Sufilerin Hadis Anlayýþý
Pages: 1
Lafzan Rivayet By: saniyenur Date: 17 Ekim 2011, 22:06:34
a. Lafzan Rivayet

Hadislerin Peygamber (s.a.)'den ÝþÝtÝldÝði gibi kelimesi kelimesine aynen rivayet edilmesi asýldýr. Zira Hz. Peygamber bir hadisinde; "Bizden bir ha­dis duyup da onu týpký duyduðu gibi rivayet eden kimsenin Allah yüzünü ak etsin [429] buyurmuþ, hadislerin lafzan rivayetini bizzat kendisi teþvik etmiþtir. Öyle ki, öðrettiði bir duada "nebi" yerine "resul" kelimesini kullanan Berâ b. Azib'i uyarmýþ ve "nebi" demesi gerektiðini söylemiþtir. [430] Bu endiþeden dolayý ashab-ý kiramýn ekserisi hadis rivayetinden mümkün mertebe çekinir, ya da rivayetlerinde Hz. Peygamber'in kullandýðý lafýzlarý aynen nakletmeye özen gösterirlerdi. Nitekim Ýmrân b. Husayn (r.a.) bu ko­nuda þunlarý söylemiþtir: "Eðer istesem, ara vermeden hiç bir hadisi de tekrar etmeden peþpeþe iki gün hadis rivayet ederdim. Fakat bazýlarýnda gördüðüm Þu durum beni bundan vazgeçirmiþtir. Ashabdan bazýlarýnýn görüp iþittikleri­ne ben de þahid oldum. Ne var ki onlar, aslý hiç de dedikleri gibi olmayan hadisler rivayet ediyorlar. Ama bunu bilerek yapmýyorlar. Ben de onlar gibi olmaktan korkuyorum. [431] Bu anlayýþ ve dikkat içinde bulunan sahabiler, birbirlerinin rivayetlerinde gördükleri takdim-tehir veya bir kelimenin yerine eþ anlamlýsýný koymak suretiyle yapýlan deðiþiklikleri düzeltmiþler, muhatapla­rýný Ýkaz etmiþlerdir. Nitekim Ubeyd b. Umeyr isimli bir þahýs, "Münafýðýn durumu, iki ayrý sürü arasýnda gidip gelen bir koyun gibidir [432] mealindeki hadisi okurken "el-âira" kelimesi yerine "er-râbiza" okumuþtu. Onun böyle okuduðunu duyan Abdullah b. Ömer (ö.73/692), "Vah size vah! Resûlullah (s.a.)'in söylemediði bir sözü ona nispet etmeyiniz" demiþ ve

Ubeyd'in bu yanlýþýný tashih etmiþtir. [433] Bundan daha da ilginç olaný, rivayet esnasýnda kelimelerden de öte harfler üzerinde dahi titizlik gösterenler vardý. A'meþ diye tanýnan Süleyman b. Mihrân (Ö.148/765), böyle mütehassýs muhaddisierden bahisle, onlarýn bu titizliðine karþý duyduðu minneti þu sözle­riyle ifade etmiþtir:

"Hadis ilmi vaktiyle öyle insanlarýn elinde bulunuyordu ki onlar hadise bir uav, bir elif, bir dal ilave etmektense, gökten yüzü-koyun yere düþmeyi tercih ederlerdi Bugün öyle raviler var ki, en deðersiz bir meselede bile ye­min etmekten çekinmiyorlar. [434]

Hz. Peygamber (s.a.)'e ait olan hadislerin olduðu gibi orijinal lafýzlanyla rivayet edilmesi son derece güzel olmakla birlikte, ravilerin birer insan olma­larý ister istemez hadislerin lafzan rivayetini zorlaþtýrmýþtýr. Bu durum ise ha­dislerin mânalanyla rivayeti meselesini gündeme getirmiþtir. [435]

[429] Tirmizî, ilim 7; Ebû Dâvûd, Ýlim 10; Ýbn Mâce, Mukaddime. 18; Dârimî, mukaddime 24; Müsned, V, 183.

[430] Buhârî, vudû 75; Müslim, zikr 56; Tîrmîzf, dua 16; Ýbn Mâce, duâ 15; Dârimî, istizan 51; Müsned, IV, 285, 290, 292, 296, 299, 300, 302.

[431] Saâtî, el-Fethu'r-rabbânî, 1,167.

[432] Müslim, münafýkîn 17.

[433] Hatîb, Kifâye, s. 172; Subhi Salih, s. 64-65. Sahabenin hadis rivayetindeki çekingen tavýrlarý konusundaki örnekler Ýçin bk. Ýbn Sa'd, Tabakât, III, 156,373; Buhârî, ilim 38, menakýb 25; Müslim, zekat 154; Ebû Dâvûd, ilim 4, sünnet 28; Ýbn Mâce, mukaddime 3; Dârimî, mu­kaddime 25, 28.

[434] Hatîb, Kifâye, s. 178; Subhi Salih, s. 65. Ýmam-i Malik'in de meriû hadisler konusunda çok titiz davrandýðý belirtilmektedir. Süyûtî, II, 101.

[435] Hatîb, Kffâye, s. 188; Ýbnu's-Salâh, s. 213; Süyûtî, I, 98.



radyobeyan