Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Ruyalar By: Nursima Date: 30 Eylül 2011, 13:52:23
RÜ'YALAR


Ceset hareketsizken rü'yâda gören, gezen ve konuþan kimdir? Gece olur, uykuya varýrsýnýz. Gözünüzün kapaklarý kapanýr, kulaklarýnýz duymaz, diliniz söylemez, eliniz tutmaz ve ayaðýnýz yürümez olur. Yanýnýza biri gelip konuþsa, onu ne görür, ne de duyarsýnýz. Sizin gördüklerinizden, duyup yaþadýklarýnýzdan da o habersizdir. Sabah kalkar, namazdan sonra kahvaltýyý isteyeceðinize, gece gördüðünüz tatlý rü'yanýn tesiriyle mahmur bir sevinç ve heyecan içinde dolaþýr ve bunu bir sevdiðinize veya bir yakýnýnýza anlatmak istersiniz. Karnýnýz açken, bu doymuþluk, bu sevinç nerden geliyor? Ýþte böyle, günlük hayatta insana açlýðýný unutturan ve onu birinci derecede te’sir altýna alan hâdiseler vardýr... Evet, bütün bunlar, ruhun sevinci ve ruhun çoþkunluðudur.

1. Rü'yanýn hakikatý, çeþitleri ve rûhun rü’yada geleceði görmesi:


Uykuya dalan bir insan, denize veya uzay boþluðuna dalan bir insan gibidir. Ya, gözleri baðlý dalar ve hiç bir þey görmeden geri gelir, ya elinde götürdüðü oyuncaklara kapýlýr, onlarýn tesiriyle baþka bir þey göremez; ya da denizdeki tatlý dalgalanmalarýn tesiriyle yakamozlarýn parýltýlý güzelliklerini ve semanýn esrâregengiz faaliyetlerini seyredip, onlarý kendi dünyâsýna taþýr. Ýþte, rü'yâlarý da bu kategoriler içinde ele alabiliriz.

Bazýlarý vardýr, sadece uyuduðunu ve uyandýðýný bilir; gözü baðlý karanlýklara dalmýþ gibidir ve dünyâsýna hiçbir þey görmeden döner.

Bazen olur, þuuraltýna atýlan hâdiseler, yaþanmýþ heyecanlý vak'alar ve üzerine çok düþülüp, terdad ve tekrar ile þuura mal edilen mes'eleler, uyku esnasýnda þuur üstüne çýkar. Savaþtan yeni gelmiþ bir kimsenin aylarca yataðýndan heyecanla fýrlamalarý bu kabildendir.

Bir de hastalýklar, rahatsýzlýklar, marazî ruh haletleri ve mizaç bozukluklarý sebebiyle görülen rü'yâlar vardýr. Tuzlu yiyenin kendini göl baþlarýnda görmesi, öfkeli yatanýn kavgayla uðraþmasý, þehvetle düþüp kalkanýn bu kabil þeyler görmesi gibi. Bir insanýn devamlý rü'yâlara bel baðlamasý, rü'yâ görmek için yatmasý, hülyâlara kapýlmasý, kuluçkaya yatar gibi rü'yâya yatýp, bunlarýn tâbirine göre hareket etmesi, rü'yâ görme hastalýðýna tutulmuþ olmanýn iþaretidir.

2. Sâdýk rü’yâlar:

Þuuraltý ve bir hastalýk neticesi olmadan, hülyâlara da kapýlmadan, dupduru ve tertemiz duygularla beklenmedik anda görülen rü'yâlardýr: Peygamberlerin, evliyanýn ve salih kullarýn rü'yâlarý gibi. Bazen, sýradan inanmýþ, hattâ hiç inanmamýþ kiþiler de bu tür rü'yâlar görebilirler.

Sâdýk rü'yâlar, Allah (cc) tarafýndan lûtfedilen bir müjde, bir teþvik, bir ilhâm ve yol gösterme olabileceði gibi, îkaz ve ibret ma'nâsýnda irþada yönelik de olabilir. Burada üzerinde daha çok duracaðýmýz husus, ruhun daha ileri ve âlî bir münasebetini ifâde eden gelecekle alâkalý rü'yâlardýr.

Bu rü'yâlar, gideceðimizde þüphe olmayan kabir ve ahiret âlemlerinden içinde yaþadýðýmýz þu þehâdet âlemine dalgalar halinde gelen sýzýntýlardýr. Beþ duyunun ince bir zar mahiyetinde olan Âlem-i Þehâdet’e karþý kapanmasý ve uyanýklýða ait mekanizmanýn kendiliðinden devreden çýkmasýyla, âdeta rûhun bu dünyâya ait uzuvlarla irtibatýný saðlayan doðru akým fiþlerinin çekilip, yerlerine gaybî âlemlerle ittýsal ve baðlantýyý temin eden alternatif akým fiþlerinin faaliyete geçmesi neticesi, þehâdet âlemine kapanan pencereler, bu defa misâl âlemine açýlmýþ olur. Ve, açýlan bu pencerelerden misâl âlemiyle ilgili temessülatla birlikte, ma'nâ ve hakikat sembolleri, berzah âleminden akseden levhalar, basar ve basirete arzedilen tablolar ve geleceðe ait hâdiselerin sayfalarý dolar. Bu itibarla rü'yâlara, insaný bu âlemden baþka âlemlere taþýyan bir kýsým sýrlý kabinler veya zaman tünelleri denebilir.

Mes'eleyi bir baþka açýdan ele alalým: Her þeyin var olmazdan evvel birer sabit ayný bulunur; yani, Ýlm-i Ýlâhî’de her þeyin sabit bir vücudu vardýr. Ve, sonra bunlar, Kudret ve Ýrade’yle cismaniyet alemine intikal eder. Bu arada, yani, sabit aynalarla âlem-i ecsam arasýnda rol oynayan ayrý bir vasýta âlem daha vardýr ki, buna Âlem-i Misâl, yani “temessüller âlemi” diyoruz. Ýþte cismaniyetten sýyrýlan, muvakketen ceset kaydýndan kurtulan bir ruh, bedenini de tamamen terketmeksizin misâl âlemine doðru pervaz etmeðe baþlar. O âleme yükselince, cismaniyete ait buudlardan çýkýp, apayrý buudlar içine girmiþ olur. Bu buudlar içinde mazi, hâl ve müstakbel birbirine karýþýr. Ruh, orada bütün geçmiþ ve gelecek zamanlarý görebilir. Ýki senenin Kadir Gecesini bir anda müþahede edip, iki Kurban Bayramýný birden yaþayabilir. Bir yandan yirminci asýrdayken, ayný anda Devr-i Risaletpenâhî’de yaþayýp, kendini sahabi görebilir. Nasýl olur demeyin! Meselâ, mahrûtî (konik) bir daðýn eteklerinde veya bir köy evinde bulunan insan, o anda ancak kendi dar çevresini müþahede eder. Fakat, bir teleferik veya uçakla yükseldiðinde, daðýn hem zirvesini, hem de dört bir yanýný görebildiði gibi, bir ev deðil, pek çok evler, hattâ köyler görebilir. Rü'yâlarda da böyledir. Trans halinde rûhun dublesi kendinden ayrýlýnca, misâl âlemiyle buudlaþýp, ayný þeyleri hissedebilir.

Ýþte, böyle Misâl Âlemi’nden rü'yâlar vasýtasýyla rûha intikal eden þeyleri insan, bir sinema perdesinde seyreder gibi seyreder; olmuþu, olaný ve olacaðý ayný anda görebilir. Þu kadar ki, bu görüntüler bazen vâzýhtýr, sarihtir; dolayýsýyla kolay anlaþýlýr. Bazen, semboller þeklinde olur ve te'vil, tâbir ister. Meselâ, Misal Âlemi’nde gördüðünüz bir damla su, hakikatte elmadýr. Misâl Âlemi’nde gördüðünüz pislik, bu âlemde mal demektir.. ve elinize para geçecek demektir. Eðer bu pislik -gaita- baþkasýna aitse, haram mal, size aitse, helâl maldýr. Misâl âleminde sizi bir atýn üzerine bindirirlerse, bu, muradýnýza ereceksiniz demek olur. Bu sebeple, hakkýnda takdir olabileceðinden, rü'yâlarýnýzý hemen kendiniz te'vile kalkýþmamalýsýnýz. Hâlet-i ruhiyenizi bilen, bakýþýnýzdan ma'nâ çýkaran ve yüz hatlarýnýzdan kaderinizi okuyan hikmet ehli kimselere tâbir ettirmelisiniz!

3.Sâdýk rü'yâlarla ilgili bazý misâller:

Prof. Seyyid Kutup, tefsirinde anlatýr: “Amerika'da iken, rü'yamda Kahire"de bulunan kýzkardeþimin kýzýnýn gözünde görmesine mâni olacak derecede kan gördüm. Yazdýðým mektuba gelen cevapta, hakikaten gözünde iç kanama olduðu ve tedâvi edildiði yazýyordu.”

Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde anlatýr: “Dördüncü Mehmed'in kýzý Kaya Sultan, rü'yâsýnda dedesi Sultan Ahmed'i Cennet'te görür. Sultan Ahmed, Kaya Sultan'a , “Kýzým” der, “Yeni Camii yapýlýrken eteðimle taþ taþýmýþtým; Rabbim de beni Cennet'e koydu. Sen de gel.” Bu sýrada, orada bulunan amcasý Mustafa ise, “Kaya için bu kadar acele etme; bir kýzý olsun, ondan sonra gelsin” der. Dedesi, bu niyetle “El Fâtiha” deyip, ellerini yüzüne sürer. Kaya Sultan, hakikaten doðum esnasýnda þehid olur.”

Rusya’da Tanrý’ya Dönüþ isimli kitapta da, bu kabil hâdiseler ve rü'yâlar anlatýlýr. Anne Ostrovsky adlý bir yazarýn annesi, Almanlarýn Rusya'ya girmesinden beþ sene evvel rü'yâsýnda savaþýn çýktýðýný çoðu sahneleriyle görmüþ ve bunlar o günkü gazetelerde neþredilmiþti.

Çanakkale'de Ý’tilâf kuvvetlerine kumanda eden Sir Hamilton, 1911 yýlýnda rüyasýnda denizin derinliklerine doðru çekildiðini ve iki elin boðazýný sýktýðýný görür. Uyandýðýnda da, “hayalet gibi” dediði bir yaratýðýn çadýrýndan yavaþ yavaþ çýkýp gittiðini farkeder. Hakikaten, Çanakkale onun için pek tekin olmamýþ ve kaçýnýlmaz bir tehlike olarak üzerine çökmüþtü.

Bir arkadaþýmýzýn hanýmý gece yarýsýndan sonra vefat eder; henüz kimsenin haberi yoktur. Sabah olunca, Kur'ân talimi için çocuklar camide toplanýrlar. Ders esnasýnda 12-13 yaþlarýnda bir çocuk, “Ben gece þu arkadaþýmýn annesinin öldüðünü gördüm, doðru mu?” der.

Bir kadýn, bir baþka arkadaþý gibi anne olmayý beklemektedir. Bunlardan biri, diðerine “Önce sen anne olacaksýn” der. “Nereden bildin?” diye sorulunca da, “Rü'yâmda bir aradaydýk. Yere bir hýrka düþtü, sen gidip aldýn” cevabýný verir.

Ayný kadýn, rü'yâsýnda dedesinin bir duvara dayalý merdivenden düþüp, ayaðýný kýrdýðýný görür. Aradan bir ay kadar bir zaman geçtikten sonra gelen mektupta, “Hacý dede, cami duvarýný tamir ederken, merdiven kaydý ve düþtü; ayaðý kýrýldý, hastanede yatýyor” denmektedir.

Yine ayný kadýn, dayýsýnýn bir masa baþýnda tabanca ile vurulup öldürüldüðünü görür. Aradan dört sene geçer ve dayýsýnýn masada otururken kurþunlandýðý haberi gelir.

Bu asrýn baþlarýnda Niels Bohr, rü'yasýnda güneþ ve güneþe ipliklerle baðlý dönen gezegenler görür. Uyanýnca, bunlarla atomlarýn yapýsý arasýnda benzerlik olacaðýný düþünür.

Kimyacý Kekule, rü'yâsýnda atomlarý ve yýlan gibi bir þeklin belirip, kuyruðunu aðzýna aldýðýný görür. Uyanýnca, Benzen'in kimyada halka þeklindeki (altýgen) formülünü bulur.

Elias Howe, bütün denemelerine raðmen dikiþ makinesinin iðnesini keþfedemiyordu. Bir gece rü'yâsýnda, esir düþtüðü vahþi kabilelerin elinde terler dökerken, birden muhafýzlarýn ellerindeki mýzraklarýn uçlarýnda göz þeklinde delik gördü. Uyandý ve bir ucu delik, minik bir ‘mýzrak’ yaptý.

Bunlar ve bunlar gibi yüzlerce misâl var ki, her biri, rûh’un sýrlý âleminden gelen ýþýktan birer mesaj gibidir.


                                             M.F.GULEN

Ynt: Ruyalar By: SevD@_GüLü Date: 30 Eylül 2011, 17:37:57
Allah razý olsun çok güzel paylaþým....
Ynt: Ruyalar By: Nursima Date: 30 Eylül 2011, 20:02:15
Cumlemizden kardesim.Devami gelir insallah.

radyobeyan