Haberiniz Olsun
Pages: 1
Haberiniz olsun By: hafiza aise Date: 10 Ekim 2011, 11:12:17
HABERÝNÝZ OLSUN

Mart 2009 42.SAYI

YEÞÝLÇAM’IN HACI HOCALARI

Bizler ekranlarda din ve Müslümanlýk adýna tek olumlu þey görmeden yetiþen bir nesiliz. Komedi filmleri de dahil olmak üzere, her türlü olumsuzluðun üzerine yapýþtýrýldýðý hacý-hoca tipleri ekranda, nur yüzü ve tatlý diliyle hacý-hoca dedemiz ise yaný baþýmýzdaydý. Nedendir bilinmez kafamýz pek de karýþmazdý doðrusu. Þahsen ben onlarý hep bir masal karakteri olarak, neyi kastettiðini düþünmeden, uzaktan, yabancýlayarak, hiiiç de üzerimize alýnmadan (camideki hocamýn, dedemin, ev sahibimiz Hüseyin Amca’nýn) izlemiþimdir. Ekrem Dumanlý konuyla ilgili yazýsýnda önce tüm bu olanlarý hatýrlatýyor bizlere. Sonrasýnda da soruyor: Yeþilçam Müslümanlardan özür diler mi? “Yeni bir rejim kurulmuþtur ve her yeni rejim gibi genç Türkiye Cumhuriyeti de bir önceki dönemin kötülenmesi gerektiðini düþünmektedir. Bu yüzden ‘eski’ye ait bütün deðerler kötü gösteriliyor, ‘yeni’ye dair bütün semboller yüceltiliyordu. Eski’yi temsil eden bütün kiþiler ‘hain, yalancý, iþbirlikçi, düzenbaz vs.’ olarak perdeye yansýtýlýyordu. Buna mukabil yeniyi sembolize edenler de ‘idealist, çalýþkan, fedakâr vs.’ rolüyle insanlarýn huzuruna çýkýyordu. Gencecik bir devleti yaþatma güdüsüyle pekiþtirilen prototiplerin o gün için siyasî bir mantýðý vardý. Ancak bugün hayatýn gerçeðine dönmek, bazý özeleþtiriler yapmak gerekiyor.”

FACEBOOK’LA GÜVENDE MÝYÝM?

Facebook internet sitesi, farkýnda olmadan hayatýmýzýn bir parçasý oluverdi. Yýllardýr görmediðimiz arkadaþlarýmýzla bu sayede buluþup, 10- 20 senedir neler yaptýðýmýzý ya da yapamadýðýmýzý bir çýrpýda anlatýverdik. Gruplar kurduk, tartýþmalara katýldýk, fotoðraflar ekledik. Kim ve nereye ait olduðumuzu, siyasi duruþumuzu, kimliðimizi; her þeyimizi dosyalayýp sayfamýza yerleþtirdik. Ama tüm bunlarý yaparken þu soruyu kendimize sormayý unuttuk. “Güvende miyim?” Cevap haberde gizli. “Genelkurmay Baþkanlýðý’nýn direktifi doðrultusunda kuvvet komutanlýklarýnca yayýnlanan emre göre, artýk TSK personeli Facebook’ta açýk kimliðini deklare edemeyecek. Facebook’ta yayýnlanan fotoðraflarýn, ‘güvenliði sakatladýðý’ tespit edildi. Yasaðý deðerlendiren bir yetkili, ‘Personelin siteye yerleþtirdiði fotoðraflar, ulusal güvenlikle ilgili büyük zararlara yol açabilir’ dedi.

NE OLUR O KÝTABI YAZMA

Medyatik bir güzel kýzýmýz, hayatýný anlatan bir kitap yazmak istediðini açýklýyor röportajda. Röportaj için fotoðraf lazým. “Ne yapalým, ne yapalýýým?..” derken bulunuyor çözüm: “En iyisi kitaplarla çekelim bu fotoðraflarý. Otur, evet evet üstüne otur kitaplarýn. Hiç bozma… Tamam süper oldu!” Ali Çolak’ýn bu olayla ilgili söyleyecekleri var, dinleyelim. “Kitabý, üstüne oturulacak nesne olarak gören birinin ‘kitap yazma’ arzusu, beni ürkütüyor. Sesimi duyacaðýndan emin olsaydým, ona þöyle derdim: Güzel hanýmefendi, ne olur o kitabý yazmayýn! Önce, kitaplarý sevmeyi öðrenin, onlarý þöyle yüksekçe bir yere koyun. Sonra, o üstüne oturduðunuz kitaplardan birkaçýný alýp okuyun. Onlarla konuþmaya baþladýðýnýzda, bir daha üstüne oturmaktan utanacak ve muhtemelen bir kitap yazmaktan da vazgeçeceksiniz. Emin olun, bu hepimiz için hayýrlý olacaktýr.”

GELENEKLERÝYLE ÖVÜNEN MÝLLET

Polis ekiplerinin her gün cami önünde sahipsiz ve bakýma muhtaç bir dede bulduðunu belirten Antalya Valisi Valisi Alaaddin Yüksel’nin yaptýðý sarsýcý açýklama milletçe ne hale geldiðimizin ve daha da kötüsü nereye doðru gittiðimizin ipuçlarýný içinde barýndýrýyor. Artýk bizler yaþlýlarýna sahip çýkamayan bir millet olduysak, buyurun hep beraber aðlayalým halimize... “Her gün Muratpaþa Camii’nin önünde bir dede buluyor arkadaþlar. Köyden getirip býrakýyorlar. Çocuklarý, torunlarý býrakýyor cami önüne. Yaðmurda bekliyor. Köyden getirip býrakmýþlar. Aile baðlarýyla ve gelenekleriyle övünen millettik, dedelerimizi cami önlerine býrakýp kaçar hale geldik.”

SÖZÜN ÝZÝ; NEDÝR BU NORMAL?

Sonradan Müslüman olmuþ Ýngiliz yazar, düþünür ve diplomat Gai Eaton, Tanrý’yý Hatýrlamak isimli kitabýnda, sýklýkla kullandýðýmýz ama anlamý üzerine pek de düþünmediðimiz, “normallik” üzerine kafa yormuþ. “Günümüzde normallik, baþkalarý gibi olmak anlamýna gelmektedir; yani eðer çoðunluk yanýlýyorsa yanýlmak, çoðunluk gayri ahlâkî ise gayrý ahlâkîlik normal demektir. Bu bakýþ açýsýna göre çoðunluk daima haklý olmak zorundadýr, nitekim bu varsayým, demokrasinin de temelini oluþturan þeydir. Problemli olan nokta ise, çoðunluðun on yýlda bir fikir deðiþtiriyor olmasýdýr.”

KELÝMELER KAVRAMLAR; TOPRAÐI BOL OLMAK

Öldükten sonra yeni bir yaþamýn geleceðine inanan ilkçað insanlarý bazý kýymetli eþyalarýný tanrýlarýna hediye etmek üzere yanlarýnda götürmeleri gerektiðine inanýyorlardý. Bu inanýþ ölenleri kýymetli eþyalarýyla birlikte gömme geleneðini doðurmuþtur. Ölen kiþiler, mücevher, kýymetli madenden kap kacakla defnedilmenin yaný sýra üzerlerine toprakla höyük yapýlmasýný da vasiyet etmiþlerdir. Ancak zamanla, kýymetli eþya madeni haline gelen bu mezarlar yaðmalanmaya baþlamýþtýr. Eþyalarý çalýnan ölünün ruhunun sýkýntýya gireceði düþüncesiyle daha büyük höyükler yapýlmaya baþlanmýþtýr. Hatta öyle ki, cenaze törenine katýlanlar yanlarýnda bir kova da toprak getirip mezarýn üzerine dökmüþlerdir. Toprak ne kadar bol olursa eþyalarýn muhafazasý da o kadar iyi olacaktýr zira. Bu deyimin çýkýþ hikayesi böyle. Bilinçsiz bir þekilde kullananýmýz varsa bize uyarmak düþer. Ve bir Müslüman’a yakýþan  Müslüman’ýn ardýndan “Allah rahmet etsin” demektir.

Þule AKYOL


radyobeyan