Mekke de kalmaya sabretti By: hafiza aise Date: 05 Ekim 2011, 12:25:36
MEKKE’DE KALMAYA SABRETTÝ ÜMMÜ GÜLSÜM BÝNTÝ UKBE (R.A)
Haziran 2009 45.SAYI
DURURKEN ADIMLAR ATMAK
Yürüyebiliyorken
durmaya sabretti.
Gidebilecekken kalmaya.
Hiç tanýmadýðý, görmediði insanlarý özlerken tanýdýðý ancak artýk yabancý olmuþ
insanlara sabretti.
Gökten düþüvermiþti sanki bu þehre, öyle gelirdi
Oysa babasýyla, annesiyle, kardeþleriyle birlikteydi.
O; yola çýkmadan yolcu, hicret etmeden muhacir olmuþtu þimdi
KAPILAR AÇILIR
Ümmü Gülsüm binti Ukbe (r.a) Allah Rasulü’ne (s.a.v) biat etmiþ, Müslüman olmuþtu.
Lakin babasý ve kardeþleri hicretine mani oldular.
Babasý azýlý din ve peygamber düþmanlarýndan Ukbe bin Ebu Muayt’tý. Düþmanlýðý o derecedeydi ki bir gün Peygamber’i (s.a.v) Kabe’de namaz kýlýyorken
boðmaya kalkmýþtý.
Kýzýna da türlü eziyet ve baskýlar yapýyordu. Ümmü Gülsüm (r.a) ise hakiki bir Müslüman’dý,
asla taviz vermedi
Hicret sonrasýnda yedi yýl Mekke’de yaþadý.
Yedi yýl Mekke’de
kalmaya sabretti.
Oysa burasý kendi þehriydi.
Sürekli gitmeyi hayal ediyor, planlar yapýyordu
Mekke’nin çýkýþýnda bir yerde bahçeleri vardý. Oraya sýk sýk gitmeye baþladý. Ev ahalisi de onun oraya gitmesine
bir hayli alýþtýlar.
Ve bir gün bahçeden
usulca ayrýlýverdi.
O gün hicret etti
Ümmü Gülsüm (r.a)
Ýnsan bir þeyi istemeye görsün.
Arzu etsin, sabýrla beklesin
Beklerken nice adýmlar atsýn yollarý açmak adýna.
Allah nice þehrin kapýlarýný açardý.
Ve evinden bahçelerine gider gibi Medine’ye hicret etmiþti.
Medine her kapýsýyla bekliyor, her kapýsýyla gel diyordu þimdi.
YER ÜZERÝNDEKÝ CENNETÝM
Medine’deydi
Lakin þimdi bir baþka telaþ, bir baþka heyecan vardý içinde.
Yüreði pýr pýr ediyordu.
“Ya, Allah Rasulü (s.a.v) beni Mekke’ye iade ederse?”
Zira bu arada Mekkelilerle Medineliler Hudeybiye Antlaþmasý’ný imzalamýþlardý. Bu antlaþma þartlarýna göre Mekke’den Medine’ye iltica edenler Kureyþlilere
iade edilecekti.
Ümmü Gülsüm (r.a) çok iyi biliyordu ki Allah Rasulü (s.a.v) insanlarýn en emini en sözüne sadýk kalanýydý. Böyle bir söz vermiþse ki vermiþti mutlaka sözünde dururdu.
“Allahým, hasretim þimdi dinmiþken tekrar mý baþlayacak?
O’ndan uzakken yine dayanýrdým bir þekilde ama þimdi bir daha nasýl ayrýlýrým? Yardým et Rabbim. Sen yaþadýðýmý görüyorsun kalbimi biliyorsun.
Kalbim seninle ve
Rasulünle atýyor.
Seninle ve Rasulünle
kalmak istiyor.”
Daha önce Mekke’den Medine’ye gelen bazý mümin erkekler geri iade edilmiþti. Fakat o bir kadýndý ve o müminlerle bir tutulmayacaðýný düþünüyor, umuyordu. Bu umudu Peygamber (s.a.v) tarafýndan da dile getirildi:
“Yüce Allah muhakkak kadýnlar hakkýndaki ahdi bozar,
hükümsüz býrakýr.”
Ve Allah Teala peygamberini doðruladý:
“Ey Ýman Edenler!
Mümin kadýnlar hicret ederek size gelirlerse onlarý imtihan edin. Onlarýn imanýný en iyi Allah bilir. Eðer onlarý iman etmiþ olarak görürseniz kafirlere geri göndermeyin.
Mümin kadýnlar kafir erkeklere helal deðillerdir.
Kafir erkekler de mümin
kadýnlara helal deðillerdir…”
(Mümtehine, 10)
Surenin ismi “imtihan olan
kadýn” manasýna gelmektedir.
Gönlünde taþýdýðýyla imtihan vermiþti Ümmü Gülsüm (r.a)
Ve gönlünde Allah ve Rasulü’ne iman ile hicreti taþýdýðýný Peygamber (s.a.v) doðrulamýþtý.
Artýk Medine’deydi, Medineliydi.
Sabýr ekmiþ güller devþiriyordu.
Sabýr her gülün dikenine yazýlanmýþ, bilmiþti.
“Sana geldim Medine.
Allah Rasulü sana geldi diye geldim.
Medine;
Özlediðim, düþlediðim.
Dualarýma koyduðum.
Cennetim…”
O’NUN PENCERELERÝNDEN BAKMAK
Bu hicret hadisesi hayatýmýza yeni bir pencere açmýþtý. Bundan böyle hicret eden mümin
kadýnlar müþriklere teslim edilmeyecekti ve mümin kadýnlar artýk müþrik erkeklerle evlenmeyeceklerdi.
Mümin kadýnlara sahip çýkýlacaðý emriydi bu.
Veda hutbesinde de Allah
Rasulü (s.a.v) kadýnlarý erkeklere emanet edecekti.
Kýzlarýný diri diri topraða gömerken artýk onu Allah’ýn birer emanet olarak
görecekti bu insanlar.
“Kadýnlarýn haklarýný gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanýzý tavsiye ederim.
Siz kadýnlarý Allah’ýn emaneti olarak aldýnýz ve onlarýn namusunu kendinize Allahýn emriyle helal kýldýnýz…” (Veda Hutbesi’nden)
ANLASALARDI…
Babasý kýsa sürede kýzýnýn Medine’ye hicret ettiðini öðrendi ve oðullarýný kýz kardeþlerini oradan alýp getirmeleri için Medine’ye gönderdi.
Ýki kardeþ çok rahat ve
kendinden emin bir þekilde Medine’ye geldiler çünkü antlaþma gereði mutlaka kardeþlerini alacaklarýný düþünüyorlardý. Fakat Allah Rasulü (s.a.v) Ümmü Gülsüm’ü (r.a) kardeþlerine vermedi.
Ve buyurdu:
“Allah antlaþmanýn o þartýný hanýmlar konusunda bozdu.”
Ýki kardeþ elleri boþ olduðu halde Mekke’ye geri döndüler.
ÝNSAN ÝÇÝN
Ümmü Gülsüm (r.a) mutluydu, huzurluydu.
Allah Rasulü’nü (s.a.v) dinlerdi, Allah Rasulü’nden (s.a.v) öðrenmeye çalýþýrdý.
Ve O’ndan duyduklarýný bizlerle paylaþýr:
“Ýnsanlarýn arasýný bulmak için aslý olmasa bile hayýr konuþan, güzel söz söyleyen ve bu sözleri birinden diðerine taþýyan kimse yalancý sayýlmaz.”
“Peygamber halkýn söyleyip durduðu yalanlardan sadece üçüne izin vermiþtir.
Bunlar; savaþta (düþmaný aldatmak için) ve iki kiþinin
arasýný bulmak maksadýyla söylenen yalanlarla, eþlerin birbirine (aile düzenini korumak düþüncesiyle) söylediði yalandýr.”
* * *
Bilmeden özlediði, tanýmadan sevdiði þehirdeydi.
Þehir ne demek ki, ne demek ola ki o þehirde biri yoksa þehirden öte.
Þehir taþýyla, topraðýyla, havasýyla deðil Allah’a inanmýþ insanýyla / insanlarýyla güzeldi.
O insanlarýn elinde medeniydi.
O insanlarla hayat bulurdu.
Ýþte ancak o vakit Mekke ve Medine bir olurdu.
Elvida ÜNLÜ