Kar Kalkar Topraktan By: reyyan Date: 13 Ekim 2011, 17:42:28
Kar Kalkar Topraktan
Aðustos 2006 - 92.sayý
Zehra KORKMAZ kaleme aldý, DÝÐER YAZILAR bölümünde yayýnlandý.
... yaðmur kara döner.
Taþýyamaz daha fazla soðuðu, kaldýramaz.
Kara döner.
Teslim olur kara, teslim eder.
Teslim alýr þehri kar.
Ey þehr-i yâr, kara mý teslimsin? Neden suskun çocuklarýn?
Gözlerimin içine baka baka, gözlerimin önünde...
Susuyorsun.
Kulaklarýmýn dibinde acýný içine haykýrýyorsun.
Yaðmurun kara döndüðü andýr, sesin sükuta döndüðü.
Ses bu kadar acýyý haykýramaz. Taþýyamaz. Yetmez, yetiþemez. Güçlü deðildir o kadar.
Baðýrmaya kalksa boðazlar yýrtýlýr, daðlar yýkýlýr.
Ýþte o vakit yaðmur kara dönmezse sel basar sokaklarýný. Alýr götürür sende sana dair ne varsa, bana dair ne varsa.
O yüzden kara döner yaðmur, sükuta gömülür ses.
Karlar eridiðinde pýrýl pýrýl gülümsesin diye zeytin aðaçlarýn.
Ey þehr-i yâr;
Bir tatlý, ýlýk esintiyle gelirdi de yâr, yapraklarýn hýþýrtýsýndan, otlarýn kýpýrdanýþýndan anlardým.
Karýncalar tatlý bir telaþa kapýlýr, yol verirlerdi.
Sular iç geçirirdi. Dallar hafî bir heyecanla titrerdi.
Hissederdim, bilirdim, o gelirdi.
Ey þehr-i yâr;
Zeytin aðaçlarýn susmuþ bugün. Dallarýný kar örtmüþ, yollarýný kar kesmiþ. Bembeyaz bir sükut içindesin.
Sanýr ki yaban, ateþler ortasýndasýn; yanýyorsun, haykýrýyorsun.
Bilmez, müezzinlerin ezan okur dilleri lâl.
Çocuklarýn aðlaþýr dilleri lâl.
Suskunsun, suskunluðun banadýr.
Sesin kesilinceye kadar baðýrmýþsýn, duymamýþým.
Yaðmuru tüketinceye kadar üþümüþsün.
Þimdi yollarýn deðil buz kesilen, idrakim. Dünkü idrakim.
“Kar içinde yanan kar’ý” hisseden idrakim.
Uzaklarý bir eden idrakim.
Mekaný ve zamaný ortadan kaldýran, sýnýrlarý ve de, beni aradan çýkaran, bizi var eden.
Ýnce dallarým kýrýlmýþ, nazenin yapraklarým kurumuþ.
Belki bir tek senin çocuklarýn anlar, senin çocuklarýn, acýyý yutanlar, zevki yutanlar...
Kar içinde yanan kar’ý onlar duyarlar. Senin topraðýn duyar.
“Ey Ýbrahim, insanlarý Allah’ýn evine çaðýr ve orayý inananlar için temizle!”
Þaþýrýr Ýbrahim, sesi yetmez, yetiþmez çünkü.
Beytin etrafýna çýkmaz.
“Sen çaðýr. Duyuracak olan biziz.”
Bugün olmazsa yarýn duyulur. Duyulmuþtur!
Ýbrahim çaðýr.
Sesinin yetmediði yerde sükutunla çaðýr.
Ey þehr-i yâr, bekle!
Kar kalkar topraktan bekle.
Susmaksa bugün bahtýna düþen, gözlerimin içine baka baka sus!
Karanlýklar boðulacaksa ki boðulacak, müjdedir.
Cýlýz çýðlýklarý, yetersiz kelimeleri, boþ gürültüleri yutarcasýna derinden sus!
Görmeyen gözleri, kör gönülleri sahiplerine býrakarak sus!
Acýyý boðarcasýna derin, koyu, kopkoyu sus!
Kar kalkacak topraktan. Karanlýk boðulacak ve ben o gün yitik sesimi arayacaðým. Cýlýz da olsa, iþe yaramayacak da ve duyulmayacak... Bir sesim olsaydý diyeceðim/diyeceðiz. Cýlýz sesim sana bir þey söylemese de bana yetiþir, benim imdadýma gelir bir gün. O sese tutunmak isteyeceðim/isteyeceðiz.
Kar kalkacak topraktan, karlar eriyecek.
Ve sen karýn altýndan pýrýl pýrýl çýkacaksýn. Taptaze, dipdiri...
Sende sana dair ne varsa, bana dair ne varsa karla yýkanmýþ, arýnmýþ olacak.
Derin bir vecd içinde uyanacak topraðýn, dallarýna su yürüyecek.
Derelerin o gün daha bir gür akacak.
Zeytin aðaçlarýn sürgün verecek.
Lakin bugün ey þehr-i yâr, ey Kudüs! Suskunluðun/suskunluðum bir dikenli çalý gibi büyüyor içimde.