Dinde Yasaklar Ve Emirler By: seymanur K Date: 10 Aðustos 2011, 12:21:19
DÝNDE YASAKLAR VE EMÝRLER
-Ebu Abdurrahman Ebu Huyreyre (r.a)’den þöyle dediði rivayet edildi: Peygamber (s.a.v)’i iþittim buyuruyorki: Sizi neyden neyhettiysem ondan sakýnýn, bize emrettiðim þeyi gücünüz yettiðince yapýn, sizden öncekileri ancak çok sormalarý ve peygamberlerine ihtilaf etmeleri helak etti” Buharî ve Müslîm rivayet etti.
Bu lafýzla hadisi sadece Müslîm tahric etti. Zühri Den, O’da Said bin Müseyyeb ve Ebu Seleme’den, her ikiside Ebu Hureyre (r.a)’den rivayet etti. Buharî ve Müslîm Ebu Hureyreden A’rac’ýn rivayetiyle Peygamber (s.a.v)’in þöyle buyurduðunu tahric etti: Sizi terkettiðim müddetçe beni terkedin, sizden öncekileri ancak soru sormalarý ve peygmaberine ihtilaf etmeleri helak etti, sizi bir þeyden nehyedersem ondan kaçýnýn, size bir þey emredersem onu gücünüz yettiðinizce yapýn “ Bunu Müslim iki yolla manasýyla Ebu Hureyre (r.a)’den tahric etti.
Onun bir rivayetinde Muhammed bin Ziyaddan, O’da Ebu Hureyreden (r.a) bu hadisin sebebini zikretti, Ebu Hureyre (r.a) dedi ki: Rasulullah (s.a.v) bize hitab etti ve buyurduki: Ey insanar Allah size haccý farzetti, hac ediniz” Bir adam: Ey Allahýn rasulü her senemi, dedi adam üç defa söyleyinceye kadar sustu, ve buyurduki: Sizi terkettiðim müddetçe beni býrakýnýz, sizden öncekiler ancak soru sormalarý ve peygamberlerine ihtilaf etmeleri sebebiyle helak edildi, size bir þey emredersem gücünüz yettiði kadar yapýn, sizi bir þeyden neyheyedersem onu terkedin” (1) (S:165) Bunu Darekutni baþka bir vecihle muhtasar olarak tahic etti, ve onda dedi ki: Allah tealanýn þu ayeti indi: Ey iman edenler açýklanýrsa hoþunuza gitmeycek þeyleri sormayýn (2)
Bir çok vecihle bu ayetin peygamber (s.a.v)’e haccýn her senemi olduðunu sorunca indiði rivayet edildi.
Sahihaynde Enes (r.a)’den rivayet edildi, dedi ki: Rasullulah (s.a.v) bize hitab etti, bir adam dedi ki: Babam kimdir: Filan buyurdu ve bu ayet nazil oldu (þeyleri sormayýn) (2) Yine Buharî ve Müslîmde Katade’den O’da Enes (r.a)’den rivayet etti: Bugün bana hangi þeyden sorarsanýz açýklarým” buyurdu, adamlar kendisiyle tartýþtýðý zaman babasýndan baþkasýna nisbet edilerek çaðrýlan bir adam kalktý ve Ey Allahýn rasulü babam kimdir? dedi. Baban Huzafedir” buyurdu, sonra Ömer (r.a) olarak Allaha, din olarak islama, peygamber olarak Muhammede razý olduk, fitnelerden Allaha sýðýnýyoruz dedi, Katade ve bu hadisi zikrettiðinde bu ayetide zikrediyordu: Ey iman edenler açýklanýrsa hoþunuza gitmeyecek þeyleri sormayýn)
Taberi tefsirinde, Ebu Hureyre (r.a)’den tahric etti: (S:166) Rasulullah (s.a.v) (sav) kýzgýn ve yüzü kýzarmýþ olarak çýktý ve minber üzerine oturdu, bir adam ayaða kalktý ve : Ben nerdeyim? dedi, Ateþte buyurdu, diðer biri kalktý ve Babam kim? dedi, Babam Huzafe’dir buyurdu. Ömer (.a) kalktý ve Allaha razý olduk, din olarak islama razý olduk, peygamber olarak Muhammede, önder olarak kurana razý olduk, ey Allahýn rasulü biz cahiliyye ve þirkten yeni kurtulmuþ bir kavimiz, Alllah babalarýmýzý daha iyi bilir. dedi ki: Kýzgýnlýðý sakinleþti, ve ayet nazil oldu: Ey iman edenler açýklanýrsa hoþunuza gitmeyecek þeyleri sormayýn)
______________
(1) Ýmam Ahmed, Müslîm, Nesaî tahric etti. Ýbni Hibban doðruladý. (2) Buharî ve Müslîim Enes (r.a)’den tahric etti. Buharî, Müslîim ve Ýbni Ceriri Taberi tefsirinde tahri ettti Camiul beyan 7/52
Yine Avfi yoluyla Ýbni Abbastan Allah tealanýn þu kavli hakkýnda (Ey iman edenler açýklarsa hoþunuza gitmeyecek þeyleri sormayýn) þöyle dediði rivayet edildi: Rasulullah (s.a.v) insanlar içinde Ey Kavim hac üzerinize farz kýlýndý” diye çaðýrdý. Esed oðullarýndan bir adam kalktý ve her senemi, dedi, rasulullah (s.a.v) çok þiddetli kýzdýrýldý, nefsimi kudret elinde bulundurana yemin olsunki, þayet evet deseydim farz olurdu ve güç yetiremezdiniz, ve o halde küfre giderdiniz, sizi terkettiðim müddetçe beni terkediniz, size bir þey emredersem yapýnýz, sizi bir þeyden nehyedersem ondan sakýnýn” Buyurdu, Allah teala þunu inzal buyurdu: Ey iman edenler açýklanýrsa hoþunuza gitmeyecek þeyleri sormayýn). Onlarý Hristiyanlarýn sofra istedikleri gibi istekle bulunmalarýný yasakladý, onlar (Hristiyanlar) o istek sebebiyle kafir olmuþlardý. Allah bundan neyheyetti ve buyurduki: Ey iman edenler açýklanýrsa hoþunuza gitmeyecek þeyleri sormayýn) bekleyiniz kuran hümü indiði zaman açýklamasýný bulursunuz.
Bu hadisler ihtiyaç olmayan ve cevabý soraný cennette miyim diye sormasý gibi. Nehye delildir, mesela: Adamýn, ateþte mi, veya cennete miyim diye sormasý gibi. Babasý kendisinin ona nisbet edildiðimi yoksa baþka kimse midir? gibi. Alay, abes ve inat için soru sormaktan nehyedildiðine iþarettir, çok nünafýklarýn yaptýðý gibi.
Müþrikler ve ehli kitabýn yaptýðý gibi mucuziler istemek ve önerilerde bulunmakta buna yakýndýr Ýkrime ve baþkasý dedi ki: Ayet bunun hakkýnda nazil oldu, Allahýn kullarýndan gizlediði ve bildirmediði þeyden sormakta buna yakýndýr, kýyametin kopma vaktini sormak ve ruhtan sormak gibi.
(S: 167) Yine müslümanlarýn çok helal ve haramdan, sorunun þiddete sebeb olmasý korkulan sorudan nehye delildir, haccýn her senemi olduðunu sormak gibi, Sahihte Sa’ bin ebi Vakkas (r.a)’dan rivayet edildi, O’da peygamber (s.a.v)’i þöyle buyurduðunu rivayet etti: Müslümanlar hakkýnda suç bakýmýndan müslümanlarýn en suçlusu haram olmayan bir þey hakkýnda sorupta sorusu sebebiyle haram kýlýnan kimsedir. (1)
Peygamber (s.a.v) lisan hakkýnda sorulunca meseleleri hoþ görmedi ve ayýpladý hatta o konu hakkýnda soru soran vaki olmadan ehli hakkýnda bu belaya maruz kaldý (2). Peyamber (s.a.v) kýyl ve kalden, çok sorudan ve malý zayi etmekten nehyediyordu. (3)
Peygamber (s.a.v) meseleler hakkýnda ancak kendisine gelen bedevi Arablara ruhsat veriyordu, bu þekilde onlarý ýsýndýrýyordu, Medine’de ikamte eden, kalblerinde .iman kökleþmiþ olan muhacir ve ensar sorudan neyhedilmiþtir. Sahihi Müslimde Nevvas bin Sem’andan þöyle didiði rivayet edildi: Medine’de rasulullah (s.a.v)’la bir sene ikamet ettim, beni hicret etmekten ancak soru sormak engelledi, bizden biri hicret edince peygamber (s.a.v)’e soru sormazdý.
Onda yine Enes (r.a)’den þöyle dediði rivayet edildi: Biz Rasulullah (s.a.v)’e bir þey sormaktan nehyedildik, çölden akýllý bir adamýn gelipte soru sormasý hoþumuza gidiyordu. (4)
Müsnedde Ebu Ümamenin þöyle dediði rivayet edildi: Allah Teala (Ey Ýman edenler açýklandýðýnda hoþunuza gitmeyecek þeyleri sormayýn) ayetini indirmiþti, edenler açýklandýðýnda hoþunuza gitmeyecek þeyleri sormayýn) ayetini indirmiþti,
(S:168) Çok soru soru sormayý çirkin gördük, Allah teala bunu peygamberine inzal buyurunca bundan sakýndýk, bize bedevi bir Arab geldi, ona bir bürd rüþvet verdik ve peygamber (s.a.v)’e soru, sor dedik, ve hadisi zikretti. (5)
Ebu Ya’lanýn müsnedinde Bera’ bin Azibin þöyle didiði rivayet edildi: Eðer bana bir sünnet gelirse, ve bende rasulullaha (s.a.v) bir þey hakkýnda sormak istesemde ondan çekinsem, bedevi arablarýn gelmesini arzu ederdik.
(1)
Hadis sahihtir, Buharî, Müslîm, Ahmed, Ebu Davud tahric eti. Ýbni Hibban doðruladý. (2) Hadis sahihtir, Tirmîzi Hriç Cemait Sehl bin Sa’d es Saididen tahric etti, soru soran Uveymir el Aclanidir. (3) Hadis Sahihtir, Buharî ve Müslim muðire bin Þubeden tahric etti. (4) Hadis sahihtir, Müslîm Nesaî ve Ýbni Hibban tahric etti. (5) Hadis zayýftýr, Ahmed, Taberani Kebirde tahric etti.
Bezzar’ýn müsnedinde Ýbni Abbas (r.a)’in þöyle dediði rivayet edildi: Ben rasulullahýn (s.a.v) ashabýndan daha hayýrlýsýný görmedim, ona ancak oniki mesele sordular, hepside kuranda vardýr: Sana içki ve kumardan soruyorlar). (1) Sana haram aydan soruyorlar) (2), (Sana helallerden aylardan) soruyorlar) (3) Sana yetimlerden soruyorlar) (4).. ve hadisi zikretti.
Rasulullah (s.a.v)’in ashabý bazan bazý hadisler vuku bulmadan önce fakat amel etmek için soruyorlardý, þöyle dedikleri gibi: Biz yarýn düþmanla karþýlacaðýz yanlarýmýzda býçak yok kamýþla hayvan keselim mi? (5), kendilerine haber verdiði emirlere itaat etmek ve onlarla savaþarak hakkýnda soru sordular.
Huzeyfe (r.a) fitnelerden ve fitne anýnda ne yapýlacaðýný sordu. (6)
Bu hadisin þu sözü: Size terkettiðim müddetçe beni terkedin, sizden öncekiler çok soru sormalarý ve peygamberine ihtilaf etmeleri sebebiyle helak oldular” sorularýn hoþ olmadýðýna ve kýnandýðýna iþaret ediyor.
Fakat bazý insanlar bunun peygamber (s.a.v)’in zamanýna has olduðunu zannediyor, haram edilmeyenin haram kýlýnmasý vardý veya yapmasý zor olan þeyin farz kýlýnma korkusu vardý bu peyamber (s.a.v)’in vefatýndan sonra bu korku kalmamýþtýr, diyor. Fakat soru sormanýn çirkinliðinin sebebi sadece bu deðil, bilakis onun baþka sebebide var, oda sözünü zikkettiðimiz ibni Abbasýn sözünde iþaret ettiði þeydir: Bekleyiniz, eðer kuran ayeti inerse, sorduðunuz her þeyi onda bulursunuz.
Bunun manasý: Müslümanlarýn dini hususunda ihtiyaç duyacaðý herþeyi mutlaka Allah yüce kitabýnda açýklamýþ, rasulü onu teblið etmiþtir, bundan sonra kimsenin sormasýna ihtiyaç yoktur, çünkü Allah kullarýnýn menfaatýný onlardan daha iyi bilir, kendilerinin hidayetine ve menfaatine olan þeyleri mutlaka Allah baþlangýçta açýklayacaktýr, Allah teala þöyle buyurdu: (Sapmamanýz için Allah size açýklýyor. (7) O halde bir þey sormaya hacet yok, özellikle bir þey vuku bulmadan sormaya hiç ihtiyaç yok, en mühim ihtiyaç Allah ve rasulünün haber verdiðini anlamak, ona tabi olup, onunla amel etmektedir.
Ömer (r.a)’ýn sorduðu gibi (Kelale hakkýnda), peygamber (s.a.v) Yaz ayeti sana kafidir) buyurdu. (8) Bazan bazý meselelerden soruluyor, kurana havele ediyordu, rasululah (s.a.v) bu hadiste emriyle ve yasaðýyla meþgul olmak soru sormaya vakit býrakmayacaðýna iþaretediyor, buyurduki: Size bir þey yasaklarsam ondan kaçýnýn, bir þey emredersem gücünüz yettiðince yapýn “Müslümanlarýn üzerine düþen Allah ve rasulünden gelin araþtýrmak, sonra onu anlamaya çalýþmak manalarý üzerinde durmaktýr, ilmi iþlerdense (kavrayamamýþsa) onu tasdik etmektir. Eðer ameli iþlerse gücü yettiðince emirleri yapmaya, yasaklardan kaçmaya çalýþmalýdýr, azmi tamamen buna sarfetmeli, baþka þeye sarfetmemelidir. Kitab ve sünneten ilim talebi hususunda rasulullahýn (s.a.v) ashabý ve onlara tabi olanlarýn hali bu þekildeydi.
Emir ve yasaklarý dinleyenin gayreti olmamýþ iþleri farzetmeye giderse, buda yasaða dahildir, inaný ciddiyetten ve iþi takib etmekten gevþetir.
Bir adam Ýbni Ömere Haceri esvedi selamlayýp öpme hakkýnda sordu, ibni Ömer ona dedi ki: Peygamber (s.a.v)’i gördüm onu selamladý ve öptü adam ona dedi ki: Yapamazsam görüþün, nedir, izidham olursa görüþün nedir, ibni Ömer ona: Görüþün nediri Yemen’de býrak, ben rasululhahý (s.a.v) gördüm selamladý ve onu öptü. Bunu Tirmîzi tahric etti.
_________
(1) Bakara, ayet: 219) (2) Bakara, ayet: 127 (3) Bakara: (4) Bakara, 220 (5) Bunu cemaat tahric etti. (Ahmed, Buharî, Müslîm, Ebu Davud, Tirmîzi, Nesaî ve Ýbni Mace tahric etti (6) Ahmed, Buhari, Müslîm, Nesaî ve Ýbni Mace Ebu Hureyreden tahric etti. (7) Nisa Sûresi, ayet: 176) (8) Müslîm ve Ýbni Mace tahric etti, Ýbni Kesir tefsirinde 1/594’te dedi ki: Mürseldir, yaz ayetiyse nisa sûresindeki þu ayettir: (Eðer bir erkek veya kadýnýn, ana babasý ve çocuklarý bulunmadýðý halde kelale þeklinde) malý mirasçýlara kalýrsa..) Nisa, ayet:12 (9) Ayný þekilde Buharî ve Nesaide tahric ett. Neylül evtar: 5/40
Ýbni Ömerin muradý: Senin ancak peygamber (s.a.v)’e uyma azmin olmalý, bundan aciz olmayý farzetmeye ihtiyaç yok, veya olmadan zorluk görmeye ihtiyaç yok, çünkü bu azmi gevþetir tabi olma hususundaki samimiyeti kýrar, dinde fakihleþmek, ilimden sormak ancak çekiþme ve cidal için deðilde amel için olursa övülür Ali (r.a)’den rivayet edildiki: Ahir zamanda olacak fitneleri zikr etti, Ömer (r.a) dedi ki: Bu ne zaman ey Ali? dinden baþka baþka þeyde fakih olunduðu zaman, amelden baþka bir için öðrenildiði, ahiret ameliyle dünya aranýldýðý zaman, dedi.
Ýbni Mesud (ra)’den þöyle didiði rivayet edildi: Küçüðün büyüdüðü büyüðün ihtiyarladýðý, sünnet edinilip bir gün deðiþince, bu münkerir denildiði fitneleri giyerseniz nasýl olursunuz. Dedilerki:bu ne zamandýr? Güvenilirleriniz azaldýðý, emirleriniz çoðaldýðý, fakihleriniz azaldýðý kurralarýnýz çoðaldýðý, dinden baka bir amaçla fakih olunduðu, ahiret ameliyle dünya arandýðý zamandýr, dedi. Bunu Abdurrazzak kitabýnda tahric etti. Bu manadan dolayý sahabe ve tabinlerden çoðu vuku bulmadna önceki hadiseler hakkýndaki sorulardan hoþlanmýyolar ve buna cevab vermiyorlardý. Amr bin Mürre dedi ki: Ömer (r.a) insanlarýn huzuruna çýktý ve dedi ki: Olmamýþ þeylerden sormayýn, ben Ömer (r.a)’den þöyle dediði rivayet edildi: Olmamýþ þeylerden sormayýn, her Ömer (r.a)’i iþittim olmamýþ þeyden sorana lanet etti. (2) Zeyd bin Sabit bir þey hakkýnda sorulduðunda þöyle diyordu: Böyle mi oldu? Eðer: Hayýr, derlerse, bunu býrakýnýz taki oluncaya kadar. (3) Mesruk dedi ki: Übey bin Ka’ba bir þey sordum dedi ki: Oldu mu? Hayýr, dedim olana kadar bizi rahatlat, olursa senin için görüþümüz hakkýnda ictihadýmýzý yaparýz, dedi. (S: 171) Þa’bi dedi ki: Amar bir meseleden soruldu, dedi ki: Bu olmuþ mu? Hayýr, dediler. Oluncaya kadar, býrakýn olursa sizin için cevabýný vermeye çalýþýrýz, dedi. (4) Salt bin Raþid’den þöyle dediði rivayet edildi: Tavusa bir þey sordum, bu oldumu dedi, evet, dedim. Allah için, dedi. Allah için dedim. dedi ki: Ashabýmýz bize Muaz bin ebelin þöyle didiðini rivayet ettiler: Ey insanlar, inmeden önce belaya acele etmeyin, sonra sizi þuaraya buraya götürür (daðýtýr), Eðer siz gelmeden önce belaya acele etmezseniz içlerinde sorulduðu zaman doðrulanan veya kendisine muvaffakiyet (baþarýr) verilen kimse olduðu için müslümanlar daðýlmaz. (5)
Ebu Davud Müsreller isimli kitabýnda Ýbni Aclan yoluyla, Tavus’tan Muaz bin Cebel (r.a)’den þöyle dediðini rivayet etti: Rasulullah (s.a.v) buyurduki: Bela inmeden acele etmeyiniz, eðer siz böyle yapmazsanýz kendilerinden söz söylediði zaman doðrulanan, veya baþarý verilen kimseler olduðundan müslümanlar daðýlmazlar, eðer siz acele ederseniz, sizin için yollar buraya þuraya bin Minhal rivayetiyle tahric etti: Bize erir bin Haim anlattý (dedi ki: Zübeyr bin Saidi iþittim (dedi ki: Haþim oðullarýndan bir adam dedi ki: Þehylerimimizi iþittim rasulullah (s.a.v)’in þöyle buyurduðunu anlatýyorlar: Açýklamasý inmeyen þeylerden soruncaya kadar ümmetin içinde sorulduðu zaman doðrulanacak þey hakkýnda sorarlarsa (Onlarý buraya þuraya götürür (daðýtýr” (6) Sahabihi Muaviye’den, peygamber (s.a.v)’in kapalý (hatalý görülen þeylerden) nehyettiðini rivayet etti. Bunu Ýmam Ahmed tahric etti. Evzai bunu tefsir eti ve dedi ki: Bu zor çetin meselelerdir. Ýsa bin Yunus dedi ki: Bu ihtiyaç duyulmayan nasýl nasýllardýr.
________________
(1) Darimi ve Ýbni Abdil Ber Amr’dan, O’da Tavus’tan O’da Ömer (r.a)’dan tahric etti, fakat Tavus Ömer (r.a)’den iþitmedi. (2) Ýbni Abdil ber tahric eti, (3) Darimi ve Ýbni Abdil ber tahric etti. (4) Darimi ishaktan tahric etti, Metalibi aliyenin tahkikçisi dedi ki: Müsneddede varki: Bu mevkuftur, adamlarý güvenilirdir, eðer Þa’bi Ammardan iþitmeþse sahihtir, (5) Darimi tahric etti, Busiri dedi ki: Bunu Ýshak bir isnadla rivayet etti, Ebu Bekir bin ei Þeybe muazdan merfu olara rivayet etti Metalibi aliye 3/ 106 (6) Hadis zayýftýr, çünkü zübeyr bin Saidin hadisi zayýftýr, ondan yukardada bilinmeyenler var.
Sevbandan peygamber (s.a.v)’in þöyle buyurduðu rivayet edilir: Zor meselelerle fakihlerini hataya düþüren ümmmetin içinde bir kavim olacaktýr, onlar ümetinin þerlileridi. (1) (S:172) Hasan Basrî) dedi ki: Allahýn þerhi kullarý þerli meselelere tabi olup Allahýn kullarýný kedelerinlerdi” Evzai dedi ki: Alah kulundan ilmin beraketini kaldýrmak istediði zaman lisanýný kapalý þeyler, atar, sen onlarýn ilimce inanlarýn en azý görürsün” Ýbni Vehb Malik’ten rivayetle dediði: Bu beldeye yetiþtim, onlar bugün insanlarýn çok yaptýðý þeyleri hoþ görmüyorlardý, bununla meseleleri murad ediyor” Yine dedi ki: Maliki iþittim o çok sözü ve çok fetvayý ayýplýyordu, sonra dedi ki: Erkeklik gücü fazla deve gibi konuþuyor, ve diyorki: Bu þöyle, bu þöyle kelamýný heder ediyor, Ve dedi ki: Allah azze ve celle buyurduki: (Sana ruhtan soruyolar, deki: Ruh rabbimin emindendi) (2), bunun hakkýnda cevab gelmemiþti, Malik sünnetlede mücadeleyi kerih görüyordu. Heysem bin Cemil dedi ki: Malik’e dedimki: Ey Abdullahýn babasý, alim olup sünnetler için müacadele eden adam hakkýnda ne dersin, hayýr, fakat sünneti haber verir, kendisinden kabul edilirse, ne iyi yoksa susar dedi: Ýshak bin Ýsa dedi ki: Malik þöyle diyordu: Çekiþme ve cedel adamýn kalbinden ilmin nurunu giderir. Ýbni Vehb dedi ki: Maliki iþittim diyordu ki: Ýlimde çekiþme kalbleri katýlaþtýrýr, ve kini miras býrakýr”
Ebu Þüreyh el Ýskenderani bir gün meclisindeyken meseleler çoðaldý, ve dedi ki: Bugünden itibaren kalbleriniz kirlendi, kalkýp Ebu Humeyd Halid bin Humeyd’in yanýna gidin, kalblerinizi cilalayýn bu arzu edilen þeyleri öðrenin, onlar ibadeti yeniler zahidliði miras býrakýr, doðruludðu getirir, olan meseleler haricindeki meseleleri azaltýn, onlar kalbi katýlaþtýrýr, ve düþmanlýk
Darekitni dedi ki: Bu Ýbni Ömer ve Ömer’in sözünden rivayet ediliyor.
Zayýf bir isnatla osman bin Ata el Horasani’den rivayet ediliyor, oda babasýndan, Oda Hasan’dan Oda Ebu Hureyre (r.a)’den rivayete ediyor, peygamber (s.a.v) bir adama buyurdu ki: Sana þüphe vereni býrak þüphe vermeyene yap” Adam: Ben bunu nasýl bileceðim? dedi: Buyurdu ki: bir iþ yapacaðýn zaman elini göðüsünün üzerine koy; kalp muhakkak haram için çarpar, helal için sükunet bulur, takvalý müslüman büyüðün korkusundan küçüðü terk eder. Ata el Horasani’den mürsel olarak rivayet edildi.
Taberani benzerini tayýf bir isnat ile Vasile bin Eska’dan, oda peygamber (s.a.v)’den rivayet etti, ve þu ziyadeyi yaptý: ona: takvali kimdir?, denildi, buyurduki: Þüphe anýnda durandýr.” (2)
Bu söz sahabeden bir topluuluða mevkuf olarak ta rivayet edildi. Ömer, ibni Ömer ve Ebud Derda onlardandýr.
Ýbni Mesud (r.a)’dan þöyle dediði rivayet edildi: Sana þüphe verenden ne istiyorsun- etrafýnda dörtbin sana þüphe vermeyen þey var.
Ömer (r.a) dedi ki: Faizi ve þüpheyi býrakýn” yani faiz olduðunu kesin bilmeyip þüpheye düþtüðünüz þeyi de býrakýn
(S: 200) Bu hadisin manasý: Þüphe anýnda durmaya ve ondan kaçýlmaya dönülür, çünkü halis helal da mü’minin kalbinde þüphe olmaz, þüphe sarsýntý ve heyecan manasýnadýr, helal de nefis sakin olur, kalp mutmain olur, þüphelerde ise, þüpheyi gerektirecek kalplerde heyecan ve titreme olur.
Ebu Abdurrahman el Ömeri ezzahid dedi ki: Kul eðer takvalý olursa kendisine þüphe vereni býrakýr ve þüphe vermeyene yapýþýr.
Fudayl dedi ki: Ýnsanlar takvanýn þiddetli olduðunu zannediyorlar, benim baþýma iki iþ gelse en þidetli olanýný seçerim; sana þüphe vereni býrak, þüphe vermeyene yapýþ”
Hasan bin Ebi Sinan dedi ki: Vera’dan daha hafif bir þey yoktur, bir þey sana þüphe verirse onu terket. Bu ancak Hasan gibisine kolay olur. Allah ona rahmet etsin.
Ýbnil Mübarek dedi ki: Hasan bin Sinanýn hizmetçisi kendisine Ehvaz’dan yer ismi) mektup yazdý: Þeker kamýþýna afet geldi, þekeri kendi bulunduðun yerden satýn al. Þekeri bir adamdan satýn aldý, ancak kendisine çok az geldi, birde, baktý ki satýn aldýðýnda otuz bin kar var, dedi ki: Þeker sahibine geldi ve dedi ki: Ey adam himetçim bana mektup yazdý ben sana bildirmedim, senden satýn aldýðým bana ucuza geldi. Diðeri ona dedi ki: Þimdi bana bildirni sanahoþ (helal) olsun. dedi ki: döndü kalbi tahümmül etmedi, ona geri geldi ve dedi ki: Ben bu iþi gereði gbii yapmadým,bualýþ veriþi iptal etmeni istiyorum. dedi ki: onunla uðraþmaya alýþveriþi iptal edinceye kadar uraðtý.
Hiþam bin Hasan dedi ki: Muhammed bin Sirin bugün sizinbir sakýnca görmediðiniz hususta kýrk bini bini terketti.
Hacca bin Dinar Basra’ya bir adamla yiyecek göndermiþti, ve ona girdiði zaman günün fiyatýyla satmasýný emretti, ona mektubu geldi: Ben Basra’ya geldim, yiyeceði hoþlanýlmaz gördüm, beklettim, ve yiyeceðin fiyatý arttý, þu kadar, þu kadar fazlaya sattým. Haccac ona yazdýki: Sen bize ihanet ettin, sana emrettiðimizin zýddýna iþ yaptýn (S: 201) mektubun sana gelirse, bu yiyeceðin parasýný Basra fakirlerine sadaka ver.
Yezid bin Zürey’ babasýnýn mirasýndan beþ yüz binden kaçýndý ve almadý, babasý sultanlarýn iþlerini yapýyorrdu. Yezid hurma daýndan kap yap yapýyordu, ondan geçiniyordu, ölene kadar böyle yaptý.
Misver bin Mahrame çok yiyecek stokladý, son baharda bir bulut gördü, hoþuna gitmed ve dedi ki: Müslümanlara fayda verin hoþ görmeyen olarak mý görüleyim, ondan hiç kar etmemeye yemin etti, bunu ömerbin Hattab’a haber verdi; Ömer (r.a) Ona: Allah sana hayýr mükafat versin dedi.
Bunda þu sonuç vardýr: Yasak stok yapan birisi stok yaptýðýnýn karýndan kaçýnmasý gerek.
Ýmam Ahmed kendi kefaletine geçmeyen maldan edilen kardan kaçýnýlmasý gerektiðini söyledi. Peygamber (s.a.v) bunu yasakladý (1) Ýmam Ahmed kiralandýðýný karla baþkasýna kiralayan hakkýnda, karý sadaka vermesi gerektiðini söylediði rivayet edildi.
Ondan mudarabe (bir ortaklýk çeþidi) karý hakkýnda þöyle dediði rivayet edildi: Eðer otaðý bu hususta kendisine muhalefet ederse, onu sadaka olarak verir.
Ondan olgunlaþmamýþ bir meyveyi kesme þartýyla alýp sonra olgunlaþana kadar terkeden hakkýnda þöyle dediði rivayet edildi: Onu sadaka verir.
Ashabýmýzdan bir grup bunu müstehaplýða yorumladýlar, çünkü þüphelilerle sadaka müstehaptýr.
Ayþe (r.a.)’den rivayet edildi: Kendisine ihramlýnýn av hayvanýndan yemesi hakkýnda soruldu, dedi ki: O (ihramlý günler) ancak az günlerdi, sana þüphe vereni terk et” Yani haram mý, helal mý senin için karýþýrsa terket) (S: 202) Faziletli ilk üç asýrda (sahabe, tabiin ve tebeü tabiin) ortada olan amel haktýr, ondan baþkasý batýldýr.
Burda bir þi varki onu iyi bilmek gerek, oda: Þüphelerde duruþta tetkik, bütün hali düzgün olupta takva ve vera hususunda amelleri þüpheli olan kendisine karýþýk olan için uyundur.
Açýk haramlara düþene sonrada ince þüpheli þeylerden kaçýnmayý isteyene gelince ona bu ihtimal verilmez bilakis ona itiraz edilir, Irak ehlinden sineðin kaný hakkýnda sorana Ýbni Ömer’in: Hüseyin’in öldürürler, bana sineðin kanýný soruyorlar, ben rasullullah (s.a.v)’i iþttim.
Buyurdu: ( ikisi Hasan ve Hüseyin) dünyada benim iki reyhanýmdýr” (1) dedi.
(S: 203) Bir adam Biþr bin Haris’e karýsý olan ve annesinin de karýsýný boþamasýný emrettiði bir adam hakkýnda soruldu. dedi ki: Eðer annesine her þeyde iyi davranmýþ, sadece boþama meselesi kalmýþsa onu da yapsýn, eðer boþama konusunda itaat edip sonra da kalkýp annesini dövecekse yapmasýn.
Bakla zatýn alýpta, baklamanýn demetlerini baðlayacak þeyi de þart koþan adam hakkýnda Ýmam Ahmed’e soruldu. Ahmed dedi ki: Bu meseleler nedir? Ona denildiki: Ýbrahim bin ebi Nuaym böyle yapýyor, Ýmam Ahmed dedi ki: Eðer bunu ibrahim bin Ebi Nuaym yapýyorsa ona benzeyen ne güzeldir.
Onun haline benzemeyen bu tür meselelere itiraz etti, fakat vera’da tetkik ehli olanlarýn hali ona benzer.
Ýmam Ahmed kendiside bu verayý (kuvvetle takva) kullanýyordu, O kendisine tereyaðý satýn alýp kendisine kaðýtla birlikte gelen adama kaðýdý geri satýcýya götürmesini emretti.
Bir adam kendi mürekkebinden yazý yazma için izin istedi, ona dedi ki: Yaz, bu karartýcý bir veradýr, baþka bir adam da bu hususta izin istedi, dedi ki: Benim de senin de veren buna ulaþmadý.
Bunu tevazu olarak söylemeyi, yoksa kendi nefsinde bu takvayý kullanýyordu.
Bu seviyeye ulaþmayýp, açýk mekruhlarý iþleyene itiraz ediyordu.
Peyamber (s.a.v)’in þu sözü: Hayýr tuma’ninedir (huzur, süku ettir.) þer þüphedir” Yani: Hayra kapler mutmain, olur, þerde þüphe eder, mutmain olmaz.
Bunda, karýþýklýk anýnda kaplere dönmek gerektiðine iþaret vardýr, buna fazla açýklama Nevvas bin Sem’an hadisi üzerinde konuþurken gelecektir.
(S: 204) Ýbni Cerir Katade’den isnatla tahirc etti. (da Beþir bin Ka’btan rivayet etti. o þu ayeti okudu: Yerin omuzlarýnda üzerinde yürüyün. (2) Sonra cariyesine dedi ki: Sen onun yeryüzünün) omuzlarýný bilirsen Allah rýzasý için hürsün. dedi ki: Omuzlarý daðlarýdýr. Sanki yüzü karardý, ve cariyesini arzu duydu, alimlere sordu, bazýsý emretti, bazýsý yasakladý, Ebud Derda’ya sordu, dedi ki: Hayýr huzurdur, þer þüphedir, sana þüphe vereni býrak þüphe vermeyene yapýþ.
Baþka bir rivayette onun sözü: Doðruluk huzurdur, yalan þüphedir” her söz söyleyenin sözüne güvenilmeyeceðine iþaret ediyor, Vabisa hadisinde olduðu gibi: Ýnsanlar sana fetva verselerde” Ancak doðru söylenin sözüne güvenilir.
Doðruluðun dolayýdýr ki, Peygamber (s.a.v)’in zamanýndaki akýllýlar onun kelamýný ve davet ettiði þeyi dinledikleri zaman onun doðru olduðunu ve hakký getirdiðini biliyorlardý.
____________
(1) Buharî ve Tirmizi etti, Ýbni Hibban doðruladý. Abdurrahman bin ebi Nuaym el Kufi el Beceli’den rivayet edildi, Tirmizî Ebu Saidi hudri’den tahric etti. “Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendisidir.” (2) Mülk sûresi ayet: 15
Müseyleme’in sözünü duyduklarý zaman onun batýl olduðunu ve batýlý getirdiðini biliyorlardý.
Amr bin As (r.a) müslüman olmadan önce onun (Müseymenin) kendisine þunu indirildiðini iddia ettiði rivayet edildi: (Ey vebr ey vebr (takvan büyüklüðünde bir tür hayvan) senin iki kulaðýn ve göðsün var, ve sen bunu biliyosun. Ey Amr) amr dedi ki: Vallahi ben senin muhakakkak yalancý olduðunu biliyorum.
Mütekaddiminin bazýsý dedi ki: Ýstediðini kalbinde düþün, sonra onu zýddýyla kýyasla, eðer ikisinin arasýný ayýrdýnsa, hak ve batýlý doðru ve yalaný bilirsin. Sanki sen Muhammed (s.a.v)’i düþünüyorsun, sonra getidiði kuraný düþünüyor ve þunu okuyorsun: (Þüphesiz göklerin ve yerin yaratýlmasýnda, gece ile gündüzün birbiri peþinde gelmesinde insanlara fayda veren þeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah’ýn gökten indiripde ölü haldeki topraðý canlandýrdýðý suda, yeryüzünde her çeþit canlýyý yaymasýnda, rüzgarlarý ve yer ile gök araýnda emre hazýr bekleyen bulutlarý yönlendirmesinde düþünen bir toplum için (Allah varlýðýný ve birliðini ispatlayan) bir çok deliller vardýr.) (1) (S:205) Sonra Muhammed (s.av.)’in zýddýný düþün Müseyleme’yi bulacaksýn, onun getirdiði þeyi düþün ve oku: Ey aldatýcý Rab, sana yatacak yer hazarlandý” sözüyle evlendiði zamanki Secah (2) ismindeki karýsýný kastediyor. dedi ki: Bunu yani kuraný saðlam, acaib, kalbin ona yapýþýp sevdiðini görüyorsun, dinlemesi hoþ oluyo, bunuda yani Müseyleme’nin sözünü de soðuk, zayýf ve çirkin görüyorsun ve Muhammed (s.a.v)’in hak olduðunu ve vahiyle geldiðini, Müseyleme’nin yalancý ve batýl ile geldiðini biliyorsun.
Ynt: Dinde Yasaklar Ve Emirler By: ceren Date: 17 Haziran 2017, 20:33:46
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri islama uygun yasayan emirlere uyan ve yasaklardan kacinan kullardan olalim insallah...