Tasavvuf Klasikleri
Pages: 1
Zikir Tesirsiz Diye By: reyyan Date: 28 Eylül 2011, 20:18:41
Tasavvuf Klasiklerimiz


Aralýk 2007 108.SAYI


Ali KAYA kaleme aldý, TASAVVUF KLASÝKLERÝ bölümünde yayýnlandý.

MEKTUBAT-I MUHAMMED ZÝYAUDDÝN K.S.’DEN

Gayret ve Mükâfat Müridin vazifesi kendisine emredilene sýmsýký sarýlmaktýr. Gayesi manevi makamlara yükselmek deðil, emri yerine getirmek olmadýr. Kendisi için hayýrlý olanýn, emredilene sarýlmak olduðunu
bilmelidir. Þayet emirleri tam olarak yerine getirirse, farkýna bile varmadan son derece önemli mesafeler alýp önemli dereceler kazanmýþ olur.

Eðer böyle bilip düþünmezse, kendisinde bazý geliþmeler olduðunu hissetse bile, bunlarda kendisi için bir fayda olmaz. Hatta o manevi ilerlemeden dolayý tehlike altýndadýr.

Tasavvuf yolunu tutmuþ kiþinin maksadý, emredilenleri yerine getirmek olmalýdýr. Çünkü bu dünya evi, Allah’a taat ve ibadet evidir. Yapýlan iyi amellere karþý verilecek mükâfat evi ise ahiret yurdudur.

* * *
Er kiþi isen, er kiþilerin ibadete çalýþtýklarý gibi çalýþ! Dünyada yaptýðýn iyi þeylerin karþýlýðý ahirette fazlasýyla verilecek.

Hak yolun yolcusunda maneviyatta görünen hal, huzur ve keþifler, avans olarak istenen þeyler kabilindendirler. Hatta bu durum çocuklarý avutmak için verilen çerez gibidir. Çocuklara benzeyen kiþiler onlarla teselli olurlar.
* * *
Demek ki mürit görevlerine gevþeklik etmeden çalýþacaktýr. Taat ve ibadetten baþka bir þey düþünürse, gevþeklik ve tembellik kendisinden hiç ayrýlmaz. Zira müridin maneviyatta ilerlemesinin alameti, kendi nefsinin noksan ve olgunluktan yoksun olduðunu bilmesidir.

Zikir Tesirsiz Diye

Ey kardeþ! Sevgilinin (Allah’ýn) kulu için seçtiði her þey, kul için sevgilidir.

“Üzerimde virdlerin bir tesirini göremiyorum, bunlarýn bende herhangi bir þekilde etkisini hissedemiyorum.” diye yazmýþsýnýz.

Ey kardeþ! Hak yolcusunun hiçbir þey düþünmeden kendi üstadýnýn emrine sýkýca yapýþmasý lazýmdýr. Baþka bir þey düþünmesi yol’un dýþýnda iþlerdir. Yapmasý gereken üstadýný taklit ederek amel etmektir. Üstadýn emrettiði þeyler faydadan yoksun deðildir. Vazifemiz emirlerine uymak, sýký sýkýya yapýþmaktýr. Bizde bir halin ortaya çýkýp çýkmamasý onlara kalmýþ. Emre sýkýca sarýlýp bunun bir eserinin ortaya çýkmamýþ olmasýndan dolayý, emredilene sarýlmanýn bir kýymeti olmadýðý zannedilmesin. Çünkü bazý zanlar günahtýr.

Adurrahman-ý Câmî k.s., “Sevgiliye hizmet etmekten daha faydalý bir þey yoktur!” buyurmuþtur.

Ýbadet Zevki


Ey kardeþ! “Rabýtadan bana önemsenmeyecek miktarda bir zevk hasýl olur.” diye yazmýþsýnýz.

Ey kardeþ! Nasýl önemsiz olur? Büyük zatlardan olan azýcýk bir þey, çoktur. Yine onlardan gelen düþük bir þey çok deðerli; aslýnda büyüktür. “Mevâhib-i Ledünniyye” þerhinde denilmiþtir ki:

“Muhabbet, sevenin sevilen için yaptýðý çok þeyi az, sevilenden gelen azýcýk bir nimetin bile çok olduðunu bilmektir. Bununla beraber, rabýtanýn size tesir etmemesinin sebebi, þartlarýnýn yerine getirilmemesidir. O þartlarýn bazýlarý þunlardýr:

Ne olursa olsun, Allah’tan baþka hiçbir þeye kalben iltifat etmemeniz, mümkünse virdleri ayrý ayrý vakitlerde, yani sabah, duha (kuþluk), öðle ile ikindi namazýndan sonra çekmeniz, mümkün olmazsa sabah namazýndan ve yatmadan önce yapmanýz, akþam ve yatsý namazlarýndan sonra rabýta niyetiyle gözünüzü kapatmanýz, sâdâtýn da böyle yaptýklarýný düþünerek, ‘þeklen de olsa onlarýn âdetlerine uymaktayýz’ diye tefekkür etmeniz lazýmdýr.

(Burada anlatýlan vird ve rabýta usulü o zamanki uygulamaya iþaret eder. Mürþid-i kâmiller adap üzerinde gerekli gördükleri deðiþiklikleri yaparlar, bu konuda ehliyet sahibidirler. Nitekim her bir dergâh’ýn farklý vird ve rabýta usulü vardýr. Dinin özüne ve hükümlerine uygunluk sorunu olmadýkça bu da son derece tabiidir. -Semerkand)

Selam, Mustafa’nýn (sallallahü aleyhi ve sellem) yoluna tâbi olanlarýn üzerine olsun! En üstün salât, selam ve sena O’na olsun!

Konuþan Kim?


Halkýn, Þeyh-i Azam’ýn (Þeyh Fethullah k.s. Hazretleri kast ediliyor) sohbet odasýnda toplanmalarýna sevin! Ey aziz! Bilmelisin ki, ortada olan sen deðilsin, senin yalnýz görüntün ve gürültün vardýr. Nitekim Þeyh Bahauddin Nakþibend k.s.: “Výz výz senden, bal ise Kahp köyünden geliyor.” buyurmuþtur. Kendi nefsini sohbetinde bulunanlarýn hepsinden aþaðý bil!

(Burada Muhammed Bahauddin Nakþibend kuddise sirruh Hazretleri’nin sözlerinde þu kýssaya iþaret vardýr:
Vaktiyle birisinin iki kovan bal arýsý vardý. Müks nahiyesine baðlý Ermeniler Kâhp adlý köyden bal çalar getirir, evine gelen herkese bal yedirirdi. Bu hileyi öðrenen Þeyh Bahauddin bal arýsýna: “Výzýltý senden bal Kâhp köyündendir.” sözlerini söylemiþtir.
Hazret de bunu bir uyarý olarak halifesi olan Þeyh Alâuddîn’e yazmýþlardýr. Yani senin yaptýðýn sohbetten dolayý müritlerde hasýl olan cezbe ve huzur ancak sâdât-ý kiramýn himmetiyle Allah Tealâ’dandýr. Sen ortada yoksun, sohbetin ise, lisanýnýn hareketinden baþka bir þey deðildir, demektedir. -Semerkand)

Sohbet ile Vaazýn Farký

Ey kardeþ! Sâdât-ý kiram, sohbet ile vaaz arasýnda fark olduðunu söylemiþlerdir. Þöyle ki: Sohbet, hiçbir þey düþünmeden kalbe, dile gelen sözlerdir. Belki o, kalbin galeyana gelmesinden, coþmasýndandýr. Bütün konuþmasý ya Allah’tan duyduðu korku veya O’na iþtiyaký ve hasretinden olur. Bu durumda olan sohbetçi, çok defa karþýsýnda cemaatin olduðunu da unutur.

Vaaz ise sohbetin zýddýdýr. Bu durumda sohbetçi, yanýnda bulunan kimseleri ve durumlarýný düþünerek konuþur. Bu çeþit konuþmada konuþmacý kendi arzusuna göre konuþmayýp,cemaatin hayrýný düþünmelidir.
Yoksa kendi nefsini tatmin peþinde olup, manen zarara düþmesinden korkulur.

Nitekim, birisi mürþidine cemaate sohbet etmek istediðini söyler. Mürþidi sebebini sorunca:

– Ýstiyorum ki bir tek ben kalýncaya kadar bütün insanlar cehennem ateþinden kurtulsun, der. Mürþidi:

– Bu durum sohbet makamýdýr, deyip onu minbere çýkarttý, kendisi de konuþmayý dinlemek için minberin dibine oturdu.

Adamýn konuþtuðu sýrada bir dilenci geldi, “Allah için bana bir þey verin.” dedi. Konuþmacý hemen minberden inip dilenciye cübbesini verdi ve tekrar minbere çýkýp konuþmasýna devam etti. Mürþidi:

– Ey yalancý, in aþaðýya, diye seslendi. Adam aþaðý inip mürþidinin elini öperek:

– Ne yalan söyledim ki, diye sordu. Mürþidi dedi ki:

– Sen bana halkýn menfaatini düþünerek konuþmak istiyorum, dedin. Eðer halký düþünüyor olsaydýn, herkesten önce davranýp cübbeni dilenciye vermezdin. Önce halký teþvik ederek sevaba girmelerini ister, belki
ondan sonra dilenciye bir þey verilmesinden ümidini kesince cübbeni dilenciye verirdin.

Yani vaaz ve sohbet eden kimse, kendi menfaatinden önce halkýn menfaatini gözetmelidir.

(Feyyaz Karabel tarafýndan tercüme edilip Menzil Kitabevi’nce yayýnlanan Mektubat-ý Muhammed Ziyauddin adlý eserin 1982 tarihli baskýsýndan yeniden düzenlenerek yararlanýlmýþtýr.)


Ynt: Zikir Tesirsiz Diye By: saniyenur Date: 28 Eylül 2011, 23:15:51
Rabbim daim eylesin inþ zikrimizi.
Ynt: Zikir Tesirsiz Diye By: sümeyra Date: 09 Aralýk 2011, 17:43:05



     Výzýldamak bizden,bal yapmak Rabbimizin lütfundan..çok güzeldi..Allah razý olsun..

radyobeyan