Hz.Muhammedin Ýslam Daveti
Pages: 1
Akletmeye Davet By: seymanur K Date: 29 Temmuz 2011, 16:20:43
Akletmeye Davet

 

Birkaç müminin kendi aralarýnda konuþup, kararlaþtýrdýklarý eylemden Resulûl-lah'ýn haberi yoktu. Diðer müminlerin de haberi yoktu. O bazý müminlerin, Resu-lüllah'ýn haberi olmadan müþrik liderlere karþý Kur'an okuma kararýný almalarýn­da, kitlesel davet emrinin kendilerini de kapsayacak þekilde genel bir emir oldu­ðunu düþünmeleri etkili olmuþtu. Kabe'nin hemen yanýnda, çevredeki herkesin duyabileceði bir þekilde Kur'an okumanýn bir davet tarzý olduðunu düþünmüþler­di.

Abdullah b. Mes'ud, arkadaþlarýyla verdikleri karar gereði ertesi gün sabah er­kenden Kabe'nin yanma gitti ve beklemeye baþladý. Mekke'nin liderleri baþta ol­mak üzere, birçok kiþinin katýldýðý geleneksel sohbet toplantýlarýndan birisinin baþladýðý bir anda, Abdullah b. Mes'ud olanca sesiyle Rahman sûresini okumaya baþladý:

Rahman ve rahim olan Allah'ýn adýyla.

Merhameti çok olan Allah, Ýnsana Kur'an'i öðretti, insaný yarattý. Ýnsana düþün­meyi ve konuþmayý öðretti. Güneþ ve Ay, O'nun emri gereði, belli bir hesaba göre yörüngelerinde akýp giderler. Yýldýzlar ve bitkiler Allah'a tam bir teslimi­yet içerisindedirler; O'na itaat ederler. Göðü yükselten, her þey için ölçüyü ko­yan O'dur. Ey insanlar! Tüm bunlarýn karþýsýndan ölçü tanýmazlýk edip, denge­yi bozmayýn! Yaptýðýnýz her þeyi adaletle tartýn ve hiçbir ölçüyü eksik tutma­yýn. Allah yeryüzünü bütün canlýlar için geniþletip yaydý; üzerinde meyveler, salkým meyveli hurma aðaçlarý, yapraklý ve kabuklu taneler, hoþ kokulu bitki­ler yarattý. O halde Rabb'inizin bunca nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsi­niz? O Allah ki, insaný ateþte piþmiþ kupkuru bir çamurdan yarattý. Cinleri de dumansýz, saf alevden yarattý. O halde Rabb'inizin bunca nimetlerinden hangi­sini yalanlayabilirsiniz? Allah, mevsimlere göre yer deðiþtiren, doðu noktalarý­nýn da batý noktalarýnýn da Rabbidir. O halde Rabb'inizin bunca nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? Allah, suyu acý ve tatlý iki denizi, birbirine kavuþ­mak üzere salývermiþtir. Fakat aralarýna bir engel koymuþtur; birbirlerine ka­rýþmazlar. O halde Rabb'inizin bunca nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsi­niz? Tatlý ve tuzlu suyu olan bu iki denizden de, inci ve mercanlar çýkar. O hal­de Rabb'inizin bunca nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? Denizlerde daðlar gibi yüzüp giden kocaman gemiler de, O'nun kanun ve emriyle yüzmek­tedirler. O halde Rabb'inizin bunca nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsi­niz? Her þey yok olmaya mahkûmdur. Ancak büyüklük, ihtiyaçsýzlýk ve ikram sahibi olan Allah, daima baki kalacaktýr. O halde Rabb'inizin bunca nimetlerin­den hangisini yalanlayabilirsiniz? Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi O'na el açar ve O'ndan ister. O, her an ayrý bir iþi yaratmakta ve devam ettirmektedir. O halde Rabb'inizin bunca nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? Ey er­kek ve kadýn topluluklarý, kýyamet gününde sizinle meþgul olup gerekeni ya­pacaðýz. O halde Rabb'inizin bunca nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsi­niz? Ey insanlar ve cinler topluluðu! Ölümden ve Allah'ýn azabýndan kurtul­mak için, göklerin ve yeryüzünün çevresini aþýp gitmeye gücünüz yeterse, ge­çip kaçýn bakalým. Ama geçip kaçamazsýnýz, O sizi her yönden kuþatmýþtýr, O'nun hükmünden kurtulamazsýnýz, böyle bir güç ve kuvvet size verilmemiþ­tir. O halde Rabb'inizin bunca nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? [95]

ilk anda ne olup bittiðini anlayamayan müþrik liderler, duyduklarý karþýsýnda donup kaldýlar. Þaþkýnlýklarýný üzerlerinden atýnca, 'Bu Muhammed'in bildirdiði þeyleri okuyor' diyerek aralarýnda konuþmaya 'Ýþte korktuðumuz baþýmýza geldi' di­yerek öfkelerini açýða vurmaya baþladýlar. Öfkeden gözleri döndü. Çýldýrmýþ gibiydiler. Bu cesarete þaþýyor, yapýlan iþi kendilerine karþý giriþilmiþ büyük bir cü­retkârlýk olarak deðerlendiriyorlardý. Onlar þaþkýn ve kýzgýn bir halde olup-biteni anlamaya çalýþýrlarken, Abdullah b. Mes'ud Rahman sûresini okumaya devam et­ti. Müþrik liderler bir süre ne yapacaklarýna karar veremediler. Ýlk þaþkýnlýðý üzer­lerinden atýnca, hep birden yerlerinden kalkýp Abdullah'ýn üzerine yürüdüler. Bü­tün güçleriyle vurmaya ve onu susturmaya çalýþtýlar. Abdullah yediði dayaktan kanlar içerisinde kaldý. Her tarafýndan kan akýyordu. Kendisine adanmýþ adakla­rýn kaný nedeniyle "kana bulanmýþ put' gibiydi. Bu halde arkadaþlarýnýn yanma döndü. Arkadaþlarý biraz korkmuþ, ama daha çok da üzülmüþlerdi. Abdullah'ýn görünüþü gerçekten çok kötüydü. Fakat yüzünde hiçbir þekilde korkmuþ veya yaptýðýndan piþmanlýk duymuþ birisinin hali yoktu. Abdullah'ýn kanlar içerisinde­ki haline üzülen arkadaþlarý, onun þu sözlerini duyunca þaþýrdýlar: ýAllah düþman­larýnýn bu kadar güçsüz ve hakir olduðunu bu günkü kadar hiç anlamamýþtým, ister­seniz ayný þeyi yarýn da yaparým'. Abdullah dayak yemiþ ve bütün vücudu kanlar içinde kalmýþtý, ama bir gerçeði de fark etmiþti: Müþrikler yanlýþ tarafta olmanýn, bâtýla mensup olmanýn acziyetini yaþýyorlardý. Yanlýþýn, haksýzlýðýn, bâtýlýn tara­fýnda olduklarý için de gerçeði ancak kaba kuvvetle susturmaya çalýþýyorlardý. Sal­dýrganlýklarý, öfkeleri tamamýyla zavallýlýklarýnýn, acziyetlerinin sonucuydu.


[95] Rahman: 55:1




radyobeyan