Diðer Yazýlar
Pages: 1
Surinam By: reyyan Date: 16 Eylül 2011, 03:09:21
ÝKÖ'ye Üye Tek Amerikan Ülkesi: Surinam


Nisan 2007 - 100.sayý

Ahmet MÝROÐLU kaleme aldý, DÝÐER YAZILAR bölümünde yayýnlandý.

Surinamlýlar

Meslekî bir görevle Hollanda’da bir kilisedeyiz. Beli bükük yaþlý müzisyen yukarýdaki yerinden, aþaðýda okunan bestelenmiþ sözlere orguyla eþlik ediyor. Bazen oturuyoruz, bazen kalkýyoruz. Bu fasýl bitiyor ve sýra papazýn konuþmasýna geliyor.

Koca kilise bomboþ sayýlýr. Pazar günü olmasýna ve ayine katýlabilmek için hayatlarý boyunca aidat ödemelerine karþýn, kilise üyeleri pek raðbet etmemiþler anlaþýlan. Hatta müslümanlar gelecek diye özel hazýrlanmýþ, sayýyý kalabalýk tutmak için gayret göstermiþler, belli, fakat nafile! Ýki üç sýrayý güç bela dolduran küçücük bir topluluk, o kadar.

Derken, sýralarýn önüne bir grup ufaklýk getirildi. Önlerine oyuncaklar yýðýldý. Oynamaya baþladýlar. Çocuklarýn arasýnda siyahîler çoðunlukta. Üst derileri siyah, avuç içleri ise turuncu -bir renk bu kadar mý güzel olur- mini minnacýk elleriyle yap bozlarla, otomobillerle, bebeklerle... oynadýlar. Ayin baþlayýnca onlarý bir kenara aldýlar. Manzarayý görünce içim cýz etti. Bu çocuklara ulaþamamýþtýk. Bunlar Afrikalý olmalýydýlar. Derken, hayretle öðrendim ki Afrikalý deðil, Surinamlýydýlar, yani Amerikalý...

Sonra bu ülkedeki Surinamlýlarýn sadece gördüðüm o birkaç çocuktan ibaret olmadýðýný fark ettim.

Sokaklarda rastladýklarým bir yana, bütün dünyanýn tanýdýðý Surinamlýlar da vardý. Mesela yer yer boncuklarla süslenmiþ ince saç örgülerini bir yele gibi savurarak fuleli deparlar atan, iri kýyým cüssesine inat sertlikten uzak durmayý yeðleyen ve göze hoþ gelen oyunuyla futbolseverlerin beðenisini kazanan Gullit... Parlak ýþýðýn zararlarýndan etkilenmemek için kaynakçýlarýn taktýklarý türden bir gözlükle futbol oynamak zorunda olan ve bu yüzden kolayca tanýnan Edgar Davids... Ve asla bir Afrikalý’dan ayýrt edilemeyecek tipte siyah bir tene ve bir o kadar ilginç yüz tipine sahip Seedorf...

Derken bazý Surinamlýlarýn camiye devam ettiklerine þahit oldum. Üstelik öyle birkaç kiþiden ibaret deðildiler, hayli yekûn teþkil ediyorlardý.

Bilgilenmeye baþladým. Surinam, Amerika kýtasýndan Ýslâm Konferansý Örgütü’ne (ÝKÖ) üyeliðe kabul edilmiþ tek ülkeydi. Hatta bu durum Rusya’nýn iþtahýný kabartmýþ, bünyesinde müslüman topluluklar bulunduðu iddiasýyla Örgüt’e üyelik baþvurusunda bulunmuþ, fakat bu müracaat reddedilmiþti.

Surinam’ý hayli ilginç kýlan özelliklerden birisi, burada bulunan müslümanlarýn sayýsýnýn ve oranýnýn her geçen gün artmasýdýr. Bizce ülke sadece bu açýdan bile mercek altýna alýnmayý hak ediyor.
Bu ilginç ülkeyi ilerleyen satýrlarda daha yakýndan tanýyacaksýnýz.

Surinam, Güney Amerika’nýn kuzeyinde, Atlas Okyanusu kýyýsýnda, Fransýz Ginesi ile Guyana arasýnda yer alan ve Brezilya’ya komþu olan 163 bin 270 kilometre kare yüzölçümüne (Türkiye’nin beþte biri) ve 440-490 bin dolaylarýnda nüfusa sahip (Muþ veya Batman illerimizin nüfusuna yakýn) küçük bir ülke.

Tuhaf bir nüfus yapýsý


Þimdi lütfen olanca dikkatinizi toplayarak, þu rakamlara ve oranlara bakýnýz. Ülkenin etnik daðýlýmý þöyleymiþ:

Doðu Hindistanlý 37%
Creole  31%
Cavalý  15%
Maroon 10%
Amerika Yerlileri 2%
Çinli  2%
Beyaz  1%
Diðer  2%

Anlayan beri gelsin! “Doðu Hindistanlý” malum ama “Maroon” ne demek derseniz, sözlüklere bakmanýz gerekir. Siyahi köle anlamýna geliyor. Yani Afrika’dan Surinam’da çalýþtýrýlmak üzere köle tacirlerinden satýn alýnarak yahut tuzaklarla ve diðer usullerle vahþi hayvan gibi avlanarak ülkeye getirilmiþ insanlar. “Creole” ise, Surinam söz konusu olduðunda, beyaz anne veya babadan dünyaya gelmiþ melez demek. Sonra Cavalýlar var, bir de Amerikan yerlileri.

Bunu böylece kabul ettik diyelim. Ya þu dinî daðýlýma ne demeli?

Hindu  27.4%
Müslüman  19.6%
Katolik  22.8%
Protestan  25.2%
Yerel inançlar  5%

Hindular Pakistan’ýn henüz baðýmsýzlýðýný ilan etmediði dönemde Hindistan’ýn daha çok müslümanlarýn hâkim olduðu yörelerinden gelmelerine raðmen yüzde 27.4 oranýnda Hindudurlar. Geri kalan yüzde 10’luk kýsýmdan sadece yüzde 4.6’sý müslümandýr. Dolayýsýyla bu hesaba göre yüzde 5’i hýristiyanlýða veya yerel inançlara geçmiþ olmalý. Hýristiyan kaynaklar, Afrika’dan getirilen kölelerin de büyük oranda hýristiyanlaþtýðýný iddia ediyorlar. Etnik gruplar arasýnda yüzde 15’lik bir orana sahip Cavalýlarýn tahminen tamamý müslüman olmalýdýr. Gerçi bunlardan çok az bir kýsmýnýn Budist ve Hindu olduðu belirtiliyor. Zihin karýþýklýðý bu kadarla bitmiyor tabii... Gördüðünüz gibi etnik ve dinî kimliklere iliþkin rakamlar çaprazlama hesaplar devreye girince birbirini tutmuyor.

Bunlarý böyle incelememizin sebebi müslümanlarýn gerçek sayýsýna ulaþma isteðidir. Zira gayr-i islâmî kaynaklara göre Surinam’da çok sayýda müslüman vardýr ama bunlar 440 (veya 490) bin kiþilik ülke nüfusunun ancak yüzde 20’sini oluþturmaktadýrlar. Ýslâmî kaynaklara göreyse müslümanlar ülke nüfusunun üçte birini meydana getiriyorlar. Yani 66 bine karþý 150 bin... Arada epeyce büyük fark bulunuyor.

Müslüman sayýsýnda artýþ


Yalnýz iki tarafýn ittifak ettiði bir husus var. Surinam’da müslümanlarýn sayýsý ve oraný günden güne artýyor. Üstelik ülkenin Hollanda’ya sürekli göç vermesine raðmen... Nitekim 1975 sayýmýna kýyasla müslümanlarýn sayýsý bir hayli artmýþtýr.

Þu anki rakamlara göreyse þanslar en azýndan eþit. Bakalým Surinam bütünüyle Ýslâm’a yönelebilecek mi? Elbette sadece izlemekle yetinmemek, desteklemek gerekiyor ama nasýl? Kaldý ki gayr-i islâmî unsurlar, Surinam’daki bütün etnik ve dinî gruplarýn yerlerini korumak zorunda olduðuna dair propagandaya çoktan giriþmiþ durumdalar.

Surinam müslümanlarý 1946’da ülkenin ilk müslüman partisini kurarak tarih yazdýlar. Bugün Surinam’da üç müslüman toplum çoðunluðu oluþturuyor. Endonezya takýmadalarýndan gelmiþ Kejawen adýyla anýlan Cavalýlar, Hintli-Pakistanlýlar ve Afrika asýllýlar. Dördüncü grup olarak genelde Suriye, Lübnan ve Filistin’den göç etmiþ Ortadoðulu müslümanlarý da unutmamak gerekir. Surinam’daki Hint-Pakistan kökenliler Sünnî-Hanefîdirler. Uzakdoðulularsa Þafiî. Ülkede küçük bir Ahmedî grubu da vardýr.

Cavalýlar, Cava usulünce inanmakta ve ibadet etmektedirler. Bunlarýn müslüman olmalarýna raðmen yer yer Hinduizm ve Budizm etkisi altýnda bazý yanlýþ, batýl inanç ve hurafelerle, ibadetlere sahip olduklarý, müslümanlarýn sayýsýný az göstermeye dönük bir propagandanýn mý ürünüdür, yoksa gerçeði mi ifade etmektedir bilemiyoruz.

Ülke, Hollanda sömürgesiyken burada çalýþacak insan bulmak zordu. Dahasý, bulunanlar bile bunaltýcý ekvator iklimine alýþamýyordu. Ýklimleri benzer olan Endonezya’dan çalýþacak birilerini getirmek bir çözüm olarak görünür. Ve pek çok insan getirilir. Bunlar bölgenin iklimine dayanamayan kölelerin yerine, üstelik epey ekonomik koþullarda çalýþtýrýlýr.

Tarihî gerçekler

Bölgenin ilk müslümanlarý Afrikalýlardýr. Son dönemlere kadar Güney Amerika’daki müslüman varlýðý, araþtýrmacýlarla tarihçilerin iddialarýndan öte bir anlam taþýmýyordu. Çünkü entelektüel çarpýtmalarýn getirdiði güvensizlik ve tarihe Avrupa merkezli sakat bakýþ açýsý, Güney Amerika tarihindeki müslüman varlýðýný inkâr etme veya bunu sadece bilimsel bir tez olarak görme sonucunu doðurmuþtu.

Ama söz konusu iddia, zamanla daha makul görülmeye baþlandý. Nitekim bugün birçok araþtýrmacý ve tarihçi, Karayiplerdeki Ýslâm varlýðýnýn Kristof Kolomb’un Yeni Dünya adalarýný kazara keþfinden uzun yýllar önce Batý Afrikalý müslüman zenci (Mandinka) denizci ve maceraperestlerin tropik adalara yerleþmesiyle baþlamýþ olduðuna inanýyor.

Zira her gün ya yeni bir delil ortaya çýkýyor veya kaynaklarda kayýtlý bir bilgi dikkat çekiyor. Mesela bilim adamlarý son olarak siyahi Karib Kýzýlderililerinin (yerliler) Ýslâm dinine göre ibadet ettiklerini belirlediler. Kolomb’un günlüðüne peçeli ve baþörtülü yerli kadýn manzaralarýna iliþkin kayýtlar düþmesi de cabasý! Bu bilgiler çerçevesinde Amerika’da Ýslâm’ýn daha önceki dönemlere iliþkin bilgiler yabana atýlmamak þartýyla, en azýndan 15. yüzyýldan itibaren var olduðu artýk daha rahat söylenebilmektedir.

Buna bir de okyanus aþýrý köle ticaret ve trafiði neticesinde Karayiplere taþýnan ve Surinam gibi ülkelere yerleþen müslümanlarý eklerseniz, aslýnda Amerika’da müslüman varlýðýnýn sadece belli ülke ve yörelerle sýnýrlý olmadýðý sonucuna varýrsýnýz.

Hatta Surinam’daki yerli halklarýn atalarýndan Arabî veya Zem Zem adýndaki bir liderin önderliðinde bir araya gelen Bush Negrolarý (Çalý Zencileri veya siyahileri), nice çatýþmada Hollandalýlara karþý mücadele etmiþ ve nihayet sömürgecileri antlaþmaya zorlamýþlardýr. Antlaþmaya göre Hollandalýlar, Fransýz Guyanasý yakýnlarýndaki bölgeyi -ki günümüzde hâlâ kontrol bu zencilerdedir- kendilerine býrakmýþlardýr.

Teblið çalýþmalarý


Son dönemde müslümanlarýn çaba ve gayretleriyle sayýlarý günbegün artmakta olan yerli mühtediler de ayrýca dikkat çekmektedir. Toronto, Howard Üniversitesi, Washington, Trinidad, Westen Hemisphere’den gelen yardým ve destek, teblið ve irþad faaliyetlerine büyük katký saðlýyor.

Müslümanlar basýn yayýn faaliyetlerine hýz vermiþ durumdalar. En eski sayýlarý 1938’lere dayanan Hakikatü’l-Ýslâm ve Cuma Ahbar adlý gazeteleri buna örnek verilebilir.

Ülkede faaliyet yürüten islâmî kuruluþlar Surinam Müslümanlarý Kongresi bünyesinde birleþmiþlerdir. Baþkent Paramaribo’da bir Ýslâm Merkezi bulunmaktadýr. Surinam’da ayrýca 200 kadar cami ve 6 özel islâmî okul faaliyettedir.

Müslümanlar arasýnda en yaygýn isim Muhammed’dir. Hüda ve Ali isimleri de bir o kadar sevilir ve benimsenir. Hint asýllý müslüman Surinamlýlar, geldikleri yöredeki geleneklerince, kýz çocuklarýna Arapça isimlere “-an” veya “-un” ekleyerek isim vermeyi tercih etmektedirler. Mesela Nâsýr’ý Nâsýrun, Emire’yi Emiran þekline dönüþtürmektedirler. Bibi Zeynep, Bibi Hatun, Bibi Meryem de çokça konulan isimlerdir. Yalnýz küçük bir telaffuz farkýna dikkat etmek gerekir. Surinamlý Hintli müslümanlar Ramazan yerine Ramajan, Zeynep yerine Jeynep ve Nizameddin yerine Nijameddin demektedirler.

Elbette birtakým güçlükleri de aþmak gerekiyor. Çünkü coðrafi konumu ve sömürgecilik anlayýþýnýn getirdiði olumsuzluklar sebebiyle, Surinam Karayip Adalarý’ndan tecrit edilmiþ sayýlýr. Kaldý ki Surinam, kültürel ve coðrafi bakýmdan Karayipler’den zaten farklýdýr.

Resmi rakamlara göre nüfusun yüzde 20’si müslüman olan ülke, ÝKÖ’ye baþvurunca pek çok itirazlar çýkar. ÝKÖ, sonunda Surinam’ýn üyeliðini kabul eder. Bu karara dayanarak Rusya da, ÝKÖ’ye müracaat etmiþse de giriþte belirttiðimiz gibi reddedilmiþtir. Dolayýsýyla Surinam, Ýslâm Konferansý Örgütü’ne Amerika kýtasýndan katýlan tek üyedir.

Elbette üye olmak yetmiyor. Surinamlý müslümanlar desteklenmeyi, cesaretlendirilmeyi ve ilgilenilmeyi hak ediyorlar.

Surinam’ý Yakýndan Tanýyalým


Tarihçilere göre bugün Surinam’ýn bulunduðu topraklarda baþlangýçta Surinenler yaþýyordu. Ülkeye adýný veren bu halk, 15. yüzyýlýn sonlarýnda öbür yerli topluluklarca bölgeden sürülmüþtür. Surinam’a 1602’de Felemenkler (Hollandalýlar) yerleþmiþtir. Onlarý 1651’de bir grup Ýngiliz izlemiþtir.

Ýngilizler, Surinam’ý 1667’de imzalanan Breda Antlaþmasý’yla Nieuw Amsterdam (bugünkü New York) karþýlýðýnda Felemenklere býrakmýþlardýr.

Hollanda Batý Hindistan Kumpanyasý, 1682’de ülkede þekerkamýþý ve kahve plantasyonlarý kurmuþ ve buralarda çalýþtýrmak üzere Afrika’dan köleler getirmiþtir.

Bu kölelerden bir kýsmý iç bölgelere geçerek oralarda Afrika usulü yaþantý biçimlerini sürdürmüþlerdir. Sonunda Felemenk yönetimi bu kaçak kölelerin varlýklarýný tanýmak ve üzerinde yaþadýklarý topraklarý kendilerine býrakmak zorunda kalmýþtýr.

Bölge, 18. yüzyýlda Ýngilizler, Fransýzlar ve Hollandalýlar arasýnda birkaç kez el deðiþtirmiþtir. Nihayet Ýkinci Paris Anlaþmasý’yla (1815) kesin olarak Hollanda’ya býrakýlmýþtýr.

1863’te köleliðin kaldýrýlmasýndan sonra plantasyonlarda çalýþmak üzere Çin, Cava ve Hindistan’dan çok sayýda iþçi getirildi.

Ýkinci Dünya Savaþý baþladýðýnda plantasyonlarýn yerini 1915’te boksit almýþtý. Savaþ sýrasýnda Mihver devletlerce iþgal edilmeyen iki Hollanda arazisinden birisi de Surinam’dýr.

Surinam, 1948-51 arasýndaki yönetim reformlarýnýn ardýndan 1954’te özerk yönetime kavuþmuþ, 25 Kasým 1975’te tam baðýmsýzlýðýný kazanmýþtýr.

1979’da Cavalý bakanlar hükümetten çekilince doðan bunalýmý, 1980’in baþýnda askeri bir darbe izledi. Altý ay sonra ikinci bir askeri darbe daha oldu.

1987 Kasým ayýnda yapýlan seçimlerde askeri yönetim sona erdi. Ayný ay içinde yeni anayasa yürürlüðe girdi.


radyobeyan