Mevlid Merasimleri By: saniyenur Date: 16 Ekim 2011, 20:30:46
b. Mevlid Merasimleri
Resûlullah (s.a.)'e karþý duyulan derin sevgi ve saygýnýn bir eseri olarak asýrlar boyunca her müslümanýn gönlünde engin heyecan uyandýran mevlidler, daima büyük bîr vecd ve zevkle dinlenegelmiþtir. Bilhassa Türk halký, Süleyman Çelebi (ö.825/1422)'nin Vesiletü'n-necât adlý eserinde Hz. Peygamber'e duyduðu baðlýlýðýn ve sevginin tam bir ifadesini bulmuþtur. Mevlid, bu derece sevilip beðenildiði halde bazý ilim adamlarý tarafýndan mevlidin dini boyutu tartýþýlmýþ, kimine göre sünnete uygun, hoþ ve güzel olan bu uygulama, kimine göre bidat ve çirkin olarak deðerlendirilmiþtir.
Ýsmail Hakký Bursevî'ye göre, içinde münker bir iþ olmadýkça mevlid okuma Resûlullah (s.a.)ýe tazim sayýlýr. Nitekim Süyûtî (Ö.911/1505), "Hz. Peygamber'in doðumundan dolayý Allah Teâlâ'ya karþý þükür vazifesini izhâr etmek müstehaptýr" demiþtir. Þafiî ulemasýndan Takýyyüddin es-Sübkî (0.756/ 1355)'nin yanýnda zamanýn âlimlerinden bir cemaat toplanmýþ, Sübkî onlarýn yanýnda Sasarî (ö.738/1337)'nin Peygamber (s.a.)'in medhi için yazdýðý þu kasideyi okumuþtur: [601]
Kalilün limedhi'l-Mustafa el-hattu bi'z-zeheb
Ala verakin min hattýn ahsenin min kütteb
Ve Ýnne tenhezu'l-eþrâfu inde semâih
Kýyâmen sufûfen ev cisiyyen ale'r-rukab.
Mânasý:
Mustafa'yý övmek için azdýr altýn yazý,
Sayfalara en güzel yazýyla bir katibin hattý,
Onu iþitince eþraf kýyama kalkýyor
Ayakta saf durarak ya da diz üstü oturarak. [602]
Bundan sonra Sübkî ve yanýnda bulunanlar ayaða kalkmýþ, mecliste büyük bir ünsiyet ve kaynaþma meydana gelmiþtir. Ýþte onlarýn bu uygulamasý Bursevî'ye göre örnek olarak yeterlidir. [603] Sehâvî (ö.902/1496), ilk üç asýrda bunu kimsenin yapmadýðýný, mevlidin daha sonra ortaya çýktýðýný, deðiþik ülkelerdeki müslüman halkýn o günde sadaka vermeye, Resûl-i Ekrem'i medh ü senaya büyük bir raðbet gösterdiklerini belirtmiþtir. Ayrýca mevlid sebebiyle pek çok fazilet ve bereketin hasýl olacaðý haber verilmiþtir. Nitekim Ýbnü'l-Cevzî (ö.597/1200), "Mevlidin özelliklerinden biri de o yýl için bir emniyet ve âcil bir müjde olmasýdýr" demiþtir. [604]
Mevlidi ilk ortaya çýkaran Erbii padiþahýdýr. [605] Ýbn Dýhye (ö.633/1235), mevlid için bir kitap yazmýþ, eserine et-Tenvîr li mevlidi'l-beþîri'n-nezîr adýný vermiþtir.[606] Ýbn Hacer Heytemî (Ö.974/1566) mevlidin bidat-ý hasene olduðunu, bidat-ý hasenenin yapýlmasýnýn mendub olduðunda ulemânýn ittifakýnýn bulunduðunu nakletmiþ, Ýbn Hacer (ö.852/1448) ve Süyûtî (0.911/1505) de mevlidin sünnetten delilini ortaya koyarak, Malikilerden Fakihânî (ö.?)'nin mevlidin bidat-ý mezmûme olduðu iddiasýný reddetmiþlerdir. [607]
Bursevî'nin yukarýda özet olarak verdiðimiz mevlid konusundaki fikirlerinden anlaþýlan odur ki, Bursevî'ye göre mevlidler güzel bir uygulamadýr. Bursevî'nin Ýbn Hacer'e atfen, onun mevlidin sünnetten aslýný bulduðu meselesine kýsaca temas ederek bahsi bitirmek istiyoruz.
Süyûtî, Husnu'l-maksid fî ameli'l-mevlid isimli eserinde Ýbn Hacer'in görüþlerine yer vermiþ, onun þartlara riâyet edildiði takdirde mevlidin bidat-ý hasene kanaatinde olduðunu belirtmiþtir. Ýbn Hacer'e göre mevlidin sünnetteki aslý Sahihayn'daki þu rivayettir:
Nebiyy-i Ekrem (s.a.) Medine'ye geldiðinde Aþure günü yahudilerin o-ruç tuttuklarýný gördü ve onlara niçin oruç tuttuklanný sordu. Onlar da aþure günü AHah'ýn, Firavn'ý boðup Musa'yý kurtardýðýný, bundan dolayý da þükür için oruç tuttuklarýný söylediler. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem; "Biz Musa'ya sizden daha yakýnýz", buyurdu. Ondan sonra hem kendisi oruç tuttu, hem de tutulmasýný emretti. [608]
Bu hadis üzerinde bir deðerlendirme yapan Ýbn Hacer, devamla þöyle demiþtir:
"Bu hadisten anlaþýlýr ki, belli bir günde bir nimete kavuþma veya bir beladan kurtulmadan dolayý Allah'a þükredilebilir ve bu âdet her sene tekrarlanabilir. Allah'a þükür vazifesi de ibadetlerle, oruçlarla sadaka ve Kur'an âyetlerini okumakla olur. Hangi nimet rahmet peygamberi Hz. Muham-med'in dünyayý teþrif ettiði günden daha büyük olabilir? Buna göre Âþûre gününde Musa (a.s.) nasýl hatýrlanýyorsa, mevlid gününün de hangi güne rastladýðý araþtýrýlmalýdýr. [609]
Ýbn Hacer'in bu görüþlerine Süyûtî de katýlmaktadýr.[610] Ýbn Teymiyye {Ö.728/1327) de mevlidin bidat olduðunu kabul etmekle birlikte mevlidde
Resûlullah (s.a.)'e sevgi ve ta'zim bulunduðundan dolayý mevlidi kutlayanlarýn bidattan dolayý deðil, fakat Hz. Peygamber'e olan muhabbetlerinden do-Ýayt sevap kazanacaklarýný belirtmektedir. [611]
Sonuç olarak Bursevî, mevlid konusunda Sübkî (ö.756/1355) gibi meþhur âlimlerin uygulamalarýnýn örnek olarak yeterli olduðunu söylemiþ, hadis ilimlerindeki otoriteleriyle tanýnan Ýbn Hacer ve Süyûtî gibi muhaddislerin mevlidin meþruiyetini kabul ettiklerini de nakletmek suretiyle, mevlidin sünnete uygun bir tatbikattan ibaret bulunduðunu belirtmiþtir. Mevlidin meþru olduðuna inanan Bursevî, hadis hafýzlarý olarak nitelendirdiði Ýbn Hacer ve Süyûtî'nin mevlid konusundaki yukarýdaki hadisle istidlalde bulunmalarýný yerinde bulmuþtur. Bursevî'nin bir çok meselenin aksine bu meselede hadis-çilere meyletmesi gerçekten olumlu bir tavýrdýr. Zira münakaþa mevzuu olan bir takým hadislerin sahih olup olmadýklarý meselesinde, hadisçileri tenkit etmekten çekinmeyen Bursevî, meviid konusunda farklý bir tutum sergileyerek problemin çözümünde hadisçilerle ayný görüþü paylaþmýþtýr.
Son söz olarak bizim burada söyleyebileceðimiz þudur: Hadisçilerin sünnetten aslýný bulduklarý bir uygulamanýn karþýsýna çýkarak, müslümanlar arasýnda gereksiz tartýþmalara yol açmanýn pratikte bir faydasýnýn olmadýðý açýktýr. Bidat olduðu gerekçesiyle ve Ýçindeki yanlýþ uygulamalar sebebiyle mevlidde karþý çýkanlann fikirleri anlayýþla karþýlanmalý, sünnete muvafýk olduðu düþüncesiyle mevlide sahip çýkanlarýn görüþleri de insaf ölçüleri aþýlarak reddedilmemelidir. Zira þartlarýna uyulduðu takdirde mevlidte Hz. Peygam-ber'Ýn anýlmasý, hatýrasýnýn canlandýrýlmasý söz konusudur. Yalnýz burada kastedilen mevlid sýradan her zaman okunan mevlid olmayýp, Hz. Peygamber'in doðum gününde okunan mevlýddir.
Bursevî'nin mukayyed sünnet çerçevesinde verdiði nafile namazlar ve mevlidle ilgili bu örneklerden sonra, sünnet konusuyla doðrudan alakalý gördüðümüz Bursevî'nin Hz. Peygamber'e karþý sevgisini ve sünnete olan baðlýlýðýný ayrý bir baþlýk altýnda iþlemenin daha yararlý olacaðý kanaatini taþýyoruz.
[601] Sasarî, Ahmed b. Muhammed b. Salim eþ-Þâfýî, AsakÝr ve Þam kadýlýklarý yapmýþ, þair, edîb, son derece mütevazý ve güzel ahlâk sahibi bir zat olarak tanýtýlmaktadýr. Ýbn Hacer, ed-Düreru'l-kâmine, I, 280-281; Süyûtî, Minhâcü's-sevf. s. 85.
[602] RÛh,lX,S6.
[603] Rûh, IX, 56. AIÝ b. Abdülkafi es-Sübkî, Mýsýrlý ÞâfÝÎ mezhebine mensup bir âlimdir. Dimyatý1 den hadis okumuþ, Eþrefiyye Dâru'l-hadis'inde meþihat görevinde bulunmuþtur. Ýslâmî ilimlerin çeþitli dallarýnda otorite kabul edilen Sübkî, yüzelli civarýnda eser yazmýþ 756/1355'de vefat etmiþtir. Ýbnü'1-Imâd, VI, 180; Kettânî, s. 82; Bilmen, II, 564.
[604] Rûh, IX, 56; bk. Ýbn Merzûk, Tevessül, s. 115.
[605]Ýslâm dünyasýnda resmî mevlid törenleri Erbil Atabeklerinden Muzafferüddin Gökböri (Ö.630/1232) devrinde yapýlmýþtýr. Son derece dindar olduðu söylenen bu zâtýn döneminde mevlid ihtifalleri büyük bir coþku içinde yapýlýr, fakirler, düþkünler gözetilir, sadakalar daðýtýlýrdý. Mevlid konusunda ilk eseri el-Arus ismiyle Ýbnü'Ý-Cevzî (Ö.597/1200) yazmýþ, ondan sonra Ýbn Dýhye (Ö.633/1235) yukarýda zikredilen et-Tenvîr'i kaleme almýþ, Ýbn Arabî (Ö.638/1240), Ýbnü'l-Cezerî (Ö.751/1350) ve Süleyman Çelebi (0.852/1442) de birer eser te-!if etmiþlerdir. Süleyman Çelebi, Mey/id, s. III; Ýbnü'l-Imâd, V, 138-140; Ýbn Merzûk, Tevessül, s. 115; Kettânî, s. 201; Abdülkerim Muhammed, Nûru'Üslâm, s. 87.
[606]Ýbn Dýhye, VI. asnn Endülüs muhaddislerinden olup 633/1235'da Kahire'de ölmüþtür. Ýbnü'Mmâd, V, 160; Kettânî, s. 201.
[607] RCth, IX, 56-57. Mâliki mezhebi ulemasýndan Tâcuddin el-Fâkihanî'ye mevlidin dinde bir aslýnýn bulunmadýðý sorulduðunda Fakihânî bu soruya þöyle cevap vermiþtir:
"Mevlidin Kitab ve sünnette bir delilini bilmiyorum. Bu ululama selefin yolunda yürüyen dinde önder büyük âlimlerin hiç birisinden nakledilmemiþtir. Aksine mevlid, tufeylilerin Ýhdas ettiði bir bidattir. Meulid konusundaki ihtimalleri sýralayacak olursak mevlidin vacip veya mendup olduðunu söyleyemeyiz. Mevlid merasimine sâri izin uermemiþ, bildiðim kadarýyla da sahabe, tabiin ve mütedeyyin âlimlerden bunu yapan olmamýþtýr. Eðer Allah huzurunda mevlidden sorulacak olursam, mevlid konusunda benim cevabým budur. Mevlid, caiz ve mubah da olamaz. Zira din içindeki bir bidat müslümanlann icmaý ile mubah sayýlmaz. O takdirde genye mevlidin ancak mekruh ve haram o/duðu ihtimali kalýr..." Abdullah b. Süleyman b. Menî, Hývâr, s. 194-195; Pekolcay, Necla, "Mevlid", ÝA., VIII, 175.
[608] Buhârî, savm 69, enbiya 24; Müslim, siyam 127; Ýbn Mâce, siyam 41; Muvatta siyam 138
[609]Ýbn Merzûk, s. 114-115.
[610]Ýbn Merzûk, s. 114-115.
[611] Ibn Teymiyye, Ýktizâ, s. 294. Mevlid konusunda geniþ bilgi Ýçin bk. Ýbnü'1-Hâc, Medhal, II, 3-35.