Haberiniz Olsun
Pages: 1
Haberiniz olsun By: hafiza aise Date: 22 Eylül 2011, 06:29:57
HABERÝNÝZ OLSUN

Þubat 2010 53.SAYI

KÜLTÜR BAÞKENTÝ OLMAK

Ýstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Baþkenti olmasý ülke çapýnda olmasa da Ýstanbul çapýnda epey ses getirdi. Olaya tamamen uzak Ýstanbullular bile, açýlýþýn yapýldýðý gün iþlerine dört saatte giderek yýl boyunca unutmayacaklarý bir deneyim yaþamýþ oldular. Kültür baþkentliðinin Ýstanbul’un tanýtýlmasýna katký saðlayacak bir teþebbüs olduðuna kuþku yok. Ayrýca bu sayede yüzlerce kültürel ve sanatsal etkinlik planlanýyor, bazý camiler restore ediliyor, yeni bazý kültür merkezleri inþa ediliyor, belgeseller çekiliyor. Kültür dünyamýza bir dinamizm geliyor kýsaca. Ama hadisenin ele alýnýþ biçimi biraz eurovision þarký yarýþmasý hevesimizi hatýrlatýyor. Malum, eurovisionu bizim kadar ciddiye alan çok az Avrupa ülkesi var. Kültür Baþkentliði olayý da biraz böyle sanki. Çünkü bakýn daha önce Avrupa Kültür baþkenti olmuþ bazý þehirlerin adlarý: Graz, Cork, Patras, Sibiu, Linz, Lille… Hiçbiri ne tarihi olarak ne nüfus ve kapasite olarak Ýstanbul’la boy ölçüþebilir. Ama Ýstanbul’dan çok önce baþkentlik yapmýþlar. Ve sanki bizim kadar heyecanlanmýþ da deðiller.

MESNEVÝ’YÝ NASIL BÝLÝRSÝNÝZ?

Ender Saraç’ý bilirsiniz. Ýyi bir tabiptir kendileri. Ama geçen gün bir televizyon programýnda, depresyon tedavisiyle ilgili olarak, “Mesnevi okuyabilirsiniz ya da Uzakdoðu felsefesi okuyabilirsiniz, bunlar depresyona iyi gelir” gibi bir açýklamada bulundu. Sayýn Saraç’ýn bitki terkiplerini kullanýyoruz, tamam faydalanýyoruz da. Ama bu da öyle bir þey mi ki, bir tutam Mesnevi’yi, biraz Budizm’le demleyelim, depresyon ilacý niyetine içelim. Son yýllarýn modasý bu: Hz. Mevlana bir maneviyat gurusuymuþ (Hindu rahip), Mesnevi modern zamanlara özgü bir kiþisel geliþim kitabýymýþ gibi tanýmlanýyor bazý çevrelerce. Oysa Mesnevi ile Uzakdoðu felsefeleri arasýnda daðlar kadar fark var. Öyle ki, geride tasavvufi hikmetlere dair kitaplar býrakmýþ rahmetli Nusret Tura’nýn dediði gibi, “Uzakdoðu felsefeleriyle de arýnmaya çalýþabilir, nefsinizi terbiye etme gayreti içinde olabilirsiniz ama sizi yolda Allah karþýlamaz. Oysa tasavvuf yolcusunu yolda Allah karþýlar.” Bu konuyla ilgili Psikiyatrist Mustafa Merter’in epeyce ses getiren kitabý Dokuz Yüz Katlý Ýnsan’a bakýlabilir ayrýca. Öyle diyor Merter, depresyonuma uzak doðu felsefelerinden çare aradým, ne zaman ki tasavvufla tanýþtým ancak o zaman kurtulabildim. Ýkisi ayný þey deðildir, vesselam.

ÖZÜR DÝLEYEN BÝR ÝSRAÝL

Geçtiðimiz aya damgasýný vuran olaylardan biri hiç kuþkusuz Ýsrail ile aramýzda yaþanan büyükelçi aðýrlama kriziydi. Ankara, Tel-Aviv büyükelçisi Oðuz Çelikkol’a yönelik çirkin tutumun ardýndan Ýsrail’den özür mektubunu aldý. Mektupta, “Sizi küçük düþürmek gibi bir niyetim yoktu. Giriþimin yapýlýþ biçimi ve algýlanýþý nedeniyle özür dilerim. Lütfen bunu büyük saygý duyduðumuz Türk halkýna iletin” denildi. Mektubun gelmesinde Türkiye’nin ve basýnýn izlediði tutum önemli bir rol oynadý. Böylece dünya kamuoyu Ýsrail’i de bir olay nedeniyle özür dilerken görme mutluluðuna nail oldu.

MÝNAREYÝ ÇALAN KILIFINI HAZIRLAR

Ýsviçre’deki minare yapýmýyla ilgili bir referandum yapýlmýþtý hatýrlarsanýz. Bu referandumda Ýsviçreliler minare yapýmýyla ilgili olarak %53 oranýnda hayýr oyu kullanmýþlar, minarelerin yasaklanmasýný istemiþlerdi. Ýsviçrelilerin bu denli yasakçý olmalarý bize de ilginç gelmiþti. Küçük bir araþtýrma yaptýk ve hem bu yasaðýn zemininin hazýrlanmasýnda basýnýn rolünü göstermesi açýsýndan hem de bir paranoyanýn dýþavurumu olarak hayli ilgi çekici bir hadiseyle karþýlaþtýk: Schweizer adlý Ýsviçre gazetesi bu süreçte esas rolü oynamýþ.

Bu gazete aslýnda Ýslam’da minare diye bir þey olmadýðýný ama Müslümanlarýn minarelere yerleþtirdikleri aygýtlarla çevredeki insanlarý gözetlediklerini ve bir süre sonra da bu minarelerin güvenliklerini tehdit edecek üslere dönüþeceðini yazmýþ mesela. Konuyla pek ilgili olmayan halk da bu haberlerden etkilenerek olumsuz yönde oy kullanmýþ. Ýster kitle iletiþim açýsýndan olsun, ister siyaset, isterse sosyoloji açýlarýndan olsun üzerinde düþünülmeye deðer bir örnek olay gibi geldi bize.

ÜÇ YAÞINDAKÝ BÝR CÝMCÝME NE ÝSTER

• “Anne domuz gribi deme dunuz gribi de, domuz demek çok ayýp” diyerek, annesini düzeltmek ister (Sena Nur)

• “Hayýr, beni öpmeyin, size virüs bulaþtýrabilirim” diyerek öpme giriþimlerini engellemek ister.
(Didem)

ORGANÝKÇÝNÝN GÜNLÜÐÜ

• Kurutulmuþ domatesler hem yemeðe inanýlmaz bir lezzet katýyor, hem de çok vitaminli. Eðer yazýn kurutmadýysanýz, aktarlarda bulabilirsiniz. Kurutulmuþ domatesleri biraz haþlayýp rondodan geçirerek ya da biraz suda bekletip yumuþatarak istediðiniz salata ve yemeklerinizde kullanabilirsiniz.

• Günlük olarak bitki çaylarýnýza katacaðýnýz bir çubuk tarçýnýn hem tatlý yeme arzunuzu bastýrdýðýný, hem de þeker hastalýðýna karþý sizi koruduðunu hatýrlatmýþ olalým.

AKLIMDAN ÇIKMIYOR

“Aziz dost! Sen tek bir kiþi deðilsin, sen bir alemsin. Sen derin ve çok büyük bir denizsin. Ey insan-ý kamil! O senin muazzam varlýðýn, belki dokuz yüz kattýr, dibi kýyýsý olmayan bir denizdir. Yüzlerce alem o denize gark olup gitmiþtir.” (Hz. Mevlana)

Zeynep EKÞÝ ÖZEL


radyobeyan