Her daim huzurda irade By: hafiza aise Date: 15 Aðustos 2011, 18:09:43
HER DAÝM HUZURDA iRADE
Ocak 2011 64.SAYI
Son devir mutasavvýflarýndan Þeyh Muhammed Nuru’l-Arabi’nin (k.s) beþeri iradeyi, yani cüzi iradeyi inkar ettiði yolunda bir dedikodu yayýlýr. Bunu duyan Sultan Abdülmecid Han, Þeyh Muhammed Nuru’l-Arabi’nin huzur derslerine çaðrýlmasýný ve orada kendisine bu meselenin sorulmasýný ister. Ferman yerine getirilerek Þeyh Muhammed Nuru’l-Arabi huzur dersine davet edilir. Orada kendisine meselenin keyfiyeti sorulduðunda Þeyh Arabi þöyle cevap verir:
“Kulda cüzi bir irade elbette mevcuttur. Sorumluluðun kaynaðý da budur. Ancak herkeste ve her zaman deðil. Mesela ben elbette cüzi bir irade sahibiyim. Lakin padiþahýn emriyle geldim. Buradan kalkýp gitmek ise benim elimde deðildir. ‘Gel’ denilir geliriz, ‘git’ denilir gideriz. Demek ki böyle bir hususta iradem yok hükmündedir. Ayný þekilde padiþahýn huzurunda bulunduðumdan dolayý yapabileceðim hareketler de sýnýrlýdýr. Bazý kimseler de aynen bu misalde olduðu gibi daimi bir surette Rab’lerinin huzurunda bulunduðunun idraki içinde yaþar. Allah her yerde hazýr ve nazýr olduðu halde pek çok kimse, kendilerini sadece namazda huzur-ý ilahide kabul ederler. Halbuki belli bir manevi mertebeye yükselmiþ olanlar, her an huzur-ý ilahide bulunduklarý idraki ile yaþarlar. Böyle kimselerde cüzi iradenin var sayýlýp-sayýlmayacaðýný varýn siz takdir edin” demiþ ve bu cevap padiþahýn hoþuna gittiðinden, Þeyh Muhammed Nuru’l-Arabi’ye ihsan ve ikram etmiþtir.
ÝRADEM KÝMÝN HUZURUNDA?
Ýnsanoðlu irade sahibidir. Kur’an-ý Kerim’de belirtildiði gibi mutlak dilemesi ve hükümranlýðý ile hiçbir þeye baðlý ve baðýmlý olmayan Allah Teala ise külli irade sahibidir. Akýl ve zeka ile donatýp yarattýðý kullarýna da isteme, dileme, tercih etme gibi kabiliyetleri içeren cüzi iradeyi vermiþtir. Bizler bahþedilen bu yetkiler ile herhangi bir þeye meyledebiliriz, karar verebiliriz ve yapabiliriz. Haliyle irademizi kullanýrýz ve sonuçlarý ile de sorumlu oluruz.
Hayatýn akýþý içinde irademizi kullanarak olumlu adýmlar atabileceðimiz gibi irademizle olumsuz davranýþlar da sergileyebiliriz. Hatta irademizi kullanarak olumsuz hal ve davranýþlarýmýza çeki düzen verip daha iyiye ve güzele ulaþabiliriz. Mesela diyebiliriz ki “Artýk yalan söylemeyeceðim, dürüst bir insan olacaðým”, “Anne ve babamý üzmeyecek, haklarýna riayet edeceðim” ya da “Ben baþýboþ yaratýlan sýradan bir canlý deðilim, þu andan itibaren beni yaratana kulluk edeceðim.”
“Ben bir aðacýn altýnda biraz nefes alýp, gölgesinde gölgelenip dinlenen bir yolcu gibiyim” buyuran gibi, dünyanýn ve içindeki maddi imkanlarýn gelip geçiciliðini her an tecrübe eden için mühim olan, bahþedilen iradenin bahþedenin rýzasýna uygun kullanýlýp kullanýlmadýðýdýr. Zira Allah Teala bütün kullarýna irade vermiþtir lakin iradesini rýzasýna uygun kullananýn hayýrlý ve salih bir iþ yapmýþ olacaðýný bildirmiþtir.
Gemi elimize tutuþturulan irade, insanýn dilediði gibi yürütebileceði bir binek olduðuna göre karþýmýza çýkan seçeneklerin içinde tercihimiz doðrultusunda hüküm de farklý olacaktýr. Açlýðýný bastýrmak için karnýný týka basa dolduran ile ibadet etmeye güç yetirecek kadar yemeyi yeterli görenin iradesini ortaya koymasýnda fark vardýr. Biri iradesini midesi için, diðeri ibadet için kullanmýþtýr. Yine “Cebim yeter ki dolsun” diyen ile “Helalinden kazancým olsun da varsýn az olsun” diyen ve öylece davrananýn niyetini ve iradesini ayný maksatla kullandýðýný söylemek mümkün müdür?
YAKINLAÞANLARIN ÝRADESÝ
Her birimizin bildiði bir gerçek ve doðru vardýr ki, o da Allah Teala’nýn sonsuz kudreti ile her an ve her ortamda hazýr ve nazýr olduðu. Ne var ki unutan, yanýlan, þaþýran bir varlýk olan bizler, bu gerçeði çoðu zaman göz ardý edip, hata ve günaha düþebiliyoruz, O’nun huzuruna layýk bir irade sergileyemiyoruz. Þeyh Muhammed Nuru’l-Arabi’nin de belirttiði gibi pek çoðumuz sadece ibadet esnasýnda ilahi huzurda olduðumuzu farz ederiz. Namaz kýlacaðýmýz zaman kýlý kýrk yararcasýna örtümüze dikkat eder, oruç tuttuðumuzda yalandan, gýybetten uzak durur, gözlerimizi onun dilediði her anda deðil, biz istediðimiz zaman haramdan kaçýrýr, konu komþu toplanýldýðýnda nefesimiz kesilircesine gülmelerimizi sohbet ortamlarýnda ancak hüzne düþürürüz. Kýsacasý unuturuz yahut yok farz ederiz edepleri ve haliyle Müslüman’a yaraþýr davranýþlarý.
Rabbimiz’in her halükarda görüp duyduðunu bildiðimiz halde, o bilmeyi hakký ile idrak edemeyiþimiz, özümüze yerleþtiremeyiþimiz iradelerimizi O’nun huzurundan çevirmektir ayný zamanda. Baþka bir deyiþle dilimizi, kulaklarýmýzý, gözlerimizi, her halimizi O’nun huzuruna teslim edemeyiþlerimiz ihlas gibi ihsan mertebesinden de mahrum kalýþýmýzýn sebebi olur. Oysa iradesini her daim O’nun huzurunda boyun eðdirenler Allah’ý görüyormuþçasýna ibadet eder ve lezzet alýrlar. Ýþte bu hal; iradelerini, niyetleriyle, teslimiyetleriyle külli iradeye baðlayanlarýn, Rab’lerine yakýnlaþanlarýn halidir. Dertleri gibi davalarý da kulluktur.
Huriye KARNAP