Suat Yýldýrým Meali
Pages: 1
29 - Akebut Suresi By: sümeyra Date: 28 Eylül 2011, 13:22:25
29 – ANKEBÛT SÛRESÝ

Mekkî dönemde nâzil olmuþ olup 69 âyettir. Bazý müfessirler sûrenin baþýnda münafýklardan bahseden on âyetin (2-11) varlýðý sebebiyle, bunlarýn Medine döneminde indiðini düþünürler. Halbuki burada Medine’dekinden farklý olarak kâfirlerin uyguladýðý baskýdan korkup ikiyüzlü bir tutum izleyen kimseler sözkonusudur. Bu ise Mekke’de mevcut idi. Müminlerin Mekkede en fazla tazyik edildiði dönemde bu sûrenin indiði anlaþýlýyor. Müþrikler kötü âkýbet ile tehdit edilmektedirler. Müminlere, baskýya dayanmalarý, zor gelirse hicret etmeleri hatýrlatýlmaktadýr. Tevhid ve âhiretin güçlü delilleri de sûrede serdedilmektedir.

Bismillâhirrahmânirrahîm.


1 – Elif, Lâm, Mîm

2 – Müminler sadece “Ýman ettik” demeleri sebebiyle kendi hallerine býrakýlývereceklerini, imtihana tâbi tutulmayacaklarýný mý zannettiler? [9,16; 2,214]

3 – Biz elbette kendilerinden önce yaþamýþ olanlarý denedik.

Allah elbette þimdiki müminleri de imtihan edip iman iddiasýnda sadýk olanlarla, samimiyetsiz olanlarý elbette bilecektir.


Fahreddin Razî der ki: Müfessirler, bu âyeti zahirî þekliyle anlamanýn, Allah’ýn ilminde deðiþme ve yenilenme gerektireceðini zannederler. Zira Allah Teâla imtihan etmeden önce de neticeyi bilmektedir. Bu düþünce ile âyetteki “Allah bilecek” kýsmýný “Allah gösterecek, ortaya çýkaracak, ayýrd edecek” diye açýkladýlar. Biz de deriz ki: âyeti zahirî þekliyle anlamak, daha uygundur. Çünkü Allah’ýn ilmi, bir sýfattýr ki onda, her þey vâki olduðu gibi zuhur eder. Mesela imtihandan önce Allah bilir ki “Zeyd itaat edecek, Amr ise isyan edecek. Sonra imtihan sýrasýnda da bilir ki birinci itaatli, ikinci âsi. Ýmtihandan sonra bilir ki Zeyd itaat etti, Amr ise isyan etti. Her üç durumda da O’nun ilmi deðiþmez. Deðiþen sadece ilmin konusudur.”

Ýbnu’l-Muneyyir ise þöyle der: “Gerçekten, Allah’ýn ilmi birdir. Her mevcuda, var olduðu sýrada veya önceki ve sonraki þekliyle nasýl ise öyle taalluk eder.” Fakat unutmamak gerekir ki burada sebebin zikredilmesinden maksud, müsebbebe dikkat çekmektir. Yani “bilecek” demekten maksat “hak ettiði ödülü veya cezayý verecek” demektir.

4 – Kötülükleri iþleyenler hükmümüzden kaçýp kurtulacaklarýný mý zannettiler? Ne fena hükmediyorlar!

5 – Kim Allah’a kavuþmayý ümid ediyorsa bilsin ki  Allah’ýn tayin ettiði vâde mutlaka gelecektir.

O her þeyi hakkýyla iþitir ve bilir.

6 – Kim de cihad ederse sýrf kendi nefsi hesabýna cihad eder.

Muhakkak ki Allah, âlemlerden ve özellikle insanlardan müstaðnidir, kimseye ihtiyacý yoktur. [45,15]

7 – Ýman edip güzel ve makbul iþler yapanlarýn elbette günahlarýný örteceðiz ve onlarýn yaptýklarý çalýþmalarý en güzel þekilde mükâfatlandýracaðýz. [4,40]

8 – Biz insana, yapacaðý en hayýrlý iþ olarak, annesine ve babasýna iyi davranmasýný bildirdik.

Ama bununla beraber, onlar senden, hakkýnda bilgin olmayan bir þeyi, Bana þirk koþmaný isterlerse, itaat etme!

Hepinizin dönüþü Bana’dýr ve Ben de yapageldiðiniz þeyleri bir bir bildirip karþýlýðýný vereceðim. [17,23-24; 31,14-15] {KM, Matta 10,34-37}

9-10  – Ýman edip güzel ve makbul iþ yapanlarý elbet hayýrlý insanlar arasýna dahil edeceðiz.

Kimi insanlar vardýr ki “Allah’a iman ettim” der, fakat Allah yolunda olduðu için iþkence edilince halkýn bu baskýsýný, Allah’ýn azabý gibi sayar.

Þayet senin Rabbinden zafer ve galebe gelirse “Biz sizinle beraberdik” diyeceklerdir.

Oysa Allah, insanlarýn kalplerinin neleri sakladýðýný pek iyi bilmektedir. [22,11; 5,22; 4,141]

11 – Elbette, Allah iman edenleri bilip ortaya çýkaracak, elbette münafýklarý da bilip ortaya çýkaracaktýr.

12 – Kâfirler müminlere:

“Bizim yolumuza tâbi olun, günahlarýnýz bizim boynumuza, yükünüzü biz taþýrýz” derler.

Oysa bunlar, ötekilerin hiçbir günahýný  yüklenmezler.

Onlar açýkça yalancýdýrlar. [35,18; 70,10-11]

13 –
Ama onlar mutlaka kendi yükleri ile beraber baþka yükleri de

yani baþkalarýný saptýrmanýn vebalini de taþýmak zorunda kalacak ve kýyamet günü uydurduklarý iftiralardan sorguya çekileceklerdir. [16,25]

14 – Çok önce Biz Nûh’u halkýna elçi olarak gönderdik.

O da aralarýnda bin yýldan elli yýl eksik kaldý.

Netice de onlar zulümlerine devam ederken tufan onlarý boðdu. {KM, Tekvin 9,29}

15 – Onu ve gemide bulunanlarý kurtarýp

o gemiyi ve o hadiseyi bütün insanlara ibret vesilesi yaptýk. [54,15; 69,11-12; 36,41-44]

16 – Ýbrâhimi de elçi olarak gönderdik.

“Ey benim halkým!” dedi, “yalnýz Allah’a ibadet edin ve O’na karþý gelmekten sakýnýn.

Eðer bilirseniz, böyle yapmanýz sizin için daha hayýrlýdýr.”

17 – Siz Allah’tan baþka bir takým putlara tapýyorsunuz.

Bunlarý Allah’a ortak yapmakla, açýkça yalan uyduruyorsunuz.

Oysa Alah’tan baþka ibadet ettiðiniz putlar, sizin rýzýklarýnýzý yaratýp sizi rýzýklandýrmaya güç yetiremezler.

O halde rýzkýnýzý Allah nezdinde arayýn, yalnýz O’na ibadet edin ve O’na þükredin, sonunda yine O’nun huzuruna götürüleceksiniz.”

18 – “Þayet siz beni yalancý sayarsanýz, sizden önceki birtakým ümmetler de resullerini yalancý saymýþtý.

Elçinin görevi imana zorlamak deðil, sadece açýkça teblið etmektir.”

19 –
Peki o inkâr edenler dünyada gezerek

Allah’ýn, mahlukat yoktan nasýl yarattýðýný,

sonra da onu nasýl yenilediðini görmüyorlar mý?

Þüphesiz ki bu iþler, Allah’a göre kolaydýr. [30,27; 52,35-36]

20 – De ki: “Dünyayý gezin dolaþýn da,

Allah’ýn yaratmaya nasýl baþladýðýný anlamaya çalýþýn!

Sonra, Allah tekrar yaratmayý da (ölümden sonra diriltmeyi de) gerçekleþtirecektir.

Allah elbette her þeye kadirdir.”

21 – O, dilediðini cezalandýrýr, dilediðine merhamet eder.

Hepiniz O’nun huzuruna götürüleceksiniz.

22 – Sizler ne yerde, ne gökte Allah’ýn hâkimiyetinin dýþýna kaçarak kurtulamazsýnýz.

Sizi Allah’tan baþka ne koruyan, ne de size yardým eden bulunur.

23 – Allah’ýn âyetlerini ve âhirette O’na kavuþmayý inkâr edenler, iþte onlar, Ben’im merhametimden ümitlerini kesenlerdir.

Onlara gayet acý bir azap vardýr.

24 – Halkýnýn ona verdikleri cevap:

“Öldürün onu!” veya “Ateþe atýn!” demekten baþka bir þey olmadý.

Ateþe attýlar ama Allah onu ateþten koruyup kurtardý.

Elbette bunda iman edecek kimseler için ibretler vardýr. [37,97-98].

25 – Ýbrâhim onlara þöyle dedi:

“Siz dünya hayatýnda Allah’tan baþka birtakým sevgili putlar edindiniz.

Ama sonra kýyamet günü gelince

birbirinizi red ve inkâr edecek,

birbirinize lânet edeceksiniz.

Barýnacaðýnýz yer ateþ olacak

ve kendinize hiçbir yardýmcý bulamayacaksýnýz. [7,38; 43,67]

26 – Ýbrâhim’in söylediklerine Lût iman etti.

Ýbrâhim: “Ben” dedi, “Rabbimin emrettiði yere hicret edeceðim.

O, azîz ve hakîmdir (mutlak galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).

27 – Biz Ýbrâhim’e (evlat ve torun olarak) Ýshak ile Yâkub’u ihsan ettik.

Onun neslinden gelenlerde, peygamberliði ve vahyi devam ettirdik. Ona dünyada mükâfatýný verdik. O âhirette de elbette salihlerden olacaktýr. [2,130; 21,7; 19,49]

28 – Lût’u da halkýna resul olarak gönderdik.

Onlara dedi ki: “Nedir bu haliniz?

Siz dünyada sizden önce hiç kimsenin yapmadýðý pek iðrenç bir þey yapýyorsunuz.

29 – Allah’ýn bu uyarmasýndan sonra

siz hâla þehvetle erkeklere varacak,

yolu kesecek

ve toplantýlarýnýzda edepsizlik yapmaya devam edecek misiniz?”

Halkýnýn ona cevabý þundan ibaret oldu:

“Doðru söylüyorsan bizi tehdit ettiðin, Allah’ýn o azabýný getir de görelim!”

30 – “Ya Rabbi!” dedi, “bu müfsitler, bu bozguncular gürûhuna karþý bana Sen yardým eyle!”

31 – Melaikeden olan elçilerimiz Ýbrâhim’e,

(Ýshak’ýn doðumuna) dair müjde getirdiklerinde:

“Haberin olsun,” dediler, “biz bu þehrin halkýný imha edeceðiz, çünkü oranýn halký büsbütün zalim kimselerdir.”

32 – Ýbrâhim: “Ama Lût da orada!” deyince onlar þöyle cevap verdiler:

“Orada bulunanlarý biz pek iyi biliyoruz.

Onu ve yakýnlarýný kurtaracaðýz,

yalnýz eþi geride kalýp helâk edilenler arasýnda olacak.”

33 – Elçilerimiz Lût’a gelince, onlarý, halkýnýn tecavüzlerinden koruyamayacaðý düþüncesiyle üzüldü, eli kolu baðlanýp göðsü daraldý.

Onlar dediler ki: “Bizden yana endiþe etme, üzülme!

Biz seni ve yakýnlarýný kurtaracaðýz, yalnýz eþin geride kalanlar arasýnda yer alacaktýr.”

34 – “Büsbütün yoldan çýkmalarý sebebiyle, biz bu þehir halkýnýn üzerine gökten bir azap indireceðiz.”

35 – Biz aklýný kullanýp düþünen kimseler için, o memleketten âþikâr bir ibret vesilesi (harabe) býraktýk. [37,137-138]

36 – Medyen halkýna da kardeþleri Þuayb’ý gönderdik, onlara dedi ki:

“Ey benim halkým! Yalnýz Allah’a ibadet edin, âhiret gününü bekleyin

ve ülkede fesatçýlýk yaparak düzeni bozmayýn!”

37 – Fakat onlar kendisini yalancý saydýlar.

Bunun üzerine müthiþ bir zelzele, kendilerini kýskývrak yakalayýverdi, olduklarý yerde çökekaldýlar.

38 – Âd ve Semûd halklarýný da imha ettik.

Siz ey (Mekke’liler) bunu, kalan ev harabelerinden anlýyorsunuzdur.

Þeytan onlara yaptýklarý kötü iþleri süsledi ve onlarý yoldan çýkardý.

Halbuki onlar aklý fikri yerinde, açýkgöz kimselerdi.

39 – Karun’u, Firavun’u ve Haman’ý da helâk ettik.

Mûsa kendilerine belgelerle, mûcizelerle geldi, ama onlar o ülkede kibirlendiler, büyüklük tasladýlar, fakat hükmümüzden kurtulamadýlar. [28,76-81] {KM, Sayýlar 16. bölüm}

40 – Onlardan her birini kendi suçu sebebiyle cezaya çarptýrdýk:

Kiminin üzerine taþ yaðdýran bir kasýrga gönderdik,

kimini korkunç bir gürültü bastýrýverdi,

kimini yerin dibine geçirdik,

kimini de suda boðduk.

Allah onlara zulmetmedi, onlar asýl kendi kendilerine zulmettiler.

41 –
Allah’tan baþka hâmi, sýðýnacak tanrý edinenlerin durumu,

týpký kendine yuva yapan örümceðin haline benzer.

Halbuki en çürük yuva, örümcek aðýdýr.

Keþke bu gerçeði bir bilselerdi!

42 – Allah, onlarýn Kendisinden baþka hangi varlýklarý tanrýlaþtýrýp yalvardýklarýný elbette bilir.

O, aziz ve hakîmdir (mutlak galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).

43 – Ýþte bazý gerçekleri anlatmak için,

Biz bu kabil temsiller getiriyoruz, ama bunlarý, ancak ibret almasýný bilenler anlar.

44 – Allah gökleri ve yeri, gayesiz deðil, hak ve hikmetle, gerçek bir gaye ile yarattý.

Elbette bunda iman edecek kimseler için alýnacak dersler vardýr. [53,31]

45 – Sana vahyedilen kitabý okuyup teblið et, namazý hakkýyla ifa et!

Muhakkak ki namaz, insaný, ahlâk dýþý davranýþlardan, meþrû olmayan iþlerden uzak tutar.

Allah’ý namazla anmak, elbette en büyük fazilettir.

Allah bütün iþlediklerinizi bilir.

46 – Zulmedenleri hariç, Ehl-i kitab ile en güzel olan þeklin dýþýnda bir tarzda mücadele etmeyin ve onlara þöyle deyin:

“Biz, hem bize indirilen kitaba, hem size indirilen kitaba iman ettik.

Bizim Ýlahýmýz da sizin Ýlahýnýz da bir ve ayný Ýlahtýr ve Biz O’na gönülden teslim olduk.” [16,125; 20,44; 57,25]

47 – Biz, iþte sana da bu kitabý indirdik.

Daha önce kitap verdiðimiz kimseler buna da iman ederlerdi. Þunlardan da ona iman edenler vardýr.

Bizim âyetlerimizi kâfirlerden baþkasý inkâr etmez.

Daha önce kitap verilenlerden Hz. Peygamber (a.s.)’dan önceki dönemde yaþamýþ Ehl-i kitap, “ve min haülai” (þunlardan da) kýsmýndan maksat ise Hz. Peygamberin çaðdaþý olan Ehl-i kitap kasdedilmektedir.


48 – Ey Resulüm! Sen vahyimizden önce kitap okuyan veya yazý yazan bir insan deðildin; eðer böyle olsaydý, batýl iddia peþinde olanlar þüphe edebilirlerdi. [7,157; 5,6]

Hz. Peygamber (a.s.)’ýn ümmîliðin yaygýn olduðu bir topluma mensup olduðu bilinmektedir. Kendisinin de ümmî, yani öðrenim görmemiþ, okur yazar olmayan bir zat olduðu, tarihî bir gerçektir. Halbuki Kur’ân-ý Kerimde çok çeþitli bilim dallarýna ait bilgiler, ilmî prensipler, neticeler, atýflar veya iþaretler vardýr. Sadece Yahudi ve Hýristiyan dinlerine ve kutsal kitaplarýna dair bilgileri gözönünde bulunduracak olursak büyük bir yekün teþkil eder. Bu konulara girmek, hele hele o alanýn ilim adamlarý arasýndaki ihtilaflý konularda görüþ bildirmek, eleþtiri yapmak, karar verip hükme baðlamak, bilgi sahiplerinin bile yanaþamayacaðý bir iþtir.

Þu halde Kur’ândaki bu bilgilere bir merci lâzýmdýr. Kur’âný teblið eden ve kýrk yýllýk ömrünü kendi hemþehrilerinin arasýnda geçiren Hz. Muhammed’in; okul, öðretmen görmediði, hatta yazma bile bilmediði kesindir. Zira Kur’ân, sayýsýz muhaliflere karþý bu âyeti bildirmiþ, hiçbir düþman çýkýp da onun yazý bildiðini ileri sürememiþtir. Öyleyse Kur’ân’ýn her þeyi bilen Allah Teâla tarafýndan gönderildiði kesinlik kazanmaktadýr.


49 –
(Þüpheye en ufak yer yok) O, kendilerine ilim nasib edilenlerin kalplerini aydýnlatan parlak âyetlerdir.

Evet, Bizim âyetlerimizi zalimlerden baþkasý inkâr etmez. [10,96-97]

50 – Onlar diyorlar ki: “Ona Rabbinden âyetler (mûcizeler) indirilseydi ya!

De ki: “Âyetler sadece Allah’ýn nezdindedir.

Sizin keyfinize göre deðil, kendi hikmeti gerektirdiðinde Peygamberine verir.

Ben ancak gerçek durumu bildiren, uyaran bir elçiyim.” [17,59]

51 –
Hem kendilerine okunan bu kitabý indirmemiz onlara kâfi gelmiyor mu?

Elbette bunda iman edecek kimseler için bir rahmet ve yeterli bir ders vardýr. [26,197; 17,92]

52 – De ki: “Benimle sizin aranýzda þahit olarak Allah yeter.

O, göklerde ve yerde olan her þeyi bilir.

Gerçek ortada iken, batýla iman edip Allah’ý inkâr edenler,

iþte asýl ziyana ve hüsrana uðrayanlar onlar olacaktýr.” [69,44-47]

53 – Senden çarçabuk baþlarýna azabý getirmeni istiyorlar.

Eðer belirlenmiþ bir vâdesi olmasaydý azap onlara muhakkak gelmiþti bile!

Fakat hiç farkýna varmadýklarý bir sýrada o kendilerine anzýsýn gelecektir. [8,32]

54 –
Senden çarçabuk baþlarýna azabý getirmeni istiyorlar.

Ama ne diye böyle sabýrsýzlanýyorlar ki?

Zaten cehennem kâfirleri kuþatmýþ bulunuyor.

Burada sebebin hâli, müsebbebin hâli durumunda gösterilmiþtir. Zira cehenneme girme sebebi olan inkâr ve isyan, þimdiden, kâfirleri kuþatmýþ bulunmaktadýr.

Þöyle de denilmiþtir: Küfür ve isyanlar, gerçekte cehennemdir. Ama bu dünyada bu surette tezahür etmiþtir.


55 –
O gün azap onlarý hem üstlerinden hem ayaklarýnýn altýndan kaplayacak da,

Allah onlara: “yaptýklarýnýzý tadýn bakalým!” buyuracak. [7,41; 39,16; 21,39; 54,48-49; 52, 13-16]

56 – Ey iman eden kullarým! Benim sizi yerleþtirdiðim dünyam geniþtir.

(Bir yerde dininizi uygulayamazsanýz baþka yere hicret edebilirsiniz.)


Onun için yalnýz Bana ibadet ediniz.

57 – Her can ölümü tadacaktýr.

Sonunda Bizim huzurumuza getirileceksiniz.

58 – Ýman edip güzel ve makbul iþler yapanlarý, cennetin yüksek köþklerine yerleþtireceðiz.

Ýçinden ýrmaklar akan o cennetlere, onlar devamlý kalmak üzere gireceklerdir.

Ýyi iþ yapanlarýn mükâfatlarý ne güzel!

59 – Onlar, sabreden ve yalnýz Rab’lerine dayanýp güvenen müminlerdir.

60 – Nice canlý mahlûk var ki rýzýklarýný kendileri taþýyamazlar.

Ama sizi de, bütün onlarý da rýzýklandýran Allah’týr.

O her þeyi hakkýyla iþitir ve bilir.

61 –
Eðer onlara: “Gökleri ve yeri kim yarattý?

Güneþi ve ayý kim hizmetinize âmade kýldý?” diye sorarsanýz elbette “Allah!” diyeceklerdir.

Öyleyse nasýl oluyor da bu gerçekten uzaklaþtýrýlýyorlar?

62 – Allah kullarýndan dilediðine bol rýzýk verir, dilediðinin nasibini de kýsar.

Muhakkak ki Allah her þeyi bilir.

63 – Eðer onlara: “Gökten su indirip ölümünden sonra yeri canlandýran kimdir?” diye sorsan elbette: “Allah’týr!” diyeceklerdir.

De ki: “Hamd olsun Allah’a ki, (kâfirler bile O’nun bu vasýflarýný inkâr edemiyorlar.)

Bütün hamdler, güzel övgüler aslýnda Allah’a mahsustur, fakat onlarýn ekserisi bunu düþünüp anlamýyorlar.”

64 – Düþünseler þunu da anlarlardý ki: bu dünya hayatý geçici bir oyun ve eðlenceden baþka bir þey deðildir ve ebedî âhiret diyarý ise, hayatýn ta kendisidir.

Keþke bunu bir bilselerdi!

65 – Gemide yolculuk yaparken boðulma tehlikesine düþünce bütün kalpleriyle yalnýz Allah’a yalvarýrlar.

O da onlarý kurtarýp karaya çýkarýnca bir de bakarsýnýz ki yine müþrik oluvermiþler! [17,67; 31,32]

66 –
Neticede kendilerine verdiðimiz nimetlere nankörlük edip, güya geçici bir zevk alýrlar.

Alsýnlar bakalým, yakýnda öðrenirler!

67 –
Görmüyorlar mý ki etraflarýnda bulunan insanlara saldýrýlýrken, can güvenlikleri yokken,

Biz Mekke’yi güvenli, emin bir belde yaptýk.

Hâla mý batýla inanýp Allah’ýn nimetlerini inkâr edecekler? [106,1-4; 28,57; 14,35; 90,1; 14,28]

68 –
Uydurduðu yalaný Allah’a isnad edenden veya kendisine gelen hakikati yalan sayandan daha zalim kim olabilir? Kâfirler için cehennemde yer mi yok!

69 – Bizim uðrumuzda gayret gösterip mücahede edenlere elbette muvaffakiyet yollarýmýzý gösteririz.

Muhakkak ki Allah iyi davrananlarla beraberdir.

Ynt: 29 - Akebut Suresi By: ceren Date: 15 Mayýs 2018, 13:12:05
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri bu ayetler ýþýðýnda yaþayan kullardan eylesin inþallah. ..

radyobeyan