allah rızası olunca her şey çok farklı. Her türlü sıkıntımı bu şekilde aşıp manevi desteği burada buluyorum." Türkan gibi adanmışlık ruhuna sahip bir insan, sevdiği, değer verdiği her şeyi yeri gelince hiç düşünmeden feda eder. Hatta çıkarlarından vazgeçip her türlü zorluk ve sıkıntıya katlanarak din kardeşini kendi nefsine tercih eder. Fedakârlık ve cömertliğin bir üst derecesi olan diğergâm ruh ise hiçbir çıkar düşüncesine dayanmadan başkalarının menfaatlerini kendinden üstün tutar.

Abdullah Aymaz da adanmış ruhların, meylürrahat (rahat düşkünlüğü) ve hayat tutkusunun vazifelerine engel teşkil etmediğini düşünüyor: "Onların bir emeklilik düşünceleri olmaz. Onlar ancak rahmetli oldukları zaman emekli olacaklarının şuurunu taşırlar. Asla nemelazımcılık illetine yakalanmazlar."

HASBİLİK, GÜCÜNÜ İNANÇTAN ALIYOR

Adanmışlık o kadar derin bir kavram ki üzerinde uzun mütalaa etmeyi hak ediyor. Bu alanda çalışma yapan 'Adanmışların Vasıfları' kitabının yazarı İbrahim Özübüyük, kendi derdiyle dertlendiği kadar başkasının derdiyle dertlenmeyenlerin hakiki ruh inceliğinden mahrum kimseler olduğunu dile getiriyor. Ona göre bu duyguyu fıtrat haline getiren kişi bir anlamda Hak âşığı, etrafında olup biten her meseleye karşı duyarlı olur. Bu hisleri taşıyan birey, dünyanın dört bir yanında ezilen, mağdur olan, gözyaşı döken, açlık çeken, ihtiyaç sahibi insanlara karşı kendisini sorumlu hisseder ve onlara yardım elini uzatır. Onun kitabında vurdumduymazlığa, neme lazımcılığa yer yoktur. Fethullah Gülen Hocaefendi de diğergam ruhları şu cümlelerle tanımlıyor:

"İnsanları aydınlatma yolunda koşanlar, hep onların saadetleri için çırpınıp duranlar, hayatın çeşitli uçurumlarında onlara el uzatanlar, kendilerini idrak etmiş öyle yüce ruhlardır ki, bunlar, içinde yaşadıkları cemiyetin koruyucu melekleri gibi, toplumu saran musibetlerle pençeleşir, fırtınaları göğüsler, yangınların üzerine yürür ve muhtemel sarsıntılar karşısında daima tetikte bekler dururlar." Gülen, 'yaşatma zevkiyle yaşamaktan vazgeçme' anlamına gelen diğergamlığın önemine dikkat çekiyor birçok eserinde. 'Ölçü veya Yoldaki Işıklar' adlı kitabında sadece kendini düşünen kişinin insan olmadığını ya da eksik bir varlık olduğunu; gerçek insanlığa giden yolun da başkalarını düşünürken gerektiğinde kendini ihmal etmekten geçeceğini anlatıyor.

Kimi insanın özveri ölçüsü ise "Çocuğumun, ailemin ihtiyaçları karşılansın, sonra başkaları için iyilik yaparım." şeklindedir. Ancak böylesi bir hayat görüşü Kur'ân'da bildirilen fedakar ahlakla bağdaşmaz. Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) dünya malı adına geride bir şey bırakmadığı gibi, Hz. Ebu Bekir'in de ardından bıraktığı mirası yoktu. Allah-u Teâlâ bu noktada müminleri şu ayetlerle uyarır: "Sevdiğiniz mallarınızdan Allah yolunda harcamadıkça 'fazilet' mertebesine ulaşamazsınız. Bununla beraber her ne infak ederseniz, Allah mutlaka onu bilir." (Âl-i İmran, 3/92)

Gerçek fedakârlık, insanlardan maddî ya da manevî hiçbir karşılık beklemeden, yalnızca Allah'ın rızası hedeflenerek yapılandır aslında. Bu müminlerin fedakârlık yaparken gösterdikleri ihlaslı tavırları ve yalnızca Allah'ın rızasını gözetmeleri özetle şöyle zikredilir: "Sadece ve sadece Yüce Rabb'ini razı etmek ister. Kendisi de ahirette elbette hoşnut olur." (Leyl, 92/20-21) Elbette fedakârlığı en zirvede temsil eden rehber Gönüllerin Sultanı Efendimiz'dir. O'nun bütün hayatı bu mesele üzerine örülüdür. İnsanlığın selameti için maddî servetini, sağlığını, şahsî istek ve arzularını bu sebeple feda eder. Örneğin, Hz. Hatice (ra) daha O istemeden varını yoğunu inandığı kutsî ideal uğruna harcayan isimlerdendir. İslâm öncesi Mekke'nin en zenginlerinden olan Hz. Hatice, vefat ettiğinde kefen bezi alacak kadar bile imkânı kalmaz. Sahabe efendilerimiz de bu hususta eşsiz örnekler sergiler, arkalarında örnek bir hayat bırakır. Şahsî menfaatleri yerine, Müslümanların huzur ve güvenliğini temin adına cehd ve gayret gösterirler.

Fethullah Gülen Hocaefendi özellikle bu noktada beklentisiz olarak işin içine girmenin önemine işaret ediyor. Vermeyle meseleye başlamanın adanmışlık duygusu ile hareket etmenin ciddi bir güç kaynağı olduğunu dile getiriyor. Bunlara sahip olan insanın da Allah'ın izni ve inayetiyle, hiçbir zaman ye'se kapılmayacağını hâdiselerin karşısında her zaman dimdik ve sarsılmaz bir iman ve ümitle onların üzerine yürüyeceğini ifade ediyor: "Bu aynı zamanda acz u fakr yoludur. Yani insan önce acizlik ve fakirliğinin farkında olacak, sonra da adanmışlık mülahazasıyla hareket edecek ve 'yaptıklarım geriye dönmedi, iltifat ve teveccüh olmadı, demek ki başarılı olamadım' diye bir anlayışa kapılmayacak; kapılmayacak ve bundan dolayı hır gür çıkarmayacak, streslere girmeyecek ve kaderi tenkit etmeyecektir."

Asr-ı Saadet'i kendilerine rehber edinen ecdadımızın hayatları da fedakârlık tablolarıyla doludur. Mehmet Akif de göz yaşartan diğergamlığıyla örnek bir hayata sahiptir. Onun özverisi birazdan anlatacağımız hikâyede olduğu gibi takdire şayandır: Akif, vazife için Teşkilat-ı Mahsusa başkanı Eşref Bey (Kuşçubaşı) ile Arabistan'dan Hicaz'a gittiği yıllardır. Hicaz demiryolu istasyonu bekleme salonunda bir memur barınağı... İstasyon memuru ve ailesi yaşamaktadır bu sefalet timsali yerde. Hanımı birkaç güne doğum yapacaktır istasyon memurunun. Adam, Akif ve yol arkadaşından medet dilenir: "Sizde eski çamaşırlar varsa verin de doğacak çocuğu saralım." Akif'in yüzünü derin bir hüzün kaplar. Besmele çekerek koyulur yola. Beş gün beş gece Şam'a yapılan yorgun ve uykusuz geçen tren yolculuğunun ardından birçok malzeme ile geri gelir Akif. Eşref Bey bu hadiseyi şu cümlelerle anlatır: "Ah mübarek Akif! Sefalette kalan bir kadına yardım için atmış üç derece sıcaklıktaki çölde aylarca dolaştıktan sonra bir gece bile istirahat etmeden beş gün beş gece eşya vagonlarında yattın."

Ömrünün bütün safhalarında iktisat kaidelerine tabi olan Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri de Risale-i Nur mesleğinin maddî-manevî feragat gerektirdiğine dikkat çeker: "Ben maddî ve manevî her şeyimi feda ettim, her musibete katlandım. Her işkenceye sabrettim. Bu sayede hakikat-i îmaniye he...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hayatımı Sana (cc) adadım
« Posted on: 29 Mart 2024, 04:52:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hayatımı Sana (cc) adadım rüya tabiri,Hayatımı Sana (cc) adadım mekke canlı, Hayatımı Sana (cc) adadım kabe canlı yayın, Hayatımı Sana (cc) adadım Üç boyutlu kuran oku Hayatımı Sana (cc) adadım kuran ı kerim, Hayatımı Sana (cc) adadım peygamber kıssaları,Hayatımı Sana (cc) adadım ilitam ders soruları, Hayatımı Sana (cc) adadımönlisans arapça,
Logged
29 Eylül 2011, 17:00:27
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 29 Eylül 2011, 17:00:27 »



        Özübüyük, hastalığa maruz kalmış kişilere şu tavsiyelerde bulunuyor: "Bir ruh, önce muhasebesini yapmalı, hastalıklarını belirlemeli. Eğer kendi hastalıklarını bilemiyorsa bir 'hayırhah'a başvurmalı. Başını iki elinin arasına koyup örs ve çekiçle zihnini ve kalbini tamir yollarına gitmeli. Sonunda kendisi de görecektir ki hasta ruhunun ilacı yine kendisinde."

       Elhamdülillah..Rabbim bize de hayırhahlık yapacak kimseler gönderdi..İnşaallah,Güzel Rabbim maddi manevi hastalıklarımıza şifa ihsan eylesin..Adanmış Ruhlar'dan biri de biz olalım..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

29 Eylül 2011, 17:19:39
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #2 : 29 Eylül 2011, 17:19:39 »

Esselamu aleykum ; bizlerde birçok seyden hayatta ödün vermezsek birçok yapmak istedigimizi yapamaz hale geliriz.Anlatilmak istenen çok güzel ve manali.."Haftalar ellerimde ufalanıyor"Daha fazla boş yere ufalanmadan  hizmet için hayirli işlerde olabilmek duasiyla...Güzel duaniza da amin ecmain olsun inşaallah değerli ablamiz...Rabbim (c.c.) razi olsun kardeşim..


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

29 Eylül 2011, 19:56:09
Nursima

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 169


« Yanıtla #3 : 29 Eylül 2011, 19:56:09 »

Cok guzel bir paylasim.Rabbim bizi Adanmis Ruhlardan eylesin.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
30 Eylül 2011, 23:28:07
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« Yanıtla #4 : 30 Eylül 2011, 23:28:07 »

"Sevdiğiniz mallarınızdan ALLAH yolunda harcamadıkça 'fazilet' mertebesine ulaşamazsınız. Bununla beraber her ne infak ederseniz, ALLAH mutlaka onu bilir." (Âl-i İmran, 3/92)

Gerçek fedakârlık, insanlardan maddî ya da manevî hiçbir karşılık beklemeden, yalnızca ALLAH'ın rızası hedeflenerek yapılandır aslında. Bu müminlerin fedakârlık yaparken gösterdikleri ihlaslı tavırları ve yalnızca ALLAH'ın rızasını gözetmeleri özetle şöyle zikredilir: "Sadece ve sadece Yüce Rabb'ini razı etmek ister. Kendisi de ahirette elbette hoşnut olur." (Leyl, 92/20-21) Elbette fedakârlığı en zirvede temsil eden rehber Gönüllerin Sultanı Efendimiz'dir. O'nun bütün hayatı bu mesele üzerine örülüdür. İnsanlığın selameti için maddî servetini, sağlığını, şahsî istek ve arzularını bu sebeple feda eder. Örneğin, Hz. Hatice (ra) daha O istemeden varını yoğunu inandığı kutsî ideal uğruna harcayan isimlerdendir. İslâm öncesi Mekke'nin en zenginlerinden olan Hz. Hatice, vefat ettiğinde kefen bezi alacak kadar bile imkânı kalmaz. Sahabe efendilerimiz de bu hususta eşsiz örnekler sergiler, arkalarında örnek bir hayat bırakır. Şahsî menfaatleri yerine, Müslümanların huzur ve güvenliğini temin adına cehd ve gayret gösterirler


Adanmış ruhlardan olabilmek duasıyla.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes