mevlüdekalınsaz
Sun 22 February 2015, 05:30 am GMT +0200
Zekat ve fitreler gayr-i müslimlere verilebilir mi?
Aralarında dört mezhep imamının da bulunduğu fakihlerin çoğunluğu zekatın, gayri Müslimlere verilemeyeceğinde görüş birliğine varmışlardır. Çünkü ilke olarak zekat Müslüman fakirlerin hakkıdır (Kasani, Bedaiü’s-Sanai, Beyrut, II, 49; Nevevi, el-Mecmu, VI, 228; Fetavay-ı Hindiyye, Beyrut, 1991, I, 188; İbn Nüceym, el-Bahru’r-raik, II, 261).
Bu genel ilke yanında bilindiği üzere Kur’an’da zekatın sarf edileceği yerler arasında kalpleri İslama ısındıralacak olan “müellefe-i kulub” da zikredilmiştir (Tevbe, 9/60). Hz. Peygamber (s.a.s.), gerek zekat gerekse diğer devlet gelirlerinden kalplerini İslam’a ısındırmak istediği kişilere pay ayırmıştır (Buhari, Farzu’l-Humus, 57; Tirmizi, Zekat, 30).
Rasulüllah’ın (s.a.s.) vefatından sonra bazı kimseler bu uygulamayla bağlantı kurarak, devlet başkanından bir şey istemişler, duruma muttali olan Hz. Ömer (r.a.) de “Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin.” (Kehf, 18/29) ayetini okuyarak, müellefe-i kulup kalmadığından onların talebini reddetmiştir (bkz. Kasani, Bedai, II, 45; Zeylai, Nasbu’r-Raye, II, 395; Aliyyu’l-Kari, Fethu Babi’l-İnaye, II, 130).
Bu sebeple fakihlerin çoğunluğu, Hulefa-i Raşidin döneminde “müellefe-i kulub”a pay ayrılmamış (İbn Ebi Şeybe, Musannef, III, 233) oluşuna dayanarak Tevbe suresinin 60. ayetinde sözü edilen bu payın düştüğü sonucuna varmışlardır. Fakat Hz. Ömer’in müellefe-i kulub sınıfından zekat isteyenlerin talebini reddetmesi, bu konu ile ilgili ayetin hükmünün yürürlükten kaldırılmış olmasından değil, bu konuda kendisine başvuran kimseleri “müellefe-i kulub” sınıfından saymamasından dolayıdır.
Dolayısıyla günümüzde de kalpleri kazanılmak, İslam’a ısındırılmak veya kötülüklerinden emin olunmak istenen yahut Müslümanlara faydalı olacakları umulan gayr-i müslimlere de “müellefe-i kulub” sınıfından zekat verilmesi maslahata uygun bulunabilir. Bu sınıfa zekat verilebileceğini savunan alimler bu yönde bir tasarrufun devlet yetkililerinin takdirine bağlı olduğunu; uygun görmeleri halinde müellefe-i kulub’a zekat verilebileceğini, zaman zaman buna ihtiyaç duyulabileceğini söylemişlerdir (Karadavi, Fıkhu’z-Zekat, II, 67-68).
Allah(c.c) bize vesile olan hocamıza rahmet eylesin
Kaynak: Dini Soruları Cevaplandırma Platformu
Aralarında dört mezhep imamının da bulunduğu fakihlerin çoğunluğu zekatın, gayri Müslimlere verilemeyeceğinde görüş birliğine varmışlardır. Çünkü ilke olarak zekat Müslüman fakirlerin hakkıdır (Kasani, Bedaiü’s-Sanai, Beyrut, II, 49; Nevevi, el-Mecmu, VI, 228; Fetavay-ı Hindiyye, Beyrut, 1991, I, 188; İbn Nüceym, el-Bahru’r-raik, II, 261).
Bu genel ilke yanında bilindiği üzere Kur’an’da zekatın sarf edileceği yerler arasında kalpleri İslama ısındıralacak olan “müellefe-i kulub” da zikredilmiştir (Tevbe, 9/60). Hz. Peygamber (s.a.s.), gerek zekat gerekse diğer devlet gelirlerinden kalplerini İslam’a ısındırmak istediği kişilere pay ayırmıştır (Buhari, Farzu’l-Humus, 57; Tirmizi, Zekat, 30).
Rasulüllah’ın (s.a.s.) vefatından sonra bazı kimseler bu uygulamayla bağlantı kurarak, devlet başkanından bir şey istemişler, duruma muttali olan Hz. Ömer (r.a.) de “Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin.” (Kehf, 18/29) ayetini okuyarak, müellefe-i kulup kalmadığından onların talebini reddetmiştir (bkz. Kasani, Bedai, II, 45; Zeylai, Nasbu’r-Raye, II, 395; Aliyyu’l-Kari, Fethu Babi’l-İnaye, II, 130).
Bu sebeple fakihlerin çoğunluğu, Hulefa-i Raşidin döneminde “müellefe-i kulub”a pay ayrılmamış (İbn Ebi Şeybe, Musannef, III, 233) oluşuna dayanarak Tevbe suresinin 60. ayetinde sözü edilen bu payın düştüğü sonucuna varmışlardır. Fakat Hz. Ömer’in müellefe-i kulub sınıfından zekat isteyenlerin talebini reddetmesi, bu konu ile ilgili ayetin hükmünün yürürlükten kaldırılmış olmasından değil, bu konuda kendisine başvuran kimseleri “müellefe-i kulub” sınıfından saymamasından dolayıdır.
Dolayısıyla günümüzde de kalpleri kazanılmak, İslam’a ısındırılmak veya kötülüklerinden emin olunmak istenen yahut Müslümanlara faydalı olacakları umulan gayr-i müslimlere de “müellefe-i kulub” sınıfından zekat verilmesi maslahata uygun bulunabilir. Bu sınıfa zekat verilebileceğini savunan alimler bu yönde bir tasarrufun devlet yetkililerinin takdirine bağlı olduğunu; uygun görmeleri halinde müellefe-i kulub’a zekat verilebileceğini, zaman zaman buna ihtiyaç duyulabileceğini söylemişlerdir (Karadavi, Fıkhu’z-Zekat, II, 67-68).
Allah(c.c) bize vesile olan hocamıza rahmet eylesin
Kaynak: Dini Soruları Cevaplandırma Platformu