Güncel Dini Haberler
Pages: 1
Bari bir dua... By: ehlidunya Date: 07 Aðustos 2011, 00:44:40
Ahmet Kurucan   
Bari bir dua...
Her þeyin bir vakti vardýr ve o þey vaktinde yapýlýrsa bir mana ifade eder.

Susuzluktan çatlayan bir hayvana öldükten sonra su vermek ne mana ifade eder ki? Namazýn bir vakti vardýr; vaktinde kýlýnýrsa namaz "eda" adýný alýr ve insan sorumluluktan kurtulur. Vakti geçtikten sonra kýlýnan namazýn adý "eda" deðil "kaza"dýr. Sorumluluktan kurtulup kurtulamadýðýmýz ise hakiki manasýyla ötede belli olur. Baþka bir anlatýmla, husuf ve küsuf namazlarý Ay ve Güneþ tutulmasý esnasýnda kýlýnýr. Çünkü Güneþ ve Ay tutulmasý, bu namazlarýn vaktidir.

Bu örneklerle bir yere varmak istiyorum; musibetler, duanýn hususi vakitleridir. Hususi derken kastým; insan, hayatýnýn her bir saniyesini, her bir salisesini dua ile geçirebilir; o ayrý mesele; ama musibetler, sebepler üstü münacatýn adý olan duaya öncelik verilmesini gerektiren zaman dilimleridir.

Musibet ve dua zaviyesinden içinde yaþadýðýmýz zaman dilimine global bir gözlükle bakýldýðýnda þunu demek mümkündür o zaman; insanlýða ve özellikle Ýslam dünyasýna musallat olan musibetler öylesine çok, öylesine her yeri kaplamýþ ki 24 saatin 24 saatini de 'dua vakti' deyip dua ile deðerlendirsek sezadýr. Bunlar öylesine büyük musibetler ki ne bir fert olarak benim, senin, onun ne de maddi güçlerini birleþtirseler de umumi olarak Müslümanlarýn bunlarý aþmasý, þeytani oyunlarýn üstesinden gelmesi imkân dâhilindedir. Bunlarý aþmak ve sahil-i selamete çýkmak ancak ve ancak Müsebbibu'l-Esbab olan Allah'ýn havl ve kuvveti ile mümkündür. Suriye'de yaþanan insanlýk dramýný, Somali'de, Kenya'da, Uganda'daki kýtlýk felaketini nasýl aþacaksýn? Türkiye'de hayatýn dört bir yanýnda yaþanan onca olumsuzluklara fert olarak nasýl "hemen" çözüm bulacaksýn?

Ýþte bütün bunlar bizi inanan insan olarak sebeplere riayetle birlikte duaya sevk eden, sevk etmesi gereken hakiki amiller deðil midir? Biz bütün bunlarýn Allah'a karþý sergilenecek hakiki kulluk tavrýyla aþýlacaðý inancýnda deðil miyiz? Ayný istikametteki sorularý uzatmaya gerek yok; çünkü cevabý belli bu sorularýn. Ýmanýn tadýný tatmýþ her Müslüman'ýn bu sorulara vereceði cevap bellidir ve aynýdýr; amenna.

Ýyi ama amenna diyerek iman ettiðimizi haykýrdýðýmýz bu mesele karþýsýndaki tavrýmýz nedir? Madem inanýyoruz, neden dua yapmýyoruz? Dikkat edin bu benim sorum; Hocaefendi'nin ayný yerde sorusu ise daha farklý: "Madem inanýyorsunuz, neden dua ederken çatlayýp ölen kiþi yok aranýzda? Sabahlara kadar yana yakýla dualarla gecelerini tüketen, aðlamaktan ciðeri kavrulmuþ, gözyaþý pýnarlarý kurumuþ sima göremiyorum."

HAKÝKÝ MANADA ÝNANSAYDIK...

Utanarak da olsa, sýkýlarak da olsa cevabýný ben vereyim müsaadenizle bu sorularýn; çünkü biz inanmýyoruz. Ýnanýyoruz desek de, inanýyoruz gözüksek de, yukarýdaki paragraflarda olduðu gibi bu inancýmýzý kâðýtlara döksek de, hakiki manada inanmýyoruz; inansaydýk sorularla iþaret edilen yerde olurduk. Hakiki manada inansaydýk dünyanýn dört bir yanýnda zuhur eden ve her gün bunlara bir yenisi ilave edilen problemler karþýsýnda dua, dua, dua der inlerdik. Týpký kendisinin inlediði gibi.

Farkýndayým; siyah beyaz mantýðý ile yaklaþtým hadiseye. Doðrudur; çünkü bir þey ya siyahtýr ya da beyazdýr bazý meselelerde. Ortasý yoktur; gri tonlar bulunmaz orada. Bu meselede de böyle. Madem inanýyorsun duanýn gücüne; amelinle onu isbat edecek, inandýðýný göstereceksin. Aksi halde inanmýyorsun demektir, inanman gerektiði ölçüde.

Sebepler planýnda beþer olarak alýnacak önlemler bir tarafa, sebepler üstü bir güçle, yani ancak Allah'ýn havl ve kuvvetiyle aþýlacak bir problem geldi huzura. Aslýnda daha önce de gelmiþ o mesele. Karar aþamasýna gelindiði için tekrar gündeme geldi. "Herkes dua etsin demiþtik ama ediyor mu acaba?" diye sordu salonda bulunanlara. Kýsa bir sessizlik oldu; ne 'evet' ne 'hayýr' cevabý yükseldi salondan. "Istýrabýný duyacaksýnýz ki edesiniz." dedi ve ses tonunu yükseltip bir ülke ismi söyleyerek, "Orada bir zamanlar var olan bir problem karþýsýnda tam 5 yýl aðladým ben. Otururken aðladým, ayakta iken aðladým, yürüme bandýna bindim aðladým, indim aðladým. O imkânlarýn bizlere sunulmasý Allah'ýn bir lütfuydu. Hata yapýldý; ama hakkýmýz yok ki! Þakasý yok bu iþin."

Meþhur sözdür; zirvelerde kar, bora, fýrtýna çok olur derler. Alýn size yeni bir fýrtýnalý zemin; hem de hava günlük güneþlik iken. Haydi, tutunun bakalým o zirvede bu kar, bora, fýrtýna atmosferinde þimdi.

"Bari bir dua!" sözleri bozdu kýsa süren sessizlik ortamýný. Bir daha, bir daha "Bari bir dua!" seslerini duydu salon: "Benim aðzýmýn tadý kaçtý. Dersi kesip kalkýp içeri gidesim geliyor. Kalkýn gidin hacet namazý kýlýn ve þu büyük musibet için gözyaþlarýnýzla birlikte dua dua yalvarýn."

Buraya kaydedip etmemede tereddüt ettim bir an ama devamýný da söyleyeyim: "Yarý þaka yarý ciddi" dedi önce ve ardýndan "geceleri kalkmayan, gözyaþlarý ile yalvarmayan gelmesin bu salona."

Biz bu manzaranýn yaþandýðý gün tefsir dersinde Hz. Musa'nýn Maide Sûresi'nde anlatýlan vakasýný okuyorduk. Orada kavmi diyor ki Hz. Musa'ya: "Sen ve Rabb'in git savaþ; biz burada oturuyoruz."

ÞÝMDÝ DE SURÝYE

Bu hadiseden sonra uzun uzadýya düþündüm, duaya, duanýn yaptýrým gücüne inandým deyip inandýðýmýzý geceleri kalkarak, yana yakýla, gözyaþlarýyla yaptýðýmýz dualarla göstermeyen, gösteremeyen bizler acaba Hocaefendi'yi duada da yalnýz mý býrakýyoruz dedim kendi kendime. "Bari bir dua!" nidalarý onun için miydi acaba?

Bitirmek istiyorum ama bir þey daha ilave edeyim; böyle bir çýkýþ olur bugünlerde diyordum ben. Hatta daha öte, 'hastalanýp yataða düþmese' temennisinde bulunuyordum. Çünkü 1979'da Rusya'nýn Afgan iþgali sýrasýnda yataklara düþmüþtü anlatýlanlara göre. 20 Ocak Azerbaycan katliamýnda Müslümanlarýn hunharca öldürülmesi esnasýnda Ýzmir Hisar Camii'nde bayýlmýþtý; "Bir dua ile olsun kardeþlerinize yardýma koþamaz mýsýnýz?" sözlerini söylerken. 1992'de bizzat yaþadýðým Bosna katliamýnda günlerce yataktan kalkamadý yaþadýðý ýstýraptan dolayý. Yakýnlarda cereyan eden Pakistan depreminde ayný manzarayý yaþadýk, ayný iniltileri duyduk. Þimdi de Suriye vardý. Zaten bana "keþke yataða düþmese" temennisinde bulunduran da iþte bu Suriye olaylarýydý. "Bari bir dua!" serzeniþinde hem Suriye hem de bahsini ettiðim olay baþat rolü oynuyordu.

Yukarýda "Bir daha, bir daha 'bari bir dua!' seslerini duydu salon" dedim. Salon duydu; doðru ama salondakiler duydu mu acaba? Siz de bu yazýyý okumakla salondakilerden biri olduðunuzun farkýndasýnýzdýr umarým.

 


radyobeyan