Tavan Arasý
Pages: 1
Onlar Bunu Hep Yapar By: reyyan Date: 22 Aðustos 2011, 15:35:00
Tavan Arasý


Þubat 2009 122.SAYI


Akif GÜLER kaleme aldý, TAVAN ARASI bölümünde yayýnlandý.

Onlar Bunu Hep Yapar

Bugünlerde yaramýz, acýmýz, iç yangýmýz Gazze’de yaþanan zulüm. Ve tabii ki gündemimiz... Din, tarih, siyaset adýna bu zulmün tarifi yapýlmaya çalýþýlýyor. Herkesin uzlaþtýðý anahtar kelime “Yahudi”.

Yahudi, Kuran-ý Kerim’de de en çok bahsi geçen millettir. Özellikle Hz. Musa a.s.’ýn kendi milleti olan Yahudilerden neler çektiði anlatýlýr. Allah’ýn verdiði nimetlere karþý, bu milletin yaptýðý akla ziyan nankörlük hayretle hatýrlanýr.
“Yahudi” birçok þeyi çaðrýþtýran bir kelime… Maðrur, þükürsüz, ahde vefa göstermeyen, sözünde durmayan, fitne ve fesatta peygamberlerini bile öldürmekten çekinmeyecek kadar ileri gitmiþ bir milletin adý. Adeta “nefs-i emmare” nin millet olarak tezahür etmiþ hali.

Bu noktadan hareketle lafý fazla uzatmak, malumu ilan etmekten baþka bir þey deðil. Ancak, kendi milletinin yaptýklarýný kabullenmeyen, meþru görmeyen, týpký kendine yapýlan zulümlerden acý çektiði gibi dindaþlarý tarafýndan yapýlan zulümden de acý çeken Yahudilere kimsenin bir diyeceði olamaz. Osmanlý’nýn kendilerine yaptýðý iyiliði minnetle hatýrlayan, zulmün her türlüsüne tavýr koyan pek çok Musevi vatandaþýmýz var bizim.

Ýþin bu tarafýný göz ardý etmeden, Yahudi milletini bir de Mesnevi’den okumak lazým.

Mevlâna hazretleri, Hz. Ýsa a.s.’a iman edenleri yok etmek için Yahudi padiþahý ile vezirinin kurduklarý tuzaðý anlatýr. Mesnevi’nin birinci cildinin 350’nci beytinden 768’inci beytine kadar  anlatýlan bu hikâye þöyle baþlar:

“Yahudiler arasýnda zalim, Ýsa düþmaný ve Hýristiyan öldüren bir hükümdar vardý. Peygamberlik zamaný ve nöbeti Ýsa a.s.’ýndý. Musa a.s. devri geçmiþti. Öyle olmakla beraber o, Musa’nýn; Musa da O’nun ruhu mesabesindeydi.

O þaþý hükümdar, Allah yolunda iki yoldaþ olan Musa ve Ýsa’yý birbirinden ayrý gördü. Yahudi hükümdar kalbindeki kirliliðin kini ile o kadar þaþý oldu ki, aman Ya Rabbi, sana sýðýndýk! Ben Musa dininin koruyucusu ve yardýmcýsýyým diye yüz binlerce mazlum mümini öldürdü. Yahudi hükümdarýn sapýk ve hileci bir veziri vardý ki, hile ile suyun üstüne düðüm vururdu.

Bu vezir dedi ki, hýristiyanlar canlarýný kurtarmak için dinlerini hükümdardan gizlerler. Onlarý öldürme, öldürmenin faydasý yok. Din, misk ve od aðacý deðildir ki, kokusu olsun da anlaþýlsýn. Hükümdar vezire sordu: ‘O halde ne tedbir alalým? Bu hilenin, bu yalanýn -yani Hýristiyanlýðýn- yayýlmasýna mani olmanýn çaresi nedir? Ta ki dünyada dinini ilan eden, yahut gizleyen bir tek hýristiyan kalmasýn.’

Vezir dedi ki: ‘Þahým, kulaðýmý ve elimi kestir, burnumu ve dudaðýmý yardýr. Ondan sonra beni daraðacýnýn altýna getir. O sýrada bir aracý çýksýn ve senden affýmý istesin. Bu iþi tellal çaðrýlan, kalabalýk olan dört yol aðzý bir meydanda yaptýr. Ondan sonra beni yanýndan uzaklaþtýr ve uzak bir þehre sür ki, hýristiyanlar arasýnda þer ve fitne çýkarayým.”

Mesnevi’deki hikâye böyle devam eder gider. Merak edenleri Mesnevi’ye havale ederek, kýssadan çýkan hisseyi söyleyelim: “Yahudiler bunu hep yapar.” Ancak bugün biraz farklý. Hilenin, tuzaðýn yaný sýra bütün bir Ýslâm dünyasýna hatta dünyaya küstahça bir meydan okuma da var.

Doðduðun Yer mi Doyduðun Yer mi?

Kâbusname, Kûhistan hükümdarý Ýskender b. Kavuþ tarafýndan 1082 yýlýnda Farsça olarak yazýlmýþ ilginç bir eser. Pek çok konuda nasihatler içeren kitaptan yaþlýlýk ve yolculukla ilgili bir bölümü sunuyoruz. Bakalým bugüne neler söylüyor.

“Yaþlandýðýnda bir yerde yerleþmeye çalýþ, çünkü yaþlýlýkta oraya buraya savrulmak akýllý iþi deðildir, hele de yoksul olursa. Çünkü yaþlýlýk bir düþman, yoksulluk baþka bir düþman. Bu iki düþmanla yola çýkmak akýllýca bir iþ deðildir. Eðer mecburî olarak yola çýkmak gerekirse, çaresiz olunca çýk.

Eðer Yüce Allah o yolculukta sana yardým ederse ve nimet eline girerse, evine dönmeyi arzu etme. Ki yine yolculuk zahmeti çekmeyesin.

Çünkü kiþinin geçimi nerede iyiyse evinin orada olmasý uygundur. Orada doðdum, orada yaþlandým, demek olmaz. Gerçi ‘vatan ikinci anadýr’ derler. Çünkü anasýný sevmek nasýl imandan ise vataný sevmek imandandýr dediler; ‘Ýçinde aç, müflis oturmak imandandýr.’ demediler.

Öyleyse iþin nerede geliþmiþse orayý vatan edin. Çünkü demiþlerdir ki: ‘Kazancý nerede ise o yerde olmak saadet belirtisidir.’ Bahtsýzlarýn belirtisi odur ki, aç ve dinç otursun, kýtlýk çeksin de bu vatanýmdýr, terk etmem desin. Bu aptallýktýr. Görmez misin, Rasulullah s.a.v. Mekke’de doðdu ama teblið görevini Medine’de daha rahat yaptýðý için oradan ayrýlmadý.

Sen de yararlý bir yer bulunca oradan ayrýlmamaya çalýþ. Orada sebat et. Sakýn filan yerde fayda daha çok deyip, bir de oraya baþýboþ varmayasýn. Çünkü demiþlerdir ki: Ýyi bir yeri býrakýp daha iyisini bulayým deme, bu hayal ile onu bulamazsýn ve olaný da elinden gider.”

Hizmet Onuru

Oðlum, hizmet etmeye bak ki murat atýn eyerlensin.
Mertlere hizmet eden kula felek hizmet eder.
Hizmete sarýlan kimse dünya afetlerinden korunmuþ olur.
Hizmet edenler dostlara karþý þefkatli olur. Yüksektir yerleri cennette.
Hizmet eden kiþi bozucu ve âsi olsa da yüz pinti âbidden iyidir.
Allah hizmet edene oruçlularýn ve gece ibadete kalkanlarýn ecrini verir.
Hizmete bel baðlayan kiþi, bilgelik aðacýndan meyve toplar.
Cennet hizmet edene baðýþlanýr.Üstelik gazilerin sevabý da verilir kendisine.

Feridüddin Atar k.s., Pendname


Yeni Ýstanbul

Mimari eserler, fazla çirkinliðe, fazla tuhaflýða karþý dayanaklý deðildir. Gülünç bir resim levhasýna bakmamak, fena bir þiiri veya ahenksiz bir musikiyi dinlememek suretiyle bunlarýn zararlý etkilerinden ruhumuzu koruyabiliriz; fakat fena mimarýn eserinden sakýnmak kolay bir iþ deðildir. (Ahmet Haþim, Bize Göre)



radyobeyan