Salim Bin Abdullah By: armi Date: 06 Temmuz 2009, 18:49:04
Tâbiînin büyük fýkýh âlimlerinden ve velî. Ýsmi Sâlim, künyesi Ebû Ömer'dir. Ýkinci Ýslâm halîfesi hazret-i Ömer'in torunu olup, babasýEshâb-ý kirâmdan büyük âlim Abdullah bin Ömer hazretleridir.
Babasýnýn terbiyesinde yetiþip, çok büyük derecelere kavuþtu. Çok hadîs-i þerîf dinleyip, islâm ahlâkýyla ahlâklandý. Babasýna çok benzer, herkes tarafýndan sevilirdi. Medhiyelere mazhar oldu. Babasýndan ve Tâbiînden Saîd bin Müseyyib'ten hadîs-i þerîf dinleyip, rivâyet etti. Kendisinden de Tâbiînden büyük muhaddis Nâfî Mevlâ ibni Ömer ve Ýbn-i Þihâb-ý Zührî hadîs-i þerîf rivâyet ettiler. Müslümanlara rehber oldu. Bu hizmeti dolayýsýyla ismi büyük kitaplara geçip, unutulmayarak dâima yâd edildi. Müslümanlara nasîhatta bulunup, onlara yol gösterdi. Hattâ Emevî halîfelerinden Ömer bin Abdülazîz ve Hiþâm bin Abdülmelik'e devamlý nasîhat ederdi. Büyük fýkýh âlimi olup, bir kavle göre Medîne-i münevveredeki yedi büyük fýkýh âliminden biridir. Mezhep sâhibi imâmlarýndandý. Fakat mezhebi bütünüyle kitaplara geçirilmeyip, unutulduysa da, bâzý ictihadlarý temel kitaplarda yazýlýdýr. Onun haramlardan kaçýnmasý dünyâya düþkün olmamasý ve takvâsý dillerde dolaþýrdý. Zamanýndaki ve sonraki âlimler onu medh edip, dâima hürmetle anarlardý. Tâbiînden ve Medîne-i münevveredeki yedi büyük âlimden Saîd bin Müseyyib onun hakkýnda; "Sâlim, Abdullah'ýn kendine en fazla benzeyen oðludur. Abdullah ise hazret-i Ömer'in kendine en fazla benzeyen oðluydu." Ýshâk bin Râhavî'ye de; "Bütün isnadlarýn en doðrusu Zührî'nin Sâlim'den, onun da babasýndan rivâyetidir" buyurdular. Sâlim bin Abdullah'ýn, sakalý rivâyete göre sarý olup, sonradan beyazlaþmýþtý. Yüzüðünde tek satýr olarak "Sâlim bin Abdullah" ismi yazýlýydý. Dokuz çocuðu olup, isimleri; Ömer, Ebû Bekir, Abdullah, Âsým, Ca'fer, Hafsa, Fâtýma, Abdülazîz ve Abede'dir. Medîne-i münevverede 725 (H.106) bir rivâyete göre de 727 senesinde vefât etti.Cenâze namazýný Emevî halîfesi Hiþâm bin Abdülmelik kýldýrdý.
Bir defâsýnda Harem-i þerîfe girdiðindeEmevî hükümdarlarýndanHiþâm bin Abdülmelik ile karþýlaþtý. Onun; "Ey Sâlim! Ne ihtiyâcýn varsa benden iste" suâli üzerine; "Yâ Emîr-ül-Müminîn! Ben Allah'ýn evinde baþkasýndan bir þey istemekten hayâ ederim" cevâbýný verdi. Bir defâsýnda Eþ'ab hazretlerine buyurdu ki: "Ýhtiyaçlarýný Allah'tan baþkasýndan bekleme."
Birgün Ömer bin Abdülazîz ona mektup yazarak hazret-i Ömer-ül Fârûk'un mektublarýndan birisini kendisine yazmasýný istedi. Bunun üzerine Sâlim bin Abdullah halîfeye þu mektubu yazdý:
"Ey Ömer! Dünyâda iken çeþit çeþit lezzetleri tadýp hayâtýn her türlü zevklerini elde edip de, öldükten sonra, o güzel gözleri kafataslarýnda oyuk hâlini almýþ, yine o doymak bilmiyen karýnlarý þimdi yarýlmýþ olan ve senden önce geçen pâdiþâhlarýn hâlini iyi düþün ve ibret al. Þimdi onlar, yerin altýnda ve üstünde leþ olmuþlar. Kendisine sâhip olamayan bir zavallý bile þimdi onlara, leþlerinin kokusundan, tiksinerek bakýyor."
Sâlim bin Abdullah, Ömer bin Abdülazîz'in mektubunu alýnca, þu mektubu yazdý: "Bismillâhirrahmânirrahîm. Sâlim bin Abdullah'dan, müminlerin emîri Ömer binAbdülazîz'e! Sana selâm ederim. Kendisinden baþka ilâh olmayan Allahü teâlâya hamd ederim. Allahü teâlâ, irâde buyurup (dileyip) dünyâyý yarattý. Dünyâyý çok kýsa eyledi. Onun baþýndan sonuna kadar olan zamaný, günün bir saati gibi yaptý. Sonra, dünyâ ve dünyâdakilerin son bulmalarýný diledi ve meâlen þöyle buyurdu: "O'nun zâtýndan baþka herþey yokluða mahkûmdur. (Geçerli) hüküm ancak O'nundur; ve (öldükten sonra) hep O'na döndürüleceksiniz." (Kasas sûresi: 88) Allahü teâlâ, insanlara Peygamberleri vasýtasiyle kitaplar gönderdi. Bunlarla emirlerini ve yasaklarýný, helâl ve haramlarý, emrine itâat edenlere vereceði mükâfatý, itâat etmiyenlere vereceði azâbý, v.s. bildirdi. Ey Ömer! Sen þimdi, sýradan bir insan deðilsin. Büyük bir vazifeyi üzerine aldýn. Bu hususta, Allahü teâlâdan baþka senin yardýmcýn yoktur. Kendini ve ehlini muhafaza edip, hak ve hukuku gözetebilirsen, bu büyük bir nîmettir. Çünkü senden önce geçenlerden bir kýsmý, yapacaklarýný yaptýlar. Hakký öldürüp, bâtýl ve bid'atleri ortaya çýkardýlar. Bu bid'atleri sünnet-i seniyye zannettiler. Bid'at ehli kimselerin yetiþmesine fýrsat verdiler. Ýlim sâhiplerine rahatlýk verdilerse de, çok eziyet de yaptýlar. Sen onlara, rahatlýk ve geniþlik vermekle berâber, eziyet ve sýkýntý kapýsýný da kapalý tut. Eðer senAllahü teâlânýn rýzâsýný gözetirsen, Allahü teâlâ sana yardýmcý insanlar gönderir. Allahü teâlânýn yardýmý, herkesin niyetinin derecesine göredir. Eðer niyet tam hâlis olursa, Allahü teâlânýn yardýmý da tam olur. Eðer niyet noksan olursa, Allahü teâlânýn yardýmý da ona göre olur."
: Salim Bin Abdullah By: armi Date: 06 Temmuz 2009, 18:49:45
Sâlim bin Abdullah dedesi hazret-i Ömer'in hâlini anlatýrken, Resûlullah efendimizden ve Asr-ý saâdetten de kýymetli haberler vermektedir: "Hazret-i Ömer devlet baþkaný seçildiðinde, hazret-i Ebû Bekir'e tâyin edilen maaþ kadar ücret almaya baþladý. Bu þekilde devam ederken, bir defâsýnda sýkýntýya düþtü. Muhâcirlerden bir grup, toplanýp bu mevzuyu görüþtüler. Zübeyr bin Avvam, hazret-i Ömer'e söylesek de maaþýný biraz artýrsak, buyurdu. Hazret-i Ali, ümid ederiz ki kabûl eder deyip, haydi gidelim buyurunca kalktýlar. Hazret-i Osman; "Hazret-i Ömer'in hak ve adâlette ne kadar sert olduðunu biliyorsunuz. Bu isteðimizi kendisini kýrmayacaðý birisine söyletelim. Kýzý Hafsa'ya (r.anhâ) gidip, bu meseleyi anlatalým. Bizim ismimizi vermeden, arzumuzu ona bildirsin" buyurdu. Kabûl ettiler ve doðru hazret-i Hafsa'nýn yanýna gittiler. Ona durumu anlattýlar ve bunu kabûl etmeden hazret-i Ömer'e kimsenin ismini söylememesini de tenbih ettiler. Sonra da dýþarý çýktýlar. Bunun üzerine Hafsa (r.anhâ), hazret-i Ömer'in yanýna gitti. Durumu anlattý.Hazret-i Ömer celâllenip, "Kimdi onlar?" diye suâl etti. Hazret-i Hafsa, "Fikrini öðrenmeden kim olduklarýný söylemem" dedi.Hazret-i Ömer; "Eðer kim olduklarýný bilseydim, iyice döverdim. Ama, duâ etsinler ki, arada sen varsýn. Peki Hafsa, Allah aþkýna söyle, Resûlullah efendimiz senin evinde kalýrken giydiði en kýymetli elbise neydi?" Hafsa (r.anhâ); "Ýki tane renkli elbisesi vardý.Elçileri onlarla karþýlar, Cumâ hutbelerini onlarla okurdu" dedi. Hazret-i Ömer; "Peki yediði en iyi yemek neydi?" diye sorunca, kýzý;"Bizim yediðimiz ekmek, arpa ekmeðiydi. O sýcakken, yað kabýnýn altýna koyardýk. Ekmek yumuþar ve yaðlanýrdý. Onu yerdik ve güzel bulduðumuz için baþkalarýna da ikrâm ederdik" diye cevap verdi. Hazret-i Ömer tekrar; "Senin yanýnda kaldýðý zamanlarda kullandýðý en geniþ, rahat yaygý neydi?" diye sordu. Hazret-iHafsa;"Kaba kumaþtan yapýlma bir örtümüz vardý. Yazýn dörde katlar ve altýmýza yayardýk. Kýþ gelince de yarýsýný altýmýza yayar, yarýsýný da üstümüze örterdik" diye cevap verince, halîfe; "Yâ Hafsa! Benim tarafýmdan onlara söyle. Resûlullah efendimiz kendine yetecek miktarý tespit eder, fazlasýný ihtiyaç sahiplerine verir ve kalanla iktifâ ederdi. Vallahi ben de kendime yetecek kadarýný tesbit ettim. Artaný ihtiyaç sâhiplerine vereceðim ve bununla iktifâ edeceðim. Resûlullah efendimiz, hazret-i Ebû Bekir ve ben bir yol takip eden üç kiþi gibiyiz. Onlardan ilki nasîbini aldý ve yolun sonuna vardý. Diðeri de ayný yolu takip etti ve O'na kavuþtu. Sonra üçüncüsü yola koyuldu. Eðer o da öncekilerin gittikleri yolu takip eder, onlar gibi yaþarsa, onlara kavuþur ve onlarla beraber olur. Eðer, öncekilerin gittikleri yoldan baþka bir yol takip ederse, onlarla buluþamaz" buyurdu."
Yine hazret-i Ömer'in þöyle buyurduðunu rivâyet eder; "Vallahi biz dünyâ zevklerine raðbet etmeyiz. Ýstesek bir hayvan kestirir, ekmek ve kuru üzümden þýra yaptýrýr yer, içeriz. Fakat, biz bu nîmet ve güzellikleri öbür dünyâya býrakmak istiyoruz. Çünkü Allahü teâlâ meâlen þöyle buyuruyor: (Kâfir olanlara, ateþe arz edecekleri gün þöyle denir) "Siz dünyâ hayatýnda bütün zevklerinizi yaþayýp bitirdiniz ve bunlarla sefâ sürdünüz. Artýk bugün hakâret azâbý ile cezâlanacaksýnýz, çünkü yeyüzünde haksýz yere kibir taslýyor, bir de dinden çýkýyordunuz (fâsýklýk ediyordunuz)" (Ahkâf sûresi: 20)
SIRADAN BÝR ÝNSAN DEÐÝLSÝNÝZ
Ömer bin Abdülazîz, Sâlim bin Abdullah'a yazdýðý bir mektubta þöyle buyuruyor: "Müminlerin emîri Ömer bin Abdülazîz'den, Sâlim bin Abdullah'a! Sana selâm ederim. Kendisinden baþka ilâh olmayan Allahü teâlâya hamd ederim. Ýsteklisi olmadýðým halde, bu ümmetin halîfeliði bana verildi (halîfe oldum). Allahü teâlâ böyle takdir etmiþ. Yüklendiðim bu vazifede beni muvaffak kýlmasýný, insanlarý söz dinler ve itâatkâr eylemesini, yardýmcý kýlmasýný, benim onlara karþý merhamet ve adâletle muamele etmemi nasîb eylemesini, Allahü teâlâdan dilerim. Bu mektûbum sana ulaþýnca, bana Ömer binHattâb'ýn çeþitli kimselere gönderdiði mektublarýný, onun hayâtý ve yaþayýþý ile alâkalý bilgileri, vermiþ olduðu hükümleri hemen gönder. Çünkü ben onun izindeyim. Onun hayâtýný ve yaþayýþýný kendime örnek alýyorum. Allahü teâlâ bu yolda bizi muvaffak eylesin. Vesselâm."
1) Tehzîb-üt-Tehzîb; c.3, s.346
2) Hilyet-ül-Evliyâ; c.2, s.193; c.1, s.49
3) El-A'lâm; c.3, s.71
4) Vefeyât-ül-A'yân; c.2, s.349
5) Tabakât-ý Ýbn-i Sa'd; c.5, s.195
6) Ýslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.2, s.365
radyobeyan