Ýslami Hükümlerin Esas ve Hikmetleri
Pages: 1
Maslahata Uygun Olan Tasarruflar By: seymanur K Date: 17 Aðustos 2011, 13:28:30
Bir Taraf Açýsýndan Baðlayýcý Olmamasý, Diðer Taraf Açýsýndan Baðlayýcý Olmasý Maslahata Uygun Olan Tasarruflar


Rehin, kitabet, cizye akdi ve Allah'ýn sözünü dinlemek için sýðýnma tale­binde bulunarak îslam yurduna giren müþrikin ücretle tutulmasýna dair akit buna örnektir. Þimdi bunlarý tek tek inceleyelim:

Rehin Akdi: Rehnin amacý alacaðýn güvenceye alýnmasýdýr. Bu amaç, re­hin veren açýsýndan akdin baðlayýcý olmasý ile gerçekleþir. Bu, rehin alanýn haklarýndan biridir. Rehin alan rehin ile elde edilen güvenceyi ýskat edebilir. Nitekim kefilin ibra edilmesi ile kefalet ile saðlanan güvencenin ýskat edilme­si böyledir. Alacaklý rehin ve kefaleti düþürmekle iyilik yapmýþ olmaktadýr.

Kitabet Akdi: Bu akdin en büyük amacý azat iþleminin gerçekleþmesidir. Bu akit efendi açýsýndan baðlayýcý deðil de caiz olsa, köle ödeyeceði paranýn büyük bir kýsmýný kazanmak üzere kendini yorduktan sonra efendi dilediði zaman akdi feshedebilir, bu da kitabet akdinin amacýnýn gerçekleþmesini ip­tal ederdi. Bu akit köle açýsýndan baðlayýcý deðildir, çünkü hürriyetini kazan­mak için onun çalýþmasý zorunlu deðildir.

Cizye Akdi: Bu akit kafirler açýsýndan baðlayýcý olmayan, müslümanlar açýsýndan baðlayýcý olan bir akittir. Çünkü maslahatlarý böyle gerçekleþmek­tedir. Bu akit müslümanlar açýsýndan baðlayýcý olmasa güvence olmadýðý için kafirler bu akitten kaçýnýrlardý. Ancak ortaya çýkan bazý durumlar sebe­biyle bu akdin feshi caizdir. Bu, kafirleri akdi yapmaktan kaçýndýrmaz.

Allah'ýn sözünü dinlemek için sýðýnma talebinde bulunarak tslam yurdu­na giren müþrikin ücretle tutulmasý: Bu akit, sýðýnma talebinde bulunan açý­sýndan baðlayýcý olmayýp, müslümanlar açýsýndan baðlayýcýdýr. Çünkü bu­nun maslahatý, bizim açýmýzdan baðlayýcý olmasýna baðlýdýr. Zira bizim açý­mýzdan baðlayýcý olmasa, akdin maslahatý olan; sýðýnma talebinde bulunan kiþinin îslam davetini öðrenmesi ve öðrendikten sonra Ýslam dinine girme hususu ortadan kalkar.

Þöyle bir soru sorulabilir: Kafirlerin mallarýndan alýnan gümrük vergisi­nin onda birden fazla olmasýný niçin yasaklayarak senede yalnýzca bir kez alýnacaðýný söylüyorsunuz?

Buna þöyle cevap veririz: Çünkü buna aykýrý davransak kafirler bizim ülkemizde ticaret yapmaktan çekinir, müslümanlarýn onda birlik gümrük vergisinden elde edecekleri yarar da ortadan kalkar. Ayrýca kafirlerin geti­receði mallardan müslümanlarýn ihtiyaç duyduðu ticaret mallarýndan, gý­da maddelerinden ve diðerlerinden elde edilecek yararlar elde edilmemiþ olur.

 [Baðlayýcý Tasarruflar]

Kýsas ve diðer cezalarý affetmek baðlayýcý olup, bundan dönülemez. Borç­larý ibra etmek de böyledir. Velayetlere gelince; Velayeti yapacak kiþi yalnýzca bir kiþi olur ve onun yerini alacak baþka bir þahýs bulunmazsa o kiþi hakkýnda velayet baðlayýcý olur. Onun yerini alacak kiþi bulununcaya kadar velayet ne azletmeyi ne de kendiliðinden azlolunmayý kabul eder. Yerini alacak baþkasý bulununca azli ve kendiliðinden azlolunmayý kabul eder.

Devlet baþkaný veya hakim kendilerini azletse (istifa etseler), bu görevi yapacak baþkalarý bulunmasa, göreve devam etmeleri gerekli olduðundan kendilerini azletmeleri geçerli olmaz.

Ayný þekilde vasi kendisine güveneceði bir hakim bulamazsa kendini az­lettiðinde azli geçerli olmaz. Kendisini azletmesi geçerli olsa elindeki mal þer'î emanet olur. Çünkü malýn zalim ve facirlere teslim edilmesi caiz deðildir. Zira bunlara mal teslim etmek malý zayi olacaðý yere atmak gibidir.

Yapýlmasý mecburi olan taksim iþlemi baðlayýcý bir tasarruftur, çünkü tak­simin amacý ancak baðlayýcý olunca gerçekleþir. Karþýlýklý rýza ile yapýlan tak­sim iþlemi de ister satým þeklinde ister ifraz þeklinde yapýlsýn baðlayýcýdýr. Çünkü taksimin amacý ortaklýðýn yol açtýðý zararý kaldýrmaktýr. Zira ortaklýk durumunda iki ortaktan her biri kendi payýndan ancak ortaðýn izni ile yarar­lanabilmektedir. Ortaklarýn her biri ortaklýk konusu olan mallardan yenilen, içilen, binilen, giyilenleri ancak ortaðýnýn izni ile yiyebilir, içebilir, binebilir ve giyebilir. Ortaklýk konusu malý sadaka vermek, hediye etmek, emanet bý­rakmak, bu mallar ile misafir aðýrlamak da böyledir. Bu kýsýtlýlýk ancak tak­sim iþleminin baðlayýcý olmasý ile ortadan kalkar.

Rükünlerin ve þartlarýn maslahatlarýnýn deðiþmesi

Bir maslahatý celbeden veya bir mefsedeti ortadan kaldýran her bir tasar­rufta Yüce Allah bir takým rükünler ve þartlar koymuþtur. Bu þartlar ve rü­künler tasarrufun konulmasý sebebiyle elde edilmesi amaçlanan maslahatla­rý temin ederler veya def edilmesi amaçlanan mefsedetleri def ederler.

Tasarruflarýn þart ve rükünleri ayný maslahatlarý taþýrsa bu þart ve rükün­ler bu tasarruflarýn tümünde meþru kýlýnmýþ olur. Bir kýsým rükün ve þartlar sadece bazý tasarruflara özgü olursa bu maslahat ve mefsedetler de söz ko­nusu tasarruflar için geçerli olur.

Maslahatlarýný celbetme ve mefsedetlerini def etme konusunda birbirine yakýn olmalarý sebebiyle bazen iki tasarruftan birinde tasarrufu ifsad eden bir þey diðerinde þart koþulabilir. Örneðin ibadetlerin hepsinde iman þarttýr, temizlik namaz ve tavafta þarttýr. Örtünme ve kýbleye dönme de namazda þarttýr. Bunlar oruç, zekat, hac, Kur'an okuma, Allah'ý zikretme, itikaf ve þey­tan taþlamada þart koþulmaz.

Yine satým ve kira gibi bazý tasarruflarda tasarruf konusunun mevcut olma­sý, teslimin mümkün olmasý, kaçýnýlabüir gârar durumlarýnýn bulunmamasý þart koþulur. Ayný konular mudarebe, müsakat, müzaraa, cuale, süt emzirme tasarruflarýnda þart koþulmaz. Yine ziraat veya aðaç dikmek için tarla kirala­ma tasarrufunda pýnar, kuyu, kanal ya da nehir sularýnda bu þartlar ileri sü­rülmez. Çünkü yukarýda belirtilen þartlar þart koþulsa belirtilen tasarruflarýn maslahatlarý ve maksatlarý ortadan kalkardý. Bu maslahatlarýn ortadan kalk­masýnýn doðuracaðý kötülük ve zarar ise gizli olmayan bir husustur. Özellikle de süt emzirme, kuyu ve nehirlerin sularý ile ilgili konularda bu daha açýktýr.

Vekalet akdinde müvekkilin vekalet verdiði konuda tasarruf yetkisine sa­hip olmasý þart koþulur. Çünkü vekil asim sahip olmadýðý bir yetkiye sahip olamaz. Kadýnýn nikah konusunda izin vermesi, gözleri görmeyen kiþinin alým-satým konusunda izin vermesi, mudarebe akdinde sermayeyi verenin iþletene kendilerinin sahip olmadýðý mallar üzerinde ticaret yapmasýna izin vermesi ihtiyaç sebebiyle bu kuraldan istisna edilmiþtir. Çünkü buna izin ve­rilmezse evlenmenin, gözleri görmeyenler hakkýnda ahm-satýmýn, mudarebe akdinde kârýn maslahatlarý ortadan kalkardý.

Þüphesiz genel kaidelere aykýrý davranmaya yol açan bu maslahatlarýn kimisi zaruri olup olmazsa olmaz maslahatlardandýr, diðer bir kýsmýna ise kuvvetli ihtiyaç duyulmaktadýr.

Vasi, kendisinin tasarrufta bulunabileceði bir hakkýn, vasisi bulunduðu yetime ait olduðu hususunda þahitlik yapsa þahitliði kabul edilmez. Çünkü bu þahitlik vasiye þahitlik ettiði konuda tasarrufta bulunma yetkisini saðlamýþ olmaktadýr.

Yine hakim, müvekkilinin kendisini vekil kýldýðý konuda müvekkili veya küçük çocuðu lehine hüküm verse hükmü geçerli olmaz. Yetimler lehine bir hakka hükmetse en doðru görüþe göre bu konudaki genel ihtiyaç sebebiyle tasarruf ettiði konuda hükmü geçerli olur.

Kayýp þahýslar lehine veya aleyhine hükmetme durumunda, hükümlerde-ki müphemliði ortadan kaldýrmak için kayýp þahsýn yalnýzca kendisinde bu­lunan nitelikleri saymak suretiyle kendisinin baþkasý ile karýþtýrýlmayacaðý derecede en ince ayrýntýlarýna kadar belirtilmesi de þart koþulur. Çünkü hükmedilen þeyde, lehine ve aleyhine hükmedilen kiþiler hakkýndaki müphem-lik davalarý, þahitlikleri ve hükümleri geçersiz kýlar.

Selem akdinde sipariþ edilen mal benzeri bulunmayacak derecede en in­ce detaylarýna kadar belirtilirse selem geçersiz olur. Çünkü nadir bulunma selemin amacýna aykýrýdýr.

Mudarebe akdinde belli bir süre tayini akdin amacýna aykýrý olduðu için akdin mutlak yapýlmasý þart koþulur. Bu, nikahýn amacýna aykýrý olduðun­dan nikahta þart koþulmaz. Mudarebe akdinde süre sýnýrlamasý þart koþul-mazken kira, müsakat ve müzaraa akdinde þart koþulur. Süre sýnýrlamasý ni­kah akdinde þart koþulursa, bu nikahýn amaçlarýna aykýrý olduðu için akdi geçersiz kýlar.

Yüce Allah'ýn hükümlerinin tümü genellikle hikmetlerle sýnýrlý olup, ken­disinin belirlediði bir takým sebeplere ve þartlara baðlanmýþtýr. Nitekim ken­disi sebeplerin ve sonuçlarýn faili olduðu halde O'nun yarattýðý varlýklar üze­rindeki tedbir ve tasarrufu da, yaratýlmýþ sebeplere dayanan hikmetlere bað­lýdýr. Dileseydi sebepler ile sonuçlar arasýndaki baðlantýlar kopar, aralarýn­daki zorunluluk ortadan kalkardý.

Yüce Allah haram, helal, mekruh, mendup ve vacip kýlma için bir takým sebepler ve þartlar koyduðu gibi yarattýðý varlýklar üzerindeki tedbir ve ta­sarrufu için de bir takým sebepler ve þartlar koymuþtur. Buna göre açlýk, tok­luk, suya kanmýþ olma, susuzluk, üþüme, ýsýnma, saðlýk, hastalýk, ölüm, ha­yat, ilim, bilgisizlik, fakirlik, zenginlik, sevgi, düþmanlýk, yakýnlýk, uzaklýk, yücelik, alçaklýk, gülme, aðlama, dinamik olma, tembellik, hareket, hareket­sizlik, samimiyet, hilekârlýk, doðruluk, yalan, mutluluk, mutsuzluk, sevinç, hüzün, lezzet, elem, haya, hayasýzlýk, korku, güven, rahatlýk, yorgunluk, ir­fan, doðru ve yanlýþ inançlar, þüphe, kesin inanç, zan ve vehim gibi fiiller ve durumlarýn tümünün kendilerine has sebepleri vardýr.

Yüce Allah bunlarýn tümünü bunlara ihtiyacý olmaksýzýn koymuþtur. Se­bepleri ve sonuçlarýný tek baþýna yaratan O'dur. Hiçbir sebep sonucunu ya­ratamaz. Çünkü O'ndan baþka var eden, yaratan, düzenleyen yoktur. O di­lediðine hükmeder, kendisi için bir fayda veya menfaat söz konusu olmaksý­zýn dilediðini yapar. Çünkü O, mahlukatý yaratmadan Önce hangi durumda ise yarattýktan sonra da ayný durumdadýr. Hiçbir þey, zenginlik, yücelik ve þeref konusunda O'na yarar saðlayamaz. Bilakis O daha önceden hangi celâl ve kemâl niteliklerine, yarattýklardan müstaðni olma özelliklerine sahip idiy­se þu anda da öyledir.



radyobeyan