Binbir Damla
Pages: 1
Ebu Eyyubun Evinde By: reyyan Date: 30 Aðustos 2011, 16:56:04
Binbir Damla



Eylül 2008 117.SAYI


Yusuf YAVUZ kaleme aldý, BÝNBÝR DAMLA bölümünde yayýnlandý.

Ebu Eyyub’un Evinde


Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz, hicret sýrasýnda önce Medine yakýnýndaki Kuba köyünde bir süre konaklamýþ ve 12 Rebiülevvel/24 Eylül cuma günü, yanýnda yüz kiþiyle birlikte Medine merkezine doðru yola çýkmýþlardý. “Rânûna” vadisine gelince cuma namazý vakti girdi ve bir meydancýkta Allah Rasulü s.a.v.’in imamlýðýndaki ilk cuma namazý kýlýndý. Rasulullah Aleyhisselam bu cuma hutbesinde önemli bir hitabede bulundular…

Cumadan sonra Peygamber Aleyhisselam “Kasvâ” adlý devesine bindi, yularýný baþýna dolayýp serbest býraktý. Yanýndakilerle þehir içine doðru hareket ettiler. Kasvâ saða sola bakýnarak ilerlerken Medineli misafirperverler:

– Ey Allah’ýn Rasulü! Bize gel, bizim yanýmýzda kal! Mal ve silahça yeterliyiz, seni düþman tehlikesinden koruyabiliriz, diyorlardý. Allah Rasulü s.a.v. de, “Deveyi kendi haline býrakýn, ona gideceði yer emredilmiþtir.” diyordu.

Kendi haline yürüyen Kasvâ, þimdiki Mescid-i Nebi’nin bulunduðu boþ alanda yere çöktü. Burasý Sehl ve Süheyl isminde iki yetim gencin arsasýydý. Buraya çöken Kasvâ tekrar ayaða kalkarak biraz yürüdükten sonra dönüp ayný yerde bir daha çöktü ve boynunu yere uzatýp böðürmeye baþladý. Rasulullah Aleyhisselam deveden inerek en yakýn evi sordu. Ebu Eyyub Halid b. Zeyd r.a.:

– En yakýný benim evim ya Rasulallah! Ýþte evimin kapýsý, dedi. Müsaade alarak hemen devenin yükünü çözdü, aðýrlýðýný evine taþýdý. Mahallenin küçük kýzlarý defler çalarak Rasulullah’ý karþýladýlar, sevinç ve sevgilerini açýða vurdular. Allah Rasulü s.a.v. tebessümle: “Ben de sizleri seviyorum.” diyerek iltifat buyurdular. Sokaklarda bütün halk: “Rasulullah geldi, Rasulullah!” diye haykýrýyordu.

Rasulullah Aleyhisselam, Ebu Eyyub Halid r.a. Hazretleri’nin iki katlý evinin alt katýna yerleþmiþti. Üst katta bulunan Ebu Eyyub ve zevcesi ise bundan huzursuz oldular. Onun üst kata çýkmasýný teklif ettiler. Allah Rasulü s.a.v. ise, alt katýn kendileri için daha uygun olduðunu belirttiler. Bir ara üst kattaki su testisi kýrýlýp suyu dökülüverdi. Aþaðýya damlamasýn diye tek yorganlarýný bastýrarak akýntýyý engellediler. “Biz Rasulullah’ýn baþý üstünde yürüyoruz, olmaz böyle!” diye düþünen Ebu Eyyub’un sabahleyin ýsrarlý talebi üzerine, Peygamber Aleyhisselam üst kata çýkýp yerleþti, üsttekiler de alt kata indi. Rasulullah Aleyhisselam, kendi evleri yapýlýncaya kadar yedi ay burada kalmýþlardý.

Uyûnû’l-Eser, 1/313-315; Ýnsânü’l-Uyûn, 2/244-246; Ýbn Hiþâm, 2/108-109, 112.


Bir Evin Hikâyesi


Eski Yemen hükümdarlarýndan olan Tübba, 400 kadar bilginle Medine’ye gelmiþti. “Tübba” o zaman Yemen hükümdarlarýnýn ortak adýydý. Bu Tübbaýn asýl adý ise Tübbân Es’ad Ebu Kerib imiþ. Yanýndaki bilginler Medine’ye yerleþmeye karar vermiþler. Tübba sebebini sorunca ona demiþler ki: “Kitaplarýmýzda Muhammed isminde bir peygamberin ortaya çýkacaðýný ve þehre yerleþeceðini görüyoruz. Bu sebeple buraya yerleþiyoruz ki, belki onunla buluþuruz.” Bunu duyan Tübba onlara oturacaklarý birer ev yaptýrmýþ, onlarý evlendirmiþ ve yanlarýna bolca mal býrakmýþ.

Hadis ve tarih alimi Ýbn Asâkir’in verdiði bilgiye göre þöyle bir de mektup yazmýþ: “Ey Muhammed! Ben sana ve Allah’ýn sana indirdiði kitaba inandým. Eðer sana eriþemezsem kýyamette bana þefaat eyle, beni unutma. Ben senin ümmetindenim, senin ve baban Ýbrahim’in dini üzerindeyim.” Bir de þöyle mýsralar eklemiþ: “Ben Ahmed’in Allah’ýn elçisi olduðuna þeksiz þüphesiz inandým. Ömrüm yetiþseydi onun zamanýna, ona vezir olurdum.”

Tübba mektubunu altýnla mühürleyerek, alimlerin büyüðüne teslim etmiþ. Ayrýca Peygamber Aleyhisselam’ýn Medine’ye geliþinde oturmasý için özel bir ev yaptýrmýþ. Bu hadise Rasul-i Ekrem’in doðumundan yedi yüz yýl (veya bin yýl) önce yaþanmýþtý. Bu mektup nesilden nesile saklanarak, hicret günlerine kadar gelmiþti. Yapýlan ev de, sonunda o alimin neslinden gelen Ebu Eyyub r.a. Hazretlerine intikal etmiþ ve Rasulullah’ýn misafirhanesi olmuþtu.

Allah Rasulü s.a.v.’in Mekke’den yola çýktýðý duyulunca, Medine’de Tübba’ýn mektubunu saklayanlar, Ebu Leyla isimli güvenilir biriyle onu kendisine göndermiþler. Rasulullah s.a.v. yolda adamý görünce: “Sen Ebu Leyla’sýn deðil mi? Sende Tübba’ýn mektubu var!” demiþ. Adam, þaþkýnca düþünceye dalmýþ ve: “Sen kimsin? Yüzünde sihirbazlýk alameti de görmüyorum.” deyince Rasulullah Aleyhisselam: “Ben Muhammed’im, mektubu bana ver.” demiþ.

Açýlan mektubu yol arkadaþý Hazreti Ebubekir r.a. okuyuverince, Rasul-i Ekrem üç defa: “Merhaba salih kardeþ Tübba!” buyurmuþlar, Ebu Leyla’dan da Medine’ye dönmesini istemiþler. Ebu Leyla’dan Rasulullah’ýn geliþ müjdesini alan Medine halký ona bahþiþler vermiþ. Allah Rasulü s.a.v. “Tübba’a kötü söylemeyin, çünkü o müslüman olmuþtu.” buyurmuþlardýr.

Ýbn Asâkir: Tarîhu Medîneti Dimaþk (Beyrut, 1995), 11/12-14; es-Semhûdi: Vefâü’l-Vefâ (Beyrut, 1984), 1/188-189; el-Aynî: Umdetü’l-Karî (Beyrut, 1998), 3/430-31; Ýbn Kuteybe: el Maârif (Mýsýr, 1992), s. 681.


Ýbn Selâm Müslüman Olunca


Abdullah b. Selâm, Medine yahudilerinin büyüklerinden ve alimlerindendi. Gelmesi beklenen son peygamber hakkýnda bilgisi vardý. Bir gün bahçesinde hurma toplarken, beklenen zâtýn Medine’ye geldiðini duydu ve onu görmek için halkýn arasýna karýþarak yanýna gitti. Rasulullah Aleyhisselam’ýn yüzünü görünce, onun yalancý bir yüz olmadýðýný anladý. Abdullah b. Selâm, ancak peygamber olanýn cevaplayabileceðine inandýðý üç önemli soruyu Rasulullah’a sordu ve ondan kendisini tatmin eden doðru cevaplar aldý. Bunun üzerine dedi ki:

– Ben þehadet ederim ki Allah’tan baþka ilâh yoktur, þüphesiz ki sen Allah’ýn Rasulü’sün. Ey Allah Rasulü! Yahudiler insaný hayrette býrakacak derecede yalan söyleyip iftira eden bir kavimdir. Eðer sen beni onlardan sormadan önce benim müslüman olduðumu öðrenirlerse, senin huzurunda bana akla gelmeyen iftiralarda bulunurlar. Sen beni bir odaya gizledikten sonra, onlar arasýndaki durumumu kendilerine sor. Müslüman olduðumu bilmelerinden önce, bakalým sana ne haber verecekler!

Peygamber Aleyhisselam onu bir tarafta sakladýktan sonra, yahudileri yanýna çaðýrdý ve onlara þöyle dedi:

– Kendisinden baþka ilâh olmayan Allah’a yemin ederim ki, siz benim Allah’ýn Rasulü olduðumu biliyorsunuz. Benim size hak ve hakikati getirdiðimi de elbette bilirsiniz. Artýk müslüman olunuz!

Yahudiler hiç oralý olmadýlar, “Biz bunu bilmiyoruz” dediler. Rasulullah Aleyhisselam sordu: “Ýçinizde Abdullah b. Selâm nasýl adamdýr? Onu nasýl bilirsiniz?” “Bizim efendimizdir, bizim bilginimizdir, bizim hayýrlýmýzdýr” dediler. “Ýbn Selâm müslüman olursa ne dersiniz? Siz de müslüman olur musunuz?” “Asla o müslüman olmaz! Allah onu böyle bir þeyden korusun” dediler.

O sýrada Rasulullah s.a.v.’in seslenmesiyle Ýbn Selâm ortaya çýkýverdi.

– Bre yahudiler, Allah’tan korkun! Vallahi siz de kesin biliyorsunuz ki, o Allah’ýn Rasulüdür, elçisidir. Onun ismini ve sýfatýný da Tevrat’ta bulmuþsunuzdur. Ben þahitlik ederim ki Allah’tan baþka tanrý yok ve Muhammed Allah’ýn Rasulüdür, deyince þaþkýn yahudiler, hemen lafý çevirdiler:

– Bu bizim en þerlimizdir, bu bizim en cahilimizdir, dediler. Abdullah b. Selâm da: “Ya Rasulullah, demiþtim ya, onlar pek yalancý ve iftiracý bir topluluktur.” dedi.

Et-Tabakatü’l-Kebîr, 5/377-382; Ýbn Hiþâm: es-Sîre, 2/130-131; Delâilü’n-Nübüvve, 2/528-531



radyobeyan