Sahabe Hayatýndan Tablolar
Pages: 1
Ebu Cebir By: seymanur K Date: 04 Aðustos 2011, 17:42:19
EBÛ CABÝR ABDULLAH ÝBN AMR ÝBN HARAM

 

Meleklerin gölgesinde dan

Ensar'dan yetmiþ kiþi ikinci Akabe biatmda Resûlüllah'a (s.a.v.) biat ettiklerinde Ebû Cabir Abdullah Ýbn Amr Ýbn Haram bunlardan birisiydi.

Resûlüllah (s.a.v.) onlarýn arasýndan nakiblerini seçtiðinde Abdul­lah Ýbn Amr da nakibierden birisiydi... Resûlüllah [s.a.v.) onu, kav­mi Seleme oðullarýna  nakib yapmýþtý...

O, Medine'ye dönünce, canýný, malýný ve ailesini Ýslâm'ýn hizme­tine vermiþti...

Resûlüllah (s.a.v.) Medine'ye hicret ettikten sonra, Ebû Cabir bü-tün saadetini,  gece gündüz  Resûlüllah'la sohbette bulmuþtu.

O, Bedir savaþma mücâhid olarak katýlmýþ, kahramanlar gibi sa-

Uhud savaþýnda müslümanlar savaþa çýkmadan önce, bu savaþta öleceði ona malûm olmuþtu.

Onu, hiç dönmiyeceðine dair doðru bir duygu kaplamýþtý, Bundan dolayý,  kalbi sevinçten  neredeyse fýrlayýp çýkacaktý.

Oðlu, büyük sahabi Cabir Ýbn Abdillâh'ý çaðýrýp þöyle dedi:

«— Ben bu savaþta mutlaka öldürüleceðimi hissediyorum... Belki de ben, bu savaþta ilk þehid olacak kimselerden olacaðým...

Vallahi, ben geride, Resûlüliah'tan {s.a.v.) sonra, bana senden da­ha sevimli hiç kimseyi býrakmýyorum...

Benim bir borcum varT borcumu benim namýma sen öde. Kardeþ­lerine iyi þeyleri tavsiye et...»

Ertesi günün sabahýnda müslümanlar, emniyet içindeki þehirleri­ne baskýn yapmak üzere kalabalýk bir orduyla gelen Kureyþ'le karþý­laþmaya çýktýlar.

Korkunç bir savaþ oldu. Müslümanlar savaþýn baþýnda çabuk za­fer kazandýklarýný zannettiler. Eðer Resûlüllah'ýn (s.a.v.) kendilerine, yerlerinde kalmalarý ve asla ayrýlmamalarýný emrettiði okçularý Ku-reyþlilere karþý kazandýklarý ani zafer sebebiyle daðýn tepesindeki yerlerini terketmeyip bozulan ordunun ganimetlerini toplamakla meþ­gul olmasalardý, bu  kesin bir zafer  olabilirdi...

Müslümanlarýn arkasýndan tamamen boþaldýðýný görünce hemen kuvvetlerini toplayan bu ordu müslümanlara geriden ani bir saldýn yaptý ve böylece müslümanlarýn zaferi yenilgiye dönüþtü...

Bu þiddetli savaþta, Abdullah îbn Amr dünyaya veda eden ve þe­hit olacak bir kiþi gibi dövüþtü...

Müslümanlar savaþ bittikten sonra þehitlerine bakmak üzere git­tiklerinde, Cabir Ýbn Abdillah da babasýný aramaya gitti... Sonunda onu þehitler arasýnda buldu. Müþrikler, diðer kahramanlara yaptýklarý gibi onun da organlarýný kesip parçalamýþlardý,

Cabir ve ailesinden bazýlarý Ýslâm þehidi Abdullah Ýbn Amr, Ýbn Haram'a aðlamak üzere durdular. Aðlarlarken Resûlüllah (s.a.v.) on­lara uðradý ve þöyle dedi :

«— Ona aðlayýnýz... (Baþka bir rivayette ona aðlamayýnýz) de­nilmektedir.

Melekler kanatlarýyla ona  gölge  yapmaktadýrlar!...»

Ebû Cabir'in  imaný hayret verici ve son derece saðlamdý.

Onun Allah yolunda ölme sevgisi —hatta aþký— arzu ve ideal­lerinin son noktasýndaydý...

Resûlüllah (s.a.v.)   onun þehit  olma konusundaki   aþkýný   tasv eden  büyük bir  haber vermiþti...

ResûlüNah (s.a.v.), oðlu Cabir'e birgün þöyle demiþti:

«— Ya Cabir!

Allah Teâlâ, þimdiye kadar herhangi  birisiyle ancak perde gerisinden  konuþmuþtur...

Babanla  ise yüzyike konuþmuþtur...

Allah Teâlâ ona: 'Ey kulum! Benden  iste sana vereyim1 dedi

Baban da þöyle dedi: 'Ya Rabbi! Senin yolunda ikinci defa öldü­rülmem için beni dünyaya tekrar göndermeni istiyorum...'

Allah Teâlâ ona þöyle cevap verdi:

'Ben daha önce böylelerinin dünyaya geri gönderilmeyecekleri­ni söyledim..

Bunun üzerine baban: 'Yarabbi! Benden sonraki kimselere bize verdiðin nimetleri  bildir'»  dedi.

Allah Teâlâ da þu âyetleri  indirdi:

«Allah yolunda öldürülenleri ölü saymayýn, bilâkis Rabbleri ka­týnda diridirler. Allah'ýn bol nimetinden onlara verdiði þeylerle sevinç içinde nzýklanýrlar, arkalarýndan kendilerine ulaþamayan kimselere, kendilerine korku olmadýðýný ve kendilerinin üzülmeyeceklerini müj­de etmek isterler».  (Al-ü  Ýmran,  169-170).

Uhud'da savaþ bittikten sonra müsiümanlar verdikleri þehidleri arýyorlardý...

Abdullah Ýbn Amr'ýr» ailesi onun cesedini arayýp bulunca, haný­mý kocasýný ve þehid olan kardeþini devesine koyup onlarý gömmek için Medine'ye doðru yönelmiþti. Diðer müslümanlardan bazýlarý da þehitlerini ayný þekilde Medine'ye götürmeye yönelmiþlerdi...

Ancak Resûiüllah'ýn (s.a.v.) sözcüsü yetiþip Resûlüllah'ýn (s.a.v.) þu  emrini onlara  iletti:

«Þehitleri öldürüldükleri yerde gömünüz». Herbiri þehidini geri götürdü,

Peygamber (s.a.v.), Allah'a verdikleri sözlerine sadýk kalan, Al­lah ve Rasûiü için kýymetli canlarýný kurban eden þehid sahabiierinin gömülüþünü görmek için orada bekledi.

Sýra Abdullah Ýbn Haram'ýn gömülmesine gelince Resûlüllah (s.a.v.)  þöyle seslendi:

«— Abdullah Ýbn Amr'la, Amr Ýbnu'l-Cemûh'u ayný kabre gömü­nüz. Çünkü onlar hayattayken çok samimi dosttular...» [1]


 

 

[1] Halil Muhammed Halil, Sahabe Hayatýndan Tablolar, Uysal Kitabevi: 2/48-50.


radyobeyan