Týp Dünyasý
Pages: 1
Yara Tedavisinde Bal By: ehlidunya Date: 06 Ekim 2011, 20:39:21
Yara Tedavisinde Bal

Bal; besin maddesi ve enerji kaynaðý olmanýn yanýsýra bir saðlýk iksiri ve çeþitli hastalýklarýn tedavisinde baþvurulan þifa vesilesidir. Arýlar vasýtasýyla üretilen bal, arý sütü ve polen; kimyevî ilaçlardan uzaklaþma eðiliminin arttýðý günümüzde mühim bir ecza konumuna gelmiþtir. Birçok hastalýðýn tedavisinde bal, polen, propolis, arý sütü ve arý zehri gibi mamuller kullanýlmaktadýr. Son yýllardaki araþtýrmalar, balýn yara tedavisinde de oldukça tesirli olduðunu göstermiþtir. Buna paralel olarak günümüzde 'apiterapi' adý verilen arý ürünleri ile tedavi metotlarý hýzlý bir geliþme göstermiþ ve apiterapi merkezleri kurulmuþtur.

Yara tedavisinde bal kullanýmý (M.Ö) 2.000 yýlýna kadar gitmekle birlikte, yirminci yüzyýla kadar balýn yara tedavisindeki tesiri, ilmî delillerle açýklanmamýþtýr. Son çalýþmalar, balýn bakteri üremesini engellediðini ortaya koymuþ ve bu da onun yara tedavisinde kullanýmýný yaygýnlaþtýrmýþtýr.

Yaranýn iyileþmesinde balýn rolü
Balýn yara tedavisindeki tesiri; iltihabî ödemin azaltýlmasý, yaranýn temizlenmesi, ölü dokularýn atýlýmýnýn hýzlandýrýlmasý, lokal olarak hücreye enerji saðlama ve yara üzerindeki protein tabakasýný koruma þeklinde ortaya çýkar. Balýn ayný zamanda yaralarda ortaya çýkan kokuyu giderme özelliði de vardýr. Bu özellik, iltihap oluþturan bakterilerin yarayý býrakýp zengin bir glikoz kaynaðý olan balý tercih etmesinden kaynaklanmaktadýr. Bala hücum eden bakteriler, balýn mikroplarý öldürücü özelliði sebebiyle bertaraf edilir.

Balýn yüksek osmolarite (suyun, yarý geçirgen zarýn iki tarafýnda, zardan geçemeyen maddelerin konsantrasyon farký sebebiyle hareketi) ve asitlik derecesine, hidrojen peroksit (H2O2 = oksijenli su) ihtiva etmesine atfedilen antibakteriyel hususiyetleri vardýr. Baldaki bu yüksek osmolarite lenf sývýsýný çeker; bu sývý içinde çözülmüþ maddeler, yenilenen dokularý besleyici bir özelliðe sahiptir.

Yaralarýn temizlenmesinde mühim bir yeri olan H2O2 ve glikonik asit (balda bulunan baþlýca asit), balda tabiî olarak bulunan glikoz oksidaz tarafýndan üretilir. Baldaki mühim antibakteriyel özelliðe sahip olan H2O2, zararsýz bir þekilde düþük seviyelerde bulunur. Bir saat içinde biriken H2O2 konsantrasyonu, genelde antiseptik olarak kullanýlan H2O2 solüsyonununkinin yaklaþýk binde biri kadardýr.

Pastörize edilmemiþ saf ballar, yaklaþýk % 40 glikoz, % 40 fruktoz ve % 20 su ve çok az miktarda aminoasit, B grubu vitaminleri, diastaz, invertaz, glikoz oksidaz ve katalaz gibi enzimler ile potasyum, demir, magnezyum, fosfor, bakýr ve kalsiyum gibi mineraller ihtiva etmektedir. Mükemmel bir enerji kaynaðý olarak yaratýlan bal, ayrýca yaranýn mikrop kapmamasý için sývý bir bariyer oluþturur ve ödemi düzenleyen nem çekici (higroskopik) bir tesire sahiptir.

Balda ayný zamanda H2O2 tarafýndan üretilen oksijen radikallerinden yara dokularýný koruyan yüksek seviyede antioksidanlar da bulunmaktadýr. H2O2'nin düþük seviyelerde bulunmasý, yeni damar oluþumu ve bað dokusunun çoðalmasýný uyarýr. Bu yeni damar oluþumu da dokulara oksijen saðlamayý artýrýr. Yaralardaki sathî asitleþmenin yara iyileþmesini hýzlandýrdýðý görülmüþtür. Bundan dolayý sahip olduðu düþük pH (3,6 veya 3,7) balýn antibakteriyel tesirini artýrarak yara iyileþmesini hýzlandýrmaktadýr.

Arýlar, kendilerine ilham edilen yollarla, birçok deðiþik çiçekten faydalanarak bal üretmekle vazifelendirilmiþtir. Kaynaðýna ve tâbi tutulduðu iþleme baðlý olarak balýn antimikrobiyal aktivitesi büyük deðiþiklikler arz eder. Balýn terkibinde yer alan çiçek türlerine göre antibakteriyel tesir, yüz kata kadar farklýlýk gösterebilir. Belirli bölgelerde üretilen antibakteriyel aktivitesi yüksek ballar, iltihaplý yaralarýn tedavisinde kullanýldýðýnda daha iyi neticeler elde edilmektedir.

Týbbî tedavi ve bal tedavisi
Arýya, binlerce meyve ve çiçekten besin deðeri yüksek maddeleri toplatarak, bal gibi þifa kaynaðý bir gýdayý yaptýran Allah, onun içine insanlarýn birçok derdine deva olacak iksiri de yerleþtirmiþtir. Fareler üzerinde yapýlan bir çalýþmada, temiz, açýk yaralara pastörize edilmemiþ bal veya serum fizyolojik (FTS) uygulandýðýnda, yara oluþturulmasýndan 3, 6 ve 9 gün sonra çevreden merkeze doðru yaralarda küçülme olduðu gözlenmiþtir. Bal kullanýlan bütün vakalarda yaranýn daha küçük, granulasyon dokusunun daha iyi olduðu, 6. ve 9. günlerde üst deri hücrelerinin arttýðý görülmüþtür. Kontrol grubuna göre yara iyileþmesinin daha hýzlý olduðu ve yaralara uygulanan balýn herhangi bir yan tesirinin olmadýðý ispatlanmýþtýr.

Diðer bir çalýþmada, bilinen metotlarla yarasý iyileþmeyen 59 hastanýn 58'inde tabiî bal kullanýlarak uygulanýlan tedavi ile iyileþme gerçekleþtiði gözlenmiþtir. Yaralarýn, bu hastalarýn 51'inde bakteri ile oluþtuðu, 8'inde ise bakteri kaynaklý olmadýðý görülmüþtür. Bal ile tedavi baþladýktan bir hafta sonra, yaralarýn steril olduðu (bakterilerden arýndýðý) belirlenmiþtir. Bütün hastalarda ölü ve gangrenöz dokularýn yara bölgesinin duvarýndan dereceli olarak ayrýldýðý ve bir tutucu âlet ile çekilip uzaklaþtýrýldýðýnda hastanýn hiç aðrý duymadýðý görülmüþtür. Bal ile pansuman yapýlan yaralarda bir hafta içerisinde yarayý çevreleyen ödemin ortadan kalktýðý ve koku oluþumunun azaldýðý görülmüþtür. Ayrýca ölü dokularýn hýzlý bir þekilde granülasyon dokusu ile yenilendiði ve üst deri hücrelerinin arttýðý ortaya çýkarýlmýþtýr.

Bal, yanýk yaralarýnýn tedavisinde de baþarý ile kullanýlmýþtýr. Ýkinci derecede yanýk bulunan 92 vakada yapýlan bir çalýþmada, bal emdirilmiþ gazlý bez ile tedavi uygulanan yaralarýn poliüretan film ile tedavi edilen yaralardan daha erken iyileþtiði ve yara enfeksiyonunun çok daha az olduðu tespit edilmiþtir. Bal emdirilmiþ gazlý bez, kovandan alýnmýþ ve herhangi bir iþleme tâbi tutulmamýþ balýn içine daldýrýlmak suretiyle hazýrlanmýþtýr. Bu hastalarda yaranýn yaklaþýk 11 günde iyileþtiði gözlenmiþtir. Kontrol grubunda ise nem geçiren, poliüretan pansuman uygulanmýþ ve yara iyileþmesi ortalama 15 günde gerçekleþmiþtir.

Ýnsanlarda yanýk yaralarý üzerine yapýlan benzer bir çalýþmada, bal ile yapýlan bir tedavi ile bir yara merhemi olan silversülfodiazin (SSD) karþýlaþtýrýlmýþtýr. Çalýþma, bal tedavisi uygulanan hastalarda iyileþme nispetinin daha hýzlý olduðunu göstermiþtir. SSD ile tedavi uygulanan hastalarda yaralar 51–60 günde iyileþtiði hâlde, bal tedavisi uygulanan hastalarda 31–40 günde iyileþme gerçekleþmiþtir. Bal tedavisi uygulanan gruptaki 43 iltihaplý yaranýn 39'u, 7 gün içinde steril hâle gelmiþtir. SSD grubu ile karþýlaþtýrýldýðýnda bu sayýnýn oldukça yüksek olduðu görülmüþtür. SSD grubunda 7 gün içinde 41 hastanýn sadece 3'ünde yaranýn steril olduðu tespit edilmiþtir. Neticede bal ile tedavide SSD grubuna göre daha az irritasyon (alerjik kaþýntý) oluþtuðu ve daha az aðrý olduðu gözlenmiþ; tedavi sürecini kýsalttýðýndan balýn, deri yüzeyindeki yaralarýn tedavisinde daha tesirli olduðu belirlenmiþtir.

Baþka bir çalýþmada da, yanýk yaralarý bulunan ve bal ile tedavi uygulanan 25 hastanýn 21'inin 7 günde iyileþtiði, SSD grubunda ise 25 hastanýn 18'inin iyileþtiði gözlenmiþtir. Bal tedavisi uygulanan yaralarda, iz kalmadýðý ve ödem bulunmadýðý, SSD grubundaki hastalarda ise, yara izi kaldýðý görülmüþtür. Bal tedavisi uygulanan yanýk dokularýnýn histolojik muayenesinde SSD ile karþýlaþtýrýldýðýnda akut iltihabî deðiþikliklerde azalma, iltihap kontrolü ve erken onarým aktiviteleri gözlenmiþtir. Yara tedavisinde iþlenmemiþ balýn kullanýlmasý tavsiye edilir. Bal uygulanmasýndan kaynaklanan herhangi bir yan tesir görülmemiþtir.

Balýn kolay uygulanabilir olmasý ve ilâç tedavisine göre maliyetinin düþük olmasý onu yara tedavisinde cazip hâle getirmektedir. Burada bir hususa dikkat çekmekte fayda var: Konunun uzmaný olmayan, hangi balýn hangi tür yaralarda ve ne dozda uygulanacaðýný bilmeyen fertlerin bu tür uygulamalarý kendi baþlarýna yapmalarý tavsiye edilmez. Aksi takdirde arzu edilenin zýddý bir netice ortaya çýkabilir.

Kaynaklar
- Molan PC: The antibacterial activity of honey. I: The nature of the antibacterial activity. Bee World 73:15-28, 1992.
- Molan PC: The role of honey in the management of wounds. Journal of wound care. 8 (8):415-418, 1999.
- Cooper RA, Molan PC, Harding KG: Antibacterial activity of honey against strains of Staphylococcus Aureus from nfected wounds. Journal of Royal Society Med 92:283-285, 1999.
- Allen KL, Mola PC, Reid GM: A survey of antibacterial activity of some New Zeland honeys. Journal of Pharmocology 43:817-822, 1991.
- Molan PC: The antibacterial activity of honey. 2. Variation in the potency of the antibacterial activity. Bee World 73:59-76, 1992.
- Efem SEE: Clinical observations on the wound healing properties of honey. British Journal of Surgery 75:679-681, 1998.
- Çelimli N (2005): Kedi ve Köpeklerde Yara Saðaltýmýnda Bal Kullanýlmasý, Veteriner Cerrahi Dergisi, 11, 1-2-3-4, 10-14.
- Subrahmanyam M: Honey impegnated gauze versus polyurethane film (OpSite®) in the treatment of burns – A prospective randomized study. British Journal of Plastic Surgery 46:322-323, 1993.
- Mathews KA, Binnington AG (2002): Wound management using honey. Compendium continuing on education. 24 (1):53-60.
- Molan PC, Cooper RA (2000): Honey and sugar as a dressing for wounds and ulcers. Tropical Doctor 30:249-251.
- contraction effects and antibacterial properties of Tualang honey on full-thickness burn wounds in rats in comparison to hydrofibre. BMC Complement Altern Med. 2010 Sep 3;10:48.

Doç. Dr. M. Emin ÇELEBÝ
   
Sesli Dinle


radyobeyan