Camiul Ulum
Pages: 1
Takva Taat Ve Biat By: seymanur K Date: 09 Aðustos 2011, 11:17:52
TAKVA TAAT VE BÝAT


Ebu Necih Ýrbad bin Sariye (r.a.)’den þöyle dediði rivayet edildi: Rasulullah (s.a.v.) bize bir vaaz verdi, kalpler titredi,  gözler yaþardý, dedik ki:

“Ya Rasulullah sanki veda edenin öðüdü gibi oldu, bize tavsiyede bulun.” Buyurdu ki:

“Size Allah’tan korkmayý, baþýnýza köle de geçse kulak verip itaat etmenizi tavsiye ediyorum, muhakkak ki sizden yaþayan biri çok ihtilaf görecek, size benim ve benden sonra hidayet ehli olan raþid halifelerin sünnetine yapýþmak düþer, azý diþlerinizle ýsýrýnýz (sýký yapýþýnýz), iþlerin sonradan çýkalarýndan sakýnýn, muhakkak ki her bidat dalalettir.” Bunu Ebu Davud ve Tirmizi rivayet etti ve dedi ki: Hadis hasen sahihtir.1 Bu hadisi imam Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi, ibni Mace Sevr bin yezid rivayetinden tahric etti, o da Halid bin Madan’dan, o da Abdurrahman bin Amr es-Sülemi (r.a.)’den rivayet etti, Ahmed ve Ebu Davud rivayetlerinde þu fazlalýðý yaptýlar: “Hucr bin Hucr el-Kilai, her ikisi de Ýrbad bin Sariye (r.a.)’den rivayet etti, Tirmizi dedi ki: Hasen, sahihtir, Hafýz ebu Nuaym dedi ki: fiamlýlarýn hadisinden güzel, sahih bir hadistir, dedi ki: Ýnkarlarý cihetinden Buhari ve Müslim, onu terk etmedi, Hakim o ikisinin terk ediþ sebebi olarak, o ikisinin Halid bin Madan’dan Sevr bin Yezid’den baþkasýnýn rivayet etmediðini vehmedtiler, (S:35) yine ondan Buhayr bin Sad, Muhammed bin Ýbrahim et-Teymi ve o ikisinden baþkasý da rivayet etti. Derim ki: Ýþ onun zannettiði gibi deðildir, hadis de o ikisinin þartý üzere deðildir, çünkü o ikisi ne Abdurrahman bin Sülemi, ne de Hucr el-Kilai’den hibir þey tahric etmedi, o ikisi ilim ve rivayetle meþhur olanlardan deðillerdir, yine onda Halid bin Madam üzerine ihtilaf edildi, ondan daha önce geçtiði gibi rivayet edildi. Yine ondan o da Ebu Bilal, o da Ýrbad yoluyla rivayet edildi. Ýmam Ahmed bu þekli Damre bin Ebi Habib’den tahric etti, o da Abdurrahman bin Amr es-Sülemi, o da Ýrbad, onun yoluyla imam Ahmed ve ibni Mace tahric etti onun hadisinde þu ziyadeyi yaptý: “Sizi beyazlýk üzerine terk ettim, gecesi gündüzü gibidir, benden sonra ondan ancak helak olan sapar” hadisin sonunda þu ziyadeyi yaptý: “Mümin burnunu kaldýrmýþ deve gibidir, ne zaman kayýt altýna alýnsa kayýt altýna girer.”

Hafýzlardan bazýsý hadisin sonundaki bu ziyadeye itiraz ettiler ve dediler ki: O müdrectir (ravi tarafýndan sokulmuþtur), hadisten deðildir. Ahmed bin Salih el-Mýsri dedi ki:Hakim tahric etti ve deve gibidir, ne zaman kayýt altýna alýnca kayýt altýna girer.” Yine ibni Mace Abdullah bin A’la bin Zebr rivayetinden tahric etti, dedi ki: Bana Yahya bin Muta rivayet etti Ýrbad’ý iþittim... ve zikretti, zahirde isnadý güzel, raviler güvenilir, meþhurdurlar, burada iþittiðini açýkça belilrtmiþtir, Buhari tarihinde bu rivayete dayanarak Ýrbad’dan iþittiðini zikretmiþtir, ancak fiam ehlinin hafýzlarý buna itiraz ettiler ve dediler ki: Yahya bin Ebi’l Muta2 Ýrbad’dan iþitmemiþtir, onunla karþýlaþmamýþtýr, bu rivayet yanlýþtýr.14

Ebu Züra ed-Dimeþki bunu zikredenlerdendir, onu Dühaym’den hikaye etti, onlar kendi þeyhlerini baþkalarýndan daha iyi bilirler, Buhari rahimehullah tarihinde fiam ehli hakkýnda evham ediyor Ýrbad’dan baþka vecihler de rivayet edildi. (S:36) Büreyde (r.a.)’dan rivayet edildi, o da Peygamber (s.a.v.)’den rivayet etti, ancak Büreyde’nin isnadý sabit deðildir, Allah en iyisini bilir. Ýrbad (r.a.)’ýn: “Resulullah (s.a.v.) bize vaaz etti”, imam Ahmed, Ebu Davud ve Tirmizi rivayetinde de: “Belið bir þekilde” sözü, onlarýn rivayetlerinde bu sabah namazýndan sonraydý, Resulullah (s.a.v.) çoðu zaman cumalar, bayramlar gibi düzenlenmiþ hutbelerden baþka ashabýna vaaz veriyordu, bu þekilde ona Allah emretmiþti, Allah Teala buyurdu ki: (Kendilerine öðüt ver ve onlara, kendileri hakkýnda tesirli söz söyle) (Nisa: 4/63) ve buyurdu ki: (Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öðütle davet et) (Nahl: 16/125), fakat öðüde devam etmiyordu, onlarýn münasip vakitlerini gözetliyordu, sahihayn de Ebu Vail’in þöyle dediði rivayet edildi: Abdullah bin her perþembe günü bize hatýrlatmada (nasihatta) bulunuyordu, bir adam dedi ki:

“Ey Ebu Abdurrahman biz senin sözünü seviyor ve iþtah duyuyoruz, bize hergün konuþmaný arzuladýk” dedi ki:

“Size býkkýnlýk verme korkusundan baþka birþey size hergün konuþmakta beni engellemedi, bize býkkýnlýk gelmesinden hoþlanmadýðý için Resululah (s.a.v.) vaaz için bizim münasip vakitlerimizi gözetliyordu.5

 

14(1) Sahihtir, Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi, ibni Mace, Darimi, Beyhaki, Tahavai, Mervezi, Beðavi, Hakim ve Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti, ibni Hibban doðruladý.

(2) Yahya bin Ebi’l Muta’ýn tercemesi hafýz Mizzi’nin tehzibül Kelmal’indedir.

(5) Buhari, Müslim, Ahmed ve Tirmizi tahric etti, sahihtir.

Öðütte belaðat güzeldir, çünkü kalplerin kabulüne ve kalpleri celbetmeye daha elveriþlidir. Belaðat: Kastedilen manalarý dinleyenlerin kalplerine en güzel, en fasih, dinleyenlere en tatlý ve kalplerde daha iyi yerleþen lafýzlarla yaparak, ulaþtýrmaktýr. Peygamber (s.a.v.) hutbeyi kýsa, belið ve veciz yapýyordu. Sahihi Müslim’de Cabir bin Semure (r.a.)’den þöyle dediði rivayet edildi: Ben Peygamber (s.a.v.)’le namaz kýlýyordum, onun namazý da hutbesi de orta halliydi.” Bunu Ebu Davud’da tahric etti, onun lafzý þöyledir: “Resulullah (s.a.v.) cuma hutbesini uzatmýyordu, ancak az kelimeden ibaretir.” Müslim Ebu Vail’den þöyle dediðini tahric etti: Ammar bize hitap etti veciz ve beliði etti, inince dedik ki:

“Ey Ebu Yekzan sen belið ve veciz konuþtun, þayet nefeslenseydin (biraz daha uzun konuþsaydýn).” Bunun üzerine dedi ki:

“Ben Rasulullah (s.a.v.)’i þöyle buyururken iþittim: (S: 37)“Adamýn uzun namazý, hutbesinin kýsalýðý, fýkhýnýn (anlayýþýnýn) alametindendir, namazý uzun, hutbeyi kýsa yapýnýz, muhakkak ki beyanlardan (konuþma, açýklamalardan) sihir olaný vardýr.”1

Ýmam Ahmed ve Ebu Davud Hakem bin Hazen el-Kelefi’den tahric etti, þöyle dedi: Ben Resulullah (s.a.v.)’le cuma kýldým, bir asa veya yay dayanarak ayaða kalktý, Allah’a hafi, güzel kelimelerle hamd ve sena etti”2 Ebu Davud Amr bin As (r.a.)’dan tahric etti, bir adam bir gün ayaða kalktý, çok konuþtu, bunun üzerine Amr dedi ki: Sözünde iktisatlý olsaydý (az konuþsaydý) kendisi için daha hayýrlý olurdu, ben Resulullah (s.a.v.)’i þöyle buyururken iþittim: “Bana az konuþma gösterildi veya emredildi, az konuþmak hayýrlýdýr.”3

“Kalpler titredi, gözler yaþardý” zikrin (Kuran’ýn) iþitilmesi anýnda bu iki vasýftan dolayý Allah müminleri methetti, Allah Teala buyurdu ki: (Müminler ancak Allah anýldýðý zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah’ýn ayetleri okunduðunda imanlarýný artýran kimselerdir) (Enfal: 8/2) Ve buyurdu ki: ((Ey Muhammed) ihlaslý ve mütevazi insanlarý müjdele, onlar öyle kimseler ki Allah anýldýðý zaman kalpleri titrer) (Hac: 22/34-35) ve buyurdu ki: (Ýman edenlerin Allah’ý anma ve ondan inen Kuran sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamaný gelmedi mi?) (Hadid: 57/16) ve buyurdu ki: (Allah sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve býkýlmadýn tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanlarýn, bu kitabýn etkisinden tüyleri ürperir, derken hem bedenleri hem de gönülleri Allah’ýn zikrine ýsýnýp, yumuþar) (Zümer: 39/23) (S:38) ve buyurdu ki: (Rasule indileni duyduklarý zaman, tanýþ çýktýklarý gerçekten dolayý gözlerinden yaþlar boþandýðýný görürsün) (Maide: 5/83) Peygamber (s.a.v.) öðüt anýnda halini deðiþtiriyordu, Cabir (r.a.) dedi ki: “Rasulullah (s.a.v.) hitap edip kýyameti zikrettiði zaman, öfkesi þiddetlenir, ses yükselir, iki gözü kýzarýr, sanki; sabah vakti, akþam vakti ansýzýn sizi düþman gafil yakalayacak diyerek orduyu uyaran birisi gibi olurdu” bunu Müslim manasýyla tahric etti.9

Sahihayn’de Enes (r.a.)’den rivayet edildi ki: “Güneþ batý tarafýna meyledince Peygamber (s.a.v.) öðle namazýný kýldý, selam verince minber üzerinde kalktý, kýyameti zikretti ve o esnada çok büyük iþler olacaðýný zikretti, sonra dedi ki:

“Kimin bir ey hakkýnda sormak hoþuna giderse sorsun, vallahi hangi þey hakkýnda sorarsanýz bu makamda size haber veririm.” Enes dedi ki: Ýnsanlar çok aðladý, Resulullah (s.a.v.); “çokça sorun” buyuruyor, bir adam ayaða kalktý ve dedi ki:

“Benim gireceðim yer neresidir ya Resulullah?” buyurdu ki:

“Ateþtir” ve hadisi zikretti.1015

Ýmam Ahmed’in Müsned’inde Numan bin Beþir (r.a.)’den rivayet edildi ki: O hitap etti ve dedi ki: “Ben rasulllah (s.a.v.)’i hitap ediyorken iþittim, buyuruyordu ki: “Sizi ateþe karþý uyardým, sizi ateþe karþý uyardým hatta bu makamýmdan çarþýdaki adam da iþitti” dedi ki: Hatta iki ayaðýnýn yanýnda çizgili yün elbisesi boynunun üzerine düþmüþtü.” Sahihayn’de Adiy bin Hatim’in þöyle dediði rivayet edildi: Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ateþten sakýnýn” dedi ki: Yüzünü çevirdi ve sonra buyurdu ki: “Ateþten sakýnýn” dedi ki: Sonra üç kere yüzünü çevirdi, hatta biz ateþe bakýyor zannettik, sonra buyurdu ki: Velev bir hurma yarýsýyla da olsa ateþten sakýnýn, kim bulamazsa güzel bir kelimeyle (bu iþi yapsýn)”11 Ýmam Ahmed Abdullah bin Seleme’den tahric etti, o da Ali veya Zübeyr bin Avvam’ýn þöyle dediðini rivayet etti: “Resulullah (s.a.v.) bize hitap ediyordu, bize Allah’ýn günlerini hatýrlatýyordu, hatta bu yüzünden biliniyordu, sanki sabahleyin ansýzýn yapýlacak baþkýndan dolayý kavmi uyarýyordu. (S: 39)

15(1) Ahmed, Müslim, Darimi tahric etti, ibni Hibban doðruladý, “Açýklamalardan sihir olaný vardýr” hadisini Buhari tahric etti.

(2) Ahmed, Ebu Davud, Ebu Ya’la, Beyhaki ve Taberani Kebir’de tahric etti, ibni Huzeyme doðruladý.

(3) Ebu Davud, Beyhaki fiuabul Ýman’da Amr bin As’tan “Emrolundum” lafzýyla tahrc etti, hadis hasendir.

(9) Sahihtir, Müslim, Nesai, Ahmed ve ibni Mace tahric etti.

(10) Sahihtir, Buhari, Müslim ve Ahmed tahric etti.

(11) Sahihtir, Ahmed ve Darimi tahric etti, ibni Hibban doðruladý.

(S:39) Hatta Cebrail’den daha yeni karþýlaþmýþsa ondan ayrýlýncaya kadar gülmezdi.”1 Taberani ve Bezzar Cabir’den þöyle dediðini tahric etti: “Peygamber (s.a.v.)’e vahiy geldiði veya vaazettiði zaman, kendilerine azap gelmiþ kavmin uyarýcýsýdýr, derdim, bu hal kendinden gidince, onu insanlara güler yüz gösterir ve insanlarýn çokça güleri, en güzel yüzlü olaný olarak görürdüm.”2 Dedik ki:

“Ya Resulullah sanki veda edenin öðüdü gibi, bize tavsiyede bulun” sözü, bu öðütte baþkasýnda teblið etmemiþ olduðu þeyi teblið ettiðini gösterir, bunun için veda edenin öðüdü olarak anlamýþlardýr, çünkü veda edeceðinin (þu an öleceðinin) þuurunda olsa namazýný daha mükemmel bir þekilde kýlar. Belki, veda haccýnda kinaye yapýp þöylebuyurduðu gibi: “Bilmiyorum belki bu senemden sonrasizinle karþýlaþmayabilirim”3 bu hitapta da veda edeceðine kinaye etmiþtir insanlara veda ediyordu ve insanlar: Bu veda haccýdýr, diyorlardý hacdan Medine’ye dönerken insanlarý Mekke ile Medine arasýnda Hum denilen suyun baþýnda topladý, onlara hitap etti ve buyurdu ki: “Ey insanlar ben de sizin gibi beþerim, rabbimin elçisi (Melekülmevti) bana gelipte icabet etmem (Allah’ýn ölüm emrine uymam) yakýn olabilir, sonra Allah’ýn kitabýna sarýlmaya teþvik etti ve ehli beyti hakkýnda hayýr tavsiyede bulundu.” Bunu Müslim tahric etti.

Sahihayn’de lafzý Müslim de Ukbe bin Amir’in þöyle dediði rivayet edildi: “Resulullah (s.a.v.)Uhud þehidleri üzerine cenaze namazý kýldý, sonra ölü ve dirileri veda eder gibi minbere çýktý ve buyurdu ki: (S:40) “Ben havza sizin en önce varanýmýzým, onun (havuzun) geniþliði, Eyle ile Cuhfe arasý gibidir, ben benden sonra sizin þirke düþmenizden korkmuyorum, fakat dünya için birbirinizle yarýþmanýzdan ve sizden öncekilerin helak olduklarý gibi helak olmanýzdan korkuyorum.” Ukbe (r.a.) dedi ki: Resulullah (s.a.v.)’i minber üzerinede en son görüþüm oldu.4 Bunu imam Ahmed’de tahric etti, lafzý þöyledir: “Resulullah (s.a.v.) sekiz sene sonra Uhud þehidlerine, ölü ve dirilere veda eder gibi cenaze namazý kýldý, sonra minbere çýktý ve buyurdu ki: Ey insanlar ben havuza sizin en önce varanýnýzým ve ben sizin üzerinize þahidim, vadolunduðunuz yer havuzdur, ben havuza sizin en önce varanýnýzým ve ben sizin üzerinize þahidim, vadolunduðunuz yer havuzdur, ben ona bakýyorum, sizin üzerine küfürden korkmuyorum, fakat dünya için birbirinizle yarýþmanýzdan korkuyorum.”

Yine imam Ahmed Abdullah bin Ömer (r.a.)’den þöyle dediðini tahric etti: Bir Resulullah (s.a.v.) veda eder gibi çýkýp bize geldi ve buyurdu ki: “Ben ümmi peygamber Muhammed’im” bunu üç kere söyledi, benden sonra Nebi yoktur, kelimelerin açýlýþý, “sonlarý ve toplayýcýlarý bana verildi, cehennem hazeneleri (cehenneme görevli melekler) ve arþýn taþýyýcýlarýný bildim, rabbim benim için cevaz verdi, ben ve ümmetim afiyette býrakýldý, içinizde olduðum müddetçe dinleyip itaat edin, ben götürülürsem (vefat edersem) size Allah’ýn kitabýna sarýlmak düþer, onun helalini helal haramýný haram kýlýn”5 herhalde Ýrbad’ýn zikrettiði hutbe bu hutbelerin bir kýsmýdýr veya vedaya benziyordur. “Bize tavsiye et” sözleriyle, toplayýcý, yeterli vasiyyet kastediyorlar, onun veda ediyor olduðunu anlayýnca kendinden sonra yapýþacaklarý ve kendilerine fayda verecek ve kendileri için dünya ve ahiret mutluluðuna vesile olacak bir tavsiye talep ettiler. “Size Allah’tan korkmayý ve dinleyip itaat etmeyi tavsiye ediyorum” bu iki cümle dünya ve ahiret mutluluðunu topluyor. Takvaya gelince: Buna yapýþan için ahiret ve dünya mutluluðuna kefildir, (S: 41) bu öncekiler ve sonrakiler için Allah’ýn vasiyetidir, Allah Teala buyurdu ki: (Sizden önceki kitap verilenlere ve size de Allah’tan korkun diye vasiyet ettik) (Nisa: 4/131)16

Muaz hadisinin þerhinde takvanýn yeterli açýklamasý daha önce geçti. Müslümanlarýn yöneticilerine itaata gelince: Bunda da dünya mutluluðu vardýr, onun sayesinde kullarýn dünyevi yaþanlarý düzenlenir, rablerine itaatý ve nun dinini açýða vurma hususunda bundan yardým alýnýr, Ali bin Ebi Talib (r.a.) dedi ki: Ýnsanlarý ancak ya iyi ya da fasýk önder ýslah eder, lider eðer fasýk ise mümin rabbine tapar fasýk ise eceline sevkedilir.7

 

16(1) Ahmed, Bezzar, Taberani Kebir ve Evsat’ta buna benzer olarak tahric ettiler, Ebu Ya’la tek olarak Zübeyr bin Avvam’dan tahric etti, Heysemi Mecmau’z-Zevaid’de dedi ki: Adamlarý sahih rivayet adamlarýdýr.

(2) Taberani ve Bezzar tahric etti, Heysemi: Ýsnadý güzeldir, dedi.

(3) Müslim sahihinde Cabir’den rivayetle þu lafýzla tahric etti: “Peygamber (s.a.v.)’i bineði üzerinde þeytan taþlarken gördüm, þöyle buyuruyordu: “Nüsüklerinizi alýnýz (öðreniniz), bilmiyorum, belki bu haccýmdan sonra haccetmem” Muhtasarý Müslim, rakam: 724.

(4) Sahihtir, Buhari, Müslim, Ahmed, Ebu Davud ve Nesai tahric etti.

(5) Hadis sahihtir, Ahmed Müsned’de tahric etti.

(7) Buna benzer olarak ibni Ebi fieybe Musannefinde tahric etti.

Hasan amirler hakkýnda dedi ki: Onlar bizim iþlerimizden beþ þeyi üstleniyorlar. 1- Cuma. 2- Cemaat. 3- Bayram namazý. 4- Stratejik bölgeler. 5- Hadler, vallahi, zulmetseler de din ancak onlarla düzgün olur, onlara itaat öfkelendirse de, onlara karþý tefrika küfürse de, Allah’ýn onlar vasýtasýyla düzelttiði þeyler bozduðu þeylerden daha çoktur.

Hallal Ýmare kitabýnda Ebu Ümame’nin þöyle dediðini tahric etti: “Resulullah (s.a.v.) yatsý namazýný kýldýktan sonra ashabýna toplanýn diye emretti ve benim size ihtiyacým var buyurdu, sabah namazýný bitirince buyurdu ki:

“Emrettiðim gibi toplandýnýz mý?”

“Evet” dediler. Buyurdu ki:

“Allah’a ibadet edin ve ona hibir þeyi ortak koþmayýn” üç kere: “Bunu akýl ettiniz mi?” buyurdu,

“Evet” dedik. Buyurdu ki:

“Namaz kýlýn, zekat verin” üçkere: “Akýl ettiniz mi?”

“Evet” dedik. Buyurdu ki:

“Dinleyin, itaat edin” bunu üç kere: “Akýl ettiniz mi?”

“Evet” dedik. Dedi ki: Rasulullah (s.a.v.)’i uzun konuþacak zannetiyorduk, sonra sözüne baktýk, bir de gördük ki bizim için bütün iþleri içerisinde topluyor.1 Bu iki asýl ile Peygamber (s.a.v.) veda haccýnda hutbesinde bu þekilde tavsiye buyurdu. Ýmam Ahmed ve Tirmizi ümmül Husayn el-Ahmesiye’nin þöyle dediðini tahric etti: Resulullah (s.a.v.)’i veda haccýnda hutbe okurken iþittim, buyuruyordu ki: “Ey insanlar!Allah’tan korkun, içinizde Allah’ýn kitabýný ayakta tuttukça burnu kesik habeþli bir kölede baþýnýza emir olsa, dinleyin ve itaat edin.”2

(S:42) Müslim dinleyip itaat etmeye dair hadis tahric etti, imam Ahmed ve TirmiziEbu Ümame (r.a.)’den þöyle dediðini tahric etti: Rasulullah (s.a.v.)’ý veda haccýnda þöyle buyururken iþittim: “Allah’tan korkun, beþ vakit namazýnýzý kýlýn, bir ay (ramazan) orucunuzu tutun, mallarýnýzýn zekatýný, verin, ulul emrinize itaat edin ve rabbinizin cennetine girin” diðer bir rivayette de þöyle buyurdu: “Ey insanlar muhakkak ki benden sonra peygamber, sizden sonra da ümmet yoktur” ve hadisi manasýyla zikretti3 Müsned’de Ebu Hureyre (r.a.)’den rivayetle Peygamber (s.a.v.)’in þöyle buyurduðu rivayet edildi: “Kim hiçbir þeyi þirk koþmamýþ, ecrini bekleyerek, gönül hoþluðuyla malýnýn zekatýný vermiþ olarak, (emirini) dinleyip, itaat etmiþ olarak Allah’ýn huzuruna gelirse onun için cennet vardýr veya cennete girer.”

“Sizin üzerine bir köle de emir olsa” bir rivayette de: “Habeþibir köle”, bu þekilde Peygamber (s.a.v.)’den çok rivayetler vardýr, kendinden sonra ümmetinin durumunu bildiði ve kölelerin kendilerine emir olacaðýný bildiði þeylerden biridir. Buhari’nin sahihinde Enes (r.a.)’den rivayetle Peygamber (s.a.v.)’in þöyle buyurduðu rivayet edildi: “Baþý kuru üzüm gibi habeþli bir köle de baþýnýza emir olsa dinleyin ve itaat edin.” Sahihi Müslim de Ebu Zer (r.a.)’den þöyle dediði rivayet edildi:Dostum (s.a.v.) bana, yanlarý kesik Habeþli bir köle bile olsa dinleyip itaat etmemi tavsiye etti” bu manada gerçekten hadisler çoktur.17 Bu Peygamber (s.a.v.)’in þu hadisine; “Ýki kiþi kaldýkça bu iþ (emirlik) kureyþte devam eder”4 (S:43) þu hadisine: “Ýnsanlar kureyþe tabidir.”5 “ÝmamlarKureyþ’tendir”6 hadisine zýt deðildir, çünkü kölenin yönetimi kureyþli bir imam tarafýndan olabilir, buna Hakim’in tahric ettiði, Ali (r.a.)’nin Peygamber (s.a.v.)’den rivayet ettiði þu hadis þahiddir:“Ýmamlar kureyþtendir, onlarýn iyileri iyilerinin emirleridir, fasýklarý da fasýklarýnýn emirleridir, herbiri için hak vardýr, her hak sahibine hakkýný verin, eðer kureyþ size burnu kesik habeþli bir köle de emir yapsa onu dinleyip itaat sahibine hakkýný verin, eðer kureyþ size burnu kesik habeþli bir köle de emir yapsa onu dinleyip itaat edin”7 bu hadisin isnadý güzeldir, fakat Ali’den (r.a.) mevkuf olarak rivayet edildi. Darekutnu dedi ki:Bu hadis mevsule çok benziyor. Habeþli kölenin emirliði sahih olmasa bile misal olsun diye zikredildi denildi, Peygamber (s.a.v.)’in mescid bina eden hakkýnda: Velev ki sahra güvercininin yumurta yapacaðý çukur gibi bile olsa buyurduðu gibidir.8

 

17(1) Yine bunu Taberani Kebir’de tahric etti, Heysemi dedi ki: Tirmizi de bazýsý bu siyak gibi deðildir, Taberani’nin isnadýnda Ýshak bin Ýbrahim bin Zibrik el-Hýmsi var Yahya bin Muayn ve Ebu Hatim onu güvenilir gördü, Nesai ve Ebu Davud zayýf gördü.

(2) Hadis sahihtir Müslim kitabül imare de tahric etti Ebu Davud Menasik’te tahriç etti,Tirmizi Camiin’de: 1706 rakamýyla tahric etti ve dedi ki: Hadis hasen sahihtir, Nesai Bey’a ve Menasik’te, ibni Mace Cihad kitabýnda tahriç etti.

(3) Sahihtir, Ahmed, Tirmizi, Hakim ve Taberani Kebir’de tahriç etti.

(4) Sahihtir, ibniÖmer’den rivayetle Ahmed, Buhari ve Müslim tahric etti.

(5) Hadis sahihtir, Ebu Hureyre’den rivayetle Buhari ve Müslim, Cabir’den rivayetle Ahmed ve Müslim tahric etti.

(6) Sahihtir Ahmed, Nesai Ziya, Tayalisi Müsned’inde Enes’ten rivayetle tahric etti, Hakim doðruladý.

(7) Hakim, Taberani Saðir’de, Bezzar, Beyhaki, Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti ve dedi ki: Müs’ir rivayetinden garip bir hadistir, bunu ancak yüksek bir isnat olarak ancak Feyz bin Fadl rivayetinden yazdýk, yani O mechuldür.

(8) Sahihtir, ibni Abbas’tan rivayetle Ahmed, Bezzar ve ibni Ebi fieybe Ebu Zer’den rivayetle tahric etti.

“Benden sonra sizden kim yaþarsa çok ihtilaf görecek, benim ve benden sonra raþid halifelerin sünnetine uyun, azý diþlerle ýsýrýn (sýký yapýþýn)” bu Resulullah (s.a.v.)’den dinin usulü ve furuatý hususunda söz, inan ve amellerde kendisinden sonra ihtilaf edileceði haberidir, bu ümmeinin yetmiþ küsür fýrkaya ayrýlacaðý, hepsinin ateþte ancak birinin hariç olduðu, o birinin de kendisi ve ashabýnýn üzerinde bulunduðu yol olduðu rivayetine1 uygundur, bunun içindir ki bu hadiste ihtilaf ve fýrkalaþma anýnda sünnetine ve halifelerin sünnetine yapýþma emri vardýr. (S:44) Sünnet: Gidilen yoldur, bu tam sünnetir, bunun için selef sünnet manasýnda bütün bunlarýn hepsini kapsayan þeyi kullanýyorlardý.

Bunun manasý Hasan, Evzai ve Fudayl bin Ýyad’dan zikredildi. Mütahhirin alimlerinin çoðu sünnet ismini itikadla alakalý þeye özel kýlýyorlar, çünkü o dinin temelidir, ona muhalif olan büyük bir tehlike üzeriendedir, ulul emre itaattan sonra bu sözün zikredilmesi Allah’a taatýn dýþýnda ulul emre itaat olmadýðýna iþarettir, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Ýtaat iyiliktedir”2 Müsned’de3 Enes (r.a.)’den Muaz (r.a.)’ýn þöyle dediði rivayet edildi: Ya Rasulullah eðer bizim üziremizde sünnetinizi iþlemeyen ve emrinizi tutmayan emirler olsa, onlar hakkýnda ne emredersiniz? Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Allah azze ve celleye itaat etmeyene itaat yoktur.”

Ýbni Mace Enes (r.a.)’den rivayetle Peygamber (s.a.v.)’in þöyle buyurduðunu tahric etti:

“Benden sonra sizin iþlerinizi bidatla sünneti söndüren, bidatla amel eden, namazlarý vakitlerinden tehir eden adamlar yürütecek.” Bunun üzerine dedim ki:

“Ya Resulullah, eðer onlara yetiþirsem nasýl yapayým?” Buyurdu ki:

“Allah’a isyan edene itaat yoktur.”4 (S:45) Genel olarak Resulullah (s.a.v.)’in ulul emirlere itaatý emrettikten sonra kendinin ve raþid halifelerin sünnetine uyulmasýný emretmesi baþka ulul emirler müstesna olarak, raþid halifelere uyulmasý gerektiðine delildir. Ýmam Ahmed’in Müsned’inde ve Tirmizi’nin camiindeHuzeyfe (r.a.)’den þöyle dediði rivayet edildi:  Biz Peygamber (s.a.v.)’in yanýnda oturuyorduk, buyurdu ki: “Ýçinizde ne kadar kalacaðýmý bilmiyorum, benden sonra iki kiþiye uyunuz, ve Ebu Bekir ve ömer (r.a.)’e iþaret etti, “Ammar’ýn dönemine yapýþýn ve ibni Mesud’un anlattýðýný doðrulayýn” bir rivayette de:Ýbni ümmü Abd’in dönemine yapýþýn ve Ammar’ýn yol göstermesiyle hidayet bulun”5, Resulullah (s.a.v.) son ömründe kendinden sonra kime uyulacaðýný kesin ifadeyle billdirdi, kendilerine uyulmasýný emrettiði raþid halifeler þunlardýr:Ebu Bekr, Ömer, Osman ve Ali (r. Anhüm)’dür, Sefine hadisinde Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Benden sonra hilafet otuz senedir, ondan sonra mülk (krallýk) olur.”6 Ýmam Ahmed bununla delil getirerek dört imam (dört halifenin) halifeliklerini doðruladý, imamlarýn çoðu Ömer bin Abdul Aziz’in de raþid halife olduðunu ifade etti.

Buna imam Ahmed’in Huzeyfe’den rivayetle tahric ettiði þu hadis delildir, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Allah’ýn olmasýný dilediði kadar içinizde peygamberlik olacaktýr, sonra kaldýrmayý dilediði zaman Allah onu kaldýracaktýr sonra peygamberlik yolu üzere hilafet olacaktýr” sonra sustu, Ömer bin Abdul aziz baþa geçince bir adam huzuruna girdi ve ona bu hadisi anlattý, (Ömer bin Abdul Aziz) çok sevindi.7 (S:46) Muhammed bin Sirin bazan içeceklerden soruluyor ve diyordu ki:Hidayet imamý Ömer bin Abdul Aziz (Allah’ýn hoþnutluðu ve rahmeti onun üzerine olsun) bunu nehyetti.8 Alimler dört halifenin diðer sahabelere muhalefetle beraber icmaýnýn, icma mý yoksa delil mi olduðu hususunda ihtilaf etti. Bu hususta imam Ahmed’den iki rivayet vardýr, Ebu Hazim el-Hanefi Mu’tedid zamamýnda zevil erhamýn varis kýlýnmasýna hükmeti ve halifelere muhalefet edenlerin görüþünü kabul etmedi, hükmünü yerine getirdi.18

 

18(1) Hadis sahihtir, Tirmizi Abdullah bin Amr’dan rivayetle tahric etti.

(2) Hadis sahihtir, Ali (r.a.)’den rivayetle Ahmed, Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Nesai tahric etti, ibni Hibban doðruladý.

(3) Suyuti’ye göre sahih veya hasendir, bunu Ahmed ve Ebu Ya’la  tahric etti, fakat Heysemi dedi ki:Senedi kuvvetlidir.

(4) Sahihtir, ibni Mace, Ahmed, Taberani Kebir’de tahric etti, bunu Taberani ve Hakim baþka bir lafýzla Ubade bin Samit’ten rivayetle tahric etti, fakat son yarýsý aynýdýr.

(5) Sahihtir, Ahmed, Tirmizi, ibni Mace Huzeyfe’den rivayetle tahric etti.

(6) Hadis sahihtir, Ahmed Müsned’inde, Tirmizi, Ebu Davud, Ebu Ya’la ibni Hibban, ibni Ebi Asým sünnette, Taberani Kebir’de Süfeyne’den rivayetle tahric etti.

(7) Hadis sabittir, Ahmed hadisin ravisi Numan bin beþir’in tercemesinde tahric etti, Bezzar bundan daha kamil, Taberani bazýsýný Evsat’ta tahric etti, Heysemi: Adamlarý güvenilirdir, dedi.

(8) Ebu Nuaym Hilye’de: 5/257 Ýbni Sirin’den rivayetle ibni Avn’dan rivayet etti.

Eðer halifelerin bazýsý bir söz söylese, diðer halifeler ihtilaf etmese, fakat sahabelerden baþkasý muhalefet etse o halifenin sözü baþkasýnýn sözünden öncelikli olur mu? Bu hususta alimlerin iki görüþü vardýr, imam Ahmed’in ifadesine göre halifenin görüþü diðer sahabenin görüþünden önde tutulur, Hatta ve baþkasý da böyle söyledi, selefin sözünün çoðu buna iþaret ediyor, özellikle Ömer bin Hattab (r.a.) hakkýndaki görüþler böyledir, çünkü Peygamber (s.a.v.)’den bir çok vecihle rivayet edildi, buyurdu ki: “Muhakkak Allah hakký (doðruyu)Ömer’in kalbi ve dili üzere kýlmýþtýr”1 Ömer bin Abdul Aziz onun hükümlerine uyuyordu ve bu hareketini Peygamber (s.a.v.)’in þu hadisiyle delillendiriyordu:“Muhakkak Allah hakký (doðruyu) Ömer’in kalbi ve dili üzere kýlmýþtýr.”

Malik dedi ki:Ömer bin Abdul Aziz dedi ki:Allah’ýn rasulü ve ondan sonraki ulul emirler bir yol ortaya koydu, o yolu tutmak Allah’ýn kitabýna yapýþmak demektir ve Allah’ýn dinine bir öðütür, hiç kimsenin onu deðiþtirmeye ve karþý görüþte bulunmaya hakký yoktur, kim o yol ile hidayet bulmuþsa hidayet olmuþtur, kim o yol ile yardým talep ederse yardým olunmuþtur, kim onu terk ederde müminlerin yolundan baþkasýna tabi olursa Allah ona dost edindiði þeyi dost edindirir ve cehenneme girdirir, orasý ne kötü bir varýþ yeridir.2 Abdullah bin Abdul Hakem Malik’ten rivayetle þöyle dediðini rivayet etti:Ömer bin Abdulaziz’in bu görüþ üzerine azmetmesi benim ok hoþuma gitti. Bu sözü Abdurrahman bin Mehdi Malik’ten hikeye etti, Ömer’den deðil. (S:47) Halef bin Halife dedi ki:Ömer bin Abdulaziz halifeyken insanlara hutbe okurken iþittim, hutbesinde dedi ki:Dikkat edin Resulullah ve iki halifesinin yolu dini bir vazifedir ve onu kabulleniriz.3

Ebu Nuaym Azreb el-Kindi’den Peygamber (s.a.v.)’in þöyle buyurduðunu rivayet etti:“Benden sonra bazý þeyler ortaya çýkarýlacaktýr. Ömer’in çýkardýðý þeyleri yapmaya gayret ediniz”4 Ali (r.a.) onun hükümlerine uyuyor ve diyordu ki:Ömer’in iþi doðrudur.5 Eþ’as fiabi’nin þöyle dediðini rivayet etti:Ýnsanlar bir þeyde ihtilaf ettiði zaman, Ömer’in nasýl hüküm verdiðine bakýnýz, çünkü Ömer kendinden önce hakkýnda hüküm verilmeyen þey hakkýnda istiþare edinceye kadar hüküm vermezdi.”619

Mücahid dedi ki:Ýnsanlar ihtilafa düþünce Ömer’in ne yaptýðýna bakýn ve onu alýn. Eyyub fiabi’den rivayetle dedi ki:Muhammed ümmetinin icmaýna bakýnýz, çünkü o ümmet sapýklýk üzerine icma etmez, ümmet eðer ihtilaf ederse Ömer bin Hattab’ýnyaptýðýna bakýnýz ve onu alýnýz. Ýkrime ümmü veled hakkýnda soruldu ve dedi ki:Efendisinin ölümüyle azad olunur. Ona denildi ki:

“Bunu hangi þeye dayanarak söylüyorsun?” O da:

“Kuran’a dayanarak” dedi. Birisi:

“Kuran’ýn hangi ayetine dayanarak?” dedi. O da:

“(Allah’a, rasule ve sizden olan ulul emre itaat ediniz) (Nisa: 4/59) Ömer (r.a.)’de ulul emirlerdendi, dedi.8 Veki dedi ki:Ömer ve Ali bir þey hakkýnda görüþ biriðine varýrlarsa o emirdir. Ýbni Mesud yemin ederek:Sýratý müstakim cennete girinceye kadar Ömer’in üzerinde sebat gösterdiði þeydir. Her halukarda sahabeler Ömer’in görüþü üzereydiler, onun asrýnda onun üzerinde icma ettiler, þüphesiz kendinden sonra muhalefet eden olsa da hak budur, feraiz (miras hukuku) meselelerinde -avl, ana baba ve koca ve ana baba ve karý meselesi gibi- anneye üçte bir verilir hükmü gibi, ihramdayken cimada bulanan kimse hakkýnda nüsüküne devam eder ve tekrar kaza etmesi ve ceza kurbaný kesmesi gerekir diye hükmetmesi gibi, (S:48) kocasý  kaybolan kadýn hakkýndaki hükmü gibi, diðer halifeler de ona uymuþlardýr, üç boþamayý bir anda yapma hakkýnda, mütanýn haramlýðý konusunda insanarýn icmaý gibi, zorla (savaþla) alýnan topraða hara ve divan koymasý gibi, kendilerine koþtuðu þartlarda zimmet ehli için zimmet akdi vb.  yapmasý gibi.

Bunun sahihliðine Ömer’in karar verdiði meselede sahabenin de icma etmesidir, onun zamanýnda Resulullah (s.a.v.)’in þu hadisine kimse itiraz etmemiþti:“Rüyada kendimi bir kuyu baþýnda gördüm, Ebu Bekr geldi bir veya iki kova su çekti, onun su ekiþinde bir topluluðu Allah affedecektir, sonra Ömer bin Hattab geldi kovaya dönüþtü, onun gibi boþaltaný görmedim, insanlar suya kandýlar.”Bir rivayette de:“Ýnsanlardan Hattab’ýn oðlu gibi su çeken dahi görmedim” þeklindedir, bir rivayette de:“Hatta havuzu fýþkýrýr olarak terk etti”9 þeklindedir.

 

19(1) Hadis sahihtir, ibni Ömer’den Ahmed ve Tirmizi, Ebu Zer’den Ebu Davud ve Hakim, Ebu Hureyre’den Ebu Ya’la, ibni Ebi fieybe ve Hakim, Bilal ve Muaviye’den Taberani Kebir’de tahric etti.

(2) Ýbni Ebi Hatim Malik’ten rivayetle tahriç etti.

(3) Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti (5/298).

(4) Ýbni Mende sahabe bahsinde tahric etti.

(5) Ýbni Ebi fieybe tahric etti.

(6) Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti: 4/320.

(8) Said bin Mansur Ýkrime’den tahric etti.

(9) Hadis sahihtir, Ahmed, Buhari, Müslim, Ebu Hureyre ve ibni Ömer’den tahric etti, yine Tirmizi’de ibni Ömer’den tahric etti.

Halifeler raþid diye vasfedildi, çünkü onlar hakký bilip onunla hükmettiler. Raþid azmýþýn zýddýdýr, azmýþ hakký bilir, onun tersini yapýr. Bir rivayette de:“Hidayete erdirilmiþ” þeklindedir. Yani Allah onlarý hakka hidayet eder ve haktan saptýrmaz. Üç kýsým vardýr, raþid, ðavi, dall, raþidler hakký bilir ve tabi olur, ðaviler hakký bilir tabi olmaz, dall (sapýklar) hakký tamamen bilmeyenlerdir. Herbir raþid hidayettedir, herbir tam hidayet ehli raþiddir, çünkü hidayet haký bilip onunla amel etmekle tamamlanýr. “Azý diþlerinizle ýsýrýnýz” sözü sýký yapýþmaya kinayedir. Nevaciz:Azý diþlerdir. “Sonradan çýkarýlanlardan sakýnýn, munhakkak her bidat sapýklýktýr” sözü ümmeti sonradan çýkarýlan bidatlardan sakýndýrmaktýr. Onu þu sözle kuvvetlelndirdi:“Her bidat sapýklýktýr.” Bidatla murad þeriatta:Kendisine iþaret eden bir temeli olmayan, sonradan çýkarýlan þey demektir. fieriatta delili olan þey þeran bidat deðildir, her ne kadar sözlükte bidat olsada bile.

Müslim’in sahihinde1 Cabir (r.a.) Peygamber (s.a.v.)’in hutbede þöyle buyurduðunu rivayet etti:“Sözlerin en hayýrlýsý Allah’ýn kitabýdýr, hidayetin hayýrlýsý Muhammed (s.a.v.)’in hidayetidir. Ýþlerin en þerlileri sonradan çýkarýlanlardýr, herbir bidat sapýklýktýr.” Bunu Tirmizi ve ibni Mace Kesir b. Abdullah el-Müzeni -zayýflýk var-’den tahric etti, o da babasýnda, o da dedesinden Peygamber (s.a.v.)’in þöyle buyurduðunu rivayet etti:“Kim sapýk bir bidata uyarsa o bidattan Allah ve rasulü razý olmaz, o kiþi üzerine onunla amel edenlerin günahlarý kadar günah vardýr, vebal o (günahkarlarýn) günahýndan (birþey) eksiltmez.”2 Ýmam ahmet Gudayf b. Haris es-Sümali’den þöyle dediðini rivayet eder: Abdulmelik b. Mervan bana bir elçi gönderip dedi ki:Biz insanlarý iki þey üzerinde topladýk:Cuma günü minberlerde elleri kaldýrmak, sabah ve ikindi namazlarýndan sonra kýssa anlatmak.

 

(1) Hadis sahihtir. Ahmet, Müslim, Nesai ve ibni Mace Cabir’den rivayetle tahric etti.

(2) Amr b. Avf’tan Tirmizi ve ibni Mace tahric etti. (Camiul usul:10/346) Buhari Rasulullah’ýn (s.a.v.) sünnetlerine uyma babýnda:9/166 Ýbni Mesud’dan þu lafýzla tahric etti: “Sözlerin en güzeli Allah’ýn kitabýdýr, hidayetin en güzeli Muhammed’in (s.a.v.) hidayetidir, iþlerin en þerlisi sonradan çýkarýlanlardýr, muhakkak ki vadolunduðunuz gelecektir, söz aciz býrakýcýlar deðilsiniz” yani diriltilmekten kurtulacak deðilsiniz.

Dedi ki: O ikisi benim yanýmda sizin bidatýnýzdýr, onlardan birini de kabul etmem, çünkü Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Bir kavim bir bidat ortaya çýkarýrsa sünnetten de bir sünnet kaldýrýlýr (kaybolur)”1 Sünnete yapýþmak bidat çýkarmaktan daha hayýrlýdýr. Ýbni Ömer’in de buna benzer sözü rivayet edildi. Rasulullah’ýn (s.a.v.): “Her bidat sapýklýktýr” sözü içinden hiçbir þeyin dýþarda kalmadýðý kapsamlý bir sözdür, bu dinin temelinden büyükbir temeldir ve Rasulullah’ýn þu sözünün benzeridir:“Ýþimizde ondan olmayan bir iz çýkaran kimsenin (o þeyi) reddolunur.”2 Her kim dinde dayanaðý olmayan birþey ortaya çýkarýrda dine aittir derse o þey sapýklýktýr, din ondan uzaktýr, bu hususta itakad, amel, açýk ve gizli sözler aynýdýr. Selefin sözünde bazý bidatlarý güzel görme hadisesi ise, o sözlükteki bidatlar yoksa, þeriattaki bidatlar deðildir. Ömer (r.a.)’in insanlarý teravihte mescidde bir imamýn arkasýnda topladýktan (ve namazdan) çýktýktan sonra bu ne güzel bidattýr, demesi de bu kýsýmdandýr. Onun þöyle dediði de rivayet edilir:Eðer bu bidatsa ne güzel bidattýr.3 Übey b. Kab’ýn þöyle dediði rivayet edilir: Bu iþ olmadý, Ömer (r.a.) dedi ki:Biliyorum, fakat güzeldir. O’nun (Übey b. Kab’ýn) muradý:Bu iþ bu ana kadar böyle deðildi, fakat þeriatta dayanacaðý temel, asýl mevcuttur. Peygamber (s.a.v.) teravihe teþvik ediyordu, onun zamanýnda insanlar mescidde daðýnýk cemaatlar ve tek tek olarakta kýlýyorlardý, kendisi de ramazanda ashabýyla bir çok gece kýldý, sonra üzerlerine farz olur korkusuyla ve bundan aciz olurlar korkusuyla kaçýndý. Bu tehlike Peygamber (s.a.v.)’den sonra ortadan kalktý.4

 

(1) Hadis zayýftýr. Ahmed, Bezzar veMuhammed b. Nasr el-Mervezi sünnette tahric etti. Heysemi Mecmauz-Zevaid’de: (1/188) dedi ki:Ýçerisinde Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebi Meryem var, onun hadis münkerdir. Yine bunu Taberani Abdulmelik kýssasý olmadan þu lafýzla tahric etti:“Hangi kavim peygamberinden sonra din hususunda bir bidat çýkardýysa, sünnetten de o miktarda zayi etmiþtir.”

(2) Bu Buhari ve Müslim’in daha önceki geçen beþinci hadisidir. Ayþe (r.a.)’den rivayet edilmiþtir.

(3) Ýmam Malik Muvatta’da, Buhari Abdurrahman b. AbdulKari’den tahric etti. (Neylülevtar: 3/51).

(4) Hadis sahihtir, Ahmet, Buhari ve Müsllim ittifak ettiler. Ayþe (r.a.)’den rivayet edildi. (Neylül evtar:3/51).

Peygamber (s.a.v.)’den:“Son on günde ashabýyla tek gecelerde kýlýyordu”1 þeklinde de rivayet vardýr. O (s.a.v.) raþid halifelerinin sünnetine uyulmasýný emretti, bu da raþid halifelerin sünnetinden oldu. Ýnsanlar Ömer, Osman ve Ali (r.anhüm) zamanýnda bu iþ üzerinde toplandýlar (icma ettiler). Cumanýn ilk ezaný da bundandýr.2 Bunu insanlarýn ihtiyacýndan dolayý Osman (r.a.) ekledi ve Ali’de kabullendi, müslümanlar bu þekilde yaptý, ibni Ömer’den þöyle dediði rivayet edildi:O bidattýr.3 Herhalde babasýnýn ramazan teravihi de kastettiði manayý kastetmiþtir. Zeyd b. Sabit’in mushaflarýn toplanýlýpta tek bir kitapta toplanmasý hakkýnda, Ebu Bekir ve Ömer’e (r.a.) þöyle demesi de bu misaldendir:Peygamber (s.a.v.)’in yapmadýðýný siz ikiniz nasýl yaparsýnýz?. Sonra bu iþin maslahat olduðunu bildi, ve toplanýlmasýna uyum gösterdi,4 Peygamber (s.a.v.) vahyin yazýlmasýný emrediyordu, onun ayrý ayrý yazýlmasýyla, topluca yazýlmasý arasýnda fark yoktu, hatta toplanmasý bir arada yazýlmasý daha uygundu.

Osman’ýn (r.a.) ümmeti bir mushaf üzerinde toplamasý ve ümmetin daðýlma, ayrýlýða düþmesi korkusuyla, diðerlerini yok ettirmesi de bundandýr. Bu iþi Ali (r.a.) ve sahabenin çoðunuðu güzel gördü ve bu da maslahatýnta kendisi oldu. Ömer (r.a.) ve baþkasýnýn durupta, zekatý men edenler hakkýnda Ebu Bekir’in (r.a.) söylediði söz de böyledir. Sonra Ebu Bekir Ömer’e þeriattaki dayanaðýný açýkladý ve insanlar buna da uyum saðladýlar. Kýssalar da bu misaldendir. Gudayf b. el Haris’in:Bidattýr, sözü daha önce geçti. Hasan (Basri) dedi ki: Bu bidattir, ne güzel biattýr, nice davet var icabet olunur,ihtiyaç giderilir, nice faydalý kardeþ vardýr. Bunlarý toplumsal heyetin belirli bir vakitte bidatý olarak kasetti, Peygamber (s.a.v.)’in insanlara vaaz verdiði (S:52) belli bir vakti yoktu, cuma ve bayram hutbeleri hariç, ancak bazen insanlara hatýrlatmada bulunuyordu veya hatýrlatmaya insanlarýn ihtiyaç duyduðu anda onlara hatýrlatýyor, öðretiyordu. Daha önce ibni Mesud’un her perþembe günü vaazda bulunduðu geçtiði gibi, sonra sahabe belli bir vakit tayini üzerine icma (görüþ birliði) ettiler. Sahihi Buhari’de5 ibni Abbas’ýn þöyle dediði rivayet edildi: “Cuma günü insanlara bir kere konuþ (vaaz ver), kabul etmez (az görürsen) iki kere, çok istersen üç kere konuþ ve insanlarý usandýrma.”

 

(1)Teravih namazý hakkýnda sahih hadistir. Ebu Zer’den Ahmet, Ebu Davud, Tirmizi (806) tahric etti ve doðruladý ve yine Nesai ve ibni Mace’de tahriç etti. fievkani dedi ki:Sünen ehli adamlarýna göre, hadisin isnadýnýn adamlarý, sahih rivayet adamlarýdýr. (Neylül evtar: 3/50).

(2) Hadis sahihtir, Ahmet, Buhari, Ebu Davud, Nesai, Tirmizi, Ýbni Mace Saib bin Yezid (r.a.)’den þöyle dediðini rivayet etti: “Peygamber (s.a.v.), Ebu Bekir ve Ömer zamanýnda, cuma günü ezan imam minber üzerine oturunca idi, Osman gelip insanlar çoðalýnca, üçüncü çaðrýyý ekledi, Peygamber (s.a.v.)’in bir kiþi dýþýnda müezzini yoktu”(Neylül evtar: 3/262)

(3) Bunu ibnu Ebi fieybe tahric etti.

(4) Kýssa sahihi Buhari’dedir. -Cemul Kuran babý:6/314 ve sonrasý, müniriye baskýsý, Tirmizi’nin camiinde: (3102)’dedir- Kuran’ýn tefsiri bablarýnda:8/260 ve sonrasýndadýr.

Müsned’de1 Ayþe (r.a.)’den rivayet edildi, o buna benzer þekilde Medine ehlinin kýssacýlarýna tavsiye etti. Onun Ubeyd b. Umeyr’e þöyle dediði rivayet edilir:Ýnsanlara bir gün konuþ, bir gün terket.2 Ömer b. Abdulazizin kýssacýya (kýssa anlatana) üç günde bir kere kýssa anlatmasýný emrettiði rivayet edildi. Onun þöyle dediði de rivvayet edilir:Ýnsanlarý rahat tut, onlara aðýrlýk yapma, kýssalarý cumartesi ve salý günleri terket. Hafýz Ebu Nuaym3 Ýbrahim bin Cüneyd’e isnadla rivayetetti ki,Ýbrahim bin Cüneyd dedi ki:Bize Harmele bin Yahya anlattý dedi ki:fiafi’nin þöyle dediðini duydum. Bidat ikidir. Övülen bidat ve kýnanýlan bidattýr. Sünnete uyan övülmüþ, uymayansa kýnanýlmýþtýr. Ömer (r.a.)’in þu sözüyle delil gösterdi: Bu ne güzel bidattýr.

fiafii’nin muradý önceden zikrettiðimiz, kýnanmýþ bidatýn þeritta müracat edilecek kaynaðý olmayan þeydir, þeriatta bidat budur sünnete uyan ve övülen bidatsa:Sünnete kendisine müracat edilecek dayanaðý olan þeydir. Bu ancak lugatte bidattýr, þeriatta sünnete uyduðu için bidat deðildir. fiafii’den bunu açýklayan diðer bir söz rivayet edildi, þöyle dedi: Sonradan çýkarýlanlar iki eþittir. Kitaba veya sünnete ve esere veya icmaya uymayan, sonradan çýkarýlanlar iki çeþittir. Kitaba veya sünnet veya esere veya icmaya uymayan sonradan çýkarýlandýr. Bu sapýk bidattýr. Hayýr þeyden sonradan çýkarýlan hakkýnda kimsenin itirazý yok ve kýnanmamýþtýr.4

 

(1) Ahmet’in Müsned’inde, isnadý sahihtir.

(2) Ýbni Sad tabakatýnda, Ayþe (r.a.)’nin Ubey b. Umeyr’e hatýrlatmanýn hafif tutulmasýný tavsiye etti, hatýrlatmanýn aðýr olduðunu söyledi.

(3) Ebu Nuaym Muhammed b. Ýdris’ten Hilye’de rivayet etti. (9/113).

(4) Beyhaki “fiafi’nin menkýbeleri” (1/468-469)’da tahric etti.

Sonradan çýkan ve alimlerin güzel bidatýný, sünnette dayanaðý var mý, yok mu diye ihtilaf etmedikleri bir çok iþteböyledir. Hadisin yazýlmasý bunlardandýr, Ömer (r.a.) ve sahabeden bir gurup onu yasakladý, çoðunluksa ona ruhsat verdi ve onun için sünnetten delil getirdiler. Hadis ve Kuran’ýn tefsirinin yazýlmasý da bu sayýlanlardandýr, alimlerden bir topluluk kötü gördü, çoðunluðu ise ruhsat verdi. Helal, haram ve benzeri þeyler iki reyin (görüþün) yazýlmasý hususundaki ihtilaflarý da böyledir, sahabe ve tabiinden nakledilmemiþ olan muamelat ve kalp amelleri hakkýnda çok söz söylemekle ilgili ihtilaflarý da bu sayýlardandýr. Ýmam Ahmet bunlarýn çoðunu kerih görüyordu. Çünkü selefin ilimlerinden bu zamanlar uzak kaldý. Onlar zamanýnda mevcut olan ilimle daha sonra çýkarýlanlarýn birbirinden ayýrtedilmesi için imam Ahmet bunlarýn çoðunu kerih gördü ve sünnetle bidatýn bilinmesi için kerih gördü.

Ýbni Mesud’dan (r.a.) sahih olarak þöyle dediði rivayet edildi:Siz bu gün fýtrat üzere oldunuz, ancak siz sonradan bir þeyler çýkaracaksýnýz ve sizin adýnýza bir þeyler çýkarýlacaktýr, sonradan çýkarýlan bir þey gördüðünüz zaman ilk hidayeti (Rasulullah (s.a.v.) zamanýnýdakileri) alýn.1 Ýbni Mesud bunu raþid halifeler zamanýnda söyledi. Ýbni Mehdi Malik’in þöyle dediðini rivayet etti:Peygamber (s.a.v.) Ebu Bekir, Ömer ve Osman zamanýnda bu gibi hevalardan (nefsani þeylerden) yoktu.2 Malik sanki usulu dindeki hariciler, rafiziler, mürcie ve benzeri gibi parçalanmaya iþaret ediyor. Bunlar müslümanlarý tekfir ediyor, kanlarýný ve mallarýný helal sayýyor veya cehennemde ebedi kalacaklarýný söylüyorlar veya bu ümmetin sekinlerini fasýk sayýyorlar veya bunun aksini söylüyorlar ve masiyetler ehline zarar vermeyecek zannediyorlar, cehenneme tevhid ehlinden kimsenin girmeyeceðini söylüyorlar. Bundan daha aðýrý da Allah’ýn fiilleri kaza ve kaderi hakkýnda söylenen sözlerdir, kimisi yalandý ve bu þekilde Allah’ý zulümden tenzih ettiðini zannetti. Bundan aðýrý da Peygamber (s.a.v.) sahabe ve tabiilerin sustuðu Allah’ýn zat ve sýfatlarý hakkýnda sonradan konuþulan þeylerdir.

 

(1) Muhammed b. Nasr el-Mervezi Sünnet’te tahric etti rakam: 80. Ýsnadý sahihtir.

(2) Bunu Hafýz ibni Hacer Fethul Bari’de zikretti:(13/253).

Bir topluluk bu hususta kitap ve sünnette gelmiþ olan þeylerin çoðunu nefyetti ve aklýn tenzih etmeyi gerektirdiði þeyleriden Allah’ý tenzih ettiklerini zannettiler ve bunun Allah hakkýnda imkansýz olduðunu zannettiler. Bir toplulukta onu ispat etmekle yetinmediler ve yaratýlmýþlara kýyasla lazým olan þeyleri de ispat ettiler. Bu þeyler ümmetin susmasýyla göðüslerinde yerleþti. Sahabe ve tabiinden sonra bu ümmet içinde sonradan çýkarýlandan:Sadece reyle helal ve haram hakkýnda konuþmak ve reye ve akli kýyaslara zýt olduðu için bu hususta sünnette gelmiþ olan þeylerden çoðunu reddetmek. Daha sonra ortaya çýkarýlanlardan. Gerçekte zevk ve keþif hakkýnda konuþmak. Hakikatýn þeriata zýt olduðunu zannettiler. Muhabbetle beraber marifetin tek baþýna yeterli olduðunu zannettiler, amellere ihtiya olmadýðýný ve onlarýn perde olduðunu veya þeriata ancak avamýn muhtaç olduðunu zannettiler. Ve buna da kitapa, sünnete ve ümmetin icmaýna muhalefeti kesin olan zat ve sýfat hakkýnda konuþmalarda eklendi. (Allah dilediðini doðru yola iletir) (Bakara: 2/213)



radyobeyan