Ebu Talha El Ensari By: seymanur K Date: 07 Aðustos 2011, 10:35:20
EBU TALHA EL-ENSARÝ ZEYD ÝBN SEHL
«Ebu Taiha'nm Ummu Suleym'e verdiði mehirden daha kýymetlisini görmedik... Çünkî Ummu Suleym'in mehri Ýslâm idi...»[1]
Künyesi Ebu Talha olan Zeyd Ýbn Sehl en-Neccarî, Ummu Suleym künyeÜ er-Rumeysa Bint Milhan en-Neccariyye'nin, kocasý öldükten sonra evlenmediðini öðrenince sevinçten uçuyordu.
Bunda bir tuhaflýk yoktu. Çünkü Ummu Suleym namuslu, iffetli, akýllý ve üstün nitelikte bir hanýmefendiydi.
Böyle bir kadýn arayanlardan önce onunla söz kesmeye karar verdi...
Ebû Talha, Ummu Suleym'in taliplilerinin hiçbirini kendisine tercih etmiyeceðinden emindi.
Çünkü o, herkesin beðendiði, zengin ve mükemmel bir kiþiydi... Bunlara ilâveten o, Benî'n-Neccar'in süvarisi ve Yesrîb'in sayýlý okçularýndan birisiydi.
Ebû Talha, Ummu Suleym'in evine doðru hareket etti...
Yoida giderken Ummu Suleym'in Mekke'li davetçi Mus'âb Ýbn-i Umeyr'in konuþmasýný dinleyip Muhammed'e iman ettiðini ve onun dînine girdiðini hatýrladý.
Fakat hemen kendi kendine þöyle dedi :
«— Bunda ne var? Ummu Suleym'in ölen kocasý atalarýnýn dinine baðlý, Muhammed'den ve Muhammed'in çaðrýsýndan yüz çeviren birisi deðil miydi?!»
Ebû Talha Ummu Suleym'in evine vardý, eva girmek Ýçin izin istedi. Ummu Suleym onu buyur etti. Oðlu Enes de yanýndaydý. Ebû Talha, kendisini onlara tanýttý...
Ummu Suieym þöyle cevap verdi :
«— Ebû Talha! Senin gibisi reddedilmez ama ben, kâfir olduðun sürece seninle asla evlenmem...»
Ebû Talha, Ummu Suleym'in bu sözüyle sudan sebepler ileri sürdüðünü, daha zengin ve daha soylu baþka bir kiþiyi kendisine tercih ettiðini zannetti ve þöyle dedi :
Ummu Suleym! Senin benimle evlenmene engel olan þey bu deðil».
«— Öyleyse, benim seninle evlenmeme engel olan nedir?.
«— Sarý ve beyaz... Altýn ve gümüþ».
Altýn ve gümüþ mü?»
Evet».
. «— Ebu Talha sen þahit ol. Allah ve Rasûlü de þahit olsun. Eðer müsîüman olursan, altýnsýz ve gümüþsüz senin karýn olmayý kabul ederim ve senin müsîüman olmam da kendime mehir yaparým».
Ummu Suieym'in sözünü duyunca Ebu Taiha'nm aklý; hemen kýymetli aðaçtan yaptýðý ve kavminin ileri gelenlerinin yaptýðý gibi kendisine ayýrdýðý putuna gitti.
Ancak Ummu Suleym ondan, demiri tavýnda dövmesini istemiþ ve þöyle ilâve etmiþti :
«— Ebu Talha! Allah'tan baþka taptýðýn tanrýnýn yerden bitmiþ olduðunu bilmiyor musun?!»
«— Biliyorum».
«— Bir parçasýný kendine tanrý yaptýðýn diðer parçasýyla da baþkalarýnýn yakýp ýsýndýðý veya üzerinde ekmeðini yaptýðý bir aðaç dalýna taparken utanç duymuyor musun?...»
Eðer müsîüman olursan, senin karýn olmayý kabul ederim. Senden müsîüman olmandan baþka mehir istemiyorum».!;
«— Benim müslüman olmama kim yardýmcý oiur?»
«— Ben»,
«— Nasýl müslüman olurum?»
«— Allah'tan baþka tanrý olmadýðýna, Muhammed'in Allah'ýn Ra-sûlü olduðuna þehadet edeceksin, sonra evine gidip putunu kýracaksýn ve atacaksýn».
Ebu Talha'nýn yüzü güldü ve þöyle dedi .
«— Allah'tan baþka tanrý olmadýðýna ve Muhammed'in Allah'ýn Rasûlü olduðuna þehadet ederim».
Ve Ummu Suleym'le evlendi.
Müslümanlar :
«— Þimdiye kadar Ummu Suleym'in mehrinden daha kýymetlisini duymadýk... O, mehir olarak Ýslâm'ý aldý...» dediler.
O günden itibaren Ebu Talha, Ýslâm sancaðýnýn altýna girmiþ ve bütün enerjisini ona hizmette harcamýþtýr.
Akabe bey'atýnda hanýmý Ummu Suleym'le beraber Rasûlüîlah'a (s.a.v.) bey'at eden 70 kiþiden birisi de o idî.
Rasûlüllah'ýn (s.a.v.) o gece Yesrîb müslümanlarýna baþkan yaptýðý 12 kiþiden birisi yine o idi.
Daha sonra bütün gazalarda Rasûlüllah'ýn [s.a.v.) yanýnda yer almýþ, þerefle savaþmýþtý.
Fakat Ebu Talha'nýn Rasûlüllah'ýn (s.a.v.) yanýndaki günlerinin en önemlisi Uhud günüdür.
Þimdi bununla ilgili bilgiyi alýyoruz.
Ebu Talha, Rasûlüllah'ý (s.a.v.) yüreðinin zarlarýna kadar sinen, kan gibi damarlarýnda dolaþan bir sevgiyle severdi. Ona bakmaya doya-maz, onun tatlý konuþmasýna kanmazdý.
Onun yanýnda kaldýðý zaman önünde diz çöker þöyle derdi :
- Caným, canýn için fedadýr. Yüzüm, yüzün için kalkandýr».
Uhud'da müslümanlar Rasûiüllah'tan (s.a.v.) uzaklaþýnca, müþrikler her taraftan ona saldýrmýþlar, diþini kýrmýþlar, alnýný yarmýþlar, dudaðýný yaralamýþlar ve yüzünü kanatmiþlardý.
Hatta yalancýlar, Muhammed'in öldürüldüðünü uydurmuþlar, bunun üzerine müslümanlar güç duruma düþmüþler ve bozulmuþlardý.
O sýrada Rasûlüllah'ýn (s.a.v.) yanýnda, içlerinde Ebu Talha'nýn da Sunduðu bir gruptan baþkasý kalmamýþtý.
Rasûlüllah (s.a.v.), korunmak üzere arkasýnda durduðunda Ebü; Talha onun önünde dað gibi dikilmiþ, daha sonra yenilmeyen yayýný çekmiþ, üzerine yanýlmayan oklarýný koymuþ ve Rasûlüllah'ý (s.a.v.) korumaya ve oklarý müþrik askerlerine birer birer atmaya baþlatmýþtý.
Rasûlüllah (s.a.v.), oklarýn düþtüðü yerleri görmesi için Ebu Talha'nýn arkasýndan ayaða kalkýyordu. Bunun üzerine Ebu Talha, bir zarar gelmesin diye ona mani oluyor ve þöyle diyordu :
«— Anam, babam sana feda oisun, sen onlarýn karþýsýnda ayakta durma, çünkü sana isabet ettirebilirler...
Benim.boynum senin boynun için fedadýr. Benim göðsüm senin göðsün için fedadýr.
Ben senin yolunda fedayým...»
Müslüman askerlerinden birisi ok kuburu ile birlikte kaçarken, ^asûiüllah'tn (s.a.v.) yanýndan geçiyor, Peygamber de ona seslenip þöyle diyordu :
«— Oklarý Ebu Taiha'nýn önüne at, kaçarken onlarý götürme»!
Ebu Talha, üç yay kýrýncaya, birçok müþrik askerini öldürünceye kadar RasûlülÝah'ý (s.a.v.) savundu durdu.
Nihayet savaþ bitti. Allah Peygamberini kurtarýp korudu.
Ebu Talha, savaþ zamanlarýnda Allah yolunda canýyla cömert olduðu gibi baðýþ yapýlacak yerlerde de malýyla pek cömertti..
Ýþte bunlardan biri :
O, hurma aðaçlarý ve asmalarý olan bir bahçeye sahipti. Yesrîb onunkinden daha büyük aðaçlý güzel meyveli ve daha tatlý suyu olan baþka bir bahçeyi bilmezdi.
Bahçesindeki aðaçlarýn göigesinde namaz kýlarken; yeþi! renkli, gagasý kýrmýzý, ayaklan boyalý ve ötmekte olan bir kuþ Ebu Talha'nýn dikkatini çekti.
Kuþ, aðaçlarýn dallarýnda cývýldýyor ve daldan dala konuyordu. Manzara hoþuna gitti ve onu düþünmeye daldý.
Biraz sonra kendine geldi ama kaç rekât namaz kýldýðýný hatýrla-yamýyordu.
Ýki mi...
Uç mü... Bilemiyordu.
Namazý bitirince, hemen Rasûlüllah'ýn (s.a.v.) yanýna gitti. Bahçenin, gölgeli aðaçlarýnýn ve cývýldayan kuþlarýnýn namazdan aiakoy-duðu nefsini ona þikâyet etti.
Sonra da þöyle dedi :
«— Ya Rasûlallah! Þâhîd ol. Allah rýzasý için bu bahçeyi, baðýþladým... Onu Allah ve Rasûlünün istediði þekilde kullan...»
Ebu Talha, hayatýný oruçlu olarak ve cihâd ederek geçirmiþtir. Yine o, oruçlu bir halde ve cihâd ederken ölmüþtür...
Rasûlüliah'ýn (s.a.v.) vefatýndan sonra 30 yýla yakýn oruçlu kaldýðý sadece oruç tutmanýn haram olduðu bayram günlerinde oruç tutmadýðý kendisinden nakledilmiþtir. Pir-i fanî oluncaya kadar yaþamýþtýr. Fakat Allah yolunda cihâda devam etmesine, Allah'ýn kelimesini yükseltmek ve dinini aziz kýlmak için yol yürümesine hiçbir þey engel olamamýþtýr.
Ýþte buna bir misâl :
Müslümanlar Osman Ýbn-i Affan'ýn halifeliði zamanýnda bîr deniz harbine karar vermiþlerdi.
Ebu Talha kendini müslüman ordusuyla harbe çýkanlarýn arasýnda sayýyordu. Oðullarý ona :
«— Baba! Allah sana merhamet etsin. Sen artýk çok yaþlandýn. Hem sen Rasûlüllah (s.a.v.), Ebu Bekr ve Ömer'le birlikte savaþmýþtýn. Þimdi ise, istirahate çekildin. Savaþmak için yerine bizi býraktýn» dediler. O da þöyle cevap verdi :
«— Azîz ve Celîl olan Allah þöyle buyuruyor : «Hangi hal üzere olursanýz olun, harbe çýkýnýz». (Tevbe sûresi, ayet : 41) Allah hepimi-zi harbe çaðýrmaktadýr... Yaþlýlarý da gençleri de... Bizim için bir yaþ sýnýrlamasý yapmadý ki...»
Ve harbe çýktý.
Yaþlý Ebu Taiha, denizin ortasýnda, müslüman askerleriyle birlikte gemideyken aðýr bir hastalýða tutuldu. Çok geçmeden hayata veda etti.
Müslümanlar onu defnetmek için bir ada aradýlar. Ebu Talha aralarýnda kefenlenmiþ bir halde, aradýklarýný ancak bir hafta sonra bulabildiler, Sanki uyuyormuþ gibi hiç deðiþmemiþti,
Ebu Talha ailesinden ve yurdundan uzak, Eþ ve dostlarýndan ayrý, Denizin ortasýnda, Gömüldü...
Azîz ve Celîl olan Allah'a yakýn olduðu müddetçe, insanlardan uzak olmasýnýn ona ne zararý dokunur ki..[2].
[1] Medine Kadýnlarý
[2] Ebu Taîha e!-Ensarî hakkýnda geniþ bilgi için aþaðýdaki eserlere bakýnýz :
1- El-Ýsabe, 1/566
2- Usdu'l-ðabe, biyografi no; 1843
3- El-Ýstîab (el-Ýsabe'nin hamiþinde), Ý/549
4- Et-Tabakatu'l-Kubra, ÝN/504
5- Stfetu's-safve, 1/190
6- Tehzîbu't-tehzib, îll/414
7- Tarihu't-Taberî, 11/619; ÝH/124,181; IV/192. (Darul-Maarif baskýsý), Ayrýca
onuncu cüzün fihristlerine bakýnýz).
8- Tehzîbu Ýbn Asakir, VI/4
9- Ýbn Hîþam, es-Sîre (fihristlere bakýnýz).
10- Hayatu's-Sahabe, dördüncü ciltteki fihristlere bakýnýz,1
Dr. Abdurrahman Re’fet el-Bâþâ, Sahabe Hayatýndan Tablolar, Uysal Kitabevi: 1/248-253.