Ebu Hurayra Ed Devsi By: seymanur K Date: 05 Aðustos 2011, 13:39:42
EBU HURAYRA ED-DEVSÎ
«Ebû Hurayra, müslümanlar için Rasûluliah'ýn (s.a.v.) 1600'den fazla hadisini ezberlemiþtir». [1]
Rasûlüllah'm (s.a.v.) ashabýndan olan bu parlak yýldýzý tanýdýðýnýzdan hiç þüphe yok.
Hem Ýslâm ümmeti içinde Ebû Hurayra'yý tanýmayan birisi var rni
ki?
Halk, Cahiliyye devrinde onu «Abduþerns: Güneþin kulu» diye çaðýrýrdý. Allah ona Ýslâm'ý lütfedip, Hz. Peygamber'le karþýlaþmak þerefine nail edince, Rasûîüllaht s.a.v.) ona:
«— Adýn ne senin?» diye sordu, O da:
<— Abduþems». dedi. Rasûlüllah; (s.a.v.)
«— Hayýr, Abdurrahman [Rahmân'ýn kulu)» dedi.
«— Evet, Abdurrahman, Anam Babam sana feda olsun, ya Ra-sûlellah!»
«Ebû Hurayra» künyesinin veriliþi de þöyledir:
Çocukluðunda, oynadýðý küçük bir kedisi vardý. Akranlarý ona: Ebü Hurayra (küçük kedinin babasý, yani kediyi çok seven) diye seslenmeye baþladýlar. Böylece bu ismi meþhur oldu ve hatta asýl ismini unutturdu.
Ebû Hurayra'nýn yollarý Resûlüllah'ýn (s.a.v.) yollarýyla birleþince, Rasûlüllah (s.a.v.) gösterdiði ilgi ve sevgisinden dolayý ekseriya ona, Ebû Hirr (erkek kedi babasý) diye hitap ederdi. Ebû Hurayra; «Ebû Hirr»i «Ebû Hurayra»ya tercih eder ve þöyie derdi:
«—Dostum Rasûlüllah bana böyle hitap etti. Hem «Hirr» erkektir, Hurayra ise diþidir. Erkek diþiden daha iyidir,
Ebû Hurayra, et-Tufeyl ibn-i Amr ed Devsî'nin aracýlýðýyle müslü-man olmuþtu. Hicret'ten sonra, kavminden bir grupla Medine'ye, Ra-sûlüllah'in (s.a.v.) yanýna heyet halinde gidinceye kadar altý yýi Devs
topraklarýndan ayrýlmadý.
Devs'ii genç, Rasûlüilah'ýn (s.a.v.) hizmet ve sohbetine sarýldý. Mescidi ev, Hz. Peygamber'i öðretmen ve önder edindi. Çünkü Hz. Peygamber saðken, çoluk çocuðu yoktu. Sadece, müþrik olarak kalmakta ýsrar eden yaþlý bir annesi vardý, Ebû Hurayra annesine acýdýðý ve onun iyiliðini düþündüðü için, onu Ýslâm'a davet ediyordu ama o, Ýslâm'dan yüz çeviriyordu. Böyie olunca, Ebû Hurayra üzüntüsünden yüreði parça parça olmuþ bir halde yanýndan ayrýldý.
Bîr gün, annesini Allah'a ve Rasûlü'ne imana davet etti. Annesi de Hz. Peygamber hakkýnda üzücü ve can sýkýcý bir lâf etti.
Ebû Hurayra aðlaya aðlaya Rasûlüllah'a ts.a.v.) gitti. RasûlüMah (s.a.v.) ona:
«— Niçin aðlýyorsun, Ebû Hurayra?» dedi.
«— Ben annemi býkýp usanmadan Ýslâm'a davet ediyorum ama o kabul etmiyor. Bugün yine ona davette bulundum. Bana senin hakkýnda hoþuma gitmeyen þeyler söyledi. Annemin gönlünü Ýslâm'a meylettirmesi için Azîz ve Ceiîi olan Allah'a dua et.»
Hz. Peygamber, annesi için dua etti; Ebû Hurayra anlatmaktadýr:
«—:: Eve gittim. Kapýnýn kapalý olduðunu gördüm. Evden su þýrýltýsý geliyordu. Ýçeri girmek istediðimde annem:
— Dur, girme Ebû Hurayra!... dedi. O giyinince: "— Gir», dedi. Ben de girdim.
«— Eþhedü en lâ ilahe illallah ve eþhedü enne Muhâmmeden âbduhu ve resûlüh». dedi.
«Bir saat önce üzüntüden aðlarken, bu defa da sevinçten aðlayarak Rasûlüllah'a (s.a.v.) geri gittim ve þöyle dedim:
«— Müjde ya Rasûîellah... Allah duaný kabul etti ve.annem müs-lüman oldu...»
Ebû Hurayra Hz. Peygamber'i etine ve kanýna iþleyen bir sevgiyle sevmiþtir. Rasûluüah'a (s.a.v.) bakmaya doyamaz ve þöyle derdi:
«— Rasûlullah'tan (s.a.v.) daha güzel ve daha parlak hiçbir þey görmedim. Yüzü adeta güneþ gibiydi».
Kendisine Peygamber'iyle sohbet etmeyi ve dînine girmeyi lütfettiði için Allah'a ham.dederek þöyle derdi:
«Ebu Hurayra'yý Ýslâm'a ileten Allah'a hamdolsun.
Ebu Hurayra'ya Kur'ân-ý öðreten Allah'a hamdolsun.
Ebu Hurayra'ya Muhammed'ie sohbet etmeyi lütfeden Allah'a hamdolsun!»
Ebu Hurayra, Rasûlüllah'a (s.a.v.) düþkün olduðu gibi Üme de düþkündü. Ýlim onun en büyük idealiydi.
Zeyd Ýbn-i Sabit anlatmaktadýr.
«— Ebu Hurayra ve bir arkadaþýmla birlikte mescidde Allah'a dua ederken Rasûlüllah çýka geldi. Bi2im bulunduðumuz tarafa yönelip aramýza oturdu. Biz susunca þöyle dedi:
«— Biraz önce yaptýðýnýza devam edin».
Arkadaþýmla ben Ebu Hurayra'dan önceAllah'a dua ettik-. Rasûlüllah (s.a.v.) duamýza amîn dedi.
Daha sonra Ebu Hurayra dua etti:
«— Allah'ým! Ben senden arkadaþlarýmýn istediklerini istiyorum. Ayrýca senden unutulmayan bir ilim istiyorum...» Rasûlullah: (s.a.v.)
«—Amîn», dedi. Bunun üzerine biz:
«— Biz de Allah'tan unutulmayan bir ilim istiyoruz», dedik. Ra-sûMlah: (s.a.v.)
«— Bu konuda Devsli delikanlý sizi geçti», dedi.
Ebu Hurayra ilmi kendisi için istediði gibi baþkalarý için de istemiþtir...
Ýþte bunun misali:
Bîr gün o Medine çarþýsýna gitmiþti. Halkýn dünya iþlerine dalmalarý ve ticarete kapýlmalarý onu endiþelendirdi. Tepelerine dikilip þöyle dedi:
«— Ey Medîne haikî! Sizi aciz býrakan nedir?!!» «— Bizim ne acizliðimizi gördün, ya Ebu Hurayra?!»
«— Siz buradasýnýz ama Rasûlullah'ýn (s.a.v.) mirasý taksim ediliyor... Siz gitmiyor musunuz? Payýnýzý almýyor musunuz?!»
«—Nerede, Ebu Hurayra?
«— Mescidde».
Hemen yola çýktýlar. Dönünceye kadar onlarý bekledi. Onlar geri dönüp geldiler:
«— Ebu Hurayra! Mescide gittik. Ýçeri girdik ve taksim edilen hiçbir þey görmedik».
«— Mescidde hiç kimseyi görmediniz mi?»
«— Namaz kýlan, Kur'an okuyan ve aralarýnda helâli ve haramý tartýþan bazý kimseler gördük...»
«— Yazýklar olsun size... Ýste bunlar Hz. Muhammed'in mirasýdýr.»
Kendini ilme ve Rasûluliah'm (s.a.v.) sohbetlerine vermesi sebebiyle. Ebu Hurayra, hiç kimsenin katlanmadýðý açlýk ve yaþama zorluðuna katlanmýþtýr.
Bizzat kendisi anlatmaktadýr:
«— Çok acýktýðýmda, beni evine götürüp doyurmasý için Rasûlullah'ýn ashabýndan birine, bildiðim halde Kur'ân'dan bir âyeti sorardým.
Bir gün çok acýkmýþtým. Karnýma bir taþ baðlayýp sahabenin geçeceði yola oturdum. Önce Ebu Bekr geçti. Allah'ýn Kitabýndaki bir âyeti sordum. Bunu, sýrf beni evine davet etsin diye sormuþtum. Ama davet etmedi. Arkasýndan Ömer Ýbnu'l-Hattab geçti. Âyeti ona da sordum ve o da davet etmedi. Nihayet Rasûlullah (s.a.v.) geldi. Aç olduðumu anladý:
«—Ebu Hurayra?»
«— Evet ya Rasûleüah!»
Peþine düþtüm, birlikte eve girdik. Ýçinde süt dolu bir bardak gördü ve ailesine þöyle dedi:
«— Nereden geldi bu sîze?!»
«— Onu sana, falan kiþi gönderdi», dediler.
«— Ebu Hurayra! Suffe ehline git ve onlarý çaðýr». Beni, onlara çaðýrmaya göndermesi hoþuma gitmedi ve dime:
«— Bu süt, Suffe ehline ne yeter?!» dedim.
Halbuki beni kendime getirecek bir çorba içeceðimi ve geri döneceðimi umuyordum. Suffe ehlinin yanýna geldim ve onlarý çaðýrdým, Suffe ehli geldi. Onlar oturunca Rasûlullah: (s.a.v.)
"— Al Ebu Hurayra, onlara ver», dedi.
Hepsi kana kana içinceye kadar onlara verdim. Bardaðý Rasû-lullah'a (s.a.v.) vermek için aldým. Gülümseyerek bana baktý:
«— Ýkimiz kaldýk deðil mi?» dedi.
« Evet, ya Rasûlellah!»
,,_ iç» dedi. Ýçmeye baþladým. O, devamlý iç diyordu, ben de içmeye devam ediyorum. Sonunda:
«— Seni hak ile gönderene yemin olsun, artýk boðazýmdan geçmiyor...»
Bardaðý alýp geri kalanýný da o içti...
Bunun üzerinden uzun bir zaman geçmeden müslümanlara nîmet-ier ve fetih ganimetleri yaðdý, Ebu Hurayra'nin da parasý, evi barký ve çoluk çocuðu oldu...
Ancak bütün bunlar o deðerli zattan hiçbir þeyi deðiþtirmedi. Çoðu zaman þöyle derdi:
«— Yetim olarak büyüdüm, yoksul olarak hicret ettim. Karýn tokluðuna, Gazevan kýzý Büsra'nýn uþaðý oldum. Yol esnasýnda konakladýklarýnda hizmetlerini görüyor, yol yürürlerken develerini sürüyordum. Sonunda Allah bana Büsra'yla evlenmeyi nasip etti.
Dini bir nizam, Ebu Hurayra'yi da imam (idareci) [2] yapan Allah'a hamdoisun».
Ebû Hurayra, Muavîye ibn-i Ebî Sufyan tarafýndan birkaç defa Me-dîne'ye vah olarak tayin edilmiþtir. Valilik onun güzel karakterinden ve iyi 'kalpliliðinden hiçbir þeyi deðiþtirmemiþtir.
Vali iken Medine yollarýndan birinden geçmiþti. Sýrtýnda ailesi için odun taþýyordu. Sa'lebe ibn-i Mâlik'Ie karþýlaþtý ve ona:
«— Ey ibn-i Mâliki Emir için yolu geniþlet», dedi. O da þöyle cevap verdi:
«—Allah sana merhamet etsin. Bütün bu alan sana yetmez mi?» «— Emir ve sýrtýndaki odunlar için yolu geniþlet yeter».
Ebû Hurayra geniþ ilmine ve iyi yürekliliðine takvayý da eklemiþti. Gündüz oruç tutar, gecenin ilk üçte birinde önce kendisi namaz kýlar, sonra hanýmýný uyandýrýr, gecenin ikinci üçte birinde de hanýmý namaz kýlardý. O da kýzýný uyandýrýr, geri kalan üçte birinde de kýzý namaz kýlardý.
onun evinde ibâdet kesilmezdi.
Ebû Hurayra'nm zenci bir cariyesi vardý. Cariye ona kötü davranýp ailesini üzdü. Ebû Hurayra ona vurmak için kýrbacýný kaldýrdý. Sonra vazgeçti ve þöyle dedi:
«— Kýyamet gününde kýsas olmasaydý, senin bizi üzdüðün gibi ben de seni üzerdim. Fakat çok ihtiyâcým olduðu halde, seni bedelini tam ödeyecek kimseye satacaðým (Allah rýzasý için seni serbest býrakacaðým). Þimdi git. Azîz ve Celîl olan Allah için sen serbestsin».
Kýzý, Ebû Hurayra'ya þöyle derdi:
«— Baba! Kýzlar beni ayýplayýp þöyle diyorlar: Niye, baban sana altýn takmýyor».
O da þöyle cevap verirdi:
«— Yavrucuðum! Onlara de ki: Babam beni Cehennem alevinin hararetinden koruyor».
Ebû Hurayra'nm kýzýna zinet takmamasý, onun cimrilik ve paraya düþkünlüðünden deðildi. Zira o, Allah rýzasý için cömert ve eli açýk bir kimseydi.
Mervan ibnu'l-Hakem ona yüz dinar altýn yolladý. Ertesi gün de birisiyle þu haberi gönderdi:
«— Uþaðým, yanýlýp dinarlarý sana vermiþ, halbuki o paralarý ben sana deðil, baþkasýna göndermiþtim»,
Ebû Hurayra þaþýrdý ve þöyle cevap verdi:
«— Yanýmda bir dinarýný bile geceletmeden onlarý Allah yolunda daðýttým. Onlarý maaþýmdan kes».
Mervan bunu sýrf denemek için yapmýþtý. Meseleyi araþtýrdý ve doðru olduðunu anladý.
Ebû Hurayra —hayatý boyunca
—annesine itaatkâr davranmýþtýr. Ne zaman evden çýkmak isterse, onun odasýnýn kapýsýnda durur, þöyle derdi:
«— Es-se!âmu aleyki ve rahmetullahi ve berakâtuh, anneciðim!» «— Ve aleyke's-selâmu ve rahmetullahi ve berakâtuh yavrum!»
«— Küçükken beni büyütüp terbiye etmenden dolayý Allah sana merhamet etsin».
«— Büyüdüðün halde, bana itaat edip iyi davranmandan dolavi, Allah sana da merhamet etsin».
Evine döndüðü zaman da bunu aynen tekrarlardý.
Ebû Hurayra halka, babalarýna itaat ve iyilik etme, onlardan ilgiyi kesmeme konusunda öðüt vermeye çok önem verirdi.
Bir gün, birisi diðerinden daha yaþlý, yanyana yürüyen iki kiþi gördü:
«—-Bu adam, senin neyin olur?» dedi. «— Babam olur».
«— Ona adýyla hitap etme. Önünde yürüme ve ondan önce oturma...»
Ebû Hurayra ölüm yataðýna düþtüðünde aðladý...
Sordular:
«— Niçin aðlýyorsun Ebû Hurayra!»
«— Ben bu dünyanýza aðlamýyorum... Ancak yolculuðun uzak oluþuna ve azýðýn az oluþuna aðlýyorum... Beni Cennet'e veya Cehen-nem'e götürecek bir yolun sonunda durdum. Artýk bilmiyorum, onlarýn hangisinde olurum!!»
Mervan Ýbnu'I-Hakem ziyaretine geldiðinde ona þöyle dedi: «— Allah sana þifa versin Ebû Hurayra!» O da þöyle dedi:
«— Allah'ým! Sana kavuþmak istiyorum. Benim kavuþmamý iste. Bu konuda benim için acele et...»
Mervan evden ayrýldýktan biraz sonra hayata gözlerini yumdu.
Allah Ebû Hurayra'ya bol bol rahmet etsin. O, müslümanlar için, Rasûlullah'ýn (s.a.v.) 1600'den fazla hadîsini ezberlemiþtir.
Allah, Ýslâm ve müslümanlar adýna ona mükâfat versin[3]. --------------------------------------------------------------------------------
[1] Tarihçiler
Ebû Hurayra en çok hadîs rivayet eden salýabilerin baþýnda zikredilir. Ýbnul Cevzî Bakýy Ýbn-i Mahled'in Musned'inde Ebû Hurayra'ya ait 5374 hadis saymýþtýr. Ama Ahmed Ýbn-i Hanbel'in Musned'inde yer alan Ebû Hurayra hadislerinden mükerrer olanlar çýkarýldýðý takdirde 1579 hadisin kaldýðý görülür. Müellifin «1600'den fazla hadîs ezberlemiþtir» ifadesi 1579 sayýsýna yakýn ise de, kesin olarak nereye dayandýðý bilinmemektedir. (Çeviren)
[2] Muaviye ibn-i Ebî Sufyan tarafýndan Medine'ye vali tayin edildiðine Ýþaret etmektedir
[3] Ebu Hurayra hakkýnda geniþ bilgi için aþaðýdaki eserlere bakýnýz:
1- El-Ýsabe (os-Seacle baskýsý), S. 199-207.
2- El-Ýstîab (Haydarabad ed-Deken baskýsý), S. 697-698.
3- Usdu'I-ðabe, V/315-317.
4- TehzÝbu't-tehzîb, XII/262-267.
5- Takrîbu't-tehzîb, H/484.
6- El-Cemu beyne ricati's-sahihayn, 11/600-601,
7- Tecrîdu esmai's-sahabe, H/223.
8- Hýlyetu'I-evliya, i/376-385.
9- Sýfelu's-safve, 1/285-289.
10- TezkÝratu'i-huffaz, 1/28-31.
11- Ýbn Kuteybe, el-Maarif, S. 120-121.
12- Tabakatu'þ-Þa'ranî, S. 32-33.
13- Marifetu'l-kurrai'l-kÝbar, S. 40-41.
14- Þezeratu'z-zeheb, I/63-64.
15- Et-Tabakatu'f-kubra, II/362-364.
16- Ez-Zehebî, Tarîhu'l-Ýslâm, 11/333-339.
17- Ei-Bidaye ve'n-nihaye, S. 103-115.
18-Muhammed Âccac ef-Hatib, Ebu Hurayra (Arap büyükleri dizisinden).
Dr. Abdurrahman Re’fet el-Bâþâ, Sahabe Hayatýndan Tablolar, Uysal Kitabevi: 1/367-375.