Suat Yýldýrým Meali
Pages: 1
31 - Lokman Suresi By: sümeyra Date: 28 Eylül 2011, 06:17:18
31 – LOKMAN SURESI

Mekke’de nâzil olmuþ olup 34 âyettir. Sure-i þerifenin konularý arasýnda en dikkate deðer bölüm Hz. Lokman’ýn oðluna yaptýðý nasihatlarý nakleden kýsým olduðundan, bu hakikatlerin önemini göstermek üzere sûreye Lokman adý verilmiþtir. Lokman, Kur’ân’da adý geçen tek hekim olmaktadýr.

Önce Kur’ân’ýn hikmet dolu olan bir kitap olduðu vurgulanýr. Sonra Allah’ýn kâinattaki kudret, hikmet ve birliðine dair bazý deliller zikredilir. Peþinden Lokman’ýn hikmetin ta kendisi olan tavsiyeleri bildirilir. Böylece akýl ve tefekkürün gayesi olan hikmet, beþeriyet için bir ideal olarak gösterilir. Daha sonra bazý vahdaniyet delilleri, insanýn Rabbine ve O’nun dinine olan ihtiyacý bildirilip, bilgisi ne kadar ilerlerse ilerlesin, insan için gayp olarak kalacak bir alanýn hep mevcud olacaðý hatýrlatýlýr.

Bismillâhirrahmânirrahîm.


1 – Elif, Lâm, Mîm.

2 – Þunlar hikmet dolu kitabýn âyetleridir.

3 – Ýyi davrananlar için hidâyet rehberidir, rahmettir.

4 – Onlar namazý hakkýyla ifa ederler, zekâtý verirler, âhirete de tam olarak iman ederler.

5 – Ýþte onlardýr Rab’lerinden bir hidâyet üzere olanlar ve iþte onlardýr felah bulanlar!

6 – Öyle insanlar vardýr ki hiçbir delile dayanmaksýzýn,

halký Allah yolundan saptýrmak ve onunla alay etmek için laf eðlencesi satýn alýrlar.

Ýþte onlarý zelil ve periþan eden bir azap vardýr. [39,23]


Nadr Ýbn Hâris adýnda Mekkeli bir müþrik, Ýran’la yaptýðý ticaret esnasýnda acem masallarý ihtiva eden kitaplar satýn almýþ ve Mekkeli hemþehrilerine getirerek þöyle demiþti: “Muhammed size Âd ve Semûd halklarýnýn masallarýný anlatýyor. Ben de size Rum ve Acem masallarýný söyleyeceðim.” Bunlarý okuyarak, aklý sýra halký, Kur’ân’dan uzak tutmaya çalýþýrdý.

Bazý müfessirler lehv’i, “Allah yolundan alýkoyan þarký” olarak tefsir ederler. Nüzul sebebi olarak zikredilen bu olaylarla beraber, âyetin beyanýnýn genel olup Kur’ân’la alay edenlerin hepsini kapsadýðý meydandadýr.


7 – Kendisine âyetlerimiz okunduðunda, sanki onlarý iþiten kendisi deðilmiþ gibi, sanki kulaklarýnda aðýrlýklar varmýþ gibi,

son derece kibirli olarak sýrtýný dönüp uzaklaþýr. Onlara gayet acý bir azap verileceðini müjdele!

8 – Ýman edip, güzel ve makbul iþler yapanlara naim cennetleri vardýr.

9 –
Ebedî kalmak üzere oralara girerler;

Allah’ýn vâdi haktýr, gerçektir. O, azîz ve hakîmdir
(mutlak galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).

10 – O gökleri, gördüðünüz gibi, direksiz yarattý.

Yere de, sizi sarsmamasý için, aðýr baskýlar, yani ulu daðlar koydu ve orada her türlü canlýyý üretip yaydý.

Gökten de bir su indirdik orada her güzel çifti yetiþtirdik. [51,49]

Diðer muhtemel mâna: “O, gökleri, görebileceðiniz direkler olmaksýzýn yarattý.”

11 – Ýþte bunlar Allah’ýn yarattýklarýdýr. Peki, gösterin bakalým O’ndan baþkasý ne yaratmýþ! Doðrusu, o zalimler besbelli bir sapýklýk içindedirler.

12 – Biz Lokmana “Allah’a þükret” diye hikmet verdik.

Kim þükrederse kendisi için þükreder.

Kim nankörlük ederse bilsin ki Allah müstaðnidir, hiçbir þeye muhtaç deðildir, her türlü övgüye lâyýktýr. [17,7]

13 – Lokman oðluna nasihat ederken: “Evladým!” dedi, “sakýn Allah’a eþ, ortak uydurma. Çünkü þirk pek büyük bir zulümdür.” [6,82; 17,23]

14 – Biz insana, annesine babasýna iyi davranmasýný emrettik.

Zira annesi onu nice zahmetlerle karnýnda taþýmýþtýr.

Sütten kesilmesi de iki yýl kadar sürer.

Ýnsana buyurduk ki: “Hem Bana, hem de annene babana þükret!

unutma ki sonunda Bana döneceksiniz.” [2,233; 46,15; 17,24]

15 – “Eðer onlar seni, þerik olduðuna dair hiçbir bilgin olmadýðý þeyleri,

Bana ortak saymaya zorlarlarsa sakýn onlara itaat etme!

Ama o durumda da kendileriyle iyi geçin, makul bir tarzda onlara sahip çýk!

Bana yönelen olgun insanlarýn yolunu tut!

Sonunda hepinizin dönüþü Bana olacak

ve Ben iþlediklerinizi tek tek size bildirip karþýlýðýný vereceðim.” [29,8]

“Kendileriyle iyi geçin, mâkul bir tarzda onlara sahip çýk!” demek günaha iþtirak etmeksizin Ýslâm’ýn razý olacaðý iyilik ve insanlýðýn gerektireceði þekilde beraberlerinde bulun! Mesela; yemek, içmek, giymek gibi ihtiyaçlarýný düzene koymak, eziyet etmemek, aðýr söylememek, hastalýklarýný tedavi ettirmek, vefatlarýnda defnetmek gibi dünyaya ait yardýmlarda bulunmak demektir.

16 – “Evladým, yapýlan iþ; bir hardal tanesi kadar küçük de olsa, bir kayanýn içinde saklý da olsa, yahut göklerin veya yerin herhangi bir noktasýnda bile bulunsa, mutlaka Allah onu meydana çýkarýr.

Allah öyle latîf, öyle habîrdir (ilmi gizliliklere pek kolay bir tarzda nüfuz eder). [21,47; 99,7-8] {KM, Luka 8,17; Matta 10,26; Markos 4,22}

17 – Evladým, namazý hakkýyla ifa et, iyiliði yay, kötülüðü de önlemeye çalýþ, ve baþýna gelen sýkýntýlara sabret!

Çünkü bunlar azim ve kararlýlýk gerektiren iþlerdendir.

18 – Kibirli davranarak insanlara yüzünü dönme, yerde çalýmlý çalýmlý yürüme!

Çünkü Allah kibirle kasýlan, kendini beðenmiþ, övünüp duran kimseleri asla sevmez. [17,37]

19 – Yürürken ölçülü, mûtedil yürü!

Konuþurken sesini ayarla, baðýrarak konuþma!

Unutma ki seslerin en çirkini, avazý çýktýðýnca baðýran eþeklerin sesidir.

20 – Görmüyor musunuz ki Allah göklerde ve yerde olan þeyleri sizin hizmetinize vermiþ.

Görünen görünmeyen bunca nimete sizi garketmiþ?

Yine de, öyle insanlar var ki hiçbir bilgiye, yol gösterici bir rehbere veya aydýnlatýcý bir kitaba dayanmaksýzýn Allah hakkýnda tartýþýp durur.

21 – Kendilerine: “Gelin, Allah’ýn indirdiði buyruklara uyun!” denilince:

“Hayýr, biz babalarýmýzdan ne görmüþsek onu uygularýz, sadece onlara uyarýz” derler.

Peki þeytan atalarýný o harlý ateþ azabýna çaðýrmýþ olsa da mý onlarýn peþinden gidecekler? [2,170; 43,22]

22 – Kim etrafýna hep iyi davranarak yüzünü ve özünü Allah’a teslim ederse o kimse, en saðlam tutamaða sarýlmýþtýr.

Bütün iþlerin sonu Allah’a raci olur. (Kararlar onun divanýndan çýkar.)

23 – Her kim de dini inkâr ederse, onun küfrü seni üzmesin.

Sonunda Bize dönecekler ve Biz de onlara yaptýklarý her þeyi bir bir bildirip karþýlýðýný vereceðiz.

Allah kalplerden geçen düþünceleri dahi bilir. [10,70]

“Bildireceðiz” demekten maksat, yaptýklarý bütün kötülükleri bildirip onlarýn ikrarlarýný almaktýr.

24 – Biz onlara kýsa bir süre ömür sürme imkâný  veririz,

ondan sonra da þiddetli bir azaba mahkûm ederiz.

25 – Þayet onlara: “Gökleri ve yeri yaratan kimdir?” diye soracak olursan, elbette “Allah’týr” diye cevap vereceklerdir.

De ki: “el-Hamdü lillah ki müþrikler bile O’nu inkâr edememektedirler!

Fakat onlarýn ekserisi bunun anlamýný bilmezler (yani o müþrikler bu itiraflarýyla, çeliþki içine girdiklerini fark etmezler).”

26 – Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ýndýr.

Muhakkak ki Allah müstaðnîdir, hamîddir (hiçbir þeye ihtiyacý yoktur, her türlü övgüye  lâyýktýr).

27 – Eðer Allah’ýn kelimelerini yazmak üzere, dünyadaki bütün aðaçlar, kalem olsaydý ve denizlere de yedi deniz daha katýlýp bütün onlar da mürekkep olsaydý, bunlar tükenir yine de Allah’ýn sözleri tükenmezdi.

Allah, öyle azîz, öyle hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir). [3,39-45; 4, 171; 18,109; 54,50; 79,12-13]

28 – Ey insanlar! Sizin hepinizi yaratmak veya hepinizi öldükten sonra diriltmek bir tek kiþiyi diriltmek gibidir.

Allah semîdir, basîrdir (her þeyi hakkýyla iþitir ve görür). [36,82; 54,50]

29 – Bilmiyor musun ki Allah geceyi gündüze katýyor, gündüzü geceye katýyor,

böylece sürelerini uzatýp kýsaltýyor.

Güneþi ve ayý, hizmete koþmuþ,  her biri belirlenen bir vâdeye kadar akýp gidiyor. Gerçekten Allah bütün yaptýklarýnýzdan haberdardýr. [22,61.70; 65,12]

30 – Bu, böyledir. Çünkü Allah gerçeðin, hakkýn ta kendisidir.

Müþriklerin O’ndan baþka yalvardýklarý tanrýlar ise batýldýr. Gerçekten Allah çok yücedir, çok büyüktür.

31 – Görmez misiniz ki gemiler Allah’ýn lütfu ile denizde yüzüyor.

Bu, Allah’ýn varlýðýnýn ve kudretinin bazý delillerini göstermek içindir.

Elbette bunda pek sabýrlý, çok þükürlü olanlar için ibretler vardýr.

32 – Denizde iken onlarý daðlar gibi dalgalar kapladýðýnda, bütün kalpleriyle yalnýz Allah’a yalvarýrlar.

Fakat O, onlarý kurtarýp karaya çýkarýnca bir kýsmý iþi gevþetir, imanla inkâr arasýnda ortada kalýr.

Bizim âyetlerimizi gaddar ve nankör olandan baþkasý inkâr etmez. [17,67; 29,65; 35,32]

33 –
Ey insanlar! Rabbinize karþý gelmekten sakýnýn!

Öyle bir günden çekinin ki o gün hiçbir baba evladýna asla fayda veremez, evlat da babasýna fayda saðlayamaz.

Allah’ýn vâdi elbette gerçektir. O halde sizi dünya aldatmasýn ve çok hilekâr þeytan da sizi Allah ile aldatmasýn, Allah’ýn affýna güvendirmesin! [4,120; 14,22] {KM, Hezekiel 18,20; Galatya 6,5}

34 –
Kýyamet saatinin ne zaman geleceðini yalnýz Allah bilir. Yaðmuru da O indirir, rahimlerde olaný O bilir. Hiç kimse yarýn ne kazanacaðýný bilemez. Hiç kimse nerede öleceðini de bilemez. Herþeyi mükemmel tarzda bilen ve her þeyden haberdar olan Allah’týr. [6,59]

Bazý âlimlerimiz bu âyetteki beþ bilinmeyen konuya mugayyebat-ý hamse derler. Bir hadis-i þerifte de bunu teyid etmek üzere “Beþ þey vardýr ki onlarý Allah’tan baþkasý bilemez” buyurulduktan sonra bu âyet zikredilmiþtir. Münavi’nin dediði gibi, hadisin mânasý: “Bu beþ þeyi Allah’tan baþkasý, bütün özellik ve incelikleriyle. bilemez.” Þu halde bu hadis Allah Teâlnýn bazý makbul kullarýna, hatta bu beþten bazý gaybî þeyleri bildirmesine mani deðildir. Çünkü bu, sýnýrlý gayblardandýr. Mu’tezilenin bunu inkâr etmesi de mânasýzdýr.

Bir de þuna dikkat etmek gerekir. Gayb, mutlak gayb ve izafî gayb diye iki çeþittir. Âyet, mutlak gaybýn, baþkasý tarafýndan bilinmesini reddediyor. Ýzafî gayb, bazý þartlara, bazý durumlara, bazý þahýslara göre gayb iken bazýlarýna göre gayb olmayan hususlara denir. Mesela Ýstanbul’daki insan, Tokyo’da cereyan eden hadiseyi bilemez. Ama vasýtalara sahip olan kimse, televizyon teknolojisi sayesinde görebilir. Bir sene sonra yaðmurun ne zaman, ne kadar yaðacaðý mutlak gaybdýr. Ama Allah, dünya atmosferinde yaðmurun sebeplerini varettikten sonra, diðer insanlar için yaðmur zamanýný bilmek gayb olduðu halde, meteoroloji uzmanlarý tahmin raporu verebilir.

Diðer bir konu ana karnýndaki ceninin cinsiyetini bilme iþidir. Son dönemde ultrason gibi cihazlarla bunu tesbit mümkündür. Âyet-i kerime “Rahimlerde olaný yalnýz Allah bilir” buyuruyor. “Mâ” Arapçada en umumi bir lafýzdýr. Kapsamý son derece geniþtir. Doðacak çocuðun her türlü maddî özelliklerine, genetik özelliklerine þamil olduðu gibi bütün istidatlarý, kabiliyetleri, hayat mukadderatý, ta cennete veya cehenneme girinceye kadar bütün özellik ve ayrýntýlarý dahildir ki bu gayplarýn yanýnda, kýz mý erkek mi olacaðý meselesi zikre bile deðmez. Geçen asýrlardaki müfessirler için, cinsiyeti bilmek mutlak gayb durumunda olduðundan, bazýlarý bilinmeyecek þeylere misal verme kabilinden bunu söz konusu etmiþlerdir.

Ynt: 31 - Lokman Suresi By: ceren Date: 15 Mayýs 2018, 13:08:11
Esselamu aleykum. RABBÝM bizleri kur ani kerimin rehberliðinde imaný ibadetleri hakkiyla yapan ve kurtuluþa eriþen kullardan olalim inþallah. ..

radyobeyan