> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > İslâm medeniyetinde hastahaneler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslâm medeniyetinde hastahaneler  (Okunma Sayısı 624 defa)
25 Eylül 2010, 17:20:59
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 25 Eylül 2010, 17:20:59 »



İslâm Medeniyetinde Hastahaneler
İslâm'ın umûmi mânâda ilme verdiği ehemmiyetin bir neticesi olarak tıp ilmi de hızlı bir şekilde gelişmiş, henüz hicrî 1-2. asırlarda İslâm dünyasının önemli ilim dallarından birisi haline gelmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in "Allah yaratmış olduğu bütün hastalıklar için şifa da yaratmıştır."1 hadîsi muvacehesinde Müslümanlar bütün hastalıklar için, çareler aramışlardır. Ayrıca Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in tıpla ilgili birçok tavsiyeleri bir araya toplanmış, "et-Tıbbü'n-Nebevî" İsmiyle çeşitli kitaplar yazılmış ve hadîs kitaplarının bölümlerinden birini "Kitabü't-Tıb" oluşturmuştur.

Tıp ilmine gerekli ehemmiyeti veren Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in, basit mânâda da olsa, ilk tedavi merkezlerini kurduğunu söyleyebiliriz. Zira, bazı seferlerinde Resûlullah (s.a.s)'in, savaş esnasında yaralananların tedavisi için cephe gerisinde bir çadır tahsis ettiği, Rufeyde el-Eslemi, Ümeyme bint Kays, Ümmü Atıyye el-Ensâriyye, Ümmü Sinan el-Eslemiyye, Ümmü Süleym, Ümmü Eymen ve Nüseybe el-Mâziniyye (radiyallahü anhünne) gibi sahabiyyelerin savaşlarda hemşirelik, hastabakıcılık, hekimlik yaptıkları bilinmektedir.2

İşte Resûlullah Efendimiz (s.a.s)'in bütün hastalıkların şifasının bulunduğuna dair müjdesi müvacehesinde Müslümanlar daha ilk devirlerden itibaren tıbba ve tıbbî müesseselerin kurulmasına öncülük etmişlerdir. Biz bu yazımızda İslâm medeniyetinde hastahanelerin durumunu anlatmaya çalışacağız.

İslâm'ın, "İnsanların en hayırlısı insanlar için en faydalı olandır." düsturu fehvasınca İslâm dünyasında birçok sosyal yardım müesseseleri ortaya çıkmıştır. Bunların en önemlilerinden biri de hastahanelerdir. İslâm tarihinde, temeli vakıflara dayanan hasta haneler "Dârü'ş-Şifa, Dârü's-Sıhha, Dârü'l-Âfiye, Bimâristan, Bimarhâne Mâristan, Dâru't-Tıb, Şifâiyye" gibi isimlerle anılırlar. İslâm tarihinde tıpla ilgilenmeyi Peygamber Efendimiz (s.a.s) devrine kadar götürmek mümkünse de tam teşkilatlı ilk hastahanenin hicrî 88 (M.707) tarihinde Şam'da Emevî halifesi Velid b. Abdülmelik tarafından tesis edildiği bilinmektedir. Bununla beraber İslâm hastahanelerinin en parlak devri daha sonra, Abbasiler döneminde gerçekleşmiştir. Nitekim Harun er-Reşid'in, yapılan her caminin yanında bir hastahanenin açılması için emir verdiği rivâyetler arasındadır.3

Will Durant, Abbâsî devrindeki sağlık hizmetleri ve hastahaneler hakkında bize şu bilgileri vermektedir: "O devirde İslâm dünyasında 34 hastahane vardı. Bildiğimiz en eski hastâhane Bağdat'ta Hârun er-Reşid tarafından kurulmuştu. X. yy'da beş hastahane daha açıldı. 918 yılına ait bir kaynakta Bağdat hastahaneleri Müdürü'nden bahis vardır. İslâm âleminin en büyük hastahanesi ise 706'da Şam'da kurulmuştur. 978 yılında bu hastahanede çalışanların sayısı 24 idi. Tıp öğretimi daha çok hastahanelerde yapılıyordu. İmtihandan geçmeyen ve devlet tarafından verilen diplomaya sahip olmayan kimse asla hekimlik yapamazdı. Eczacılar, kırık-çıkık işleriyle uğraşanlar da devletin kontrolü altındaydılar. Hekim-vezir Ali b. İsa 931 yılında tedavi için şehirden şehire dolaşmak maksadıyla, özel bir doktorlar birliği kurmuştu. 931 yılında Bağdat'ta 860 diplomalı hekim vardı."4

Abbasiler döneminde gelişen hastahaneler daha sonra hemen hemen her tarafta vakıf olarak ortaya çıktılar. Selçuklular zamanında da gelişmesini devam ettiren bu hastahanelerden; Şam, Bağdat, Musul ve Mardin'de inşa edilenleri pek meşhurdur.

"Hastahaneler, Selçuklular devrinin önemli sosyal yardım müesseseleridir. Anadolu Selçukluları XII. yy'dan itibaren hastahane yapmaya başlamışlar ve bu sağlık kuruluşlarına Dâru'ş-şifa, Dâru's-sıhha, Bimâristan, Mâristan gibi isimler vermişlerdir.

Selçuklu hastahaneleri başlangıçtan itibaren tıp öğrencilerine teori ve pratiği beraber gösteren tıp fakülteleri gibi çalışmışlardır. Meselâ, Kayseri'de Gevher Nesibe tarafından 602/1205'de, Sivas'ta İzzeddin Keykâvus tarafından 614/1217'de yaptırılan hastahaneler, bitişiğindeki tıp medreseleri ile yekpâre binalar olarak hizmet görmüşlerdir."5

Selçuklular döneminde Anadolu'da yapılan önemli Dâru'ş-şifalar şunlardır:
Kayseri'de Gevher Nesibe (1206), Sivas'ta İzzeddin Keykavus Şifahânesi (1217), Divriği'de Turan Melik Darü'ş-Şifası (1228), Konya Darü'ş-Şifası (1219-1236), Çankırı'da Atabey Cemâleddin Ferruh Darü'ş-Şifası (1235).6

"İktisadî ve kültürel bakımdan çok ileri bir durum arzeden Selçuklu Devleti'nde tababet o derece ehemmiyet kazanmıştı ki, hemen her şehir ve kasabada mevcut hastahanelerde tedavi meccânî olup, her birinin büyük vakıfları vardır."7

"Selçuklular, sağlık hizmetlerini yürütmek için sadece hastahane yapmayı yeterli görmemişler, nerede sıcak ve şifalı bir su kaynağı bulmuşlarsa orayı derhal imar ederek bu sulardan istifadeyi düşünmüşlerdir.8

Osmanlılar'da da sosyal yardım müesseseleri arasında sağlık müesseseleri oldukça boldur. Osmanlılar'da ilk hastahanenin ise, devletin kuruluş yıllarında Sultan Orhan tarafından Bursa'da açıldığı bilinmektedir. Böylece devletin tıpla olan ilgisi daha o zamanlarda ortaya çıkmış olmaktadır. Bununla beraber Osmanlılar'ın, tam teşkilatlı diyebileceğimiz ilk hastahanesi Bursa'da 801 (M.1399) tarihinde Yıldırım Bayezid tarafından şehrin doğusunda, Uludağ'ın eteğinde kurulmuştur. 1400 senesi Mayıs'ında, Bursa kadısı Molla Fenârî Mehmed b. Hamza tarafından vakfiyesi tertip edilmiş olan bu hastahanede vazife görmek üzere, Sultan Bayezid, Memlûk hükümdârı Zâhir Berkuk'tan üstad bir tabip göndermesini rica etmiş, o da Şemseddin Sağîr isminde bir tabip yollamıştır.9

Ayrıca Osmanlılar'da medreselerin bünyesinde açılan Dârü't-Tıp'lar, tıp tahsili yaptırmakla beraber, devrinin en gelişmiş hastahanelerine de sahip bulunuyorlardı.10

Osmanlılar'da kurulan önemli hastahaneler olarak Bursa'da Yıldırım Bayezid (1339), İstanbul'da Fatih (1470), Edirne'de Bayezid (1488), İstanbul'da Haseki Hürrem Sultan (1550), Manisa'da Sultan III. Murad (1591), İstanbul'da Sultan Ahmed (1671) hastahaneleri zikredilebilir.11

Alman Seyyahı Fugger, 1589'da İstanbul'da 100 hastahane olduğunu belirtiyor. Y. Öztuna bu rakamı mübalağalı bulursa da bu rakam İstanbul'da çok sayıda hastahane bulunduğunu göstermektedir. IV. Murat zamanında (1623-1640) İstanbul'da 9 hastahane ve 19 imaret bulunduğu ise, resmî kayıtlardan anlaşılmaktadır.12

HASTAHANELERDEKİ DURUM
Hemen her büyük vakıfta, bir Bimarhâne veya Dâru'ş-şifa denilen hastahaneler bulunurdu. Osmanlılarda hastahanelerin ekserisi, tıp medreselerinin tatbikat yerleri idi. Selçuklularda olduğu gibi, Osmanlı medrese hastahaneleri de çok zengin akarlara sahipti ve hiçbiri devletçe yaptırılmamıştı. Hepsi hayır sahiplerinin eseri idi. Haseki, Gurâbâ, Şişli Etfal hastahaneleri, bu vakıf hastahanelerin günümüzde de hizmet vermeye devam eden örnekleridir.13

"Dâru'ş-şifaya müracaat eden fakir hastalar zamanlarının en hâzık ve tecrübeli doktorları, göz hastalıkları mütehassısları ve cerrahları tarafından muayene ve tedavi edilmekte ve ilaçların en pahalı ve iyilerinden faydalanabilmektedirler. Hastahaneye yatırılanlar da orada her türlü ihtimamı görmekte, çamaşırları ve kendileri yıkanmakta, türlü devalar, şerbetler ve kuvvet ilaçları ile hastalara şifa imkânları sağlanmaya çalışılmaktadır. Ölenler için teçhiz ve tekfin masrafları da, bu hastalara gösterilen ihtimamların son bir alâmetidir. Hastalıkları zamanında daha fazla yardıma ihtiyacı olan yoksul kişiler için ümit ve teselli kaynağı bir sığınak vazifesini gören Dârü'ş-şifaların, gerçek bir hayır ve şefkat müessesesi olarak vazifelerini gördüklerine şüphe yoktur."14

"İslâm âlemi, hastahanelerinin kalitesi ve techizatı bakımından da dünyaya öncülük ediyordu. 1160'ta Nureddin'in, Şam'da kurmuş olduğu hastahane üç asır boyunca bedava hasta tedavi etti. Ve ilaç dağıttı. Bu hastahanenin bacasının tam 270 yıl hiç sönmeden tüttüğü söylenir. Kahire'de 1285'te yapılan hastahane bütün Orta Çağ'ın en büyük hastahanesiydi. Hastahane, büyük ve şadırvanlarla serinletilmiş bir avlunun etrafına yapılan dört binadan meydana geliyordu. Çeşitli hastalıklar için ayrı ayrı bölümler olduğu gibi, nekahet devresini geçirenler için de ayrı bir kısım vardı, hastahanenin lâboratuvarları, perhiz mutfakları, banyoları, kütüphanesi, mescidi, konferans salonu vardı. Burada genç-yaşlı, kadın-erkek, zengin-fakir, esir-hür farkı gözetilmeksizin herkes tedavi edilirdi, hastahaneden taburcu edilen herkese hemen işe başlamaması için, ayrıca para da verilirdi. Uykusuzluktan ızdırap çeken hastalara musiki dinletilir, özel şahıslar bunlara hikâyeler anlatırdı. İslâm'ın, bütün büyük şehirlerinde ruh hastaları için özel yerler vardı."15

"Halife ve sultanlar, vücuda getirdikleri hayır müesseselerini hükümdar saraylarına has mobilyalarla tefriş etmişlerdi. Devletin en yüksek memuriyetlerindeki uyuma ve ikâmete mahsus odaları süsleyen bütün konfor halka tamamen açık bulunan hastahane tesislerinin hasta odalarıyla yatak ve banyolarına naklolunmuştu."16

"Yalnız halife ve sultanlar değil, hususî servet sahipleriyle meşhur astronom Sabit b. Kurra'nın oğlu Sinan b. Sabit, torunu Sabit b. Sinan gibi doktorlar, köylere kadar uzanan seyyar sağlık istasyonlarının yanında umumî hastahanelerden başka hapishane hastahaneleri de vücuda getirdiler. Vezir İbn Furât, memurlarının parasız muâyene ve tedavileri için 923 yılında Bağdat'ta bir poliklinik tesis etti."17

Hastahanelerin büyük bir kısmı vakıf hastahanesi olduğundan, hastahanelerde nelere dikkat edileceği ve hastalara nasıl davranılacağı da bizzat vâkıf tarafından tay...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslâm medeniyetinde hastahaneler
« Posted on: 18 Nisan 2024, 19:09:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslâm medeniyetinde hastahaneler rüya tabiri,İslâm medeniyetinde hastahaneler mekke canlı, İslâm medeniyetinde hastahaneler kabe canlı yayın, İslâm medeniyetinde hastahaneler Üç boyutlu kuran oku İslâm medeniyetinde hastahaneler kuran ı kerim, İslâm medeniyetinde hastahaneler peygamber kıssaları,İslâm medeniyetinde hastahaneler ilitam ders soruları, İslâm medeniyetinde hastahaneler önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes