Baþyazý
Pages: 1
Onun Yolunda By: reyyan Date: 02 Aðustos 2011, 13:48:11
O’nun Yolunda


Haziran 2009 126.SAYI


Mübarek EROL kaleme aldý, BAÞYAZI bölümünde yayýnlandý.

Cenab-ý Mevlâ, Allah Rasulü s.a.v.’i bize önder olarak seçmiþtir. Yürüyeceðimiz yolu da O’nun vasýtasýyla bizlere göstermiþtir. O’nun sözleri ve yaptýklarý, “Sünnet” dediðimiz ve takip etmemiz gereken yolun bütününe dahildir.

Fahr-i Kâinat Efendimiz s.a.v.’in yaþadýðý yol üzere olmak, istikamet üzere olmaktýr ve din-i mübin olan Ýslâm’ý layýkýyla yaþamaktýr. Nitekim Hak Tealâ, Kur’an-ý Kerim’de bunu teyit edecek þekilde þöyle buyurmuþtur: “(Rasulüm!) De ki, eðer Allah’ý seviyorsanýz bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarýnýzý baðýþlasýn. Allah son derece baðýþlayýcý ve esirgeyicidir.” (Âl-i Ýmran, 31)   

Buradan anlýyoruz ki kiþinin Allah’ý ve Rasulünü sevmesi, onlara itaat etmesi, emirlerine boyun eðmesi demektir. Allah’ýn kulu sevmesi ise ona nimetler vermesi ve onu baðýþlamasýdýr. Bir kiþi hakiki kemalin sadece Allah Tealâ’ya ait olduðunu, kendisinde veya baþkalarýnda görülen kemalin ise Allah’tan olduðunu ve O’nun yardýmý ile geldiðini idrak ettiði zaman muhabbetini de sadece Allah’a ayýrýr. Diðerlerini de O’nun rýzasý için sever. Bu anlayýþ da kiþiyi Allah’a itaat etmeye ve kendisini Allah’a yakýþtýracak iþlere raðbet göstermeye sevk eder.

Aslýnda bu sevgi Hak Tealâ’ya ibadet ederken Rasulullah s.a.v.’e uymayý da zorunlu kýlar. Nitekim yukarýdaki ayet-i kerime bazý kimselerin Allah Rasulü s.a.v.’e “Ey Muhammed, biz Rabbimizi seviyoruz.” demeleri üzerine nazil olmuþtur. Yani sevmek Allah’ýn Elçisi’ne itaat etmeyi gerektirir.

Doðru yol üzere olmak, Sünnet üzere olmak istikamet üzere olmaktýr. Ýstikamet, her þeyin kemal bulup tamamlandýðý bir derecedir. Hayýrlarýn elde edilmesi onunla mümkün olur. Bu dünyadaki imtihaný geçmek de istikametle mümkün olacaktýr. Nitekim hali müstakim olmayan kiþinin gayreti zayi olur, çabasý boþa gider. Bu yüzden Sünnet üzere olmak lazýmdýr.

Ýnsanýn bu yolda baþarýlý olmasý ve gayretinin boþa gitmemesi için kendisine bir rehber seçme zorunluluðu da bundandýr. Bu rehberler mutlaka istikamet üzere olan kiþiler olmalýdýr. Zira Allah’ýn dinini layýkýyla yaþayan ve Rasulullah s.a.v.’in sünnetini yerine getiren insanla birlikte olmak, istikamet yolunda kolaylýk saðlayacaktýr.

Ýmam Kuþeyrî k.s. istikamet hakkýnda þunlarý söyler: “Büyüklerden baþkasý istikamete güç yetiremez. Çünkü istikamet adetleri aþmak, daima hakiki bir sadakat ile Allah Tealâ’nýn huzurunda bulunmaktýr.” Bu, þüphesiz havastan olan insanlara özel bir istikamettir. Zaten, sýradan insanlara ait istikamet hizmettir, denilmiþtir.

Nihayetinde istikamet, Hakk’ýn yardýmýyla hak üzerinde sebat etmektir. Öyleyse kiþinin istikameti mertebesine göre olacaktýr. Bizim yapacaðýmýz þey, doðru bir rehber ile bu yoldan sapmaktan kaçýnmaktýr.

Ýmam Gazalî rh.a. Mükâþefetü’l-Kulûb adlý eserinde þöyle buyurur: “Cenab-ý Hak bir kul için hayýr dilerse, kendisine kusurlarýný gösterir. Basireti keskin olan kiþilere kusurlarý gizli kalmaz. Kusurlarýný gördüðü takdirde, onlarý tedavi imkaný ortaya çýkar. Fakat insanlarýn çoðu kendi kusurlarýndan gafildirler. Bunlar kardeþinin gözündeki çöpü görür, fakat kendi gözündeki merteði görmez. Kim kendi kusurlarýný görmek istiyorsa, nefsin kusurlarýný bilen, gizli tehlikeleri gören bir mürþidin dizinin dibine oturmalý ve nefsin ýslahý hususunda onun hükmünü hakem kabul etmelidir. Onun gösterdiði doðru yola ve nefsin ýslahý konusunda gösterdiði çözümlere tabi olmalýdýr.”

Kötü huylar, insaný sokan bir akrep gibidir. Eðer birisi bize elbisemizin altýnda bir akrep bulunduðunu haber verirse ona karþý minnet duyar ve seviniriz. Akrebin zehri bizim bedenimize zarar verir. Oysa kötü ahlâkýn verdiði hasar kalbe iþler ve bunun ölümden sonra da devam etmesinden korkulur. Ayrýca biz kötü ahlâkýmýzýn bildirilmesini istemez, onu gidermek için gayret göstermeyiz.

Nitekim Allah Rasulü s.a.v. þöyle buyurmuþtur:

“Mümin kiþi þu beþ sýkýntý ile karþý karþýyadýr:
Müminler kendisine haset eder.
Münafýklar ona buðz eder.
Kâfir onunla mücadele eder.
Þeytan onu saptýrmaya çalýþýr.
Nefsi kendisi ile kavga eder.”

Ýnsana bu mücadele içerisinde istikamet kazandýracak ve hatalarýný görmeyi saðlayacak bir mürþide ihtiyaç vardýr. Zira þeytan insan için büyük bir düþmandýr. Hak Tealâ bu mevzuda þöyle buyurmuþtur: “Þeytan onlarý etkisine aldý da kendilerine Allah’ýn zikrini unutturdu. Ýþte onlar þeytanýn yandaþlarýdýr. Ýyi bilin ki þeytanýn yandaþlarý hep kayýptadýrlar.” (Nâs, 4)

Enes b. Malik r.a. da Efendimiz s.a.v.’in þöyle buyurduðunu rivayet eder: “Þeytan, hortumunu insanoðlunun kalbi üzerine koymuþ bekler. Eðer kiþi Allah’ý zikrederse siner ve geri çekilir. Þayet Allah’ý unutursa kalbi tam olarak ele geçirir.” (Heysemî)

Kiþinin tek baþýna mücadele etmekte zorlanacaðý bir diðer þey ise nefstir. Yani kendisidir. Nefsin istek ve arzularý peþinde koþmak kiþiyi helake sürükler. Ayný zamanda insanýn doðru yolu bulmasýný engeller.

Müminlerin Emiri Hz. Ömer r.a.: “Nefsin arzularýna gem vurun. Çünkü nefsanî arzular, insaný þerrin en kötüsüne götüren bir kýlavuzdur. Hakikat nefse aðýr ve acý, yanlýþ olan ise hafif ve hoþ gelir. Ayrýca günahlarý terk etmek, iþlenen günahlara tevbe etmekten daha kolaydýr.” diye buyurmuþtur. Nefsin bu tür aldatmacalarýna karþý hazýrlýklý olmak için bunlarýn farkýnda olmak ve bu hatalarý terk etmek gerekir.

Cenab-ý Mevlâ Kur’an-ý Kerim’de þöyle buyurmuþtur: “Þüphesiz bu, benim dosdoðru yolumdur. Buna uyun. Baþka yollara uymayýn. Zira o yollar sizi Allah’ýn yolundan ayýrýr. Ýþte sakýnmanýz için Allah size bunlarý emretti.” (En’âm, 153)

Ýnsan, gafleti ve bilgisizliði yanýnda bir de nefs ve þeytanla mücadele eder. Bu mücadele içinde de tek baþýna kaldýðýnda doðru yolu bulmasý zor olacaktýr. Hak ile bâtýlý karýþtýracaktýr. Fakat bunun da farkýnda olmayacak, aldanýþ ve gafletle hayatýný geçirecektir.

Ýþte kâmil bir yol göstericinin gerekliliði ve faydasý da bu noktada kendisini belli eder. Bu vesileyle kiþi yalnýzlýktan, tek baþýna mücadele etmekten kurtulur. En güzeli ise rehberini örnek alarak vicdanen daha rahat hareket eder. Kalbini bir huzur kaplar. Yaratýlýþ maksadýna uygun bir hayatý yaþamaya baþlar. Nihayetinde de Allah’ýn izniyle istikamet üzere olur.

Önderimiz, rehberimiz olan Fahr-i Kâinat Efendimiz’in yolunda olmak için, O’nun yolunda yürüyenlerle birlikte yola çýkmak en güzel tercihtir. Onlar dosdoðru yolun rehberleri ve teþvik edicileridir. Artýk ebedi ufuklara gözünü dikmiþ olanlar o rehberleri bulmalý, onlarýn kýlavuzluðunda þevkle, muhabbetle yürümelidir.

Rabbimizin tevfik ve inayeti ile...   


radyobeyan