Kapaktakiler
Pages: 1
Meksika By: reyyan Date: 14 Ekim 2011, 22:25:34
Meksika


Eylül 2006 - 93.sayý

Ahmet MÝROÐLU kaleme aldý, KAPAKTAKÝLER bölümünde yayýnlandý.


    Viva Zapata!

    Meksika denince genelde akla bilmem hangi Amerikan aktörün baþrol oynadýðý, ülkenin baðýmsýzlýðý için mücadele etmiþ halk kahramanýnýn hayatýný anlatan siyah beyaz Holywood filmi gelir. Belki de ülkenin büyük kýsmýný kaplayan kavurucu çöllerin ortasýnda kendilerini kum fýrtýnalarýndan ve güneþin yakýcý etkisinden koruma amacýna yönelik kenarlarý geniþ, neredeyse vücudun bütün bir üst kýsmýný örten geniþ þapkalarý da hatýrlarsýnýz. Meksikalýlarýn giysileri sadece þapkadan ibaret deðildir elbette. Ortasýndaki boþluktan boyna geçirildiðinde hemen bir üçgen görünümüne bürünüveren ve bir kýsmý vücudun üst yarýsýný önden, diðer tarafý ise sýrtýn tamamýný arkadan örten uçlarý saçaklý pelerinimsi “panço”lar unutulur mu?

    Bir zamanlar ülkemizde peynir ekmek gibi satýlan çizgi romanlardaki Amerikan kahramanlarýnýn “düþmanlarý” arasýnda yer alan Meksikalýlar, yüzleriyle birlikte neredeyse ayaklarý dýþýnda bütün gövdelerini, önlerine düþürdükleri kocaman þapkalarýnýn ardýna gizlemiþ, oralarda “siesta”, bizim literatürümüzde “kaylûle” denilen öðle þekerlemesine dalmýþ olarak resimlenirlerdi. Gerçekten uyuyup uyumadýklarýný ancak birkaç çizgi kare sonra anlayabilirdiniz.

    Meksika’yý, daha çok futbol takýmýný dört yýlda bir düzenlenen dünya kupasýnda gördüðümüzde hatýrlarýz. Belki bir de Meksika adýný ülkeyi tahrip eden ve binlerce can ve mal kaybýna sebep olan yüksek þiddetteki depremlerle sarsýldýðýnda duyarýz. Depremlere eþlik etmekte olan tsunamilerle her an patlamaya hazýr volkanlarý da unutmamak gerek.

    Halbuki Meksika 2006 yýlý Temmuz ayý tahminlerine göre 107 milyon 500 bin kiþilik nüfusuyla, 1 milyon 972 bin 550 kilometre kare yüz ölçümüyle daha çok ilgiyi hak eden bir ülkedir. Meksika yüz ölçümü bakýmýndan Latin Amerika ülkeleri içerisinde Brezilya ve Arjantin’in ardýndan 3. sýradadýr. Ülke, yüksek daðlarýn, alçak sahil düzlüklerinin, yüksek platolarýn ve çöllerin yer aldýðý zengin bir topografik yapýya sahiptir. Topraklarýnýn yüzde 13’ü ekilebilir ve bunlardan yüzde 13’ünde de sürekli tarým yapýlýr.

    Gözü Ýngilizce’den baþkasýný görmeyen yabancý dil meraklýlarýna ithaf olunur ki burasý, dünyada Ýspanyolca konuþulan en yüksek nüfusa sahip ülkedir. Ýþte size geleceðin Ýslâm davetçilerinin Ýngilizce’nin yaný sýra Ýspanyolca’yý asla ihmal etmemeleri için bir sebep...

    Bütün bir yeryüzünün müslümanlar için mescit kýlýndýðýný beyan buyuran Ýslâm Peygamberi s.a.v. hiç þüphesiz bu ifadesiyle müslümanlara çok büyük bir sorumluluk alaný ve hedef çizmiþ oluyordu. Dünyanýn diðer yöreleriyle birlikte Meksika da, o ülkede yaþayan insanlar da elbette bizim sorumluluk alanýmýzýn birer parçasýdýrlar. Dolayýsýyla bizler uzak diyarlarý ilgi dýþý tutma lüksüne kapýlamayýz.

    Kaldý ki son dönemlerde sayýlarý gitgide artmakta olan Meksikalýlar, köken itibariyle zaten müslüman olduklarýný söylemekte ve en azýndan batýlýlarýn zulmüne maruz kaldýklarý için kendilerini müslümanlara yakýn hissettiklerini olanca netliðiyle ortaya koymaktadýrlar. Dahasý Meksikalýlarýn Ýslâm’la tanýþmasýndan, islâmî köklerini keþfetmesinden ve kendilerini müslümanlara yakýn hissetmesinden endiþe duyanlarýn sayýsý da az deðildir.

Uykularý kaçýran Meksikalýlar


Samuel Huntington’u duymuþsunuzdur. O, bazýlarýnca bir kâhin veya komplocu, bazýlarýnca þeytanýn gönüllü avukatý, baþka birilerine göre kendi neslinin en etkili uluslararasý iliþkiler uzmaný ve ABD dýþ politikasýný þekillendiren en önemli siyasal stratejist olarak kabul ediliyor. Meksikalýlar, aslýnda yalnýzca uluslararasý iliþkiler alanýndaki çalýþmalarýyla deðil, karþýlaþtýrmalý siyaset bilimi alanýndaki çalýþmalarýyla da akademik çevrelerde iyi tanýnan ve bol bol atýfta bulunulan bir akademisyen olan Huntington’un uykularýný kaçýrýyor.

Huntington, Foreign Policy dergisinin 2004 Nisan sayýsýnda yayýnlanan “The Hispanic Challenge (Hispanik Meydan Okuma veya Hispanik Sorunu)” adlý makalesinde bu konuyu ele alýyor. Amerika’da Meksika’dan ve diðer Güney Amerika ülkelerinden ABD’ye göç edenlere “Hispanik” deniyor. Hispanik teriminin Endülüs’le de ilgisi var. Zira Hispanikler arasýnda Ýber Yarýmadasý’ndaki hýristiyan zulmünden kaçarak bu yeni kýtaya sýðýnanlarýn torunlarý bulunuyor.

Gerçekten Ýspanya’daki son müslüman kalesi Gýrnata (Granada), 1492’de Ýspanyol Engizisyon mahkemeleri kurulmadan hemen önce düþer. Hýristiyan olmayanlar Engizisyon zulmünden kurtulmak için ya katolik olmak veya ülkeyi terk etmek zorunda kalýr. Bu sebeple göç eden müslümanlarýn 1550’den önce Amerika kýtasýnýn Ýspanyol iþgalindeki bölgelerine ulaþtýklarýna ve burada yaþadýklarýna dair dokümanlar bulunmaktadýr. Ancak Ýspanya Kralý Beþinci Charles’in 1539’da müslümanlarýn batýdaki yerleþimlere göçmelerini yasaklayan fermaný yürürlüðe girer ve bu ferman 1543’te denizaþýrý Ýspanyol kolonilerinin müslümanlardan temizlenmesi þeklinde geniþletilir.

Ýþte böylesi sebeplerden dolayý yeni kýtayý kendileri için adeta bir sýðýnak gören müslümanlar, kimliklerini gizlemek zorunda kalýrlar. Yüzyýllar sonra onlardan geriye bugün arkeolojik kazýlar sonucu ortaya çýkarýlan bazý kalýntýlar kalmýþtýr. Hispanik meselesi derken, aslýnda uzmanýmýzý asýl korkutan husus, belki de Endülüs, daha doðrusu Ýslâm korkusudur.

Huntington söz konusu makalesinde, ABD’de son yýllarda çoðunluðunu Meksika kökenlilerin oluþturduðu Hispanik göçmenlerin sayýsýnýn aþýrý derecede arttýðýný ve 2003 yýlý itibarýyla siyahlarýn sayýsýný dahi geçtiðinin altýný çiziyor. Her yýl ABD’ye göç edenlerin yüzde 25’ini ve ABD’deki yaklaþýk 8 milyonluk kaçak göçmenin de yüzde 70’ini Meksikalýlar oluþturuyor. Hatta makalenin yayýmýndan sonraki istatistik rakamlar bu sayýyý 15 milyonlara vardýrýyor. Yazar, artan Meksikalý göçmenler ve onlardaki yüksek doðum oranlarý nedeniyle 2050 yýlýnda ABD’de yaþayan her dört kiþiden birinin Hispanik olacaðýný iddia ediyor.

Peki zaten bir göçmenler ülkesi olan ve “melting pot (erime potasý)” olmakla övünen ABD için Hispanikler neden tehdit oluþtursun?

Huntington, Hispanikleri yalnýzca nüfus artýþý dolayýsýyla deðil, asýl Amerikan deðerlerini benimseyip, Amerikan kültüründe asimile olmadýklarý için büyük bir tehdit olarak görüyor. Ona göre Amerikan kültürü 17. ve 18. yüzyýlda bu ülkeye yerleþen, beyaz Anglo-Sakson protestanlarýn (WASP) deðerlerine dayanýyor ve Amerikan ulusal kimliði de esasýnda bu WASP kültürüyle tanýmlanýyor.

Halbuki, Meksikalýlar kendi ülkelerine ve ailelerine olan coðrafi yakýnlýk, ABD’de belli eyaletlerdeki nüfus yoðunlaþmasý ve tarihi bazý sebeplerle kendi kültür, gelenek ve dillerine baðlý kalýyor, asimile olmuyorlar, yani erimiyorlar. Ýkinci ve üçüncü nesil Hispanik göçmenlerde bile ana dile baðlýlýk sürüyor ve Ýngilizceyi öðrenme oraný oldukça sýnýrlý kalýyor. Mesela Miami’de Ýspanyolca yayýn yapan TV sayýsý, Ýngilizce yayýn yapanlardan daha fazladýr. Bu yüzden Hispanikler Ýngilizceyi öðrenmeye ve kullanmaya gerek duymuyorlar. Biraz yukarýda Ýspanyolca’nýn önemine ve öðrenilmesi gereken bir dil olduðuna deðinmiþtik. Haklýlýðýmýz bir kez daha ortaya çýkmadý mý dersiniz?

Orta Amerika’da, Karayip Denizi ve Meksika körfezi kýyýsýnda, Belize ve ABD arasýnda, Kuzey Pasifik Okyanusu kýyýsýnda, Guatemala ve ABD arasýnda yer alan Meksika hakikaten müslümanlarýn ilgisini fazlasýyla hak etmesi gereken bir ülkedir.

Tarihin derinliklerinden günümüze


Meksika, Kuzey Amerika’da tarihi çok öncelere dayanan tek ülkedir.

Ülke topraklarýndaki geliþmeler, Maya Ýmparatorluðu’nun doðuþuna tesir etti. Bu imparatorluk, dördüncü yüzyýlda tarih sahnesine çýkarak yedinci asýrdan sekizinci asýr sonuna kadar, Yucatan’dan Guatemala’ya kadar geniþledi. Birinci ve dokuzuncu yüzyýl arasýnda klasik medeniyetlere beþiklik etti. 9. yüzyýlla 12. yüzyýl arasýnda Tula Toltekleri ortaya çýktý. Fakat medeniyetleri deðiþikliðe uðradý. 987 yýlýnda Maya Ýmparatorluðu kuruldu.

Aztlan’dan gelen Mexica kabileleri 1325’te Tenochtitlon (Mexico) þehrini kurarak, 50 yýl sonra ilk hükümdarlarýný seçtiler. Aztekler, kabileler arasý rekabetten faydalanarak 1430’dan 1521’e kadar geniþleyen büyük bir imparatorluk kurdular. Ýspanyollar ülkeyi ele geçirmek için, Azteklere karþý duyulan kinden faydalandýlar.

1519 yýlýna kadar yerli uygarlýklarýn yaþadýðý Meksika, bu tarihte sömürgeci Ýspanyol güçler tarafýndan iþgal edilmeye baþlandý. 1521’de Aztek baþkenti Tenochtitlan Ýspanyollarýn eline geçti. Francisco Hernandez de Cordoba, 1517’de Güney Meksika kýyýlarýný taramýþ, onu 1518’de Juan de Grijalva izlemiþti. Bunlarýn ardýndan erken dönem Conquistadorlarýnýn (iþgalcilerin) en önemlisi, 1519 yýlýnda yerli bir kýyý yerleþimi olan “Puerto de la Villa Rica de la Vera Cruz”dan ülkeye giren Hernan Cortes’dir. Burasý günümüzde Veracruz þehri olarak tanýnýr.

1485’de Ýspanya’nýn Merida bölgesinde doðan Cortes, okula devam etmemiþ ve gençlik yýllarýný tam bir aylaklýk içinde geçirmiþ bir adamdý. Anne babasýnýn baþýna sürekli dert açan, kavgacý, acýmasýz, haylaz ve kibirli bir genç olan, bütün zamanýný Christoph Kolomb öyküleriyle geçiren, kadýn peþinde koþuþturan maceraperest Cortes’in en büyük hedefi uzak diyarlara açýlmaktý. Amacýna henüz 19 yaþýndayken ulaþtý.

Karayipler’de geçirdiði uzun yýllar sonucunda, her açýdan piþmiþ profesyonel bir Ýspanyol yaðmacýsýna dönüþen Cortes, iþte bunca tecrübeden sonra Aztek medeniyetini yok etmek üzere 1519’da Yucatan Yarýmadasý’na sefere çýkmýþ oldu.

Cortes, o dönemde zirveye ulaþmýþ bulunan Aztek uygarlýðýný yalnýzca iki yýl içinde kelimenin tam anlamýyla mahvetti. Güney’deki Yucatan’dan baþkent Tenochtitlan’a uzanan coðrafyadaki bütün önemli dinî yapýlarý yýktýrdý, en iyimser tahminle 250 bin Aztek yerlisini korkunç iþkencelerle öldürdü.

Bu dönemde ülke dokuzuncu Aztek imparatoru Montezuma II’nin yönetimi altýndaydý. Ýmparator, kuzeyde bugünkü Teksas’tan baþlayýp güneyde Honduras ve Nikaragua’yý içine alan dev bir ülkeyi yönetmekteydi. Aztekler, matematikten astronomiye, inþaat mühendisliðinden tekstile kadar birçok alanda altýn çaðlarýný yaþamaktaydýlar. Ülkenin her köþesi birer mühendislik harikasý olan dev piramit tapýnaklarla donatýlmýþ olup, pek çok yerleþim biriminde canlý bir ticari hayat hüküm sürmekteydi.

Beklenen sakallý tanrý


Dinlerine çok baðlý olan Aztekler, “yýllar önce uzak diyarlara gitmiþ sakallý bir tanrýnýn, gün gelip yeniden döneceðine” iliþkin köklü bir efsaneye inanmaktaydýlar. Bu yüzden sakallý Cortes’i adeta bir “mesih” gibi karþýladýlar. Aztek inançlarýný lehine kullanarak ülkeyi sinsice adým adým iþgal eden Cortes, baþkent Tenochtitlan’a ulaþtýðýnda artýk Montezuma’nýn iktidarýný tehdit eder hale geldi. Çünkü Aztekler’in çok büyük bir kýsmý artýk onun denetimine girmiþ durumdaydý.

Tenochtitlan þehrinin düþüþünden sonraki iki yüzyýl boyunca yerli halk Ýspanyollara karþý isyanlar düzenledi, saldýrýlar tertip etti ve savaþtý. Fakat sonuç deðiþmedi.

Meksika, 1535’te Ýspanyanýn genel valiliði haline geldi. Ýspanyol istilasý, kuzeye ve güneye doðru uzanarak 17. asýr sonuna kadar, devam etti. Baskýyla elde edilen hýristiyanlaþtýrma, geleneksel dinleri ve yerli medeniyeti yok etti.

1571’de Mexico’da engizisyon kuruldu. 1519’larda kesin olarak bilinmemekle beraber, 25 milyon olduðu tahmin edilen yerli nüfus, 1650’ye doðru 1.500.000’e düþtü. Ekonomik reformlara raðmen Ýspanyol idaresi, yerliler ve melezler kadar beyazlar için de dayanýlmaz bir hale geldi. 1810’da Ýspanyollarý ülkelerinden kovmak için harekete geçtiler. Bu tarih günümüzde ülkenin baðýmsýzlýk tarihi olarak kabul edilip kutlanýr.

Baðýmsýzlýðý, iç ve dýþ savaþlarýn sebep olduðu yarým yüzyýllýk karýþýklýklar dönemi takip etti. Santa Anna’nýn diktatörlüðü esnasýnda ABD ile yapýlan savaþ sonucunda, 1848 Guadalupe Antlaþmasý ile New Mexico, Teksas ve Kaliforniya topraklarý kaybedildi. 1855’te liberaller baþarý kazandý. Bir iç savaþ sonunda Juarez muhafazakârlarý kazandý, fakat bunlar dýþ borçlarý tehir etmek zorunda kaldý. Bunun üzerine Fransa, Ýngiltere ve Ýspanya askeri müdahalede bulundu. Juarez’in tekliflerini, Latin Amerika’da Fransa yararýna katolik bir imparatorluk kurmak isteyen Üçüncü Napolyon reddetti ve Meksika’yý istila etti.

Juarez’in baþkanlýðýndan sonraki Porfino Diaz’ýn uzun diktatörlüðü sýrasýnda (1876-1911) ekonomi, sosyal adaletsizlik ve yerli köylülerin sömürülmesi pahasýna geliþti. Diaz’ý düþüren liberal Madero, ihtilalci halk akýmlarýný bastýramadý ve 1913’te katledildi. Carranza karýþýklýklar ortasýnda 1917 anayasasýný kabul ettirdi ve halka yönelik bir siyaset takip etti.

Obrago’nun baþkanlýðýnda (1920-1924) tarým reformu uygulamasý baþladý. Baþkanýn bir katolik tarafýndan öldürülmesi ve þiddetli katolik direniþi sonucunda, kiliseye karþý son derece katý bir politika yürütüldü. Lazoro Cardenasi, baþkanlýðý (1934-1940) sýrasýnda dinî mücadeleleri yatýþtýrarak modernleþme politikasý takip etti. Ýkinci Dünya Savaþý’ndan sonra sanayileþmeye büyük önem verildi.

Halen çeþitli sorunlarla boðuþan bir ülke görünümünde olan Meksika, 1994 yýlbaþýnda Kanada ve Amerika Birleþik Devletleri ile NAFTA’yý (Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaþmasý) imzalayarak, dünyanýn en büyük serbest ticaret bölgesini oluþturan taraflardan biri olmuþtur. Bu antlaþmanýn imzalanmasýyla ülkede kaydedilen ekonomik büyüme, hayat standartlarý üzerinde olumlu etki oluþturmuþtur.

Meksika, 2000 yýlý itibarýyla dünyanýn en büyük ekonomileri arasýnda 12. sýrada yer almýþtýr. Bu dönemde, mal ve hizmet ihracatçýsý olarak dünyada 8. büyük ülke, petrol üretiminde ise 4. büyük ülke konumuna yükselmiþtir. Ticaretin serbestleþmesi ve özellikle NAFTA üyeliði bu hýzlý ekonomik deðiþime katký saðlamýþtýr. NAFTA üyeliðinin Meksika ekonomisi üzerinde yaptýðý bu olumlu etki, yönetimlerin diðer ticari üyelikler konusuna da sýcak bakmalarýný saðlamýþtýr. Bu baðlamda, 1 Temmuz 2000 tarihinde, Avrupa Birliði ile Meksika arasýnda Serbest Ticaret Antlaþmasý (FTA) imzalanarak yürürlüðe girdi. Bu üyelik antlaþmasýyla Meksika, Avrupalý Yatýrýmcýlar için cazip bir ülke konumunu bugün de koruyor.

1993 yýlýnda ticaret hacmi 117.3 milyar dolar olan Meksika’nýn, 2003 yýlýnda ticaret hacmi 336.2 milyar dolara yükselmiþtir. 1993 yýlýnda 51.9 milyar dolar olan Meksika ihracatý ise 2003 yýlýnda 165.3 milyar dolara yükselerek, ülkeyi dünya ticaretinde en büyük 10. ülke, Latin Amerika’da ise 1. ülke konumuna getirmiþtir.

Müslüman Meksikalýlar


Ülkede resmi tahminlere göre genel nüfusun yaklaþýk yüzde 3’üne karþýlýk gelen 318 bin 608 müslüman yaþamaktadýr. Maalesef müslümanlarýn gerçek sayýsýna dair rakamlar tam tespit edilememektedir. Yalnýz bu sayýnýn büyük kýsmýný genelde Birinci Dünya Savaþý sýrasýnda Osmanlý ülkesinden göç eden ve bu sebeple pasaportlarýna “Türk” damgasý vurulan Türklerle Suriyeliler teþkil etmektedir. Ýslâmî teþkilat ve organizasyonlar Meksika’da müslümanlarýn sayýsýný artýrmaya yönelik faaliyetlerini sürdürmektedirler. Bunlarýn en önde geleni The Centro Cultural Islamico de Mexico (CCIM), yani Meksika Ýslâm Kültür Merkezi’dir. Merkez, sünnî bir anlayýþla ve Ýspanya’da Endülüs Ýslâm Medeniyeti’ni yeniden canlandýrmak için faaliyet gösteren Ýngiliz asýllý mühtedi müslümanlar aracýlýðýyla faaliyet yürütmektedir.

Müslümanlarýn Meksika topraklarý ile tarihi baðlarýný ortaya koyan ve geçmiþ dönemlerde bu topraklarda yaþamýþ Ýslâm dini mensuplarý ile ilgili bilgi ve belgeler son dönem araþtýrmalarýnda çok yer tutmaktadýr.

Harvard Üniversitesi emekli öðretim üyelerinden ABD Bilim Sanat Akademisi üyesi Prof. Dr. Barry Fell’in arkeolojik kazýlarý sonucu New Mexico’da 7. ve 8. yüzyýllarda müslümanlara ait okullarýn faaliyette olduðunu ortaya koyuyor. Belgeler, Kuzey Afrika Arapça’sýnýn eski Kûfî Arap harfleriyle yazýmýndan oluþmakta, okuma-yazma, aritmetik, din, tarih, coðrafya, matematik, astronomi ve denizcilik konularýný kapsamaktadýr. Meksika ayrýca bu özelliðiyle de müslümanlarýn ilgisini hak eden bir ülkedir.


radyobeyan