ALLAH'in Varligi... By: Nursima Date: 29 Eylül 2011, 16:31:12
ALLAH'IN VARLIÐINA ÝCMÂLÎ BÝRKAÇ DELÎL
Varýn isbatý yokun isbatýndan her zaman daha kolaydýr. Bir elma cinsinin yeryüzünde bulunduðunu, bir tek elmayý göstermekle isbât edebiliriz. Halbuki yokluðunu iddiâ eden kimse bütün yeryüzünü, hattâ kâinatý dolaþýp, ancak ondan sonra onun yokluðunu isbat edebilir. Bu ise, imkânsýzlýk çapýnda bir zorluk demektir. Öyleyse diyebiliriz ki, yok hiçbir zaman isbat edilemez...
Ýki isbat edici, binlerce nefy ve inkâr ediciye tercih edilir. Ýki kiþi ayný hakikatta ittifak etmiþse, binlerce insanýn kendi dar pencerelerinden þahsî bakýþlarýyla onu inkârlarý hiçbir deðer ifâde etmez.
Bir sarayýn kapýlarýndan 999'u açýk, biri kapalý olsa, kimse o saraya girilemeyeceðini iddia edemez. Ýþte inkârcý, devamlý sûrette kapalý olan o bir tek kapýyý nazara verip onu göstermek ister. Aslýnda o kapý da, onun ve onun gibi olanlarýn gözlerine çekilmiþ perde sebebiyle onlarýn ruh dünyâlarýna kapalýdýr. Mü’min için kapalý kapý yoktur. Yeter ki gözlerini yummasýn!... Zaten 999’u herkese açýktýr. Hem de ardýna kadar... Ýþte o kapý ve o delîllerden bir kaçý:
1- Ýmkân Delîli
Âlem, mümkinât nev’indendir. Yani varlýk ve yokluðu müsâvidir. Varolduðu gibi, olmayabilir de. Varolurken de, hadsiz oluþ keyfiyetlerinden herhangi birinin olmasý imkân dahilindedir. Yani en az varolan kadar olmayan da varolma þansýna sahiptir. Her mümkin ise, kendi dýþýndaki bir sebebe baðlýdýr. Öyleyse önce varolmayý, sonra da varolma þekil ve keyfiyetini, olmamaya ve olmasý mümkün diðer þekil ve keyfiyetlere tercih eden birisi vardýr. O da ALLAH (cc)'dýr.
2- Hudûs Delîli
Âlem mütegayyirdir, durmadan deðiþiyor. Deðiþen herþey sonradan olmuþtur. Bu bakýmdan madde ezelî olamaz. Evet, maddenin termodinamik kanununa göre sürekli yokluða doðru kaymasý, kâinatýn durmadan geniþlemesi, güneþin süratle tükeniþe doðru yol almasý gibi vak'alar, varlýðýn bir baþlangýcý olduðunu gösteriyor. Sonradan olan her varlýðýn bir yaratýcýsý vardýr; illetsiz ma’lûl, sebepsiz netice ve san'atkârsýz san'at mümkün deðildir. Sebebler ise zincirleme devam edip sonsuza kadar gidemez. Öyleyse durmadan deðiþen, ezelî olmayýp sonradan meydana gelen ve bir ilk sebebe muhtaç olan þu madde âleminin de bir muhdisi vardýr. O da ALLAH (cc)'dýr.
3- Hayat Delîli
Hayat þeffaf bir muammâ!.. Evet o, zâhirî sebeplerle izah edilemeyecek kadar düþündürücü ve Yaratýcý Güc’e delalet etmesi bakýmýndan da þeffaftýr. Evet o, doðrudan doðruya Yaratýcýsýný gösterir ve ilân eder. O, muammâ oluþuyla ilim adamlarýný, þeffafiyetiyle de avamdan insanlarý büyüleyen sihirli bir vak’adýr. Ve hayat âdeta hâl diliyle: “Beni var edip yaratan ancak ALLAH (cc)'dýr” der..
4- Ýntizâm Delîli
Her varlýk kendi parçalarýyla bir âhenk ve bütünlük içinde olduðu gibi, bütün kâinat da kendisini meydana getiren varlýk parçalarýyla bir âhenk ve bütünlük içindedir. Bu ise bir nizam ve intizamýn varlýðýný haber veren yanýltmaz bir delildir ve bir Nâzým’a delalet eder ki, O da ancak ALLAH (cc)'dýr.
5- San’at Delîli
Atomdan insana, hücreden galaksilere kadar bütün kâinatta ince ve baþ döndürücü bir san’at göze çarpmaktadýr. Evet, bir baþtan bir baþa kâinattaki her eser:
Çok büyük san'at deðerine sahiptir;
Çok kýymetlidir;
Çok kýsa zamanda ve çok kolay yapýlmaktadýr;
Çok sayýda olmaktadýr;
Karýþýk ve çeþit çeþittir;
Devamlýdýr.
Halbuki, zâhire göre kýsa zamanda, çok sayýda, kolay ve karýþýk yapýlan iþlerde san'at ve kýymet olmamasý gerekir. Ancak yapan ALLAH (cc) olursa, o zaman herþey deðiþir ve zýtlar biraraya gelir!.
6- Hikmet Ve Gâye Delîli
Her varlýkta kendine mahsus bir gâye, bir maksad, bir fayda ve bir netice ta’kip edildiði göze çarpmakta ve bir zerrede dahi abes, gâyesizlik, ma'nâsýzlýk ve israf sayýlacak herhangi bir durum müþâhede edilmemektedir. Halbuki, ne madde aleminde, ne bitki ve hayvanât dünyasýnda, ne de eþya ve hâdiselerde þuur ve idrâk mevcut deðildir ki, bu gayeler silsilesi ta’kip edilebilsin.. öyle ise, Kâinattaki bu þuurlu iþleyiþi ve bu hikmet ve gâyeleri ancak ALLAH (cc)'a isnad etmekle ma’kul bir yol tutmuþ olabiliriz.
7- Þefkat-Merhamet Ve Rýzýk Delîli
Bütün yaratýklarýn ve bilhassa insanýn ihtiyacý sonsuz, ihtiyarý ise bir hiç hükmündedir. Öyleyken, bütün ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarý hiç ümit edilmeyen yerden ve hiç ümit edilmeyen bir tarzda, kimin neye ne kadar ihtiyacý varsa, o keyfiyet ve miktarda karþýlanmaktadýr. Yardým gönderilmesi, gönderilen bu yardýmýn ihtiyaca tam cevap vermesi açýkca isbât ediyor ki, bütün bu ihtiyaçlara, herþeye kendisinden daha yakýn bir þefkat eli cevap vermektedir. Kâinat çapýnda iþleyen ve sonsuza kadar da iþleyecek olan bu sistemli þefkat, merhamet ve rýzýklandýrma, bütün bu iþleri yapabilme sýfatlarýyla muttasýf ve noksan sýfatlardan da münezzeh bir Zât-ý Akdes’i anlatmakta ve isbât etmektedir.
8- Yardýmlaþma Delîli
Biribirine en yakýn olandan en uzak olana kadar, bütün mahlûkat birbirlerinin yardýmýna koþuyor. Aralarýnda hiç münasebet bulunmayan iki ayrý varlýk cins ve nev’i, böyle bir yardýmlaþmada âdetâ ayný bütünün parçalarý haline gelip birbirini tekmil edip tamamlýyor. Düþünmeli ki, bakteriler, solucanlar ve toprak elbirliði içinde ve ayný gâye etrafýnda toplanýp bitkilerin imdâdýna koþuyor ve bu imdâda koþuþ tekerrür edip duruyor. Akýl ve þuurdan mahrum bu varlýklarýn, aklý hayret ve þuuru hayranlýk içinde býrakan bu faaliyetleri, perde arkasýnda Vâcib-ül Vücud bir Zât'ýn hikmet dolu faaliyetini gözler önüne sermektedir. Yani bütün kâinat, bu yardýmlaþma diliyle “ALLAH” demektedir...
9- Temizlik Delîli
Ýnsandan arza, arzdan semânýn derinliklerine kadar bütün kâinattaki nezafet ve temizlik, baþlý baþýna bir delîl olarak, bize Kuddûs ismiyle müsemma bir Zât (cc)'ý anlatmaktadýr.
Evet, topraðý temizleyen bakteriler, böcekler, karýncalar ve nice yýrtýcý kuþlar.. rüzgâr, yaðmur ve kar.. denizlerde aysbergler ve balýklar; fezamýzda atmosfer, semada kara delikler; bünyemizde kanýmýzý temizleyen oksijen ve ruhumuzu sýkýntýlardan kurtaran mânevî esintiler, hep Kuddûs isminden haber vermekte ve o ismin verasýndaki Zât-ý Mukaddes’i göstermektedir.
10- Sîmâlar Delîli
Esasen bütün mâhlûkata teþmili mümkün iken, mes'eleyi müþahhaslaþtýrmak açýsýndan, sadece insaný ve her insan ferdini diðerlerinden farklý kýlan onun en bariz ayýrýcý vasfý durumundaki sîmâsýný ele alarak mevzûya yaklaþmýþ olalým:
Herhangi bir insanýn sîmasý, en ince teferruatýna kadar kendisinden evvel geçmiþ milyarlarca insandan hiçbirisine kat'iyen benzememektedir. Bu kâide, kendisinden sonra gelecekler için de aynen geçerlidir. Bir cihette birbirinin ayný, diðer cihette birbirinden ayrý milyarlarca resmi küçücük bir alanda çizip, sonra da kendileri gibi olmasý mümkün milyarlarca resimden ayýrmak ve herþeyi sonsuz ihtimal yollarý içinde bir yola ve bir þekle sokmak, elbette ve elbette yarattýðý her varlýðý, hem de hiç kapalý bir yaný kalmamak üzere bilen ve o varlýða istediði þekli vermeye gücü ve ilmi yeten Cenâb-ý Hakk'ý en saðýr kulaklara dahi duyuracak kuvvette bir ilândýr. Evet, sîmâda yer alan uzuvlarý baþka sîmâlardaki uzuvlardan ayrý yaratmak ve her gözü, mutlak surette diðer gözlerden tefrik ettirici bir özellikle techiz etmek, gözünde fer olmasa bile, sînesinde kalb bulunan her vicdân sahibine, bütün bunlarý yaratýp sonsuz hikmetlerle donatan Zât (cc)'ý gösterir ve tanýttýrýr..
11- Sevk-i Ýlâhî Delîli
Yavru ördek, yumurtadan çýktýðý anda yüzmesini becerebiliyor. Kozadan çýkan karýncalar, hemen dehliz kazmaya baþlýyorlar. Arý, çok kýsa zamanda san'at hârikasý olan peteði; örümcek ise, gergef inceliðindeki aðýný örebiliyor. Bütün bunlardan anlýyoruz ki, bunlar ve bunlar gibi olanlar baþka bir âlemde kendilerine öðretilen mâlumatla ve yaratýlýþtan gelen bir kâbiliyetle iþ görüyorlar. Halbuki insan, her þeyi bu dünyada öðrenmek mecburiyetindedir; hem de varlýklar arasýnda istidatça en mükemmel yaratýk olduðu halde. Demek oluyor ki, diðerlerine bu husûsiyetleri veren bizzat kendileri deðil, her yaptýðýný hikmetle yapan bir Zât'týr ki, onlara böyle ihsanda bulunmuþ...
Kilometrelerce ötede yumurtalarýný býrakýp dönen yýlan balýklarýnýn yavrularý, yumurtadan çýkar çýkmaz yola koyulur ve annelerini sanki elleriyle koymuþ gibi bulurlar. Bunu Ýlâhî bir sevkten baþka ne ile izah edebiliriz? Hayvanlarda gördüðümüz bu hârikulâdelik, ancak ve ancak ALLAH (cc)'ýn bir vergisi olarak açýklanýrsa, iþte o zaman buna aklî ve mantikî bir açýklama nazarýyla bakýlabilir. Yoksa, baþka her yorum, sadece bir safsatadan ibaret kalýr..
12- Rûh Ve Vicdân Delîli
Mahiyetini bilmemekle beraber, varlýðýndan kimsenin þüphe etmediði rûhumuzun ve ona ait fonksiyonlarýn cesedimize hükmediþ keyfiyeti de, yine Cenâb-ý Hakk'ý bildiren delîllerdendir. Dünyada Emir Âlemi’ni temsil eden cevher rûhtur ve rûh, bu âleme ancak terakkî ve tekâmül için gelmiþtir. Hikmetin neticeye tesiri mevzûmuzun haricinde olduðu için, biz burada yalnýzca onun delâlet ettiði noktaya temasla iktifa ediyoruz. Evet, madde âlemiyle mâhiyeti noktasýnda hiçbir münâsebeti olmayan rûhun kendine mahsûs bir âlemden buraya gönderiliþi, olgunlaþtýrýlmaya tâbi tutuluþu ve bunun da belli bir programla yürütülüþü, þüphesiz Cenâb-ý Hakk'ý ilân eden en mühim delillerden biridir.
Diðer taraftan, insandaki iç seziþler ve zâhirî hiçbir sebep yokken Rab'be dönüþler ve O’na yöneliþler ve bu hâdiselerin milyonlara ulaþan adette tekrar ediliþi açýk bir delildir ki, insanda yaratýlýþtan var olan ve Hakk'ý bulmanýn en mühim vesilelerinden biri durumunda bulunan vicdân, kendi Yaratýcýsý’na, O’na perestiþ etme derecesinde meftundur ve bütün varlýðýyla O'nunla irtibat halindedir. Zaten “Elest Bezmi” nin yanýltmaz þahitlerinden biri de, vicdân deðil midir? Ýþte vicdân, bu þahitliðin hakkýna riâyet zarûret ve mecbûriyetinin sevkiyle “ALLAH” demektedir...
13- Fýtrat Ve Tarih Delîli
Her insanda iyi ve güzele karþý bir sevgi, buna mukabil kötü ve çirkine karþý da bir nefret hissinin varlýðý, aksi hiç kimsenin hatýrýndan bile geçmeyecek vuzûh ve açýklýkta bir realitedir. Demek oluyor ki, bu duygular, ahlâklý davranma ve iyi iþler yapma yönündeki meyilleri ve ahlâksýzlýktan ve çirkin davranýþlardan da nefret verip kaçýnmayý te’min eden yapýlarý itibâriyle delalet etmektedir ki, insana iyiyi, güzeli emreden ve onu kötülük ve çirkin davranýþlardan men'eden sistemin sahibi kim ise, kendisine bu duygularý veren de, O Zât'týr. Bu Zat da, hiç þüphesiz ALLAH (cc)'dýr.
Dinler tarihi þahittir ki, beþeriyet hiçbir devrini dinsiz geçirmemiþtir. Bâtýl, hattâ gülünç dahi olsa hemen her devirde bir dine inanmýþ ve bir ma’nevî sistemi takip etmiþtir. Ayrýca, inanmak bir zarûrettir; zira o fýtratta vardýr. Ýnsan fýtratýna bu ihtiyacý yerleþtiren Zât'la, bize inanmayý emreden Zât, ayný Zât'týr. Ve O da ALLAH (cc)'dýr.
14- Duygular Delîli
Ýnsan, binlerce duyguyla techiz edilip donatýlmýþtýr. Her duygu, madde dýþý bir âlemden mesaj mahiyeti taþýr. Ancak insanda bir duygu daha vardýr ki o, doðrudan doðruya Cenâb-ý Hakk'ý tanýtýr. Bu duygu, insanda varolan ebed ve sonsuzluk duygusudur. Bu duygu sebebiyle insan, dâima ebed için didinir ve ebed için çýrpýnýr. Sonlu olan hiçbir þey, onu hakiki ma'nâda tatmin edemez. Ve bu duygu, insana baþka bir sonlunun tesiriyle tevdî edilmiþ olamaz. Sonlu olan sebeplerin hiç biri, bu sonsuzluk bâdesini sunamaz. Halbuki, bunun varlýðý bir vâkýa'dýr, inkârý da kâbil deðildir. Öyleyse bu duygu bize, bizi bu duygu ile yaratan Zât tarafýndan verilmiþtir.. Ve, ebedî hayatý da yine O verecektir.
15- Ýttifak Delîli
On tane yalancý, arka arkaya gelip bize evimizin yandýðýný söylese, bu adamlarýn hayatta bir defa dahi doðru söylediklerini duymamýþ olmamýza raðmen, “ihtimal” der onlara inanýrýz. Zirâ ortada bir ittifak hâdisesi var. Halbuki, bahsini ettiðimiz ittifak, binlerce Peygamber, yüzbinlerce evliya ve milyonlarca da inanan insan arasýnda meydana gelmiþ bir ittifaktýr. Muhtelif zamanlarda ve ayrý ayrý mekânlarda yaþamýþ bu insanlarýn ittifak ettiði en birinci nokta, “ALLAH vardýr” hakikatýdýr. On yalancýnýn bir yalan üzerindeki ittifakýna ehemmiyet verildiði halde, milyonlarca, hem de hayatlarýnda bir kere dahi yalan söyledikleri duyulmamýþ Nebîler ve velilerin bu çaptaki ittifakýna inanmayan insan nasýl insan olabilir? Ve ona nasýl akýllý denebilir..?
16- Kur’ân Delîli
Kur'ân-ý Kerim'in Kelâmullah olduðunu isbat eden bütün deliller, ayný zamanda Cenâb-ý Hakk'ýn varlýðýnýn da bürhanlarý durumundadýr. Kur'ân'ýn ALLAH kelâmý olduðuna dâir yüzlerce delil vardýr ve bunlar, o mevzû ile alâkalý Ýslâm kaynaklarýnda en ince teferruatýna kadar tafsil edilmiþtir. Biz, mes'elenin isbât yönünü o eserlere havale ile iktifa ediyoruz. Evet, bütün bu deliller, kendilerine mahsûs dilleriyle “ALLAH vardýr” derler.
17- Peygamberler Delîli
Peygamberlerin ve bilhassa Peygamberler Efendisi Ýki Cihân Serveri (sav)'nin peygamberliðini isbât eden bütün deliller de, yine Cenâb-ý Hakk'ý anlatan bürhanlara dahil edilmelidir. Zirâ Peygamberlerin varlýklarýnýn gayesi, Tevhid, yani ALLAH'ýn varlýk ve birliðini ilân etmektir. Öyleyse, her peygamberin kendi peygamberliðini isbât eden bütün delilleri, ayný zamanda bütünüyle Cenâb-ý Hakk'ýn varlýðýna da delil olmaktadýr. Ne var ki, onlarýn peygamberliðini isbât eden delillerin serdi, þu andaki mevzûmuz dýþýnda kaldýðýndan, teker teker üzerlerinde durmayacaðýz. Þimdilik sadece þunu arzedelim ki, bir peygamberin hak nebî olduðunu ifâde eden bütün deliller, ayný kuvvetle, hattâ daha da öte bir kuvvetle “ALLAH vardýr ve birdir” demektedir.
M.F.GULEN
radyobeyan