Dünya Hali
Pages: 1
Okullar ve Ramazan By: reyyan Date: 25 Eylül 2011, 11:43:17
Dünya Hali



Eylül 2007 105.SAYI


Halil AKGÜN kaleme aldý, DÜNYA HALÝ bölümünde yayýnlandý.

OKULLAR VE RAMAZAN AYI


Okullar eylül ayýnýn ortasýnda açýlýyor. Her yýl yaþanan heyecan ve koþuþturmaca kapýmýzda. Peki, bir rutinin dýþýnda bu eðitim yýlýyla ilgili bir plan yaptýk mý?

Çocuklarýmýzý “saldým çayýra, Mevlâm kayýra” mantýðýyla okula göndermek çözüm deðil. Okullar eðitimin ancak bir parçasýný oluþturuyor. Hatta bazen yanlýþ eðitim bile verebiliyor. Çünkü eðitim sadece bilgi aktarmaktan ibaret bir iþ deðil. Eðitim deyince, yeni nesillerin zihin ve ruh dünyalarýnýn teþekkülünden bahsediyoruz. Türkiye’deki eðitim sisteminin böyle bir kaygýsý yok.

Aslýnda dünyadaki mevcut eðitim sisteminin böyle bir endiþesi yok. Batýda eðitim, teknokrat yetiþtirmek için var. Son yýllarda revaç bulan çocukmerkezli eðitim yaklaþýmý bile öðrencilerin yeteneklerini ortaya çýkartmayý, piyasaya iyi eleman yetiþtirmenin bir parçasý olarak görüyor. Kitlesel eðitim çocuklarýmýzýn bireyselliðini ortadan kaldýrýyor. Fakat asýl önemlisi, onlara hayatýn anlamýyla ilgili rehberlik yapamýyor.

Bu sene okullar Ramazan ayýnýn ilk günlerinde açýlacak. Bu manevi fýrsatý iyi deðerlendirmek lazým. Gücü yeten çocuklar mutlaka oruç tutmaya teþvik edilmeli. Veliler öðretmenlerle ve okul idaresiyle görüþüp çocuklarýn oruç tutma konusunda serbest býrakýlmasýný talep etmeli. Çünkü arkadaþ baskýsýnýn yaný sýra öðretmenlerin ve idarenin (iyi niyetli bile olsa) olumsuz telkinleri, çocuklarý bu manevi havadan
uzaklaþtýrabiliyor.

Ramazan ayýnýn bereket ve heyecanýný okul çaðýndaki çocuklara yaþatmak için hafta sonlarý da iyi deðerlendirilmeli. Küçük büyük demeden farklý yaþtan çocuklara hitap eden programlar yapýlmalý. Ramazanýn
farklý bir ay, orucun bir ibadet, bu ayda yapýlan ibadetin ayrý bir anlamýnýn olduðu çocuklara aþýlanmalý.

Ramazan ayýnýn önemi, yeni eðitim yýlýnýn baþýnda doðal bir þekilde anlatýlmalý. Hepimizin her zaman eðitim gördüðü gerçeði uygun yöntemlerle vurgulanmalý.

En iyi eðitim, örnek olarak eðitmektir. Büyükler genellikle bu noktayý gözden kaçýrýrlar ve çocuklarýn kendilerini her an izlediklerini unuturlar. Günde 4-5 saat televizyon izleyen bir anne babanýn çocuðuna “bütün vaktini televizyonun baþýnda geçiriyorsun” diye çýkýþmasý doðru deðil. Biz onlara ne verdik ki ne bekliyoruz?

Bu kural, bütün davranýþ biçimleri için geçerli. Eðer biz büyükler olarak diðer büyüklere saygý göstermiyorsak, onlar hakkýnda laubali ifadelerle konuþuyorsak, ayný tavrýn çocuklarýmýzýn davranýþlarýna da yansýyacaðýný görmemiz gerekir. Biz dinî ve ahlâkî konularda hassas deðilsek, çocuklarýmýzýn hassas olmasýný bekleyemeyiz.

Bu eðitim-öðretim döneminin ne baþý var, ne de sonu. Çocuklarýmýza örnek olmak için hepimizin her an hem öðrenci hem de öðretmen olduðumuzu hiç akýldan çýkarmamamýz gerekiyor.

MAGANDA KURÞUNU

Türkiye’de her yýl maganda kurþunu ile 700 kiþi hayatýný yitiriyor. Konuyla ilgili bir vakfýn yaptýðý araþtýrmadan bu sonuç çýkmýþ.  Peki, “maganda kurþunu” ne?

Türkçemize son yýllarda giren bu ifade, kutlamalar sýrasýnda havaya sýkýlan kurþunlarý ifade ediyor. Yýlda 700 insan, günde iki insan demek. Yani her gün bir yerlerde bir kutlama sýrasýnda birkaç insan can veriyor. Sevinci hüzne çevirme konusundaki becerimiz her gün Türkiye’nin bir baþka yerinde tecelli ediyor.

Biz Türkler duygusal insanlarýz. O yüzden sevinçte de hüzünde de ölçüyü kaçýrdýðýmýz anlar nadirattan deðil. Maganda kurþunuyla ölen 700 insan, yýkýlan 700 aile demek. Havaya rastgele, yani maganda bir
þekilde kurþun sýkarak sevincini ifade etmeye çalýþmak, herhalde normal bir durum olmasa gerek.


SAHTE BÝR DEVLETÝN KURULUÞ HÝKAYESÝ


Filistin’de son aylarda yaþananlar klasik bir romanda bulunmasý gereken bütün unsurlarý ihtiva ediyor: Dram, acý, hile, ihanet, oyun içinde oyun ve kaybolan insan onuru. Hamas hükümetini iktidardan fiilen düþüren Amerikan yönetimi, þimdi el-Fetih grubunu yeniden iktidar yapmaya çalýþýyor.

Filistinlileri birbirine düþürmeyi baþardýlar. Simdi sýra Hamas’ý bütünüyle devre dýþý býrakmak. Bush yönetimi, görev süresi bitmeden el-Fetih ve Mahmud Abbas liderliðindeki Filistin yönetimine devlet payesi verip, bu defteri kapatmak istiyor.

Fiilen hiçbir þey deðiþmeyecek. Filistin sorununun temel üç sorunu, yani Filistin devletinin sýnýrlarý, mülteciler ve Kudüs sorunlarý çözülmeyecek. Daha doðrusu bu üç konuda da Ýsrail’in istediði çözüm (yani çözümsüzlük) Filistinlilere empoze edilecek.

Ýlan edilecek sahte devlet el-Fetih grubuna hediye edilecek. Böylece Filistin halký hariç herkes, ABD, Ýsrail ve el-Fetih mutlu olacak. Bu romanýn sonunu görmek için kâhin olmaya gerek var mý?

YABANCI DÝL BÝLEN OTOPARKÇILAR


Ýstanbul’un tarihî merkezi olan Sultanahmet civarýnda bundan sonra yabancý dil bilen otoparkçýlar görev yapacak. Daha doðrusu “otopark görevlileri”.

Bu ihtiyaç öteden beri vardý. Dünyayý gezip bir de ülkemizi görmek isteyen turistlere “yav, bunlar Türkçe bile bilmiyo” diyerek muamele etmek zaten doðru olmazdý. Bu sayede bir sürü esnafýmýz çat pat da olsa
yabancý dil, yani Ýngilizce öðrendi. Böylece memleketteki meslek erbabýnýn kültür seviyesi yükseldi.

Þimdi bu kervana otopark görevlileri katýlýyor. Görevliler sadece “sað yap, sol yap” demeyecek, ayný zamanda turistlere postanenin, hastanenin, lokantanýn, tramvay duraðýnýn nerede olduðunu gösterecek. Belki
soranlara minarelerden yükselen sedanýn ezan olduðunu söyleyecek.

TURÝZM CENNETÝ AMA KÝM ÝÇÝN?


Yaz aylarýný geride býraktýk. Turizm sezonu da zirve dönemini geride býraktý. Memlekete kimler geldi, ne izlenimlerle ayrýldý, Allah bilir.

Turizm kendini dünyaya beðendirme iþi. Türkiye de dünyanýn bir numaralý turizm ülkesi olmaya çalýþýyor. Turizm gelirleri sýralamasýnda Türkiye dünyada 11.nci sýrada; çektiði turist sayýsý açýsýndan ise 9'uncu ülke. 2007’nin ilk altý ayýnda Türkiye’de 9.1 milyon turist aðýrlandý. Hedef 2023 yýlýnda yýllýk turist sayýsýný 65 milyona çýkartmak.

Tabii, bu turizmin önemli bir kýsmý Türkiye’nin Akdeniz bölgesinde gerçekleþiyor. Doða turizminin gözdesi olan Doðu Karadeniz bölgesinde ise alt yapý, tesis ve hizmetler standartlarýn çok gerisinde. Duble
yollarla ulaþým büyük ölçüde iyileþti. Ama tesisler yetersiz; hizmet anlayýþýnýn profesyonellikle ilgisi yok. Fiyatlar ortalama aileler için çekici deðil. Oysa bu bölgeye daha fazla yerli turist gidiyor.

Türkiye’de turizm, ilgili bakanlýk tarafýndan bile sadece yabancýlara yönelik bir hizmet alaný olarak görülüyor. Memleketi biraz da kendi insanýmýza beðendirmek için çalýþsak iyi olmaz mý?

AMERÝKA RAHAT DURMUYOR

Yenilen pehlivan güreþe doymazmýþ misali, Amerika da her hamlesinden sonra yeni bir bataklýða saplanýyor ama hata yapmaktan da vazgeçmiyor.

Amerikalýlarýn son iddiasý, Ýran’ýn Taliban’a silah verdiði. Bu iddianýn, Ýran Cumhurbaþkaný Ahmedi Necat’ýn Afganistan ziyaretinden hemen önce yapýlmasý bir tesadüf deðil. Bush yönetimi belli ki Karzai’nin Ýran’lý muadilini aðýrlamasýndan memnun deðil. Þimdi Amerika bu gerekçeyle Ýran Devrim Muhafýzlarý’ný terörist örgüt ilan etmeye hazýrlanýyor.

Bunu yaparsa ABD ilk defa bir devletin resmi bir kurumunu terörist örgüt listesine almýþ olacak. Böyle bir saçmalýða Bush’un en sadýk müttefikleri bile destek veremez. Irak’ta her gün yeni bir duvara toslayan Bush yönetimi, “yürü yangýnlarýn üstüne, kendi alevini de getir diyor” ama bunu derken kendi dahil, herkesi yaktýðýnýn farkýnda deðil. Belki de farkýnda ama iþine geldiði için yola devam diyor.

Ne de olsa bu kadar gerilim, saldýrý, savaþ, ölüm, silah þirketlerine daha fazla iþ manasýna geliyor.

KISA KISA


Su sýkýntýsý, Ankara’yý yaz ortasýnda vurdu. Baþbakan “Türkiye su fakiri bir ülke; buna alýþalým.” dedi. Büyükþehir belediyeleri Ýstanbul ve Ankara’da yaþayan 16 milyon insaný susuz býrakmamak için yeni projeler geliþtiriyor. Yetkilileri suçlamak kolay. Biz ne yapýyoruz? Sanki su cennetinde yaþýyor gibi tüketmeye devam ediyoruz. Kapitalizm bize hep “daha fazla tüket” diyor ama kaynaklarýn da bir sýnýrý var. Ýsraf edeni Allah de sevmez, kul da...

Yeni futbol sezonu baþladý. Taraftarlarýn heyecaný dorukta. Herkes kendi takýmýný yakýndan takip ediyor. Üç büyüðün yaný sýra küçük Anadolu takýmlarý da yeni hamlelerin peþinde. Fakat Türk futbol ligi giderek yabancý oyuncularýn hakimiyeti altýna giriyor. Bizim lig maçlarýný izlerken bir Türk takýmýný mý, yoksa Perulu yahut Afrikalý bir takýmý mý izlediðimiz artýk belli deðil.  Kimileri bunun Türk futbolu
için iyi olduðunu söyleyebilir. Ama gerçekten öyle mi? Bu kadar yabancý oyuncuyla genç futbolcularýn yetiþmesi mümkün mü?

Kýbrýs, yanýbaþýmýzdaki yavru vatan. Yüzlerce yýl Osmanlý idaresinde olduktan sonra þimdi büyük kýsmýný Rum kesimi idare ediyor. Kýbrýs Rum kesimi Avrupa Birliði üyesi iken, Türk tarafý yani Kuzey Kýbrýs Türk Cumhuriyeti izolasyonla karþý karþýya. Bunun bir haksýzlýk olduðunu Avrupalýlar da kabul ve itiraf ediyor. Ama bir þey yapmýyorlar. Anavatan Türkiye ise Kýbrýs’ý koruyup kollamaya devam ediyor. Baþka çaresi de yok. Bölünme mi, birleþme mi tartýþmalarýnýn hýzlandýðý þu günlerde Kýbrýs’ý yakýndan takip etmek gerekiyor.

Türkiye’nin beyaz eþya devi Arçelik (Beko), Çin’de çamaþýr makinesi fabrikasý satýn aldý. Arçelik’in de baðlý olduðu Koç Grubu, ürünlerini 106 ülkede satýþa sunuyor. Bundan sonra Çinlilere de çamaþýr ve bulaþýk makinesi satacak. Demek ki sermaye gerçekten sýnýr tanýmýyor. Nasýl Türk sermayesi dünyaya açýlýyorsa, Türk ekonomisi de dünya sermayesine açýlmak zorunda. Aslýnda rekabet iyidir. Böylece Koç gibilerinin tekeli biraz da olsa dengelenmiþ oluyor.


radyobeyan