Diðer Yazýlar
Pages: 1
Avusturya By: reyyan Date: 11 Eylül 2011, 17:11:34
Büyük Bir Ýmparatorluktan Arta Kalan Ülke Avusturya


Aralýk 2008 - 120.sayý

Ahmet MÝROÐLU kaleme aldý, DÝÐER YAZILAR bölümünde yayýnlandý.

Son zamanlarda, ülkemizde maðdur olan baþörtülü öðrencilerin öðrenimlerini tamamlamak için en çok raðbet ettiði ülkelerin baþýnda yer alýyor Avusturya. Yer yer müslümanlara ve diðer göçmenlere karþý faþist sesler yükselse de, ülkede sorunlarýn demokratik kurallar çerçevesinde çözülmeye çalýþýldýðýný unutmamak gerekiyor.

Bedeli aðýr savaþ

Avusturya, tarihinde Birinci Dünya Savaþý’nýn bedelini en aðýr ödeyen iki büyük imparatorluktan biridir. Diðerinin Osmanlý olduðunu söylemeye herhalde gerek yok. Bizimle olan ortak yönü sadece bundan ibaret deðildir. Bütün din mensuplarýna eþit mesafede durmayý -bizim kadar deðilse de- becerebilmekte olduðunu söyleyebiliriz. Nitekim Ýslâmiyet resmi din olarak tanýnmýþtýr ve kendi ülkelerinde eðitim öðretim imkaný bulamayan öðrencilerimizin büyük bir kýsmý soluðu Avusturya’da almýþlardýr.

Küçülmenin saðladýðý avantajlardan en çok yararlanan ülkelerden birisidir Avusturya. Baþkent Viyana, Birleþmiþ Milletler’in dört resmi merkez temsilciliðinden birine sahiptir. Petrol Ýhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC), Avrupa Ýþbirliði Teþkilatý (AGÝT) ve Uluslararasý Atom Enerjisi Kurumu’nun (IAEO) merkezi de yine Viyana’dýr.

Denize kýyýsý bulunmayan ülke, Çek Cumhuriyeti, Almanya, Macaristan, Ýtalya, Liheþtayn, Slovakya, Slovenya ve Ýsviçre’ye komþudur. Ülkenin resmi dili Almanca’dýr. Slovence ve Hýrvatça da resmi dil olarak kabul edilmektedir.

Avusturya, kendini siyaset ve ticaretin yaný sýra kültür ve sanat alanýnda kabul ettirmek için özel bir uðraþ vermiþ ve bunu baþarmýþtýr. Baþkent Viyana 80’e yakýn müze ve koleksiyona sahiptir. Þehir, Klasik Batý Müziði’nin ünlü besteci ve yorumcularýyla anýlýr.

Avusturya, 83 bin 870 kilometrekarelik bir toprak parçasý üzerinde 8 milyon 200 bin civarýnda nüfusa sahip bir Batý Avrupa ülkesidir.

Ülke tarihte Hallstatt kültürünü (m.ö. 800-450), Kelt egemenliðini (m.ö. 400’ler) ve Roma Ýmparatorluðu hakimiyetini (m.ö. 15’ler) yaþadý. Cermen ve Hun saldýrýlarýna (m.s. 5. yüzyýl) uðradý. Dördüncü yüzyýldan itibaren Hýristiyanlýkla tanýþtý. Sekizinci asýrda Frank Ýmparatorluðu’na katýldý. Macarlarla da ilk olarak bu çaðda temas kurdu.

Babenberg Hanedaný’nýn yönetimi altýndaki günler 1246’da son buldu. Ünlü Habsburg Hanedaný, Avusturya’nýn da içinde yer aldýðý geniþ topraklarý 1282’den 1918’e kadar yönetti.

Birinci Dünya Savaþý’ndan maðlup çýkan Avusturya krallýktan Cumhuriyete geçti (1918).

Ýkinci Dünya Savaþý’nda Hitler tarafýndan Almanya’ya ilhak edildi (1938). Almanya’nýn hezimetiyle bu kez ABD, Rusya, Ýngiltere ve Fransa tarafýndan iþgal edildi (1945). 1955’te baðýmsýzlýðýný kazandý. Ancak bu devletlerle yapýlan antlaþmaya göre hiçbir devletle birlik kuramayacak ve herhangi siyasi bir bloka dahil olamayacaktý. Bu antlaþma AB’ye girerken (1995) sorun olduysa da çözüldü.

Ýslâmiyet’le tanýþma


Avusturya’nýn Ýslâm’la tanýþmasýnýn Ortaçað’da Avrupa’ya gelen Arap tacirler vasýtasýyla olduðu iddia edilmektedir. Daha sonra Osmanlýlar’ýn Güney Avrupa’ya yaptýðý fetihler sayesinde tanýþýklýk
ilerlemiþtir.

Müslümanlarla köklü ticari iliþkiler ise 1600’lü yýllara dayanýr. 1674 yýlýnda Viyana Üniversitesi’nde þark dilleri öðretimi baþlar. 1730’lu yýllarda Viyana’da bir Müslüman Tüccarlar Kolonisi kurulur.

1782 yýlýnda Avusturya Ýmparatorluðu, müslümanlar için bir “Müsamaha Fermaný” yayýmlar. Böylece Ýslâm dinine hukuki bir statü kazandýrýlmýþ olur. 1878 yýlýnda yapýlan Berlin Kongresi’nde, Bosna Hersek’in Avusturya Macaristan Ýmparatorluðu’nun sýnýrlarý içerisinde kalmasý sonucunda müslümanlarýn sayýsý bir anda artar. 1878 yýlýndan önceki kaynaklara göre, devlet sýnýrlarý içinde -kayýtlý- 10 müslüman yaþamaktadýr. Avusturya, 15 Temmuz 1912 tarihinde çýkardýðý bir kanunla Ýslâm dinini resmen tanýr. Kanun gereði Viyana’da bir müftülük teþkilatý oluþturulur.

Birinci Dünya Savaþý’ndan sonra müslümanlar, “Ýslâm Kültür Cemiyeti” gibi yeni kurumlar oluþturur. Bu dernek, Ýkinci Dünya Savaþý’na kadar faaliyetlerini sürdürür. 1938 yýlýnda Naziler Avusturya’yý iþgal edince, diðer bütün kurumlar gibi Ýslâm Kültür Cemiyeti de kapatýlýr, faþist yönetim Ýslâm dininin resmi statüsünü ortadan kaldýrýr.

Nazilerin laðvettiði islâmî müesseselerin yeniden iþler hale gelmesi uzun zaman alýr. 1950 yýlýnda “Avusturya Ýslâm Cemiyeti” adý altýnda kurulan dernek hem çok etkili olamamýþ, hem de faaliyetlerini 1962 yýlýna kadar ancak sürdürebilmiþtir. Bu bakýmdan asýl hareketlilik, iþçi göçünün ortaya çýktýðý yýllarda yaþanýr. 1960’lardan itibaren Türkiye ve Kuzey Afrika ülkelerinden iþçi talep eden Avusturya genelinde müslümanlarýn sayýsý yeniden artmaya baþlar.

1968’de aralarýnda Türkiye’nin de bulunduðu müslüman ülkelerin büyükelçileri tarafýndan, Avusturya’da yaþayan müslümanlarýn dinî, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarýnýn karþýlanabilmesi amacýyla bir Ýslâm Merkezi kurulmasý yönünde çalýþma baþlatýlýr. Nihayet on yýl sonra, 1979 yýlýnda Viyana’da bir Ýslâm merkezi kurulur. Müslümanlarý temsil yetkisi, Avusturya Ýslâm Diyanet Teþkilatý (Islamische Glaubensgemeinschaft in Österreich [IGGIO]) adlý bu kurumundur. Teþkilat içinde ve yönetiminde Arap ve Kuzey Afrika kökenli göçmenler etkilidir.

Rakamlar gerçekler


Ýlgililerin verdiði rakamlara göre Avusturya’da yaþayan müslümanlarýn sayýsý 339 bin civarýnda. Bu, Avusturya nüfusunun yüzde 4,2’sine tekabül ediyor. Ülke çapýndaki müslümanlarýn yaklaþýk yüzde 83’ünü Türkiyeli göçmenler teþkil ediyor. Bu da yaklaþýk 280 bin kiþiye karþýlýk geliyor. Viyana’daki müslüman nüfus 140 bin olarak veriliyor. Viyana’da müslümanlarýn nüfusa oraný yüzde 12,7’dir.

Bütün Avrupa’da olduðu gibi, tabii olarak müslüman göçmenlerin ilk yýllarýnda mescitleri de yoktu. Ýbadet ihtiyacýný karþýlamak için, çalýþýlan fabrikalarýn barakalarýnda derme çatma mescitler yapýlmýþtýr. Daha sonra mescitler için giriþ katlarý kiralanmýþtýr. Katlar mülk edinilir olduðunda, buralar artýk cami olarak anýlmaya baþlanmýþtýr. Katýn bir bölümü dükkân ya da market, bir bölümü kahve ya da kantin, bir bölümü de ibadet yeri olarak tasarlanmýþtýr.

Avusturya‘da yeni camilerin inþasýna hoþ bakýlmamaktadýr. Mesela Karintiya Eyaleti’nde, geçtiðimiz Ekim ayýnda bir trafik kazasýnda ölen Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) lideri Jörg Haider, yeni cami inþaatýna izin verilmeyeceðini açýklamýþtýr. Viyana’da da yöneticiler benzer tutum ve davranýþlar sergilemektedirler. Özellikle minareli camilerin yapýlmasý hiç istenmiyor. Cami karþýtlarýnýn en ilginç sloganý herhalde “Hilalin yükseldiði yer, altýn kalpli Viyanalýlarýn kahrolduðu yerdir!” olsa gerek. Gene de Avusturya’da biri Viyana’da olmak üzere, birkaç tane minareli cami bulunuyor.

Avusturya’da okuryazarlýk oraný neredeyse yüzde 100 civarýndadýr. Ülkenin Avrupa’daki en eski eðitim kurumlarýný barýndýrdýðý söylenebilir. Mesela Viyana Üniversitesi’nin kuruluþ tarihi 1365’tir. Mevcut 4 üniversite ve bunlara baðlý çeþitli fakülteler dýþýnda üniversite seviyesinde eðitim veren akademiler vardýr. Kilisenin eðitim ve öðretimde büyük bir aðýrlýðý olmasýna raðmen, son zamanlarda kiliselerden kaçýþ söz konusudur ve kayýtlarýný sildirenlerin sayýsýnda büyük artýþlar gözlemlenmektedir.

Ýslâmiyet, Avusturya okullarýnda ilk kez 1982-1983 eðitim-öðretim döneminde müfredata dahil edilmiþtir. O yýl 200-220 öðrenci 5 öðretmenle derslere baþlamýþ, daha sonra müslüman öðretmen sayýsý 300’e, Ýslâmiyet dersinin verildiði okul sayýsý ise Avusturya genelinde 1800’e ulaþmýþtýr. Ýslâm dini derslerinin verildiði okullara 3000 farklý okuldan öðrencinin gelmesi ilginç bir durum olarak deðerlendirilmektedir. Ayrýca iki Ýslâm Lisesi’ni (Islamisches Gymnasium), bir Ýslâm Meslek Lisesi’ni (Islamisches Fachhochschule), Viyana Üniversitesi bünyesinde 2007-2008 eðitim-öðretim sezonunda faaliyete baþlayan Ýslâm Akadamisi’ni (Islamische Akademie) ve Avusturya Ýslâm Enstitüsü’nü (Islamisches Ýnstitut in Österreich) mutlaka belirtmek gerekir. Uzmanlar, iki dünya arasýndaki uçurumun ancak eðitimle aþýlabileceðini vurguluyorlar.

Yanlýþlarla baþa çýkabilmek


Bütün bu geliþmelere raðmen Avusturya’da son dönemlerde Hz. Peygamber s.a.v.’e ve Kur’an’a hakaret içeren konuþmalar yapýlýyor, müslümanlarý rencide eden, baþý örtülü vücudunun geri kalan kýsmý tamamen çýplak kadýn heykelleri dikiliyor ve hakikaten kelimenin tam anlamýyla “iðrenç” karikatürler yayýnlanýyor.

Yine de müslüman olan Avusturyalýlarýn sayýsý az deðil. Mühtediler, problemlerin zamanla aþýlacaðýna inanýyorlar. Karþýlýklý önyargýlarý bir yana býrakýp, her iki toplumun insanlarýnýn birbirlerini tanýmaya ve anlamaya çalýþmalarý gerektiðini, böylece toplumlar arasýnda huzur ve barýþýn saðlanabileceðini belirtiyorlar. Ayný topraklar üzerinde birlikte yaþama durumunda olan insanlarýn birlikte yaþayabilme gayreti içinde olmasý gerektiðine dikkat çekiyorlar. Müslümanlar da entegrasyonun asimilasyon olmadýðýný anlatmaya, dinî ve milli kimliklerini koruyarak Avusturya toplumu içinde yaþamaya haklarý bulunduðunu ifade etmeye çalýþýyorlar.

Ne yazýk ki, neredeyse bütün Avrupa’da olduðu gibi Avusturya’da da baþörtülü müslüman hanýmlara aþaðýlayýcý bakýþlar atýlýyor. Özellikle sokaklarda ve iþ yerlerinde baþörtülüleri dýþlayýcý tutum ve davranýþlar sergileniyor. Avusturyalý mühtedi hanýmlar bu önyargýyý kýrmada önemli roller üstleniyorlar. Fakat yine de niçin müslüman olduklarý, baþörtüsünün ne anlama geldiði, beylerinin kendilerine baský yapýp yapmadýðý gibi sorulara muhatap olmaktan kurtulamýyorlar.

Halbuki Batý Avrupa’da her yýl çoðu kadýn olmak üzere birkaç bin Avrupalý Ýslâmiyet’e geçiyor. Bu hanýmlar müslüman oluþ sebeplerini sayarken, Ýslâmiyet’in aileye önem vermesine; ailedeki sevgiye, þefkate, dayanýþmaya, ahlâkî ölçülere ve maddi ve manevi temizliðe özellikle vurgu yapýyorlar.

Müslümanlar bütün bu sorunlarýn üstesinden gelebilmek için demokratik mücadele ortamýný tercih ediyorlar. Belki daha da önemlisi tepkilerini Ýslâm’ýn ahlâk ölçüleri çerçevesinde ortaya koymaya çalýþýyorlar. Viyana Üniversitesi Sosyoloji Enstitüsü’nün yayýnladýðý bir çalýþma, Avusturyalý genç müslümanlarýn yüzde 99’unun þiddete karþý olduðunu gösteriyor.

Son zamanlarda, ülkemizde maðdur olan baþörtülü öðrencilerin öðrenimlerini tamamlamak için en çok raðbet ettiði ülkelerin baþýnda yer alan Avusturya’da inananlar, Ýslâm’ýn Batýlý zihinlerdeki yanlýþ imajýný deðiþtirmek için camilerde ve Ýslâmî merkezlerde seri toplantýlar düzenliyorlar.

Bu çabalarýn ilk meyvesi Viyana Eyalet Belediyesi’nin baðýþladýðý 33 bin metrekarelik arsa üzerine bir milyon Euro harcanarak inþa edilen Müslüman Mezarlýðý
olmuþ.

Avrupa basýný her ne kadar bu tutumu “Osmanlý korkusu” þeklinde tanýmlasa da, Avusturya Türkiye’nin AB üyeliðine þiddetle karþý çýkan ülkelerin baþýnda geliyor.

Her þeye raðmen


Avusturya’nýn terörden, fanatizmden ve radikallikten uzak, sakin ve rahat bir ülke olduðunu; sýkýntýlarýný halkýyla birlikte, demokratik kurallar çerçevesinde, gerektiðinde referanduma giderek çözmeye çalýþtýðýný unutmamak gerekiyor. Hatta ABD’de Obama’nýn baþkan seçilmesinden sonra Avusturyalýlar Türk kökenli birinin baþbakan olup olamayacaðýný tartýþmaya baþlamýþlar.

Yaklaþýk 8 milyonluk nüfusun yüzde 4.2’sinin müslüman, yüzde 1.6’sýnýn Türk olduðu, yüzde 2.3’ünün Türkçe konuþtuðu bir Batý Avrupa ülkesinden söz ediyoruz. Fert baþýna milli geliri 40 bin Dolar civarýndaki bu zengin ülkenin Ýslâmiyeti Hýristiyanlýkla birlikte resmi din kabul etmesi ne kadar önemli bir durumdur.
Avusturya ve Viyana, Osmanlý Tarihi’nde çok önemli yere sahiptir. Avusturya’yla defalarca savaþan Devlet-i Aliye, Viyana’yý da iki kez kuþatmýþ fakat düþürememiþtir.

Avusturya’dan söz edip de Osmanlý Tarihi’nin en büyük kýrýlma noktalarýndan biri olan Viyana Kuþatmasý’ndan söz etmemek olur mu? Olur. Zira Viyana kuþatmasý bir yazýnýn içinde geçiþtirilecek kadar küçük bir olay deðildir. Onu ayrýca, müstakil olarak ele almak gerekir.


radyobeyan