Kapaktakiler
Pages: 1
Dua Etmeye Dair By: reyyan Date: 28 Temmuz 2011, 06:14:43
Dua Etmeye Dair



Eylül 2009 - 129.sayý


Ahmet ALEMDAR kaleme aldý, KAPAKTAKÝLER bölümünde yayýnlandý.

Ýnsan-Allah iliþkisinin zayýflamasý veya kopmasý tehlikesinden dolayýdýr ki Kur’an-ý Kerim’de Allah’a yakarmak emredilmiþ ve en kötü þartta bile O’nun yardýmýnýn aranmasý ve umulmasý istenmiþtir.

Sesi kýsarak sözü yükseltmektir dua. Kelamdýr, duyuþ ve hissediþtir. Kuvvet ve kudret karþýsýnda aczin ve zavallýlýðýn sýnanmasýdýr. Kimi zaman ise Allah’ýn adýný anmak için yakarýþtýr. Ama ne olursa olsun, gözyaþý kadar içten ve kar tanesi gibi bembeyazdýr dua.

Dua, Allah’ýn rablýk ve ilâhlýk hakikatine köklü bir sýðýnma hadisesidir. Dua, insanýn varlýk karakterinin tabii bir parçasýdýr ve onu tamamlayan dördüncü boyuttur. Dolayýsýyla dua, insaný fizikötesi ilâhi gerçekliklere götürür.

Eller duaya kalkýnca


Dua eden insanýn evrene yaydýðý pozitif bir enerji vardýr. Ýnsan sýradan bir davranýþtan uzak olarak duaya yöneliyorsa, bu dua öncesinde bilinçli veya bilinçsiz olarak hem zihinsel, hem de duygusal bir yoðunlaþma halindedir. Bu yoðunluðun yönü, dua edecek olanýn Allah karþýsýndaki acziyetini idraki açýsýndan içe doðrudur.

Ancak içteki yoðunlaþma öncelikle hissedilen manevi haz olarak dýþa yansýmaya baþladýkça yön deðiþtirir. Artýk dua etme davranýþý olarak ellerini göðe açan insanýn heyecaný artmýþtýr. Þairin “Dua terli avuçlarýmýn ülkesi” mýsraý, bu anlamda bir tür dua heyecanýný ifade etmektedir. Kalpte hissedilenler veya hissedilmesi istenenler birbiri ardýnca kelime kalýplarýna dökülmektedir.

“Yaðmur olsun diye saçar göklere / Elinde biriken dualarýný.” diyen Akif Ýnan’ýn dizeleri, duanýn çift yönlülüðünü ifade etmesi açýsýndan anlamlýdýr.

Ýnsan benlik bütünlüðüyle dua edebilirse, bir takým ihtiyaçlarý söz konusu olsa bile, kendisinde biriktirdiði anlam dünyasýnýn söz ve imgelerini Yüce Allah’a ulaþtýrma amacýna yönelir. Adeta bir bumerangýn fonksiyonu gibi, insanýn her türlü rolden uzaklaþarak yaptýðý dualar yine kendisinin ruhunu aydýnlatacaktýr. Gökten yaðan rahmet yaðmuru, ayný zamanda kendisiyle birlikte diðer varlýklarý da olgunlaþtýrmak üzere kapsayacaktýr.

Galip olana sýðýnmak


Allah’ýn galibiyeti süreklidir ve her yeri kapsamaktadýr. Bu konuda þu ayetler dikkat çekicidir:

“Allah, buyruðunu yerine getirendir, ama insanlarýn çoðu bilmezler.” (Yusuf, 21)

“O kuvvetlidir, galiptir.” (Þura, 19)

“Allah, ‘Elbette ben ve elçilerim galip geleceðiz’ diye yazmýþtýr. Þüphesiz Allah güçlüdür, galiptir.” (Mücadele, 21)

Kendi varlýðý karþýsýnda böyle güçlü ve hakim bir yaratýcý olan Allah’ýn büyüklüðünü ve gücünü hissedebilen insanýn duasý süresince algý kapýlarý temizlenmeye ve açýlmaya devam etmez mi?

“Eðer algý kapýlarý temizlenseydi, herþey insana olduðu gibi görünürdü; sonsuz.”  denildiði gibi, dua ettikçe algýlarýmýzýn seviyesi yükselmektedir. Dolayýsýyla dua, ruhumuzun derinliklerini ve sýnýrsýzlýðýný keþfedebilmemiz için büyük bir imkandýr. Bir baþka ifadeyle, dua ile insan varoluþ sýnýrlarýný zorlayabilir. Bu dua motivasyonuna kavuþabilmek için, Ýkbâl’in dua mýsralarýnda geçtiði üzere, insanýn kendisini bir sel gibi düþünmesi ve gürül gürül akabilmesi için Allah’tan geniþ idrak alanlarý talep etmesi gerekmektedir.

Bilincimizde Allah’ýn bizim her durumumuzun farkýnda olduðu bilgisi yer aldýðý için O’na yönelerek dualarýmýzda ihtiyaçlarýmýzý arz ederiz. Bu bilgiye ilaveten, sýkýntýlardan kurtulmanýn Allah’a baðlý olduðu bilgisi de bizi duaya yöneltir. Tersi bir ifadeyle þu þekilde de söylememiz mümkündür: Dua etmekle insan, Allah’ýn kendisini kuþattýðý ve böylece O’nun kudretiyle sýkýntýlarýný aþabileceði bilgisini tecrübe eder. Ýnsanýn bu tür bilgisi veya tecrübesi yoksa, insan belalardan kurtulamaz bir hale gelebilir ve kiþinin zihnine bu gibi belalarýn tesadüfen baþýmýza geldiði ve þans eseri ortaya çýktýðý þüphesi düþebilir.

Allah dualara icabet eder

Allah dua eden insanýn beklentilerini karþýlýyorsa bu durum asla tesadüfen deðildir. Þüphe içerisinde kalan, hatta Allah’ýn sýkýntýlarýmýzla ilgilenmeyeceðini düþünen insan ise, O’nun ilâhî desteðine kavuþmaktan uzak kalacaktýr. Ýnsan-Allah iliþkisinin zayýflamasý veya kopmasý tehlikesinden dolayýdýr ki Kur’an-ý Kerim’de Allah’a yakarmak emredilmiþ ve O’nun en kötü þartta bile yardýmýnýn aranmasý ve umulmasý istenmiþtir:

“Musa, kavmine, ‘Allah’tan yardým isteyin, sabredin’ dedi. Yeryüzü Allah’ýndýr, onu kullarýndan dilediðine verir. Sonuç, korunanlarýndýr.” (A’raf, 128)

“Siz Rabbinizden yardým istiyordunuz, O da: ‘Ben size birbiri ardýnca bin melek ile yardým edeceðim’ diye duanýzý kabul buyurmuþtu.” (Enfal, 9)

Ýbn Haldun, bir amelin deðerinin ve þerefinin ona duyulan ihtiyaç ölçüsünde artacaðýný belirtir. (Mukaddime, II/918) Dua pratiðinin deðeri de bu noktada ortaya çýkmaktadýr. Allah’a karþý görevlerini hiç yapamayan insandan bu görevlerini en iyi bir þekilde yerine getiren insana kadar herkes ellerini açýp dua etmeye ihtiyaç duymaktadýr.

Ýhtiyaçlarýmýz fiziksel eksikliklerimizden psikolojik beklentilerimize kadar farklýlýklar arz edebilir. Veya ayný zamanda, manevi yükseliþimizi gerçekleþtirmek ve ilâhî olana kavuþabilmek gibi benliðimizin derinliklerinden gelen yönelimlerle de dua edebiliriz. Hangi tür yönelimle olursa olsun insan, dua ederek ihtiyaç sahibi olduðunu kabul etmektedir. Bir amel olarak dua böylece deðer kazandýðý gibi, dua eden insan da acziyetinin
itirafýyla þereflenmektedir.



radyobeyan