> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı > Uhud savaşı
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Uhud savaşı  (Okunma Sayısı 9499 defa)
16 Mayıs 2011, 11:43:32
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 16 Mayıs 2011, 11:43:32 »



e- Uhud Savaşı (3/625)

Bedir Savaşı'nda yakınlarını kaybeden Mekke müşrikleri Ebû Süfyan’a gelerek kervandan elde edilen kârın Hz. Muhammed (s.a.s.)'den ve Müslümanlardan intikam almak için asker temininde harcanmasını teklif ettiler. Ebû Süfyan da asıl öç almak isteyenin kendisi olduğunu; oğlu Hanzala ve kabilesinin ileri gelenlerinin Bedir’de öldürüldüğünü ifade ederek bu teklifi kabule hazır olduğunu bildirdi. Onlar Bedir'in intikamının yanında Suriye kervan yolunu tehdit altından kurtarmak da istiyorlardı. Çünkü geçimlerini ticaretle sağlayan Mekkeliler için Suriye’ye giden kervan yolunun güvenliği çok önemli idi.

Kureyş müşrikleri sadece kendi mensuplarından oluşan orduyla Müslümanlara Bedir'de yenilmişlerdi. O nedenle, Bedir savaşına sebep olan kervandan elde edilen kârı Müslümanlara karşı asker toplamak için harcamaya, bu yolla asker sayısını artırmaya karar verdiler. Bedir savaşında esir edilip, daha sonra Hz. Peygamber'in karşılıksız olarak salıverdiği şair Ebû Azze'nin de aralarında bulunduğu dört kişilik bir heyeti Mekke çevresindeki Sakîf, Kinâne ve diğer Arap kabilelerinden asker toplamak üzere görevlendirdiler. Sonunda iki bini ücretli asker olmak üzere toplam üç bin kişilik kuvvetle Ebû Süfyan'ın komutasında Medine'ye doğru hareket ettiler. Orduda iki yüz at ve altı (veya yedi) yüz zırhlı asker ve üç bin de deve vardı.

Mekke’de oturan Hz. Abbas Kureyş'in savaş hazırlıklarını, asker ve hayvan sayısını, silah durumunu bir mektupla Hz. Peygamber’e bildirdi. Mektubu getiren Gıfârlı şahıs Hz. Peygamber'i Kuba'da buldu. Hz. Peygamber mektubu Übey b. Ka'b'a okuttu ve ondan bu haberi gizli tutmasını istedi. Sa'd b. Rebî' adlı sahâbînin evine giderek evde kimse bulunmadığını öğrenince Hz. Abbas'ın yazdıklarını ona anlattı ve ondan da bu haberi gizli tutmasını istedi. Sa'd sözünde durdu. Ancak bu arada evde bulunan ve konuşulanları habersizce dinleyen Sa'd'ın hanımı, Hz. Peygamber Medine'ye döndükten sonra duyduğu herşeyi kocasına anlattı. Sa'd, hanımını alarak derhal Hz. Peygamber'in yanına koştu; hanımının olayı yaymasından ve kendisinin zan altında kalmasından endişe ettiğini dile getirdi.[319] Hz. Peygamber ona hanımını serbest bırakmasını emretti. Sonunda haber Medine'de yayıldı. Huzâalı Amr b. Sâlim de kabilesinden bir grup adamla gelerek Kureyş ordusu hakkında Hz. Peygamber'e bilgi verdi.

Kureyş'in Benî Nevfel kolundan Cübeyr b. Mut’im, kölesi Vahşî b. Harb’e, Bedir’de öldürülen amcası Tuayme b. Adiy’e karşılık Hz. Hamza’yı öldürdüğü takdirde hürriyetini bağışlayacağına dair söz verdi. On beş kadar kadınla birlikte orduya katılan Ebû Süfyan’ın karısı Hind de, şayet Bedir’de babasını öldüren Hamza’nın cesedini eline geçirebilirse ciğerini ağzında çiğneyeceğine dair yemin etti.

Öte yandan Hz. Abbas’tan haber gelir gelmez Hz. Peygamber Mekke’den hareket eden ordu hakkında bilgi toplamak üzere Fedâle’nin oğulları Enes ve Mu’nis'i görevlendirdi. Bunlar Medine'nin güneybatısında yer alan Akîk vâdisinde müşrik ordusunu gözetleyerek onların sayısı, durumu ve konak yerleri hakkında bilgi getirdiler.[320] Hz. Peygamber daha sonra Hubâb b. Münzir'i düşman kuvvetlerinin sayısı ve hazırlıkları hakkında bilgi toplamakla görevlendirdi ve ondan, elde ettiği bilgileri sadece kendisine aktarmasını istedi. Hubâb düşman askerlerinin arasına girerek bu görevini başarıyla yerine getirdi. Hz. Peygamber elde ettiği bilgileri en ince detaylarına kadar değerlendirdi.[321]

Durum çok kritik olduğu için Sa'd b. Ubâde, Sa'd b. Muaz ve Üseyd b. Hudayr, düşmanın şehre yaklaştığı cuma gecesini Mescid-i Nebevî'de geçirdiler; Hz. Peygamber'in kapısında sabahladılar. Medine'nin her tarafında sabaha kadar nöbet tutuldu. Hz. Peygamber Müslümanları toplayarak ne yapılması gerektiğini tartıştı. Münafıkların da katıldığı toplantıda iki husus üzerinde duruldu: Ya Medine içinde kalınarak savunma tertibatı alınacak veya şehir dışında düşmanla karşılaşılarak meydan savaşı yapılacaktı. Hz. Peygamber gördüğü bir rüya üzerine Medine’de kalınmasını, çocukların ve kadınların kalelere yerleştirilerek savunma savaşı yapılmasını tercih ettiğini açıkladı. Ancak Bedir Gazvesi'ne katılamamış olan gençlerle Hz. Hamza gibi bazı kahramanlar meydan savaşı yapılmasını istediler.[322] Enes b. Katâde'nin "Ya şehit oluruz, ya da ganimet ve zafer elde ederiz" sözüne Peygamberimiz "Ben sizin yenilgiye uğramanızdan korkuyorum" şeklinde cevap vererek endişesini dile getirdi.[323] Çoğunluğun isteği meydan savaşı olunca Hz. Peygamber de düşmanı Medine dışında karşılamaya karar verdi. Cuma namazından sonra halka bir konuşma yaptı ve sabırlı oldukları takdirde zafer elde edeceklerini bildirdi. Bu karara sevinenlerin yanında hoşlanmayanlar da oldu. İkindi namazı kılındıktan sonra Medine'nin kenar semtlerinde oturan Müslümanlar hazırlıklarını tamamlayarak Mescid-i Nebevî'de toplanmaya başladılar. Peygamberimiz Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'le birlikte evine geçerek zırhını giydi, kılıcını kuşandı ve miğferini başına geçirdi. Bu arada Müslümanlar da onun evi ile minberi arasında saf tutmuşlar, dışarı çıkmasını bekliyorlardı. O esnada Sa'd b. Muaz ile Üseyd b. Hudayr, Müslümanlara, Medine'den çıkmak istemediği halde Resûlüllah'a bunu ısrar ettiklerini açıklayarak onları fikirlerinden caydırdılar. Daha önce Medine dışında çarpışmak için direnenler, bu defa, hazırlığını tamamlayıp dışarı çıkan Hz. Peygamber'e kendisine muhâlefet etmeyeceklerini belirterek, nasıl isterse öyle yapmasını istediler. Hz. Peygamber bunu daha önce kendilerine söylediğini, fakat kabul etmediklerini belirterek, “Bir Peygamber giydiği zırhını savaşmadan çıkarmaz. Eğer sabrederseniz, her biriniz görevinizi yaparsanız Allah zaferi bize ihsan edecektir” buyurdu.

Hz. Peygamber Medine’de Abdullah b. Ümmü Mektûm’u vekil bırakarak bin kişilik bir kuvvetle yola çıktı. Medine ile Uhud arasında meşhur münafık Abdullah b. Übey’in müttefiki olan altı yüz kişilik bir Yahudi birliğini orduya kabul etmedi. Ensardan bazıları müttefikleri olan diğer Yahudilerden yardım talep etmeyi teklif ettilerse de Hz. Peygamber "Bizim onlara ihtiyacımız yoktur" diyerek bu teklifi reddetti. Şeyheyn mevkiine gelindiğinde yaşı küçük olanları ordudan ayırarak geri çevirdi. Geri çevrilenler arasında Râfi' b. Hudeyc ile Semüre b. Cündüb de vardı. Râfi' b. Hudeyc'in iyi ok attığının söylenmesi üzerine Hz. Peygamber ona özel izin verdi. Bu arada Râfi' b. Hudeyc ile Semüre b. Cündüb arasında ilginç bir olay yaşandı. Semüre, Râfi'i güreşte yendiğini, üvey babası vasıtasıyla Hz. Peygamber'e iletti. Bunun üzerine Hz. Peygamber ikisini güreştirdi. Semüre'nin rakibini yenmesi üzerine Hz. Peygamber ona da orduyla birlikte çıkması için müsade etti.[324] Burada Benî Hârise ve Benî Selime kabileleri geri dönmeye yeltendilerse de daha sonra bu teşebbüslerinden vazgeçip orduyla birlikte hareket ettiler.[325]

İslâm ordusu geceyi Şeyheyn'de geçirdi. Hz. Peygamber hem şehrin ve hem de ordunun korunması için gerekli önlemleri aldı. Uhud'a kestirme yoldan ve düşmanla karşılaşmadan gidebilmek için bir kılavuz soruşturdu. Ensardan Ebû Hasme bu göreve tâlib oldu ve İslâm ordusunu Hâriseoğullarının arazisinden geçirerek Uhud'a götürdü. İslâm ordusu 11 şevval 3/ 25 Ocak 625 Cumartesi sabahı erkenden Medine’nin kuzeyinde ve şehre bir saatlik mesafede bulunan Uhud dağına vardı. Sabah namazı burada kılındı. Ordu arkasını dağa verip, Ayneyn'i soluna ve güneşi de sırtına alarak Medine'ye karşı saf tuttu. Abdullah b. Übey “Ben meydan savaşına taraftar değildim. Medine’den çıkılmamasını istedim. Muhammed çoluk çocuğun sözüne uydu da bizim sözümüze itibar etmedi” diyerek üç yüz adamı ile birlikte Medine'ye döndü. Onun Medine ile Uhud arasında geri döndüğü de söylenmektedir.[326] Bu hareketten sonra İslâm ordusunun sayısı yedi yüze düştü. Orduda yüz zırh vardı. Hz. Peygamber ordusunu savaş düzenine koydu ve sancağı Mus'ab b. Umeyr'e verdi. Ayrıca öndekilere, sağ, sol kanatlara ve geridekilere ayrı ayrı komutan tayin etti. Orduya hitabede bulundu. Düşmanın cephe gerisinden saldırmasını ve İslâm ordusunu arkadan vurmasını önlemek için Abdullah b. Cübeyr komutasındaki elli okçuyu Uhud dağının karşısındaki Ayneyn tepesine (daha sonra buna Okçular Tepesi, yani "Cebelü'r-Rumât" da denilmiştir) yerleştirdi. Bu okçulara, İslâm ordusu üstünlük elde etse dahi, ikinci bir emre kadar, ne olursa olsun kesinlikle yerlerinden ayrılmamalarını, şayet düşman süvarileri arkadan saldırırsa atlara ok atmalarını emretti. Okçuların komutanı Abdullah b. Cübeyr diğer askerler tarafından rahatça görülebilmek için o gün beyaz elbise giydi.[327]

Öte yandan Ebû Süfyan, Evs ve Hazrec’e: “Bizim sizinle işimiz yok. Amcamızın oğluyla aramızdan çekilin” şeklinde bir haber gönderdi. Ensâr bu teklifi sert ve ağır bir dille reddetti.

Bedir gibi Uhud Savaşı da mübâreze şeklinde başladı. Kureyş ordusundan ileri atılan ordu sancaktarı Talha b. Ebû Talha’yı Hz. Ali, ondan sonra meydana çıkan Osman b. Ebû Talha’yı da Hz. Hamza öldürdü. Daha sonra savaş kızıştı. İslâm ordusu düşmanın ordu merkezine kadar ilerledi. Savaşın ilk safhasında düşman yirmiden fazla ölü verdi. Sancaktarlar birer birer öldüğünden, yere düşen sancağı kaldıracak kimse bulunamadı. Sancak yere düşünce müşrikler dağılmaya başladılar. Sağ ve sol kanat komutanları çekilmek zorunda kaldılar. Savaş Müslümanlar tarafından kazanılmış görünüyordu. İslâm askerleri düşmanı kovalarken savaş alanından uzaklaştılar ve daha sonra da düşmanın bıraktığı eşyaları toplamaya başladılar. Abdullah b. Cübeyr’in idaresindeki okçular düşmanın bozulduğunu ve Müslümanların galip geldiğini görünce ganimetten mahrum olmamak amacıyla onun ikazına rağmen yerlerini terkettiler. Bu iki hatalı davranış, savaşın gidişatını değiştirdi. Müslümanları arkadan vurmak için fırsat kollayan Halid b. Vel...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Uhud savaşı
« Posted on: 29 Mart 2024, 13:30:17 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Uhud savaşı rüya tabiri,Uhud savaşı mekke canlı, Uhud savaşı kabe canlı yayın, Uhud savaşı Üç boyutlu kuran oku Uhud savaşı kuran ı kerim, Uhud savaşı peygamber kıssaları,Uhud savaşı ilitam ders soruları, Uhud savaşıönlisans arapça,
Logged
14 Ocak 2016, 17:45:47
Pelinay
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.696


« Yanıtla #1 : 14 Ocak 2016, 17:45:47 »

Hz. Hamza ve daha cok kiymetli sahabelerin sehit oldugu savas.muslumanlaca cok huzunlu gecen bir harp.
Tekrardan hatirlamis olduk.Allah razi olsun paylasim icin
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

14 Ocak 2016, 18:04:19
Yağmur Gmş

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 3.554



« Yanıtla #2 : 14 Ocak 2016, 18:04:19 »

Bismillah...
Çok ilim sahibi insanların şehit düştüğü bir savaştır. Bu savaşı her yerde görmekte ve işlemekteyiz. Tekrar bunu anlamış ve hatırlamış olduk.
Paylaşım için teşekkürler.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

İnsanın büyüdükçe mi artıyor dertleri,
Yoksa insan büyüdükçe mi anlıyor gerçekleri...
14 Ocak 2016, 19:33:12
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #3 : 14 Ocak 2016, 19:33:12 »

Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah.  Efendimiz in sözünün dinlenmemesi ile çok şeyler oldu Uhud da. Rabbim paylaşım için razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

14 Ocak 2016, 20:57:04
Hatice Akdağ 8

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 818



« Yanıtla #4 : 14 Ocak 2016, 20:57:04 »

Ve Aleyküm Selam:
Savaşta binlerce şehit kaybettik bu vatan için canını verdiler.Bizde bu vatana sahip çıkalım.
Paylaşım için Allah Razı Olsun...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

"EY KARANLIKLARIN GÖLGESİNDE TUTSAK EDİLMİŞ İNSAN
KALBİNİN İÇİNDE SENİ BEKLEYEN IŞIĞIN FARKINA VAR ARTIK
O IŞIK CENNET'TE EMANET EDİLDİ SANA
O EMANETLE İNDİRİLDİN DÜNYAYA
ATEŞLER İÇİNDE BİR NURLA
BEDEN ÇARMIĞINA GERİLDİN SONRA
KALBİNDE AÇAN BİR GÜLLE"
Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes