Sahabe Hayatýndan Tablolar
Pages: 1
Sabit El Ensari By: seymanur K Date: 05 Aðustos 2011, 13:44:01
SABÝT ÝBN-Ý EL-ENSARÝ


«Sabit ibn-Ý Kays'ýnkÝ   hariç,  ölümünden  sonra yaptýðý vasiyeti yerine  getiri­len   hiç  kimse  yoktur».

Sabit ibn-i Kays el-Ensarî, Hazrec kabilesinin beðenilen ve Yes-rîb'in sayýlý  kiþilerindendi.

Ayrýca o, zekî, hazýr cevap, gür sesli ve güzel konuþan biriydi Konuþtuðu zaman, konuþmacýlara üstün gelir, dinleyicileri de büyü­lerdi.

O, Yesrîb'de Ýslâm'a ilk girenlerdendi. Mekkelî genç davetçi Mus'âb ibn-i Umeyr'in güzel sesiyle okuduðu Kur'ân ayetlerini dinle­yince, onlarýn etkisinde kalmýþtý.

Böylece Allah, onun göðsünü imana açmýþ, derecesini yüceltmiþti.

Rasûlüllah, (s.a.v.) muhacir olarak Medine'ye geldiðinde Sabit ibn-i Kays, büyük bir süvari grubuyla, onu ve arkadaþý Ebu Bekr'i gü­zelce karþýlamýþ, Hz. Peygamber'in önünde belið bir konuþma yapmýþ­tý. Bu konuþmasýna Allah'a hamd ve sena, Peygamber'ine salât ve se­lâmla baþlamýþ ve þu sözlerle son vermiþti:

«— Ya Rasûlallah! Biz, canlarýmýzý, çocuklarýmýzý ve kadýnlarýmý­zý koruduðumuz gibi seni koruyacaðýmýza söz veriyoruz. Bunun karþý­lýðý olarak bize ne var?»

Rasûlüllah (s.a.v.) da:

«— Cennet...» diye cevap vermiþti.

Cennet kelimesini duyunca, oradakilerin yüzleri sevinç ve mem­nuniyetten parlamýþ:

«— Kabul ettik, ya Rasûlallah... Kabul ettik, ya Rasûlallah!» de­miþlerdi.

Rasûlüilah (s.a.v.) Hassan ibn-i Sabit'i þairi yaptýðý gibi, o günden itibaren  Sabit ibn-Ý Kays'ý  da  hatibi  yapmýþtýr.

Rasûlüllah'Ia [s.a.v.) övünme yarýþýna girmek veya onunla müna­zarada bulunmak için arap hatip ve þair heyetleri geldiðinde Rasûlül­lah (s.a.v.) hatiplerle yarýþmasý için Sabit ibn-î Kays'i þâirlere karþý övünmesi için de Hassan ibn-i Sâbit'i  görevlendirdi.

Sabit ibn-i Kays, imaný köklü, takvasý katýksýz, Rabbinden çok kor­kan ve Allah'ýn gazabýný   çekecek  her  þeyden çok  sakýnan  bir  mü'-.

Bir gün Rasûlüilah [s.a.v.) onu, korkudan titrerken ve üzüntülü bir halde gördü:

«— Neyin var Ebû  Muhammed?» dedi.

—  Mahvolmuþ  olmaktan korkuyorum»   diye  cevap  verdi.

«— Niçin?»

«— Azîz ve Celîl olan Allah, yapmadýklarýmýzla övülmeyi isteme­memizi emretti. Halbuki ben kendimi övülmeyi seviyor görüyorum. Allah bize büyüklenmeyi yasakladý ama ben kendimi beðendiðimi zan­nediyorum».

Rasûlüllah  (s.a.v.) onun   korkusunu yatýþtýrdýktan sonra:

«— Sabit! Övülmüþ olarak yaþamaya, þehîd olmaya ve Cennet'e girmeye razý olmaz mýsýn?» dedi.

Sabit'iýî yüzü bu  müjdeyle parladý:

«— Evet, isterim ya Rasûlaliah. Evet ya Rasûlallah!..'

«— Ýþte bunlar senin için var.»

«Ey iman edenler! Peygamber'in sesini bastýracak þekilde yük­seltmeyin. Farkýna varmadan, iþlediklerinizin boþa gitmemesi için, Peygamber'e birbirinize  baðýrdýðýnýz  gibi  yüksek sesle  baðýrmayýn»

[1]mealindeki âyet nazil olduðu zaman, çok sevmesine ve aþýrý tut­kunluðuna raðmen. Sabit ibni-Kays Rasûlüllah'ýn (s.a.v.) meclislerine katýlmayýp evine çekildi. Sadece namaz için evden çýkýyordu. Peygam­ber onu arayýp bulamayýnca:

«— Kim bana ondan haber getirir?» dedi, Ensar'dan birisi: «— Ben getiririm, ya Rasûlallah» diye cevap verdi.

Ensarli zat aramaya gittiðinde onu üzgün ve baþý önüne eðik bir vaziyette  buldu:

«— Nasýlsýn?  Ebu  Muhammedi» dedi.

«—Kötüyüm», dedi.

«— Neden?»

«~ Biliyorsun, benim sesim gürdür. Çoðunlukla sesim, Rasûlui-lah'm (s.a.v.) sesinin üstüne çýkar. Bildiðin gibi, bu konuda ayet indi. Ben iþlediklerimin boþa gittiðini ve cehennemliklerden'olduðumu zan­nediyorum...»

O zat Rasûlüllah'ýn (s.a.v.) yanýna dönüp gördüklerini ve duyduk­larýný  ona haber verdi. Rasûlüîlah:

«— Git ona þöyle söyle:  Sen cehennemlik deðilsin. Cennetliksin.»

Bu, Sabit için hayatý boyunca duymak istediði en büyük müjd

Sabit Ýbn-Kays, Bedir hariç bütün olaylarda Rasûlullah'la (s.a.v. beraber olmuþtur. Peygamber'in müjdelediði þehitliði elde etmek için kendini harbin tehlikelerine atmýþtýr. Ama her defasýnda, tam yaklaþ­mak üzereyken onu kaçýrýyordu... Bu, Hazreti Ebu Bekr zamanýnda müslümanlarla Müseylimetu'l-Kezzab arasýnda yapýlan savaþlara kadar sürdü.

O sýrada, Ensarlý askerlerin komutaný Sabit Ýbn-i Kays, Muhacir-lerinki Ebu Huzeyfe'nin azatlý kölesi, Salim, bütün ordunun komutaný da Halid Ibnu'l-Velîd idi, Çarpýþmalarýn çoðunda üstünlük Müseylime ve adamlarýnýn lehine, müslümanlarm aleyhine idi. Hatta onlar, Ha-lid'in çadýrýna saldýrýp hanýmý Urnmu Temîm'i öldürmek üzereydiler. Çadýrýn iplerini kesip paramparça etmiþlerdi. Sabit Ýbn-i Kays o gün, müslümanlarm gevþekliðinden ve birbirlerini suçlamalarýndan dolayý üzüntü verici þeylere þahid olmuþtu...

Þehirliler  köylüleri   korkaklýkla  suçluyorlar. Köylüler de, þehirlilerin iyi savaþmadýklarýný ve harbin ne demek olduðunu bilmedikleri­ni söylüyorlardý...

Öyle olunca Sabit, ölmeye hazýrlanýp kefenini giydi. Þehîdlerin falan önünde durdu ve þöyle konuþtu:

«„ Ey müslümanlar! Biz, Rasûlüllah'ýn (s.a.v.} yanýnda böyle sa­vaþmýyorduk. Düþmanlarýmýza, size karþý cesaret gösterme alýþkanli-jðýný vermeniz ne kötü... Kendinizi, onlar için savaþtan vazgeçmeye alýþtýrmanýz ne kötü...»

Sonra gözünü semâya dikip þöyle dedi:

„— Allah'ým! Ben sana karþý, þunlarýn (Müseylime'yle taraftarla­rýnýn) getirdiði þirkten uzaðým. Sana karþý, þunlarýn (müslümanlarý yaptýklarýndan da uzaðým.»

Þu mübarek zatlarla, ei-Bera ibn-i Malik el-Ensarî, Hz, Ömer'in kardeþi Zeyd îbn-i Hattab'la, Ebû Huzeyfe'nin azatlý kölesi Saiim'ie ve diðer mü'minlerle birlikte omuz omuza dövüþmek üzere aslan gibi hü­cuma geçti.

O, müslümanlarm kalplerini hamiyet ve azimle, müþriklerin kalp­lerini de korkuyla dolduran bir dövüþ çýkardý.

Her yerde, her türlü silâhla dövüþerek düþmanlarýn gücünü kýrdý. Allah'ýn sevgilisi Rasûlüllah'ýn (s.a.v.) müjdelediði ve Allah'ýn ona tak-i dir ettiði þehîdüðe ve onun elinde müsfümanlar için gerçekleþtirdiði, zafere sevinerek savaþ alanýnda yere yýkýldý...»

Sabit'in üzerinde kýymetli bir zýrh vardý, Müslümanlardan birisi ya­nýna geldi, üzerinden zýrhý çýkarýp aldý.

Þehîd düþtüðünün ertesi gecesi, müslümanlardan birisi Sabit'i rü­yasýnda gördü. Sabit, o adama þöyle dedi:

«— Ben Sabit ibn-i Kays'im. Beni tanýdýn mý

 «— Evet.»

«— Sana bir vasiyet yapacaðým. Bu bir rüyadýr deyip geçme. Yok­sa onu kaybedersin... Dün öldürüldüðümde, müslümanlardan þöyle þöyle birisi yanýma geldi ve zýrhýmý alýp falan taraftaki kýþlanýn çok uzaðýnda bulunan çadýrýna götürdü ve kendine ait bîr kazanýn altýna koydu. Kazanýn üzerine de bir deve palaný attý. Halid ibnu'l-Velîd'e git ve ona: Zýrhý almasý için birisini o adama göndermesini söyle. Zýrh, hâlâ yerinde durmaktadýr. Sana baþka birþey daha vasiyet edeceðim: Bu, uyku uyuyan birisinin gördüðü rüyadýr demekten sakýn yoksa onu kaybedersin, Halîd'e: Medine'deki Rasûlüllah'ýn {s.a.v.) Halîfesine gel­diðin zaman ona, Sabit Ýbn-i Kays'ýn þu kadar borcu var. Kölelerinden falan ve falan azâd edilmiþtir, de. O, borcumu ödesin ve iki kölemi serbest býraksýn.»

Adam uyanýnca, Halîd'e gidip baþýndan geçenleri ona anlattý... Halîd birisini, zýrhý getirmesi için o adama gönderdi. Gönderdiði adam, zýrhý yerinde buldu ve onu getirdi.

Halîd Medine'ye dönünce, Sabit ibn-i Kays'la ilgili hadiseyi ve onun vasiyetini Ebû Bekir'e anlattý. Hz. Ebû Bekir de onun vasiyetini yerine getirdi.

Ne önce, ne de sonra Sabit'inki hariç, ölümünden sonra, vasiyeti yerine getirilen hiç kimse bilinmemektedir...

Allah, Sabit ibn-i Kays'tan razý olsun ve onu razý etsin. Onun ma­kamýný a'lây-i Ülîyyîn'de [yüksek makamlarýn en yükseðinde) kýlsýn...[2]


 

 



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Hucurat sûresi, âyet: 2

[2] Kaynaklar:

1- El-Ýsabe, biyografi no: 904,

2- EI-Ýstiab  (eMsabe'nin  hamiþinde), 1/192,

3- Tehzibu't-tehzîb, K/12.

4- Fethu'l-Barî, VI/405.

5- Ez-Zehebî, Tarihu'I-ÝsIâm,  1/371,

6- Hayatu's-sahabe  (Dördüncü ciltteki fihristlere bakýnýz).

7- EI-Beyan ve't-tebyin, 1/201, 359,

8- Sîretu Ýbn Hîþam, 11/152, 111/318, ÝV/207.

9- Huseyn Heykel, es-Sýddik, s. 160.

10- Siyeru a'lami'n-nubela.

11- Usdu'l-ðabe,  I/275 veya biyografi no: 569.

Dr. Abdurrahman Re’fet el-Bâþâ, Sahabe Hayatýndan Tablolar, Uysal Kitabevi: 1/350-354.


radyobeyan