Kime benziyoruz By: hafiza aise Date: 07 Ekim 2011, 11:55:37
KÝME BENZÝYORUZ
Nisan 2009 43.SAYI
Yaþantýmýzýn her alanýný kaplamasý gereken sünnetlerin acaba ne kadarýný uyguluyoruz? Uygulamadýðýmýz birçok sünnet hayatýmýzda büyük boþluklar býraktý. Terk ettik onlarý, uygulamaya mecbur hissetmediðimiz için. Unuttuk bize kattýklarýný. Oysa Allah’a itaat Rasul’e itaatten geçiyordu. Rasul’ü sevmek Allah’ý sevmekti. O’nu hayatýmýzýn her anýna misafir etmeliydik ashap gibi. O’nun gibi yaþamalýydýk. Doymadan kalkabilmeliydik sofralardan. O’nun gibi çocukla çocuk, büyükle büyük olmalýydýk. Olmadý. Beceremedik. Hayatýmýzý O’nun hayatýna uydurmayý, O’na benzemeyi…
SÜNNET NEDEN BU KADAR ÖNEMLÝ?
Dinin ikinci ana kaynaðý olan sünnet, Müslümanlarýn yaþamýnda bir nevi pusula görevi görüyor. Adeti ibadete çeviriyor. Sünnete uygun davranýþlarýmýz bizim, Efendimiz’e (s.a.v) benzememize, O’nun sevgisini kazanmamýza, kýyamet gününde bize sahip çýkarak þefaatine ulaþmamýza vesile olur.
Allah’ýn sevgi ve rýzasýný kazanmak, bir müminin en büyük gayesidir. Allah, Habibi’ne kim daha fazla benzerse onu daha fazla sevecektir. Ayrýca hiçbir þey O’nu taklit etmekten daha fazla bize Efendimiz’i (s.a.v) hatýrlatamaz. Böylece sünnetler bizi güzelleþtirirken, ayný zamanda Allah’ý ve Rasulü’nü de daima aklýmýzda tutmamýzý saðlar. Bu hal de bizi gafletsizliðe taþýr. Güzel ahlaklý, huþu içinde ve huzur sahibi oluruz.
Efendimiz (s.a.v) “Ümmetimin bozulmaya yüz tuttuðu bir zamanda, kim benim sünnetime tutunursa yüz þehit sevabý kazanýr” buyuruyor. (et-Tergib ve’t-Terhib) Her türlü günahýn rahatça iþlendiði günümüzde, en küçük bir sünneti iþlemek bile çok büyük önem kazanýyor. Efendimiz (s.a.v) þöyle buyuruyor: “Dinin elden çýkýþý, sünnetin terkiyle baþlar. Halat nasýl lif lif kopup parçalanýrsa, din de sünnetlerin birer birer terkiyle ortadan kalkar.” (Dârimî, Mukaddime) Bediüzzaman Hazretleri “Sünnete uymayan bir kiþi tembellik ederse büyük bir kayýp içine girer. Sünneti önemsiz görürse, büyük bir cinayet iþlemiþ olur. Sünneti yalanlamaya kalkýþýr, tenkit ederse bu sefer de büyük sapkýnlýða düþer” der. Denmiþtir ki; “Efendimiz’in (s.a.v) her sünnetinde tevhitten bir nur vardýr. Sünnetleri yaþadýkça tevhit ilmine olan yakinimiz daha da kuvvetlenir.” Diðer yandan sünneti dikkate almayan, “Kur’an bize yeter” diyen bir anlayýþýn yanlýþlýðýysa, tartýþma götürmeyecek kadar açýk. Efendimiz (s.a.v) bu düþüncede olanlarý bakýn nasýl uyarýyor: “Benim emrettiðim veya nehyettiðim bir konu kendisine iletildiðinde sakýn sizden birinizi koltuðuna yaslanmýþ olarak, ‘Biz onu bunu bilmeyiz, Allah’ýn kitabýnda ne bulursak ona uyarýz, o kadar’ derken bulmayayým.” (Tirmizî)
PEYGAMBER’Ý SEVMEK LAFLA DEÐÝL, YAÞAMAKLA OLUR
Efendimiz (s.a.v) “Ben kendisine babasýndan, evladýndan ve bütün insanlardan daha sevgili olmadýkça, hiç biriniz tam manasýyla iman etmiþ olmazsýnýz” (Buharî) buyurarak kendisine duyulacak sevgiyi hakiki imanýn varlýðýna baðlar. Bilgi duygusal olarak da benimsenmedikçe fiile dönüþemez. Seven, sevdiðini hiçbir þeyde unutmaz; ona her þeyde tabi olur. Eðer durum böyle deðilse, o sevginin hakikiliðinden dem vurulamaz.
Efendimiz’i (s.a.v) ashap gibi sevmeyi öðrenmeliyiz. Hz. Aiþe (r.a) anlatýyor: Adamýn biri Peygamber Efendimiz’e gelerek, “Yâ Rasulallah! Seni canýmdan da, çocuðumdan da daha çok seviyorum. Evdeyken seni hatýrlayýnca evde oturamýyor, gelip sana bakýyorum. Ama benim ölümümle senin ölümünü düþündüðümde, senin cennete gireceðini, peygamberlerle olacaðýný düþünüyor, ben cennete girsem bile seni göremeyeceðim diye endiþe duyuyor, bunun için üzülüyorum” dedi. Efendimiz sükût edip bir cevap vermedi. Az sonra Cebrail (a.s) Nisa suresinin 69. ayetini getirdi: “Kim Allah’a ve Peygamber’e itaat ederse, iþte onlar, Allah’ýn kendilerine nimet verdiði peygamberlerle, sýddýklarla, þehitlerle ve salihlerle birliktedirler...” (Taberânî, Heysemî)
SÜNNETLER NE KADAR HAYATIMIZDA?
Çoðu sünneti hayatýmýza uygulamak için basitçe bir dikkat yeterli aslýnda. Deðmez mi o kadarcýk bir çabaya? Oysa o çaba, zamanla sünnetlerin hayatýmýza yerleþmesini saðlayacak nitelikte.
Haydi hayatýmýzda güzel deðiþiklikler yapalým! Mesela abdestli yatalým. Tüm gecemizi o uhrevi hava aydýnlatsýn, uyurken bizi beslesin. Yolda yürürken ya da herhangi bir mekana girerken herkese selam verelim, tebessüm edelim. Komþularýmýzýn halini hatýrýný soralým, arada bir ziyaret edelim. Hastaya, akrabaya, ihtiyaç sahiplerine gidelim. En azýndan o bilinçle bir telefon açalým. Gönül yapmaya çalýþalým. Bir hatamýzdan kurtulmaya uðraþalým. Ahlakýmýzý geliþtirmeye çalýþalým. Haydi O’nun adaletini, þefkatini, hanýmlarýna emanet bilinciyle bakýþýný, eþlerine yardýmýný, ailesine, çocuklarýna ilgi ve sevgisini de taklit edelim. O’nun affediciliðini, hilmini, kolaylaþtýrýcýlýðýný, mütevaziliðini, dürüstlüðünü, dünyaya bakýþýný, þükrünü, sabrýný, tevekkülünü, zarafetini, vakarýný, özetle bütün hasletlerini karakter haline getirmeye çalýþalým. Bunalýmdan kurtulmak, huzur, barýþ ve sevgi dünyasýnda yaþamak istiyorsak, ahlaklarýmýzý O’na benzetmeye mecburuz. Sünnetleri tamamen uygulayabilseydi Müslümanlar, þu dünya nasýl olurdu? Düþüncesi bile güzel, deðil mi?
Rabia SULUK