Hasen By: sidretül münteha Date: 04 Ekim 2011, 16:20:12
Hasen:
Altýncý babdan çekilen “hasune” kök fiilinden alýnma sýfatý-ý müþebbehe olan hasen, sözlükte “iyi, güzel, hoþ ve latif manalarýna gelir. Çoðulu hisândýr.
Terim olarak hasen, sahih ile zayýf arasýnda yer alan, ancak sahihe daha yakýn olan bir hadis çeþididir.
Ahmed Naim Merhumun haklý olarak “tarifinde çok zahmet çekilmiþtir” dediði gibi gerek isnadý, gerek ravileri, gerekse metni dikkate alýnarak deðiþik þekillerde tarif edilmiþ; her tarif üzerinde münakaþalar yapýlmýþtýr.
Hasen hadisin ilk tarifi, hadisleri sahih, hasen ve zayýf diye üç kýsma ayýran341, ve el-Câmi (Sünen) inde bol miktarda hasen hadis bulunan Tirmizî'ye aittir. Ona göre hasen, isnadýnda yalanla itham edilmiþ bir ravi bulunmayan, þaz olmayan ve benzeri baþka tanklardan rivayet edilmiþ olan hadistir. 342
Tirmizî'nin bu tarifine hadis âlimleri deðiþik noktalardan itiraz etmiþlerdir. Bu itirazlarýn en dikkate deðer olaný, tarifin hasen hadisi sahihten ayýrt etmekten uzak olduðudur; zira Tirmizî'nin hasen tarifinde esas olan, ravilerin yalanla itham edilmemiþ kimseler olmasý ile þaz olmamasý noktalarýdýr. Öte yandan bu tarif, Tirmizi'nin kitabýnda pek çok yerde kullandýðý (ancak bu vecihten bildiðimiz hasen-garîb bir hadistir) hükmüne zýt düþer; çünkü hadisin garabet taþýmasý veya tek vecihten bilinmesi ile tarifte geçen benzerinin baþka tariklardan rivayet edilmiþ olmasý esasýný baðdaþtýrmak mümkün deðildir.
Bununla birlikte bazý hadisciler Tirmizî'nin tarifinde hasen hadisi sahihten ayýrt eden bir özelliðin bulunduðunu ileri sürmüþler ve “ravilerinin yalanla itham olunmamasý” kaydýnýn, hasen hadis ravilerinin sahih ravileri derecesinde olmadýðýna delalet ettiðini söylemiþlerdir. Onlara göre sahih hadis ravileri hakkýnda adalet ve zabt þartlarýna delâlet etmek üzere kullanýlan sika tabiri ile hasen hadis ravileri hakkýnda kullanýlan “yalanla itham olunmamak” kaydý arasýnda belirli bir fark vardýr. 343
Þu hale göre hasen hadis ravilerinin yalancýlýkla itham edilmemiþ olmalan þartý, sahih hadis ravilerinin sika olmalarý þartýyla bir deðildir. Bunun sonucu olarak hasen ravileri, sahih ravilerinden mevsûkiyet yönünden daha aþaðý derecededirler, öte yandan hasenin tarifinde esas olan, hadisin baþka tarîklardan rivayet edilmiþ olma þartý sahihte yoktur. Bu da haseni sahihten ayýran bir baþka özelliktir.
Ýkinci meþhur hasen tarifi, Hamd b. Muhammed el-Hattâbî'ye aittir. Ona göre hasen, çýkýþ yeri (mahreci) bilinen, ravileri meþhur olan hadistir. Hadislerin çoðu hasen etrafýnda döner ve hasen, tüm alimlerin kabul ettikleri, ekseri fakihlerin kullandýklan hadistir. 344
el-Hattâbî'nin bu tarifindeki “çýkýþ yeri” nden maksat, hadisin rivayet edildiði beldedir. Tarifteki hadisin çýkýþ yerinin belli olmasý kaydý, munkatý ile tedlis yaptýðý sabit olmamýþ müdellisin rivayet ettiði hadisi tariften hariç tutmak içindir; zira munkatý ve benzeri isnadýnda kopukluk olan hadislerin çýkýþ yeri belli deðildir. Yukarýdaki kayýtla müdelles de öyledir. 345
el-Hattâbî'nin bu tarifine de itiraz edilmiþtir. Nitekim Ýbnu's-Salâh, Tirmizî'nin tarifi ile bunun mübhem olduðunu, sadra þifa olmadýklarýný söylemiþtir. Ona göre her iki tarif de hasen ile sahih arasýndaki farký belirtmekten uzaktýr.346
Ýbn Dakîki'1-Ýyd el-Hattâbî'nin tarifinin sahih için de doðru sayýlabileceðini, bu takdirde sahihin hasen tarifine dahil olacaðýný söylemiþtir. 347Ýbn Cemâ'a ise itirazýnda zayýf hadisin çýkýþ yerinin de bilinebileceðini, halbuki ravilerinin zayýf olarak tanýndýklanný ileri sürmüþtür. 348Bu itirazlar ayn ayn münakaþa edilmiþtir. Söz gelimi, sahih hadislerin de çýkýþ yerlerinin bilindiði, ravilerinin meþhur olduðu itirazýna karþý þöyle denilmiþtir: el-Hattâbî, tarifindeki “çýkýþ yerleri belli” kaydiyle hasen hadislerin sahih hadisler derecesine çýkamadýklarýna iþaret etmiþtir, onun tarifine eklediði “hasen, ekseri alimlerin kabul ettikleri, ekseri fakihlerin kullandýklarý hadistir” ifadesi, yine hasen hadisin sahihten farklý olduðunu belirtmektedir; zira sahih hadisler fakihlerin ekseriyeti tarafýndan deðil, bütün alimler ve fakihler tarafýndan kabul edilmiþ ve kullanýlmýþtýr.
Ýbn Dakîki'l-Ýyd'in, sahihin de hasene dahil olacaðý itirazýna cevap veren et-Tebrizî, sahihin hasenden ehass, binaenaleyh hâssýn âmmýn hududu içinde olmasýnýn zaruret olduðunu söylemiþtir. 349
Üzerinde durulan Tirmizî ile el-Hattâbî'nin tariflerini mübhem olduklarýndan sadra þifa görmediðini az önce söz konusu ettiðimiz Ýbnu's-Salâh, muhaddislerin hasen terimini kullandýklan yerleri etraflýca araþtýrmasý sonucu hasen hadislerin iki kýsma ayrýldýðýnýn açýða çýktýðýna iþaret eder. Bunlardan birincisi, isnadýnda ehliyeti tahakkuk etmemiþ mestur raviler bulunmaktan hali olmayan hadislerdir. Ancak bu mestur raviler gaflet sahibi, rivayetlerinde fazla hata yapan kimseler deðildirler. Bunun gibi hadiste kasden yalan söylemekle veya bir baþka sebep yüzünden fýskla itham edilmiþ kimseler de deðildirler. Bu neviden olan hadisler ayný zamanda metni, ravisine mutâbaat hasýl olan, bir diðer ravi tarafýndan bir veya birkaç vecihten rivayet edilmekle veya þahidi olmakla bilinen ve böylece þâz ve münker olmaktan kurtulan hadislerdir. Tirmizî'nin tarifinden anlaþýlan budur, ikincisi ise sýdk ve emanetle meþhur olmakla beraber hýfz ve itkan yönünden daha aþaðý mertebelerde olduklarýndan sahih hadis ravileri mertebesine çýkamayan, ancak teferrüd ettiði hadisler münker sayýlan ravilerden üstün olan ravilerin rivayet ettikleri hadislerdir. Bu hadisler, ayný zamanda þâz, münker ve mu'allel olmaktan da uzaktýrlar, el-Hattâbî'nin tarifinde anlaþýlan ise hasenin bu ikinci kýsmýdýr. 350
Ýbnu's-Salâh'ýn hasen hadisleri iki kýsma ayýrarak tarif etmesi, hem Tirmizî'nin, hem de el-Hattâbî'nin tariflerini bir araya getirmesi bakýmýndan önemlidir. Bu önem, iki meþhur imamýn, ayný þeyin tarifini yaparken aradaki fark ne kadar az olursa olsun, ayrý ayn þeylerin tariflerini yaptýklarýný ortaya çýkardýðýndan önemi bir kat daha artmaktadýr. Nitekim Ýbnu's-Salâh, gerek Tirmizî'nin, gerekse el-Hattâbî'nin tariflerinin sadra þifa vermediklerini söylerken, yine bu tariflere baðlý kalmýþ, onlara biraz daha açýklýk kazandýrmýþ ve neticede her iki tarifin birbirinden az çok farklý olduðu kanaatine vararak, yine bu iki tarife göre hasen hadislerin iki kýsým olduðunu söylemiþtir. 351
Hicri altýncý asýr alimlerinden Ýbnu'l-Cevzî'ye göre ise hasen hadis, kendisinde zayýflýk bulunan, çýkýþ yeri itibariyle sahihe yakýn ancak yalan olma ihtimali bulunan hadistir. Böyle bir hadisle amel sahih olur.352 Bu tarifi açýklayan et-Tîbî, hasenin sahih ve zayýfýn bilinmesine baðlý olduðunu söylemiþ ve yalan olma ihtimalinin bulunmasýný, ravilerinin Tirmizî'nin tarifinde söz konusu edildiði gibi yalanla itham edilmeyen mestur kiþiler olmasiyle izah etmiþtir. 353Her ne ise, Ýbnu'l-Cevzî'nin bu tarifi Hadis Usûlü alimlerince benimsenmemiþtir.
Ýbn Cemâ'a'ya göre hasen, senedi muttasýl, illetten hali, ancak isnadýnda ya rivayet ettiði hadise þahidi olan mestur, ya da itkan derecesinden aþaðýya rivayet ettiði hadise þahidi olan mestur, ya da itkan derecesinden aþaðý derecedeki meþhur bir ravisi bulunan hadistir. et-Tîbî haseni ayrýca özlü bir þekilde “þaz ve illetten ârî olmakla birlikte birden fazla tarîktan rivayet edilen, sika derecesine yakýn bir ravinin müsnedi veya sikanýn mürseli” olarak da tarif etmiþtir. 354
Ýbn Haceri'l-Askalâni'ye gelince o, ayn bir hasen tarifi vermemiþ; bu hadis çeþidini âhad haberler içinde sahihle ilgi kurarak tarif etmiþtir. Ona göre sahih haberin þartlarýndan biri olan ravisinin zabt þartý hafifler, yani azalýrsa böyle hadislere hasen li-zâtihî denir. 355
Diðer taraftan bazý kusurlar sebebiyle kabul vasfýnýn en üst derecesine þamil olmayan, ancak bu kusurlarý gideren bazý özelliklere sahip olan haber sahih li-gayrihî; eðer bu kusurlarý gideren bir özellik yoksa hasen li-zâtihîdir. Ýsnad yönünden tevakkuf edilen hadiste kabul tarafýný tercih ettiren bir karine bulunursa buna da hasen li-gayrihî denir. 356
Ýbn Hacer'in tarifinde hasen, esas itibariyle bazý kusurlar sebebiyle sahihten bir mertebe aþaðýda bulunan hadis olarak göze çarpmaktadýr. Onun sahihin altýnda sayýlmasýnýn sebebi, ravisinin zabt bakýmýndan sahih hadis ravisi derecesinde olmamasýdýr. Ýbn Hacer'in bu tarifi hasenin en özlü ve makbul tarifi kabul edilmiþtir. Nitekim Takiyyuddin Ahmed eþ-Þumunnî haseni “þaz ve mu'allel olmamak þartiyle adalet sahibi ancak zabtý az, þu kadar ki rivayetinde teferrüd ettiði hadisler münker sayýlanlardan üstün bir mertebede bulunan ravinin muttasýl olarak rivayet ettiði hadis” olarak tanýmlamýþtýr. 357
es-Suyûtî ise “adalet sahibi ancak zabtý az ravinin þaz ve mu'allel olmayan muttasýl rivayetine hasen denir” demiþtir. Her iki alim de tariflerinde Ýbn Hacer'e uymuþlardýr.
Netice itibariyle deðiþik tarifleri yapýlmýþ olan hasen, adalet þartýný haiz olmakla birlikte zabt yönünden sahih hadis ravileri derecesine çýkamayan ravinin kesiksiz isnadla rivayet ettiði, þaz ve illetli olmayan hadislerdir. Aslýnda hasen Ii-zâtihînin tarifi olan bu tarif, muahhar hadis usulü alimlerinin de benimsedikleri hasen tarifi olmuþtur.
Yukarýda da deðinildiði gibi, hasen hadisler en çok Tirmizî'nin Sünen de denilen el-Cami'inde bulunur. Aslýnda Sünen Tirmizî. hasen hadisler için asýl mesabesinde kabul edilmiþtir. Bazý þeyhlerinin ve Ahmed b. Hanbel ve Buhari gibi þeyhlerinden bir tabaka önceki bazý alimlerin sözleri arasýnda hasen lafzýna rastlanýrsa da bu ýstýlahý yerleþtiren ve çokça kullanan Tirmizidir. Tirmizî'nin yanýsýra ebu Davud, Nese'î, Ýbn Mâce ve ed-Dârekutnî de Sunenlerinde hasen hadise yer vermiþlerdir. Hasen hadisin en çok bulunduðu bir diðer kaynak da el-Huseyn b. Mes'ud el-Ferrâ' el-Beðavî'nin Mesâbîhu's-Sunne isimli kitabýdýr, el-Beðavî bu eserinde topladýðý hadisleri sýhâh ve hisân baþlýklarý altýnda iki kýsýmda vermiþtir. Sýhâh baþlýðý altýnda verdikleri Buhârî ve Müslim'in gerek ittifakla gerekse münferiden rivayet ettikleri; hisân baþlýðýyla verdikleri ise Ebu Davud, Tirmizî ve öteki içinde hasen hadis bulunan kitaplardan naklettikleridir. (Bk. Hisân).
Hasen hadise örnek:
Behz b. Hakîm'in babasý vasýtasiyle dedesinden rivayet ettiðine göre o þöyle demiþtir:
“Ya Resulallah! Dedim; (en çok) kime iyilik edeyim? (Hz. Peygamber (s.a.s)
“Anana” buyurdu.
“Sonra kime?” dedim;
“Anana” dedi.
“Sonra kime” diye sordum; Yine:
“Anana” cevabýný verdi.
“Daha sonra kime” dedim,
“Sonra babana, sonra da derece derece akrabalarýna” buyurdu.”358
Bu hadis, Tirmizi'ye göre hasendir; zira ravisi Behz b. Hakîm, cerh ve ta'dil âlimlerine göre sika olmakla birlikte Þu'be tarafýndan tenkid edilmiþtir. Ýbn Hibbân'a göre hadisleri sahihlikten düþmüþtür. Hýfz bakýmýndan da sahih hadis ravileri ayarýnda deðildir. 359
Hasen hadisler, yukarýda Ýbnu's-Salâh ve Ýbn Hacer'in tariflerinde söz konusu edildiði gibi, hasen li-zâtihî (veya li-aynihî) ve hasen li-gayrihî olmak üzere iki kýsma ayrýlýrlar. Herbiri hakkýnda fazla bilgi almak için özel maddelerine bakýlabilir.
Sýhhat bakýmýndan sahihten aþaðý bir mertebede bulunan hasen, dînî konularda delil olma açýsýndan sahih gibidir. Hatta bazý alimlere göre rivayet tarîki çok olursa sahih bile sayýlýr. Nitekim Tirmizî, Ebu Davud, el-Hâkim, Ýbn Hibbân ve Ýbn Huzeyme gibi hadis alimleri, sahih hadisleri toplamak üzere tasnif ettikleri kitaplarýna hasen hadisleri almakta bir mahzur görmemiþlerdir. Bu alimler, her ne kadar hasen hadisleri kitaplarýna almýþlarsa da yine de onun sahih hadisle bir olmadýðý, ondan aþaðý seviyede bulunduðu görüþündedirler.
Hasen hadislerin ancak rivayet tanklarý çoðaldýðý takdirde sýhhatine hükmedilebilmesi, ravilerin zabt yönünden sahih hadis ravilerinden aþaðý mertebede olduklarýndandýr. Her biri yalnýz baþýna kalsa hüccet olamýyacak iki tariktan gelen bir hadisi dinî bir konuda hüccet olarak almakta yadýrganacak bir taraf yoktur. Nasýl ki baþka vecihten müsned olarak gelen yahut o kuvvette bir diðer mürsel hadisle kuvvet kazanmýþ mürsel hadis bazý alimlere göre dini meselelerde delil kabul edilir. Ýki tarîktan gelen hasen de öyledir.360