Diðer Yazýlar
Pages: 1
Nefsin Halleri By: reyyan Date: 21 Aðustos 2011, 09:40:23
Nefsin Halleri


Mart 2009 - 123.sayý

Mehmet ILDIRAR kaleme aldý, DÝÐER YAZILAR bölümünde yayýnlandý.

Allah Tealâ Hazretleri, boþ bir þey yaratmadýðý gibi nefsi de boþ yere yaratmamýþtýr. Nefs denilince yalnýzca onun þerli yönü düþünülmemelidir. Nefs, þerleri üstünde topladýðý gibi hayýrlarý da celbeder. Mesela en baþta gelen gazap ve þehvet kuvvetlerini ele alalým. Hayýr yönüyle þehvet menfaati celbettiði gibi gazap da  zararý defeder.

Nefs olmasa acýkmaz, kendimizi soðuktan korumak için giyinmezdik. Evlenerek nesli çoðaltmak þehvetin hayýr yönü olurken, zina ise þer yönüdür. Gazap kuvveti olmasa vatanýmýzý savunup düþmanla baþetme imkaný olmaz, ýrzýmýzý, namusumuzu koruyamazdýk. Nefs bu yönüyle hayýr ve nimet olurken kin tutma, intikam, insanlarý tahkir etme ve zulmetmesiyle de þer olur.

Nefs, tek bir nefs olmasýna raðmen sahip olduðu sýfatlarla farklýlýklar gösterir. Yaptýklarýyla zulmanî de olur, rahmanî de... Mücahede ile terbiye edilerek ulvi makamlar kazanýr. Allah Tealâ aklý yardýmcý kýlmýþ, dini, yolu bildirip, uyulmasý gereken ölçüleri göstermiþtir.

Varlýklar, nefsli ve nefssiz olarak ikiye ayrýlýrlar. Melekler nefssiz olup mücahede ve riyazet etmezler. Ýbadet ve taatte zorlanma, yeme içme kavgasý, mal mülk sevdalarý olmadýðýndan makamlarý sabittir, daha ileri gitmezler. Ýnsanlar ve cinler ise nefs sahibi olarak, dinin hükümleriyle dizginlenmeye, Kur’an-ý Kerim’le terakki ettirilmeye ve Rasulullah s.a.v. Efendimiz’in muhabbet ve sünnet-i seniyesi ile terbiye edilmeye muhtaçtýrlar ki, bizler bunun için yeryüzündeyiz.

Nefsin kötü sýfatlarýný tezkiye ile deðiþtirmek mümkündür. Baþýboþ, terbiye edilmemiþ, dini, hakikati kavrayamamýþ veya nefsinin sýfatlarýyla hakkýyla cihat etmemiþ insanlar için nefs, “emmare” makamýndadýr. Kur’an-ý Kerim’de “Gerçekten nefs devamlý kötülüðü emreder.” (Yusuf, 53) buyurulan nefs budur. Emmare makamý, kin, hýrs, gazap, kibir, ucub, hased gibi çirkin sýfatlarla insanlarý helake götürür. Bu sýfatlarýn güzel ahlâka çevrilmesi için insanýn mücahede etmesi gerekir.

Nefsin “emmare” makamýnýn bir üstü “levvame”dir. Levvame, kötülemek, ayýplamak manasýndaki “levm”den gelir.  Bu makamda  nefs, hatalarýndan piþmanlýk duyar, kendini kýnar. Kur’an-ý Kerim’de “Kýyamet gününe, nedamet çeken, kendisini kýnayan nefse yemin ederim ki, diriltilip hesaba çekileceksiniz.” (Kýyame, 1-2) buyurulur. Levvame nefs, emmare nefs kadar saldýrgan olmasa da fýrsat bulunca emmareliðe döner.

Nefsin üçüncü makamý “mülhime”dir. Bu makamda günahlar nisbeten terkedilmiþtir, fakat vesvese devam etmektedir.

Dördüncüsü ise “mutmainne” makamýdýr. Bu makamda nefsin sýfatý, hâli deðiþmiþtir. Ýsyanýn yerini itaat, serkeþliðin yerini hayâ ve edep almýþtýr. Allah Tealâ bu nefs için “Ey mutmain olmuþ, sükûnet ve huzura kavuþmuþ nefs! Sen Allah’tan razý, Allah senden razý olarak Rabbine dön.” (Fecr, 27-28) buyurmuþtur. Ayet-i celiledeki tertibe göre önce kul Allah’tan razý olup O’na yönelmekte ve sonra rýzasýný kazanýp O’na dönmektedir.

Hz. Adem Aleyhisselam’dan bugüne kadar gelmiþ geçmiþ insanoðlunun nefsinin ahvali hep aynýdýr, hiç deðiþmemiþtir. Þimdi deðil de baþka zamanda yaþasaydým durumum farklý olurdu düþüncesi yanlýþtýr. Allah Tealâ Hazretleri kaderi gereðince bizi bugün dünyada yaþatýyorsa bizim vazifemiz de bugündür. Ýmanýn hakikatini kavrayarak kutsî vazifemizi idrak etmek ve ona göre yaþamaktýr.


radyobeyan