Hadis By: sidretül münteha Date: 04 Ekim 2011, 16:33:06
Hadis:
Sözlükte birinci babtan çekimi yapýlan “hadese” kök fiilinden türemiþ bir kelimedir. Eskinin zýddý olarak yeni, önceleri yokken sonradan olan, yeniden meydana gelen manalarýna gelir. Nitekim” sevbun hadîsun”, “sevbun cedîdun” demektir, ayný kelime çaðdaþ Arapçada modern karþýlýðý olarak kullanýlmaktadýr. Çoðulu kýyas dýþý olarak ahâdîs þeklinde gelir.
Kur'ân-ý Kerim'de hadis kelimesi söz ve haber anlamýnda varid olmuþtur. Þu ayetlerde bu mânâya olup Kur'an-i Kerim kasdedilmiþtir:
“(Kur'an-ý Kerim'i Muhammed kendisi uydurdu diyenler) eðer bu sözlerinde doðru iseler ona benzer bir söz getirsinler.” 307
“(Kur’ân-ý Kerim'i inkâr edenler) artýk ondan sonra hangi söze inanacaklar?”
Mürselât: 308
Þu iki ayette de hadis kelimesi söz ve haber anlamýnadýr:
“(Peygamber'in evine yemeðe çaðrýldýðýnýzda girin). Yemeði yeyince, söze dalmadan hemen daðýlýn.” 309
“Sana Musa'nýn haberi gelmedi mi?” 310
Hadis kelimesi, hadislerde de umumiyetle söz karþýlýðý olarak kullanýlmýþtýr. Nitekim Ebu Hureyre'nin sorduðu bir soruya Hz. Peygamber (s.a.s)'in verdiði cevapta bu kelime söz manasýna kullanýldýðý görülür.
“Ebu Hureyre'den rivayet edildiðine göre þöyle demiþtir:
“Ya Resûlallah diye sordum; Kýyamet Günü þefaatinle en çok kim mutlu olacak?” Þu cevabý verdiler:
“Hadise karþý sendeki iþtiyaki bildiðim için bu sözü senden önce kimsenin sormayacaðýný biliyordum. Kýyamet Günü þefaatimle en mes'ud olacak kiþi gönlünün derinliklerinden gelerek “lâ ilahe illallah” diyendir.” 311
Kur'ân-ý Kerim ve hadislerde söz ve haber manasýnda kullanýlmýþ olan hadis, bu manasiyle Hz. Peygamber (s.a.s)'in sözlerine denilmiþ ve terim haline gelmiþtir. Tarifi þöyledir: Hz. Peygamber (s.a.s)'e nisbet edilen söz, fiil ve takrirlere hadis denir.312 Bazý alimlere göre Hz. Peygamberin fizyonomik özellikleri ile Hýra Maðarasýnda ibadete çekilmesi gibi peygamberlik öncesi davranýþlarý da hadisin tarifine girer. Ayný tarife Hz. peygamber'in mübarek aðýzlarýndan çýkan sözleri ve fiillerinin yanýsýra huzurunda iþlenip gördüðü veya gýyabýnda iþlenip de kendisine haber verildiðinde bir þey demediði sahabîlere ait fiiller (takrirler) de dahildir.
Bazý âlimler ise hadisi sünnetle eþ manalý olarak görürler. Onlara göre hadis sünnet ile birdir ve Hz. Peygamber'in sözleri, fiilleri ve takrirleridir.
Bu tariflerin hepsi muhaddislerin tarifidir. Gerek söz, gerek fiil, gerekse takrir þeklinde gelen veya vasýf bildiren Hz. Peygamberle ilgili bütün rivayetlere þamildir.
Fýkýh Usulü âlimlerine göre ise hadis, Hz. Peygamber'in sözleri ve fiilleridir. Takrirleri de fiillerine dahildir.
Son iki tarifin karþýlaþtýrýlmasý halinde görülür ki muhaddislerin tarifi daha þümullüdür. Fýkýh Usûlü alimlerinin tarifinde ise hadisin þer'î delil olabilme özelliði ön plana alýnmýþtýr. Onlar, Hz. Peygamber'in vasýflarý ile Peygamberliðinden öncesine ait bir halini hadisin tarifinde dikkat almamakla esas itibariyle bu özelliðini esas almýþlardýr.
Hadisler genel olarak iki kýsma ayrýlýrlar. Birincisi, nebevi hadisler; ikincisi kudsî hadîslerdir. Hadis denince kasdedilen birincisidir ve sened yahut rivayet yahut da ravilerinin durumlarýna göre kýsýmlara ayrýlýr.
Ýbnu'l-Cevzî, mevzular dahil bütün hadisleri altý kýsma ayýrmýþtýr. Bunlardan birincisi Buhârî ile Müslim'in sýhhati üzerinde ittifak ettikleri; ikincisi Buhari ya da Müslim'den birinin sýhhatine hükmettikleri; Üçüncüsü Buhârî ve Müslim'den birine göre senedi sahih olanlar; dördüncüsü muhtemel bir zayýflýðý bulunan hasen hadisler; beþincisi þiddetli zayýflýk taþýyanlardýr. Âlimlere göre bunlar deðiþik mertebededirler. Kimi âlimler bunlarý þiddetli bir zayýflýk bulunmadýðýný zannederek hasene dahil etmiþtir. Kimi de aþýrý zayýf olduklarýna hükmederek mevzu hadislere katmýþtýr. Altýncýsýna gelince mevzu hadislerdir. 313
Bilindiði gibi Hz. Peygamber (s.a.s) Ýslâm Dini'nin esaslarýný, emir ve yasaklarýný, dinî, içtima'i ve ahlâkî prensiplerini Allah Te'âlâ'dan vahiy yoluyla almýþ ve insanlara ulaþtýrmýþtýr. O, peygamberlik vazifesi icabý Allah'tan aldýklarýný noksansýz bir þekilde teblið ettiði gibi herbirinin uygulamasýný da yapmýþtýr. Hadisler Ýslâm esaslarýnýn teblið ve' uygulamasý sonucu oluþmuþtur. Herbiri Ýslâm Dini'nin temel taþlarýný teþkil eder. Kaldý ki, dinî konularda Kur'ân-ý Kerim'den sonra ikinci delil kaynaðý Sünnet, dolayýsiyle hadislerdir. Bu itibarla hadislerin Ýslâm Dini'nde büyük önemi vardýr. Özetleyecek olursak:
a) Hadisler kur'ân-ý Kerim'i açýklar. Kur'ân-ý Kerim, bilindiði gibi Hz. Peygamber'e zaman zaman inmiþtir. Sure ve ayetler her indiðinde o, bunlarý sahâbilere teblið etmiþ, ezberlenmelerini saðlamýþtýr. Ayrýca vahiy kitaplerine yazdýrmýþtýr. Bazen sahabîlerin sormalarý üzerine, bazen de kendiliðinden inen ayetleri açýklamýþ, hükümlerini nasýl uygulayacaklarýný kendisi uygulamak suretiyle göstermiþtir. Onun Kur'ân-ý Kerim'i açýklamak üzere söylediði sözlerle hükümlerini uygulamasýndan doðan fiilleri Tefsir ilminde en önemli yeri alýrlar. Buna misal olarak aþaðýdaki rivayetler üzerinde durulabilir.
Oruç tutarken sahurda yeme-içme müddetinin bitiþini belirleyen “... fecirde beyaz iplik size siyah iplikten seçilinceye kadar yeyin, için...” 314, ayetindeki “beyaz iplik”ten maksadýn gündüz aydýnlýðý, “siyah iplik” dense gece karanlýðý olduðunu hadislerden öðreniyoruz. 315Ayný þekilde her namazda okunan Fatiha Süresindeki, “(Ya Rabbi!) Bizleri doðru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet. Gazab(ýn)a uðrayanlarýnkine, sapýklarýnkine deðil!” ayetlerinin sonuncusundaki “gazaba uðrayanlarýn yahudiler; “sapýklarýn” hristiyanlar olduðunu hadisler açýklamýþtýr.
“Ýman edenler, bununla birlikte imanlarýný zulme bulaþtýrmayanlar... Ýþte onlar (korkudan) emin olmak hakkýna sahip olanlardýr. Doðru yolu bulmuþ olanlar da onlardýr” ayetindeki 316 “Zulm”ün þirk manasýna olduðu hadislerden anlaþýlmýþtýr. 317
Ayný þekilde:
“O tevbe edenler, ibadette bulunanlar, hamdedenler, seyahat edenler, (Allah huzurunda) eðilenler, secde edenler, iyiliði emredenler, kötülüðe karþý çýkanlar ve Allah'ýn hududunu koruyanlar (yok mu? Ýþte onlar Cennet ehlidirler. Habibim) Sen o mü’minleri (Cennetle) müjdele.” ayetindeki 318“es-Sâihûne” nazmýna “oruç tutanlar” manasý yine hadise dayanýlarak verilmiþtir.
b) Ýbadetlerin yapýlýþ þekillerini açýklar. Kur'ân-ý Kerim, müslümanlara namazýn farz olduðunu bildirmiþ ise de nasýl, hangi vakitlerde ve kaç rekat kýlýnacaðýný etraflý bir þekilde ve açýkça bildirmemiþtir. Farz namazlarýn günde beþ vakit; öðle, ikindi, yatsý dörder; akþam üç, sabah iki rekat olarak kýlýnacaðýný hadisler bildirmiþtir. Namazýn nasýl kýlýnacaðýný, ayakta duruþun, rüku ve secdelerin nasýl yapýlacaklarýný, namaz esnasýnda neler okunacaðýný Hz. Peygamber bizzat kendisi yaparak müslümanlara göstermiþ ve “namazý benim kýldýðým gibi kýlýnýz” buyurmuþtur. Hz. Peygamber'in namaz kýlýþ þeklini yine hadislerden öðreniyoruz. Ayný þekilde abdest alýþ þekline, abdest organlarýnýn yýkanýþ biçimine ve sýrasýna ait bilgileri de Hz. Peygamber'in abdest alýþ þeklini bildiren hadislerden alýyoruz. Farz olan Cuma namazýnýn kaç rekat kýlýnacaðý, hutbe okunmasý, haccýn yapýlýþý, zekâtýn hangi mallardan ne miktarda verileceði gibi ibadetlerin yapýlýþýna dair pek çok hususlar da hadislerden alman bilgilere dayanmaktadýr.
c) Hadisler Fýkýh ilminin Kur'an-ý Kerim'den sonra ikinci kaynaðýdýr. Hakkýnda Kur'an-ý Kerim'de hüküm bulunmayan konularda Hz. Peygamber'in sünnetine baþvurulur. Hadisler, Sünneti aksettirdikleri için Kur'ân-ý Kerim'den sonra ikinci hüküm kaynaðý olmuþ olur. Meselâ abdest alýrken mestler üzerine meshetme sünnete; dolayýsiyle hadislere dayanýr. Denizden çýkan ölü balýðýn yenilebileceði; katýr, ehlî eþek, aslan, kaplan, fil, kurt, maymun, köpek gibi hayvanlarla; doðan, þahin, atmaca, karga gibi yýrtýcý ve týrnaklý kuþlarýn etlerini yemenin haram olduðu hükmü de hadislerden çýkarýlmýþtýr.
d) Sünnetin koyduðu Kur'ân-ý Kerim'de olmayan dinî hükümler hadislerden öðrenilir. Mesela, hýrsýza verilecek el kesme cezasýnýn, sað elin bilekten kesilmesi þeklinde uygulanmasý hükmü ile normal bir þekilde kesilmiþ hayvanýn kamýndan ölü olarak çýkan yavrusunun boðazlanmýþ sayýlacaðý hükmünü Sünnet koymuþtur. Bunlarý hadislerde buluyoruz.
Hz. Peyygamber'in Sünneti ile koymuþ olduðu hükümler, dinimizin hükümleri sayýlýr; çünkü ona itaat farzdýr. Ona itaat eden Allah'a itaat etmiþ olur. Bu konudaki bir ayette, “Kim Allah Resulüne itaat ederse Allah'a itaat etmiþ olur.”319 buyurulmuþtur. Onun getirdiklerine uymak, yaptýklarýný yapmak, men ettiklerinden sakýnmak da Allah'ýn emridir. Bu konudaki bir âyette ise, “Allah Resulünün size getirdiklerini alýnýz; men ettiklerinden de sakýnýnýz” 320buyurulmuþtur.
e) Peygamberimiz bütün insanlara örnektir. Onun dünya ve ahiret mutluluðu için güzel bir örnek olduðunu þu ayet açýkça belirtmektedir:
“Andolsun ki sizin için, Allah'ý ve Ahiret Gününü umanlar ve Allah'ý çokça ananlar için Allah Resulünde uyulacak güzel bir örnek vardýr.”321 Güzel bir ahlaka sahip olmak, böylece dünya ve ahiret saadetine ulaþmak isleyenler onu kendilerine örnek almalýdýrlar. Hz. Peygamber'in güzel ahlakýný da yine hadisler yansýtýr. 322
Ýslâm Dini'nde bu derece mühim bir yeri olan hadislere sahabeden itibaren misli görülmemiþ büyük bir ilgi duyulmuþ her asýrda yüzlerce hadis alimi yetiþmiþtir. Bunlarýn yýlmak bilmez yoðun gayretleri sonucu hadislerin isnad, metin ve ravilerini çeþitli yönlerden ele alan eserler telif ve tasnif edilmiþtir. Hz. Peygamberle ilgili olmalarý dolayýsiyle hadisler bugün de önemini kaybetmiþ deðildir. Ýster dinî, Ýster sosyal, isterse ahlâkî konularda müslümana yakýþýr þekilde yaþamak isteyen herkes için hadisler, günümüzde de eþsiz bir hazine olma vasfýndan bir þey kaybetmemiþtir.