Tarihteki Hudeybiyeler By: ehlidunya Date: 13 Ekim 2011, 21:05:24
Tarihteki Hudeybiyeler
Hudeybiye'yi düþünüyorum... Hani þu Mekke'nin fethinden önceki son derece nazik durumu... Umreye doðru yola çýkmýþ iken, ziyareti bir sonraki seneye erteleme... Uzlaþma ve sulh yapma adýna müþriklerle antlaþma yapmak zorunda kalýþ... Kendi kardeþlerini düþmana teslim etme ýzdýrabý... Sulh yapmak için edepsizliklere katlanýþ... Belli bir süre harp etmemeyi ve karþý gelmemeyi kabulleniþ... Bekleyiþ, bekleyiþ, bekleyiþ... Sabýr üstüne sabýr... Gözler ufukta mazideki ümit peteklerini kovalarken, mevcut hâlin moral bozucu keyfiyetini yudum yudum içiþ... Yine de ümidini kýrmama, inkýsara düþmeme... Yine sabýr, yine dua, yine ümitle bekleyiþ... Anne karnýndaki bebeðin doðumunu beklerken çekilen doðum sancýsý gibi bir bekleyiþ... Gökyüzünde toplanan fakat bir türlü yaðamayan yaðmur bulutlarýnýn hüzünlü bekleyiþi gibi bir bekleyiþ... Menfî gibi görünen þartlarýn, zaman tünelinde âdeta sihirli bir el deðmiþ gibi müsbet keyfiyete dönüþmelerini bekleyiþ... Kudreti Sonsuz'un karþý konulmaz kudreti ile, hâdiseleri fetih ve zafer yönüne çevirmesini ibretle izleyiþ... Nihayet göklerden gelen o sarsýcý emir, maðfiret ve fetih...
Hudeybiyeler, tarih boyunca hep yaþana gelmiþtir. Hudeybiye, aslýnda bir sembol... Hudeybiye sadece bir anlaþma ortamý deðil, her fetih öncesi yaþanan bekleyiþ ve zorlanýþ keyfiyetinin timsali... Hudeybiye, zorluklara ve sýkýntýlara katlanma... Hudeybiye, acele etmeyip uygun mevsimin gelmesini bekleme... Fetihler ve zaferler çoðu zaman Hudeybiyevârî zeminler üzerine bina edilmiþtir. Hudeybiyeler ne kadar çileli ise fetihler de o kadar görkemli ve saðlam olmuþtur. Sancý olmadan doðum nasýl olmazsa Hudeybiyeler olmadan da fetih doðmaz.
Ýlkin, Adem Nebi (a.s.) yaþamýþtý Hudeybiye'yi kendi nefsinde. Baþa gelen zellenin ýzdýrap veren ikliminde beklemeye durmuþtu maðfiret müjdesini yanýp yakýlarak. Kim bilir kaç kýþ beklemiþti maðfiret baharýný. Kabz esintiliydi bu bekleyiþ ve bast kimbilir ne zaman gelecekti. "Eðer sen maðfiret ve rahmet etmezsen, ben zalimlerden olurum." diyordu Safiyullah (a.s.) ve göz yaþlarý ile yönelmeye devam ediyordu Ýlâhî dergâha. Yerler, gökler ve bütün kâinat nefesini tutmuþ, kabz hâlinde inlemekteydi onunla birlikte. Bütün kâinat Hudeybiye olmuþ, bütün kâinat beklemeye durmuþtu maðfiret esintileri hâlinde gelecek olan fetih müjdesini. Fetih, bu iklimde gönüllere inþirah salacak maðfiret ve sekine muþtusu hâlinde gelecekti. Fetih, bu iklimde maðfiret ve sekine saðanaðý hâlinde gelmiþ ve bütün Âdemoðullarýna ibret dersi vermiþti cihan durdukça.
Tarihin tozlu sayfalarýnda dolaþýrken, Hudeybiye'yi bu defa Hz. Musa'nýn hikayesinde yakalarýz. Önce Firavun'un sarayýnda yaþamýþtý o keyfiyeti nebiliðe uzanan yolda. Sarayýn debdebe, ihtiþam, zulüm ve þirk kokan ortamýnda nebilik gibi masumiyet gerektiren hâleti yakalayýþ... Sonra bir imtihan ve çölleri mesken tutuþ... Çölün ve sahranýn dupduru ortamýnda yýllarca bekleyiþ ve nihayet bir gün Tur Daðý'nda, dumansýz bir ateþin aydýnlýðýnda ilk vahyin, ilk mesajýn coþkusuna eriþ... Gelen mesaj, bu defa baþka bir imtihana ve Hudeybiye'ye yönlendiriyordu Ulu'l-azm Nebi'yi. Firavun'a gidecekti, gidecek ve aldýðý mesajý hem de "kavl-i leyyin"le teblið ederek Ýsrailoðullarýný, kendisi ile birlikte gitmek üzere salývermesini isteyecekti. Ondaki fetih, Ýsrailoðullarýnýn Mýsýr'dan kurtuluþu idi. Gidecek ve kendisine emredilen çetin vazifeyi yerine getirecekti Hak Nebi. Baþka çare yoktu. Zalimlikte sýnýr tanýmayan Firavun'a hakký teblið etme vazifesinin aðýrlýðýna tahammül gerekiyordu bu hengâmda. Tebliðle iþ bitmiyordu, Firavun'un, Ýlâhî emri yerine getirme kývamýna gelmesini beklemek gerekiyordu sabýrla. Hak karþýsýnda büyükleniþ ve yüz çevirme... Çeþitli musibetler, belâlar... En son ve en þiddetli belâ; toplu ölümler... Nihayet verilen izin... Artýk yola çýkmýþlardý ve yürüyorlardý Ýsrailoðullarý, baþlarýnda Hak Nebi, arkalarýnda deniz gibi düþman, önlerinde düþman gibi bir deniz. Yollarýn bittiði, çârelerin tükendiði hengâmda yakalamýþlardý bu kez Hudeybiye'yi. Hudeybiye süreci bu sefer denizin þâk þâk olmasý için iþliyordu. Þimdi denizin kýyýcýðýnda sabýr, metanet ve dua ile beklemek gerekiyordu Ýlâhî yardýmý. Þimdi sabrýn ve duanýn bereketiyle önlerinde yeni bir fetih sayfasý açýlýyordu. Fetih bu sefer önlerinde þerhâ þerhâ açýlýp yol veren deniz ile birlikte gelmiþti. Hudeybiye iklimi, tarihte bir kere daha fetih coþkusuna tebeddül etmiþti.
Sonraki zamanlarda, rehberlerine yapýp ettiklerine bakýnca Ýsrailoðullarýnýn; yer, gök ve her taraf tekrar Hudeybiye kesilmiþti ister istemez. Gönderilen Ýlâhî mesajlarýn tahrif ediliþlerine baktýkça, Hudeybiyevârî iniltilere bürünmüþtü Arþ-ý Âzâm. Gönderilen nebileri her katlediþlerinde ve her cinayetlerinde ýzdýrabý bir kere daha artmýþtý. Tarihin döl yataðý, doðum sancýsýnýn ýzdýrabýyla Hudeybiyevârî inlerken, fetihi bu sefer babasýz doðacak olan bir masumla yakalamýþtý. Kâinatýn sabýrla katlandýðý Hudeybiye iklimi, bu sefer Mesih'e (a.s.) müþtaktý. Ýlâhî fetih bu sefer Mesih (a.s.) þeklinde geliyordu. Mesih, fetih ve maðfiretin sesi soluðu oluyordu kendi asrýnda. Mesih, ileriki yýllarda da zulümlerin, çilelerin, iþkencelerin ve çarmýhlarýn gölgesinde yaþayacaktý Hudeybiye keyfiyetini. Sonra bir gün, Son Nebi'nin (sallallahü aleyhi ve sellem) geliþinin fethini müjdeleyerek semalara yükselecekti ânsýzýn.
Hudeybiye, daha sonralarý inançsýzlýða karþý verilen mücadelede yaþanmýþtý. Ýnançsýzlýk zemininde ekilmiþti iman tohumlarý, Nur mektuplarý ile. Hudeybiye hapishane olmuþtu, diyar diyar sürgün olmuþtu, göz hapsi olmuþtu, tecrit olmuþtu. Hudeybiye, 25 milyonun iman selâmetini bekleme keyfiyeti olmuþtu. Acele edip kýþta gelmiþti Hudeybiye iklimi, fetih ise cennet-âsâ bir baharda gelecekti, gelecek ve ortalýk gül-gülistân olacaktý iman esintileriyle.
Aslýnda her insan hayatý boyunca kim bilir kaç Hudeybiye yaþar. Deðiþik yaþ devrelerinde, karþýlaþýlan her zorluk, her musibet ve her imtihan, sabýr ve tahammül sýnýrlarýný zorlar. "Evet, güçlükle beraber kolaylýk vardýr." (Ýnþirah:6) hitabýný yüreðinde hissedince insan, beklemeye durur kendi fethini Hudeybiyevârî hislerle.
Günümüzde Hudeybiye son bir defa daha yaþanmakta. Çaðýmýz, gittikçe artan küfür ve þirk bataklýðýna sabýrlar üstü bir sabýrla katlanmakta. Masumlar katledilmekte, zulüm en kesif icraatlarýný sergilemekte. Þimdi artýk cinayetler devletler eli ile iþlenmekte. Þimdilerde þakîler ve onlara yardým edenler, el üstünde tutulmakta, kahraman ilân edilmekte. Günümüzde Hudeybiye olanca keyfiyetiyle bir kere daha yaþanýyor. Þimdilerde Bizans'ý aratmayacak entrikalar oynanýyor, hakikatý temsil edenlere karþý. Hakk'ý inkâr, son çýrpýnýþlarýný sergilemekte. Âlemler nefesini tutmuþ bir defa daha Hudeybiyevârî sabýr sergilemekte, olan bitene karþý. Hudeybiye, bir defa daha fetih coþkusu yaþamak istiyor. Ýman hakikatlerinin bütün kâinatta tekrar neþvünema bulmasý þeklinde gelecek olan fetih güneþi, son Hudeybiye'nin ardýndan sabýrsýzlýkla doðmak için bekliyor.
sýzýntý
radyobeyan