Evliyalarýn Hayatý
Pages: 1
Seleme Bin Dinar By: armi Date: 06 Temmuz 2009, 19:06:29
Tâbiînin büyük âlim ve evliyâlarýndan. Künyesi, Ebû Hâzým'dýr. Mahzûm kabîlesindendir. A'rec ismiyle de tanýnýr. Medîne âlimi ve kâdýsý idi. Aslen Fars'lýdýr. Annesinin adý Rûmiyye'dir. Zühd sâhibi ve çok ibâdet ederdi. 757 (H.140) yýlýnda vefât etti. Abdurrahmân ibni Zeyd der ki: "Ebû Hâzým'daki hikmeti baþkasýnda görmedim."

Sehl bin Sa'd es-Sa'dî, Ebû Ümâme Sehl bin Hanîf, Saîd bin Müseyyib'den ve baþkalarýndan hadîs rivâyet etti. Zührî, Ubeydullah bin Amr, Ýbn-i Ýshâk, Mâlik, Hiþâm bin Sa'd, Usâme bin Zeyd el-Leysî ve baþkalarý da ondan hadîs rivâyet ettiler. Ýmâm-ý Nesâî, Ahmed bin Hanbel, Ebû Hâtem, Seleme bin Dînâr'ýn hadîs ilminde sika (güvenilir) olduðunu bildirmiþlerdir. Bildirdiði hadîs-i þerîfler Kütüb-i Sitte denilen hadîs kitâblarýnýn hepsinde yer alýr.

Ebû Hâzým Seleme bin Dînâr hazretleri buyurdular ki:

"Dünyânýn az bir þeyi, âhiretin çok þeyinden alýkor. Çünkü insan dünyâ meþgalelerinden âhiretle alâkalanmaya fýrsat bulamaz."

"Kalb, her türlü kötü düþüncelerden temizlenip, niyetler düzeltilip, ihlâs üzere olunduðu zaman büyük günahlar baðýþlanýr. Kiþi günahlarýný terketmeye azmettiði, yöneldiði zaman, onda mânevî yönde büyük ilerleme ve geliþmeler olur."

"Müminin, diline çok iyi sâhip olmasý gerekir."

"Ey oðul, Allahü teâlâdan korkmayan, ayýbdan sakýnmayan, ihtiyarlýðýnda sâlih amel iþlemeyen kimseye uyma."

"Cehennem'e düþmek korkusu insanlardan hiç eksik olmaz. Hattâ, gökten seslenen birisi, yeryüzündekilere Cehennem'e girmekten korkmamalarýný bile söyleseydi, yine onlarCehennem'e düþmek ve onu görmek korkusundan kurtulamazlardý."

Seleme bin Dînâr bir defâsýnda nefsine þöyle demiþti: "Ey Ebû Hâzým! Kýyâmet günü ey þu, þu hatânýn sâhibi diye çaðýrýlýr, onlarla berâber kalkarsýn. Sonra baþka günahlarýn sâhipleri çaðýrýlýr. Yine onlarla berâber kalkarsýn. Ey Ebû Hâzým, seni öyle bir durumda görüyorum ki, her halde her hatâ ve günah sâhibiyle kalkacaksýn."

"Her gün kiþinin ilmi ve hevâsý(arzu ve istekleri) insana gelirler. Onun göðsünde birbiriyle mücâdele ederler. Eðer o kiþinin ilmi hevâsýna (kötü arzu ve isteklerine) gâlip gelirse, o gün onun için kazanç günüdür. Þâyet hevâsý ilmine üstün gelirse, o gün de zarar günüdür."

"Hevâsýný (kötü arzu ve isteklerini) öldüren, harpte düþmaný öldürenden daha güçlüdür."

Birisi, Seleme bin Dînâr'a; "Sen kendine çok sâhipsin" dedi. O da þöyle cevap verdi. "Nasýl kendime sâhip olmýyayým. On dört düþman beni gözetliyor ve fýrsat kolluyor. Dört tanesine gelince, onlardan biri olan þeytân, bana fitne veriyor, aklýmý ve kalbimi karýþtýrýyor. Müslüman hased ediyor. Kâfir ise fýrsat bulsa öldürür. Münâfýk bana buðz eder. Diðer on taneye gelince, onlar da: Açlýk, susuzluk, sýcak, soðuk, çýplaklýk, ihtiyarlýk, hastalýk, ihtiyaç, ölüm ve ateþtir. Ýþte bütün bunlarla baþa çýkabilmem için, tam silâhlý olmalýyým. En üstün silâh da takvâdýr (haramlardan sakýnmadýr)."

Kendisine; "Ey Ebû Hâzým, senin sermâyen nedir?" diye soruldu. Þöyle cevap verdi: "Allahü teâlâya güvenip, insanlardan bir þey beklemememdir."

"Ýnsanlarýn günah ve yasak iþleri iþlediðini görürsünüz. Ona "Ölümü ister misin?" denirse, "Hayýr istemem" der. "Ona günahlarý terk etmez misin?" denildiðinde; "Onlarý terk etmek istemiyorum, onlarý ancak öldüðüm zaman býrakýrým. Fakat ölümü de sevmiyorum" der".

"Biz tövbe etmeden ölmek istemiyoruz. Ölümden önce de tövbe etmiyoruz. Ýyi bil ki, öldüðün zaman malýný mülkünü býrakýrsýn. Hiç bir þeyi götüremezsin. Öyleyse nefsini iyi taný."

Süleyman bin Abdülmelik, Ebû Hâzým'a ihtiyaçlarýný bildir diye mektup yazdý. O da cevâben, "Ben hâcetimi her türlü ihtiyaçlarý veren Rabbime arzettim. Bana verdiklerine de kanâat ettim. Vermediklerine de rýzâ gösterdim." buyurdu.

: Seleme Bin Dinar By: armi Date: 06 Temmuz 2009, 19:08:09
"Dünyâyý iki þey olarak buldum: Biri bana âit, diðeri baþkasýna. Baþkasýna âit olan þeyi, bütün gücümle elde etmeðe çalýþsam, mümkün deðil, ona ulaþamam. Benim rýzkým nasýl olsa baþkasýna verilmez. Baþkasýnýnki de bana verilmez. Bana verilecek rýzkýn bir zamaný vardýr. Onun için onda acele etmiyeceðim."

"Senin ihtiyâcýný giderecek miktâr sana yetiyorsa, en asgarî maiþet sana kâfidir. Eðer sana kâfi gelecek miktâr sana yetmiyorsa, o zaman dünyâda sana yetecek hiçbir þey yoktur."

"Âhirette sana lâzým olacak þeye bugün (dünyâda) öncelik ver. Âhirette sana zarar verecek þeyi de terk et."

"Dünyâda geçen günler rüyâ, geri kalan gelecek günler ve þeyler ise, arzu ve istekten ibârettir."

"Öldüðünde sana fayda vermeyecek her iþi terk et. Böyle yaparsan, ne zaman ölürsen öl, zararda olmazsýn"

"Ebû Hâzým hazretlerine dediler ki: "Fiyatlar çok yükseldi. Pahalýlýk var." O da þöyle cevap verdi: "Niçin üzülüyorsunuz? Bolluk zamanýnda sizi rýzýklandýran Allahü teâlâ, pahalýlýkta da size rýzýk verecektir."

"Dünyâda insaný sevindiren bir þeyin peþinden, mutlaka onu rahatsýz edecek bir þey gelir." "Sizden birinin, dînin emirlerine uymasý beni çok memnun ediyor."

"Ey Âdemoðlu, her þey ölümden sonra belli olup, ortaya çýkacak."

"Ebû Hâzým hazretleri, Medîne vâlisinin yanýna gitti. Vâli; "Bana nasîhat et" dedi. Ebû Hâzým hazretleri þöyle buyurdu. "Kapýna gelenlere bak. Eðer, iyi insanlarý yaklaþtýrýrsan, kötüler yaklaþmaz. Kötüleri yaklaþtýrýrsan, iyiler gelmez."

"Ýnsanlar konuþmayý severler fakat, konuþtuklarý ile amel etmeyi, bildiklerini yaþamayý terk ederler."

"Ýki þey vardýr ki, onlar yapýlýnca, dünyâ ve âhiretin iyiliklerine kavuþulur. Onlar nedir? diye sordular. Ebû Hâzým hazretleri þöyle cevap verdi: "Birincisi, Allahü teâlânýn râzý olup, sana aðýr ve zor gelen þeylere sabýr ve tahammül etmek; ikincisi, Allahü teâlânýn beðenmediði bir þeyi senin de beðenmemen."

"Kim þu iki þey için garanti verebilirse, ben de onun için Cennet'i garanti verebilirim. Birincisi; nefsinin sevdiði þeyleri terketmen, ikincisi; Allahü teâlânýn râzý olup, senin beðenmediðin þeylere sabretmen."

"Âlimde þu üç haslet (özellik) bulunur. Birincisi, kendisinden yukardakine karþý gelmemek. Ýkincisi, kendinden aþaðýdakileri hor ve alçak görmemek. Üçüncüsü, ilmine karþý dünyâlýk almamak."

"Ýdârecilerin en hayýrlýsý, âlimleri sevendir."

"Birisi gelip, Ebû Hâzým hazretlerine: "Beni çok üzen bir þey var" dedi. Ebû Hâzým hazretleri "Nedir o?" diye sordu. O da; "Ben dünyâyý seviyorum" dedi. O zaman Ebû Hâzým hazretleri þöyle buyurdu: "Ben, Allahü teâlânýn sevdirdiði bir þeyi sevdiðimden dolayý nefsimi kötülemem. Çünkü Allahü teâlâ bana bu dünyâyý sevdirdi. Eðer dünyâ sevgisi, bizi Allahü teâlânýn beðenmediði bir þeye sürüklemiyor, beðendiði bir þeyden de alýkoymuyorsa, bunun hiçbir zararý yoktur."

"Allahü teâlânýn rýzâsý için bir kimseyi seviyorsan, dünyâlýk konusunda, onunla münâsebetlerini (iliþkini) azalt."

"Rabbinin devamlý üzerine nîmetler gönderdiðini görüp duruyorken, hâlâ niçin O'na isyân eder, yasaklarýndan kaçýnmazsýn."

EÐER EHÝL ÝSEN

Süleyman bin Abdülmelik, Ebû Hâzým hazretlerine dedi ki: "Keþke, yarýn huzûr-i ilâhîde durumumun nasýl olacaðýný bilseydim."Ebû Hâzým þöyle dedi: "Ýyi kimsenin durumu, ehlinden (âilesinden) uzun zaman ayrýlýp, sonra onlarla buluþturulan gâib kimse gibidir. Kötü kimsenin durumu, kaçýp da, sonra yakalanýp efendisine teslim edilen kimsenin durumu gibidir." O zaman Süleyman bin Abdülmelik çok aðladý.

Süleyman bin Abdülmelik yine sordu. "Allahü teâlânýn rahmeti nerededir?"Ebû Hâzým; "Allahü teâlânýn rahmeti muhsinlere (iyi kimselere) yakýndýr" buyurdu. Tekrar; "Bizim durumumuz nasýl iyi olacak?" diye sordu. Cevâbýnda; "Kibri terk eder, mürüvvete (insâniyet-vakar) yapýþýrsýnýz."

En âdil þey nedir? sorusuna; "Kiþinin kendi nefsine güvenip, korktuðu kimsenin yanýnda doðruyu söylemesidir."

En çabuk kabûl olan duâ hangisidir? sorusuna; "Ýyi bir kimsenin, iyi olan kimselere duâsýdýr."

Ýnsanlarýn en akýllýsý kimdir? sorusuna; "Allahü teâlâya itâate muvaffak olup ve onunla amel edip, insanlarýn da bunu yapmasýna rehberlik eden kimsedir." buyurdu.

Süleyman bin Abdülmelik duâ isteyince, þöyle duâ etti:

"Ey Allah'ým! Süleyman eðer senin velî kullarýndan ise, ona dünyâ ve âhiretin hayýrlarýný ver. Eðer senin düþmanlarýndan ise, râzý olduðun þeyleri ona nasîb eyle."

Ebû Hâzým daha sonra þöyle söyledi; "Eðer ehli isen, çok açýklama yaptým. Eðer ehli deðilsen, neye yarar?"

GÖZÜN ÞÜKRÜ

"Ebû Hâzým hazretlerine birisi gözlerin þükrü nedir?" diye sordu.Ebû Hâzým hazretleri þöyle cevap verdi: "Onlarla hayýr (iyilik) gördüðün zaman bakar, þerri (kötülük) gördüðün zaman, bakmazsýn.""Ýki kulaðýn þükrü nedir?" diye sordu. Cevâbýnda; "Ýyilik iþitirsen dinlersin, kötülük duyduðun zaman dinlemezsin.""Ýki elin þükrü nedir?" diye sorunca; "Onunla senin olmayan þeyi alma. Haram iþleme" buyurdu. "Karnýn þükrü nedir?" diye sorunca;"Altý yemek, üstü ilim olsun", "Ayaklarýn þükrü nedir" diye sorunca, "Ýyi kimseyi görünce ayaklarýný, onun yaptýðý iþlerde kullanýrsýn. Beðenmediðin birisini görünce, ayaklarýný onun yaptýðý kötü iþlerde, kullanmaz ve onun gittiði kötü yerlere ayaklarýnla gitmezsin. Diliyle þükredip, diðer âzâlarýyla (vücûdunun diðer kýsýmlarýyla) þükr vazifesini yapmýyana gelince: Onun durumu, elbisesi olup, onu giymeyen, sâdece eliyle bir kenarýna dokunan kimse gibidir. Elbette, o elbise o kimseyi sýcaktan ve soðuktan korumayacaktýr." buyurdu.

1) El-A'lâm; c.3, s.113
2) Tezkiret-ül-Huffâz; c.1, s.133
3) Hilyet-ül Evliyâ; c.3, s.229
4) Tehzîb-üt-Tehzîb; c.4, s.143
5) Tabakât-ül-Kübrâ; c.1, s.36
6) Ýslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.2, s.369


radyobeyan