Diðer Yazýlar
Pages: 1
Havle binti Kays By: hafiza aise Date: 12 Ekim 2011, 11:52:46
HAVLE BÝNTÝ KAYS

Mart 2009 42.SAYI

Kim gelecekti?
Medine’nin günlerdir gözü yollarda beklediði kim?
Hiç beklemiþ miydi bu çocuklar birini bu kadar,
bu kýzlar beklemiþ miydi?
Ya bu aðaçlar, bu taþlar.
Diyorlar ki aðaçlar, taþlar O’nu selamlar, bulutlar O’nu takip eder kýzgýn çöllerde gölgelermiþ.
Þimdi bulutlarla mý gelir?
Rahmet yüklü bulutlarla.
Ki o bulutlar çoktan yüklerini boþalttý, artýk katýlýktan bize bile aðýr gelmeye baþlamýþ olan gönüllerimize.
Yoksa bu kadar neden bekler bir þehir hiç görmediði birini?
     
BEKLEMEK BAÐLANMAKTIR

Havle binti Kays (r.a) Medineliydi. Allah Rasulü’nü (s.a.v) Medine’ye hicretinde tanýmýþtý Ve biat etmiþti ilk gördüðünde.

Ki O’nu beklemiþti bilmeden, görmeden.
Gel.
Bugünden önce geldin zaten, hava karanlýkken doðdun.
Gel.
Beklemek baðlanmaktý beklediðine.
Ýyi bir þeyler olacak hissederdi.
Zira içinde hoþ rüzgarlar eserdi ismi her anýldýðýnda.
Gel.
Baðlýydý, baðlanmýþtý.


O GELECEK DÝYE

Daha sonralarý da Allah Rasulü’nün (s.a.v) amcasý ve sütkardeþi Hamza (r.a) ile evlenir.
Ve evi Allah Rasulü’nün (s.a.v) uðrak yerlerinden biri olur.
Zaten cömert,
misafiri çok seven bir hanýmdýr.
Ve þimdi misafiri
Peygamber’dir (s.a.v).

O gelecek diye
hazýr tutmak yemeðini.
O gelecek diye
temiz tutmak evini.
Ve gönlünü muhafaza etmek sonra gönle giden yolu, lisanýný.
O severdi misafiri, misafirliði diye misafir etmek bir kardeþini.

O, bir gün Selman’a (r.a):
“Ey Selman, bir Müslüman bir Müslüman kardeþinin yanýna gittiðinde ev sahibi olan kiþi ikram için misafirine bir yastýk verirse Allah tarafýndan baðýþlanýr” buyurdu diye, bir kardeþimize ikram ettiðimizde
o yastýkta dinlenen Allah Rasulü’dür (s.a.v) þimdi.
Tüm ümmetinin sýkýntýlarýndan
bir o an sýyrýlýr belki.
Misafirimiz olur dinlenir þimdi.
     
YAÐMURU BEKLER GÝBÝ…

iyaretlerinde hep bir þeyler öðretirdi. Havle (r.a) evini açar Rasulullah (s.a.v) ise
gönlünü açardý.

Yine bir gün Hamza (r.a) ile geldiler. Havle (r.a) onlara sofra açtý, yemek ikram etti. Yemeklerini yerken Rasulullah (s.a.v) sordu:
- Size günahlarýnýzý silecek, hatalarýnýza kefaret olacak bir þey haber vereyim mi? Onlar:
- Evet, ver ey Allah’ýn Rasulü. dediler. Rasulullah (s.a.v) buyurdu:
- Her ne kadar güç durumda olsanýz da abdesti tam alýnýz.
Mescide giden adýmlarý artýrýnýz.
Ve bir namazý kýldýktan sonra diðer namazý bekleyiniz.

Diðer namazý bekleyin. Bir aðaç altýnda özlemle sevgiliyi bekler gibi.
Kurumuþ topraðýn yaðmuru beklediði gibi.
Diðer buluþmayý bekleyin ki ne kadar zor ayrýldýnýz þimdi.
Gözleriniz arkada hâlâ.
Ve mescide giden adýmlarý artýrýn. Ki O buyurmuþtur:
“… Kiþi güzelce abdest alýp yalnýz namaz kýlmak için mescide gelirken her adýmýna bir sevap yazýlýr ve her adýmýnda bir günahý silinir…”

BAHARLAR GELÝR

Bir gün yine Havle’ye (r.a) misafirdir.
Kendi evinde gibidir.
“Ey Havle bir yemek hazýrla da yiyelim” dedi.
Havle (r.a) un, süt ve yaðla kasire dedikleri yemekten yaptý.
Sofra açarak yemeði Rasulullah (s.a.v) ile eþi Hamza’nýn (r.a) önüne koydu.
Allah Rasulü (s.a.v) yemeðe uzandý fakat sýcak olduðunu anlayýnca elini çekti. Ve þöyle dedi:
- Ey Havle ne sýcaða dayanabiliyoruz, ne soðuða.
O, çok sýcak ve çok soðuk yemez içmezdi.

Ve ne kadar sabýrlýydý. Hepimizin sabrý bir kefeye konulsa O’nun sabrý aðýr gelirdi. Lakin o kendini ayrý tutmadý. “Bizler ne sýcaða ne soðuða sabredebiliyoruz” dedi.
Ne güzel öðretti bize sabýrsýzlýðýmýzý, dayanýksýzlýðýmýzý.
Takatimiz az, gücümüz zayýf.
Soðukta sýcaðý, sýcakta soðuðu ararýz.
Yazda kýþý, kýþta yazý.
Memnun olamýyoruz bir türlü.
Oysa “sýcak da senden soðuk da” desek.
“Baharýn ayrý güzel, kýþýn ayrý.”
Sevinç senin katýndan gelecek kanat kanat.

O ÝKRAM EDER

Havle’nin  (r.a) evinde olduklarý baþka bir gün de biraz sohbetten sonra mübarek söz ve düsturlarýndan ikram eder ev sahiplerine:
“Mal tatlýdýr, yeþildir, çekicidir. Kim onu hakkýyla elde ederse ona bereket verilir. Allah’ýn malýný canýnýn istediði þekilde kullanan kimselereyse, þüphesiz kýyamet gününde cehennem vardýr.”

Kul hakký ne kadar mühimdi. Ve Müslümanlarýn ortak kullanýmýnda olan malý Peygamber (s.a.v) Allah’ýn malý olarak nitelendiriyordu.
Onu haksýz yere kullanan, onu israf edeni de cehennemle korkutuyordu.
O bizi yanlýþlar yaptýðýmýzda korkutur; iyiliklerimizde Allah’ýn rýzasý, korumasý, baðýþlamasý ve cennetiyle müjdelerdi.

Açýk mýdýr kapýmýz?
Gel diyen bir tebessüm var mýdýr yüzümüzde?
Ve gel diyen bir söz dilimizde?
Hazýr tutar mýyýz bir kaþýk fazladan soframýzda?
Bir yetime yer açar mýyýz?
Yer açar mýyýz yoldan geçene, yolda kalmýþa?
Ki yoldan geçen biriyiz hepimiz.
Akþam çöktüðünde þehre dönecek bir evimiz olsa da yoldan geçen biriyiz sadece.
Açýlsa kapýmýz gönlümüze giden yol açýlýr.
Af kapýlarý açýlýr sonuna kadar.
Ve ümmetim diyen Rasul’ün yüzünde tatlý bir tebessüm belirir.
O an rüzgar tatlý bir serinlikle eser ve rahmet yüklü bulutlar gelir.

Elvida ÜNLÜ


radyobeyan