Engeller By: seymanur K Date: 29 Temmuz 2011, 15:59:59
Engeller
Artýk müþriklerin yapacaklarý bir þey kalmamýþtý. Ne Hz. Muhammed'in peygamberliði ve Kur'an'm vahiy oluþu hakkýnda bir kuþku oluþturabilmiþler, ne de durumlarýnýn devamýný saðlayacak tekliflerine uygun karþýlýklar almýþlardý. Her defasýnda kaybeden taraf kendileri olmuþtu. Ne yaparlarsa yapsýnlar Kur'an'ý sustu-ramýyor veya çarpýtamýyor; Resulüllah'ý kendi saflarýna çekemiyorlardý. Ýslâm daveti olanca canlýlýðýyla devam ediyor, her gün birileri islâm'a giriyor, Mekke'de Mekke sisteminin kontrolünün dýþýnda yeni bir kitle oluþuyordu. Ýnsanlar Hz. Muhammed'in davetine daha ilgili olmaya baþlamýþlardý. O'nun okuduðu Kur'an ayetlerini ilgiyle dinliyorlardý. Belki büyük çoðunluðu islâm'a girmiyordu, ama en azýndan Kur'an'a ve Peygambere karþý olumlu düþüncelere, kanaatlere sahip oluyorlardý. Bu ise müþrik eþrafý çýlgýna çevirdi. Resulüllah'ý birilerine bir þeyler anlatýrken veya sesli olarak Kur'an okurken gördüklerinde veya duyduklarýnda öfkeden gözleri dönüyordu. Onlarýn bu tepkilerine, çaresizliðin verdiði öfkenin þiddetine Kur'an þöyle þahitlik yapmaktadýr: 'O inkâr edenler Kur'an'ý iþittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devirivereceklerdi. Hâlâ da kin ve hasetlerinden: 'Hiç þüphe yok o bir delidir' derler. Oysa Kur'an, âlemler için ancak bir öðüttür. [195] (Resulüm) O kâfirlere ne oluyor ki, sana doðru koþuyorlar? Bölük bölük saðýndan ve solundan gelip etrafýný sarýyorlar.[196]
Müþrik liderler her zaman olduðu üzere, islâm davetini durdurmanýn veya iþlerine yarayacak bir þekilde deðiþikliðe uðratmanýn yöntemlerini düþündüler. O zamana kadar gerek Hz. Muhammed'in þahsýyla ve gerekse davetin kaynaðý olan Kur'an'la ilgili yapmadýklarý giriþim kalmamýþtý. Hiçbirinden de umduklarýna ulaþamamýþlardý. Ne yapýp da insanlarýn peygamberden ve Kur'an'dan etkilenmelerini engelleyebilirlerdi? Gündemlerini sürekli bu soru oluþturmaya baþladý. Yeni bir þeyler bulmalý ve davet ile insanlar arasýna engeller koymalý, islâm davetini kontrole alabilmeliydiler. Bu yoðun düþünceler içerisinde yeni bir yöntem buldular. Bu esasýnda son derece sýradan bir çözümdü; ama yapacaklarý baþka bir þey kalmamýþtý. Baþka yapacaklarý bir þeyin kalmadýðýný fark etmiþlerdi. Yapacaklarý þey insanlarýn Peygamberi dinlemelerine engel olmaktý; özellikle de Kur'an'ý iþitmelerine engel olmalýydýlar. Bunu önlemenin yolu ise baþta Resulüllah olduðu üzere herhangi bir mümin Kur'an okuduðunda, eðer o mümin cebren engelleyebilecekleri bir kiþi deðilse, gürültü yaparak onun sesini bastýrarak insanlarýn onun okuduðu Kur'an'ý duymalarým engellemeye çalýþmaktý. Buna bir süre devam ettiler. Baþta Kabe'nin çevresi olmak üzere Mekke sokaklarýnda adeta nöbet tutmaya ve Kur'an okunduðunu duyduklarý anda baðýrarak, ellerindeki metalleri birbirine vurarak gürültü yapýp, Kur'an okuyanýn sesini bastýrmaya, sözlerinin anlaþýlmasýný önlemeye çalýþtýlar. Onlarýn bir süre devam ettikleri ama sonunda bunun da bir fayda saðlamadýðýný gördükleri için býraktýklarý bu giriþimlerinden Kur'an þöyle bahsetmiþtir: 'Ýnkâr edenler: 'Bu Kur'an'ý dinlemeyin, okunurken gürültü yapýn. Umulur ki bastýrýrsýnýz', dediler.[197]
Müþrikler ve özellikle de eþraf, baþta Kur'an'la ilgili olmak üzere islâm davetini durdurma veya çarpýtmayla ilgili giriþimlerinden baþarýsýz çýkýnca asýl kimliklerini, niyetlerini ortaya koymaktan baþka çareleri kalmadý. Her ne olursa olsun Ýslâm davetine karþýydýlar, peygambere karþýydýlar, Kur'an'a karþýydýlar. Çünkü unlar kurulu sistemlerim sorguluyor, hayat tarzlarýna müdahale ediyor, gidiþatý eðýþtirmek istiyordu ve onlar bunu istemiyordu. Mevcut þartlarý kendileri inþa e misler ve bundan büyük imkânlar elde ediyorlardý. Bu nedenle de, Kur'an'm akýllarýna hitap eden, gerçeði gösterme amacý taþýyan, düþünmelerini, durumlarýný gözden geçirmelerini isteyen çaðrýlarýna karþý kulaklanm týkadýlar ve Kur'an'la ilgili nihaî kararlarýný açýklamakta bir sakýnca görmediler: "Kâfir olanlar dediler ki: 'Biz hiçbir zaman bu Kufan'a ve bundan önce gelen kitaplara inanmayacaðýz.[198][195] Kalem, 68: 51,52
[196] Mearic, 70:36,37
[197] Fussilat, 41:26
[198] Se-be, 34:31