Kokoloji By: reyyan Date: 07 Ekim 2011, 19:23:35
Tavan Arasý
Mayýs 2006 89.SAYI
Akif GÜLER kaleme aldý, TAVAN ARASI bölümünde yayýnlandý.
Kokoloji
Japonya’da salgýna dönüþen, Amerika’da best seller olan bir kitaptan söz etmek istiyorum. Japonca, akýl, ruh, duygular manasýna gelen “kokoro” ile Yunanca “logia” yani bilim kelimesinin bir araya gelmesiyle türemiþ “Kokoloji”, bir tür kendini keþfetme oyunu. Ýki japon bilimadamý tarafýndan geliþtirilen bir tür psikolojik test...
Kokoloji 53 oyunu içeriyor ve iþin cazip tarafý, bu oyunlar sonunda kendinizi keþfediyorsunuz! Ya da öyle olduðunu sanýyorsunuz.
Ancak, sorulara kendinizi kasmadan, dürüstçe cevap vermeniz þartmýþ. Belki de iþin püf noktasý burada yatýyor, eðer kendini kandýrmýyorsan zaten kendini tanýmaya baþlamýþsýn demektir...
Kitabýn yazarý, asýl amacýn insanlarýn kendilerini keþfederek birbirlerine yaklaþmalarýný saðlamak ve duygularýn evrenselliðini ortaya koymak olduðunu iddia ediyor. Kendimizi tanýdýktan sonra ne yapacaðýmýz ise meçhul.
Türkçe çevirisi Okyanus Yayýnevi tarafýndan yayýnlanan kitaptan bir oyunu buraya aldým.
Oyunun baþlýðý: Kararý Siz Verin!
“Tokmaðýn iniþi, kurnaz avukatlarýn yorulmak bilmeyen çeneleri, karar okunurken çöken sessizlik… Bir mahkeme salonundan daha fazla dramatik olmayý baþaran çok az film sahnesi vardýr. Zekâlarýn çarpýþtýðý gerilim dolusu savaþ alanýnda kimi zaman doðru ile yanlýþ arasýndaki çizgi bulanýklaþýr ve bu karýþýklýkta kanun ve adalet kaybolur. Mahkeme salonunda geçen bir filmde aktörsünüz, aþaðýdakilerden hangisini oynardýnýz?
1. Avukat
2. Dedektif
3. Suçlu
4. Þahit
Kararý Siz Verin için anahtar:
Psikolojik açýdan aktör sizin sosyal kiþiliðinizle ilintilidir, yani dýþ dünyayý karþýladýðýnýz yüzünüz. Kendinizi bir aktör olarak hayal etmek size istediðiniz rolü oynama özgürlüðü sunar. Mahkeme salonu dekoru ise sahneye gergin ve heyecanlý duygular katar. Oynadýðýnýzý söylediðiniz rol bir kriz durumunda ne tepki verdiðinizi anlatýr.
1. Avukat:
Ateþ altýnda daima soðukkanlýsýnýz ve sizi terlerken görmek çok zor. Faka çok gergin durumlarda ortaya çýkan bir baþka yüzünüz daha var: Kýsýtlamalarý unutacak kadar ateþli ve gerekirse patlamaya hazýr bir savaþçý. Bu soðukkanlýlýk ve ateþlilik sizi en umutsuz durumlarda bile düzlüðe çýkarýyor.
2. Dedektif:
Karmaþa ve karýþýklýk sizi etkilemiyor ve baþkalarý kendilerini kaybettiklerinde bile, siz sakin kafayla düþünebiliyorsunuz. Çevrenizdekiler sizdeki bu serinkanlýlýða saygý duyuyorlar ve zorda kaldýklarý zaman sizden yardým istiyorlar. Bunun anlamý baþýnýzdan hiç dert eksik olmamasý ama siz stresten fazla rahatsýz olmuyorsunuz, hatta sizi daha da sakinleþtiriyor.
3. Suçlu:
Ýlk bakýþta güçlü ve umursamaz görünüyorsunuz ama aslýnda savaþlarý sonuna kadar götürmek için gerekli olan þey sizde yok. Ýþler zora binince, kaygýlanmakla vakit kaybediyor, sorunlarý çözmek yerine kendinizi yargýlamaya baþlýyorsunuz. Sizin için yapýlacak en iyi þey, olaylarý daha pratik yoldan çözümleyebilen birisiyle ortaklýk kurmaktýr.
4. Þahit:
Her durumda uyumlu ve yardýmsever olarak görünseniz de, baþkalarýný memnun etmek için gösterdiðiniz fazla çaba sizi de bir dert kaynaðý haline getiriyor. Herkesle her zaman geçinmek uðruna tutarsýz ve hatta güvenilmeyecek birisi haline geliyorsunuz. Yaptýklarýnýzýn baþkalarýný mutlu ya da mutsuz edip etmediðinden sürekli endiþe duymayý býrakmalýsýnýz. Kendinizi ispatlamanýz gereken tek kiþi kendinizsiniz.”
Ýþte elin adamý kendini böyle tanýyor. Ýnsan kendinin bilinmezi olunca da iþ böyle kitaplara kalýyor!
Diplomasi Sanatý
Diplomasinin birçok tarifi yapýlabilir. Ancak en kestirme tariflerinden biri, “Her ahvalde kuyruðu dik tutmak..” diye söylenebilir.
Ýþte size zor anlarýnýzda nasýl tavýr almanýz gerektiðini öðreten bir diplomasi örneði:
Minik bir köpek bir gün ormanda dolaþýp, kelebekleri kovalar, çiçekleri koklarken kaybolduðunu fark etmiþ. Ne yapacaðýný düþünürken, bir de bakmýþ ki karþýdan bir leopar geliyor ve belli ki günlük yiyeceðini arýyor.
“Þimdi baþým dertte..” diye düþünmüþ minik köpek. Etrafýna bakmýþ ve yerde kemik parçalarýný görmüþ. Hemen arkasýný leoparýn geldiði yere dönerek kemikleri kemirmeye baþlamýþ, bu arada da arkadaki hareketi kestirmeye çalýþýyormuþ. Leopar tam saldýracakken, minik köpek kendi kendine konuþmaya baþlamýþ:
“Ne kadar lezzetli bir leoparmýþ, acaba etrafta bundan bir tane daha var mý?”
Bunu duyan leopar bir anda donmuþ kalmýþ ve en yakýndaki aðaca týrmanarak dallarýn arasýna saklanmýþ. “Tam zamanýnda kurtardým paçayý, yoksa bu köpeðe yem olacaktým!” diye düþünmüþ leopar.
Bütün bunlar olup biterken, bir baþka aðacýn üstündeki bir maymun olanlarý izliyormuþ. Bu fýrsatý deðerlendirirse, bundan sonra leoparýn düþmanlýðýndan kurtulabileceðini düþünmüþ. Leoparýn yanýna giderek neler olduðunu anlatmýþ. Leopar köpeðin yaptýklarýna çok sinirlenmiþ ve maymuna: “Atla sýrtýma, gidip þunu yakalayalým!” demiþ.
Minik köpek, leoparýn, sýrtýnda maymunla birlikte süratle kendisine yaklaþtýðýný fark etmiþ. “Þimdi ne yapacaðým?” diye bir an düþündükten sonra, kaçmaya teþebbüs bile etmemiþ. Bunun yerine yine arkasýný leoparýn geldiði yöne dönerek, kemikleri kemirmeye devam etmiþ. Tam leopar saldýracakken yine kendi kendine konuþmuþ:
“Bu aptal maymun da nerede kaldý? Yarým saat önce bir leopar daha getirsin diye gönderdim, hâlâ haber yok!”
Diplomasi böyle bir þey iþte... Yapabiliyorsan, hýzlý düþün, sakin ol, güçlü görün, düþmaný kendi silahý ile vur.
Hz. Ömer'den Bir Mektup
“Siyasetname”ler kültür tarihimizin önemli klasiklerindendir. Geleneðimize göre hikmet ehli zatlar idarecileri uyarmayý vazife sayarlar. Siyasetnameler iþte bu uyarýlarýn toplandýðý eserlerdir.
Meþhur siyasetname yazarlarýndan biri de dokuzuncu asýrda Endülüs’te yaþamýþ olan Ýbn Abdirrabbih’dir. Türkçe’ye “Hükümdar ve Siyaset” adýyla çevrilen kitap, sadece hükümdarlara deðil her kademede idarecilere ýþýk tutacak bir rehberdir.
Kitapta Ýbn Abdirrabbih’in özellikle Hz. Ömer’den sýklýkla örnekler vermesi, bu büyük halifenin adaletinin deðerini bize yeniden hatýrlatýyor.
Kitap, bu meyanda Hz. Ömer r.a.’ýn Ebu Musa el-Eþ’arî’ye yazdýðý mektuba da yer vermiþ. Birlikte okuyalým:
“Davalý sana þikâyetini arz ettiðinde onu anlamaya çalýþ! Geçerliliði olmayan bir haktan bahsetmek yarar saðlamaz. Ýnsanlarýn senin meclisindeki yerleri eþit olsun! Öyle ki, ne güçlü kiþi senin zayýf düþmeni arzulasýn, ne de zayýf kiþi senin zulmünden korksun...
Þu kesin kuralý unutma: Ýddia sahibi delil sunmalý, inkârcý ise yemin etmelidir. Müslümanlar arasýnda barýþ saðlamak gerekir.
Daha önce vermiþ olduðun bir hüküm hakkýnda yeni bir hüküm vermen için engel yoktur. Onu kendi içinde ölçüp biçtiðinde geri dönmen gerekiyorsa, geri dön! Bu durum, yanlýþ bir yargýya meyletmekten daha hayýrlýdýr.
Ýddia sahibine belli bir süre taný! Eðer kanýtýný getirirse lehine karar ver, yok þayet getiremezse aleyhine hüküm ver! Ýnsanlara eziyet etme!
Ýnsanlarýn yöneticilerine karþý nefretleri olur. Kiþisel tutkularýna kapýlýp, dünya peþinde koþan biri olmaktan sakýn!
Haklarý zamanýnda ver! Günde bir saat bile olsa yüksek memurlarla ilgili þikâyetleri dinle; onlarý dava edenler için mahkeme kur!
Zalimleri korkut ve onlarý daðýt! Ýnsanlar için çözümü ve baþarýyý, tevazu ve muhabbetle iste! Onlarýn hastalarýný ziyaret et! Cenazelerine katýl! Onlara kapýný aç! Sen de onlardan birisin, ancak Allah senin omuzlarýna onlarýnkine göre daha aðýr yük yüklemiþtir.
Sen Allah’ýn yarattýðý hayvanlar gibi sorumsuz bir semirici olmaktan kaçýn! Zira hayvanýn tavlanmasý kesilmesine sebep olur.
Þunu bil ki, idareci saparsa yönetilen de sapar. Selâmetle.”
(Hükümdar ve Siyaset, Bordo Siyah Klasik Yayýnlar, Ýstanbul 2004)